Bu sitedeki yazılardan "MEZHEBLER" kategorisine ait olanlarının tümü aşağıdaki alt guruplar altında toplanmıştır. Kırmızı başlıklar o alt gurupların etiketleridir. Altlarında ikişer tane en son yazılar bulunmaktadır. Bir etiket altındaki yazıların tümü için kırmızı başlıklara tıklamalısınız.
» Mezhebler Hakkında
İmâm-i Ahmed bin Hanbel (Radiyallah-u anh)- 7
Çağ-Çağ barajı (mesire yeri) Nusaybin
İmâm-i Ahmed bin Hanbel (Radiyallah-u anh)- 7
İmâm-i Ahmed bin Hanbel (r.a.), dini müşkülerin hallinde sırasıyla şu kaynaklara baş vurmuştur;
1-Kitab ve sünnet;
Bütün müctehidler gibi Ahmed bin Hanbel (r.a.) de bir işin nasıl yapılacağını Kur’an-i krimde açık olarak bulmazsa, hadis-i şeriflere bakar. Bunlarda bulunursa ona göre hüküm verirdi.
2-İcmâ’ ve Shâbe kavli;
Hadis-i şeriflerde de açıkça bulamadığı bir iş için, icmâ’ var ise, öyle yapılmasını bildirirdi.
İCMÂ’, Eshab-i kiram’ın hepsinin aynı sûretle yapması ve söylemesi demektir. İcmâ’ ya “sözbirliği” de denir.
Eshab-i kiramdan sonra gelen Tabiinin de icmasını delil, senet kabul etmiştir. Sahab-i kavli (Sözü, ictihadı) bulunan bir mes’elede, kendi ictihadına göre hüküm vermezdi. Sahabe’nin sözüne göre hüküm verirdi. Hatta sahab-e sözü bulamadığı hususlarda, Tabiinin büyüklerinden olan müctehidlerin ictihadını, kendi rey’ine tercih ederdi.
3-Bir mes’ele hakkında sahabe veya tabiine ait bir re’y (ictihad) bulamazsa, zayıf ve mürsel hadislerle amel edweri ona göre hüküm verirdi. Zayıf hadisin de, Sahih hadisin bir çeşid olduğunu göz önünde tutardı.
4- Kıyas;
İmâm-i Mâlik (r.a.) in (rivayet yolu) nu ve İmâm-i A’zam’ın (Rey ve kıyas yolu) nu almış ise de, pek çok hadis-i şerif ezberlediğinden , önceki hadis-i şeriflerin birbirini kuvvetlendirmesine bakarak, ictihad etmiştir. İctihadda bu usul, sadece Ahmed Bin Hanbel (r.a.) e aittir.
Hanbeli mezhebinde bir çok âlimler yetişmiştir. Bu âlimlerin başında, Ahmed bin Hanbel (r.a.) in kendi oğulları Salih ve Abdullah gelmektedir.Ebu Bekir el-Esrem (r.a.), Abdülmelik el-Meymûni (r.a.), Ebu Bekir el-Merkezi (r.a.), Harb bin İsmail (r.a.), İbrahim bin ishak el- Harbi (r.a.), gibi âlimler, Ahmed bin Hanbel (r.a.) in bizzat kendisinden fıkıh ilmini öğrenmişlerdir.
Bu mezhebin esasını yaymak hususunda üstün gayret gösteren âlimlerden biri de Ebu Bekir el-Hilal (r.a.) dır. Seyyid Abdulkadır Geylani (r.a.), Hanbeli mezhebinin esaslarını yayan âlimlerdendir.
Ahmed Bib Hanbel (r.a.) in (El Müsned) i en meşhur esweridir. Oğlu Salih (r.a.) çeşitli kimselser yazdığı (mektublar) la babasının mezhebini yaymıştır.
Abdulkadir Geylani (r.a.) “Futûhul Ğayb” ve Günyetüt-talibin” kitabları ile Abdurrahman el cezir (k.a.) nin”Kitab-ül-Fıkhı ale’l Mezhebi’l-Erbaa” sında bu mezhebin esaslarını en geniş şekilde açıklamaktadır. “El muğni”, “El İkna”, Bülüğul-Emani” adındeki eserler de Hanbeli fıkhı üzere yazılmıştır.
Bu mezheb, Şam ve Bağdad taraflarında çok yayılmıştı. Şimdi azalmıştır. Arabistan’da da mensubleri vardır.
Menkıbeleri ve methi;
Yahya bin Main şöyle demiştir;
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Tâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri İmâm-i Hanbel (r.a.) yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
İmâm-i Ahmed bin Hanbel (Radiyallah-u anh)- 6
Bor-e beşire Mecido (Girnavas)
İmâm-i Ahmed bin Hanbel (Radiyallah-u anh)- 6
Bağdad’da mu’tezile fırkasına mensub olanlar, Kur’an-i kerim ‘mahluktur’ diyerek bu yanlış i’tikâdlearında Abası halifesi Me’mun’u da inandırdılar.
Bunu kabul etmesi için, Ahmed bin Hanbel Hazrteleri (r.a.) ni de zorlayıp, Me’mün vasıtasıyla bu hususta baskı ve işkence yaptılar ve 28 ay hapsettiler. Bütün bu baskı ve işkencelere rağmen;
Ahmed bin Hanbel (r.a.);
-“Kur’an-i kerim, Allah-u Teâlâ’nın kelâmıdır. Mahluk değildir.” Diyerek Ehl-i sünnet i’tikadını bildirdi.
Mu’tasım’ın halifeliği sırasında da baskı ve işkencelere maruz kaldı.
El-mütevekkil halife olunca, Mu’tezile fırkası mensublarını saraydan uzaklaştırdı. Fıkıh ve hadis âlimlerine hürmet ve yakınlık gösterdi. Böylece Ahmed bin Hanbel Hazretleri (r.a.), yapılan baskı ve işkencelerden kurtuldu.
Yaptığı hzimetlerle, zamanındaki ve sonraki asırlardaki insanlara rehber oldu.
İctihadı (Mezhebi);
İslamiyette, Ehl-i sünnet i’tikadı üzere olan, amelde dört hak mezhebten biri de Hanbeli mezhebidir. Ahmed bin Hanbel (r.a.) bu mezhebin imâmıdır.
O İctihadlarıyla Müslümanların Allah-u Teâlâ’ nın rızasına kavuşmaları için,amellerinde uyacakları bir yol gözetmiştir.
O’nun gösterdiği bu yola “Hanbeli mezhebi” ve ehl-i sünnet i’tikadında olan Müslümanlardan, amellerini bu mezhebin hükümlerine uyarak yapanlara “Hanbeli” denir.
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.), bütün Müslümanlardan TEK BİR İMAN İSTEMEKTİR. İslamiyette; İMANDA, İ’TİKAD’DA TEFRİKAYA (AYRILIĞA) KESİNLİKLE İZİN VERİLMEMİŞTİR.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) efendimizin inandığı ve bildirdiği ve eshab-i kiramın naklettiği gibi iman eden Müslümanlara, “EHL-İ SÜNNET VEL-CEMAAT Veya kısaca “SÜNNİ” denir.
Sünni Müslümanlara Mezheb imâm-i olan büyük İslam âlimleri tarafından, Kur’an-i kerim ve hadis-i şeriflerde hükmü açıkça bildirilmemiş olan ba’zı ibadetlerin ve günlük muamelelerin tarafında ve yapılışında gösterilen ve Allah-u Teâlâ’nın rızasına kavuşturan yollara, “Ameli mezhebler denilmiştir.”
Mezheb imâmi olan büyük İslâm âlimlerinin, aralarındaki böyle ictihad ayrılıklarına, dinin sâhibi izin vermiş ve bu hal, her zaman ve her yerde, Müslümanların İslamiyete dosdoğru uymalarını temin ederek, Müslümanlar için rahmet olmuştur.
Nitekim Hadis-i şerifte de Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);
-“’Alimlerin (müctehidlerin) mezheblere ayrılması rahmettir.” Buyurulmuştur.
Ahmed bin Hanbel (r.a.) in talebelerinin ve kendisine sual soranların müşküllerini hallederken ortaya koyduğu ve takib ettiği usûllar, Hanbeli mezhebinin temel kaideleri olmuştur.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Tâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri İmâm-i Hanbel (r.a.) yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
» İtikadî Mezhebler
İtikadi mezheblerin bölümleri:
Girnavas mevki-i (Nusaybin)
İtikadi mezheblerin bölümleri:
Ehl-i sünnete gelince:
Hak yolu üzerinde olan peygamber ve ashabının gidişini takip eden islamın gerçek mümessillerinin ve çoğunluğunun yoluna, mütekaddimine selef-i salihin yahut kısaca selefiyye denir. Milattan sonra 10.asra kadar yaşayan ashap, tabiin ile onların izinden giden bilginler, fakihler, müctehidler ve muhaddislere selef veya selefiyyun denir.
Bunlar, Allah tealayı kemal sıfatlarıyla muttasıf, noksan sıfatlarından münezzeh bilmişler ve kitap ve sünnetin açık ve zahiri manalarından ayırmamışlardır. Kuranı kerim ve hadisi şerif yoluyla münazara ve münakaşayı kabul edip başka usullerle mücadeleyi sevmezlerdir. Anladıkları kadar anlarlar, anlamadıklarını ilahi ilme bırakırlardır temiz, saf ruhulu insanlardır. Ayet ve hadisleri kat’iyyen te-vil etmezlerdir.
Müteahhirine gelince:
Selefiyy’nin yürüdüğü temiz yolun dışında, imanın berrak havasını bulunduran bir takım sapıklar türemeye başlayınca ehl-i sünnet itikadını korumak için müteahhirin adına verdiğimiz mütekellimin ortaya çıktı. Bunlar, ehl-i sünnete karşı yapılan saldırılara kuranı kerim ve hadislere dayanan, felsefi ve akli metotlardan istifade eden müdafaalarda bulunmuşlardır. Bu süretle ortaya çıkan müteahhirin, başlıca iki kola ayrılmıştır.
Matüridiyye,
Eş’ariyye
Gerek matüridiyye ve gerekse eş’ariyye esasda ittifak halinde olup teferruatta bazı görüş ve anlayış farklarına sahiptir. Bu ise “ümmetinin ittifakı hücced, ihtilafı rahmettir” hadisi şerife uygun düşmektedir.
EHL-İ SÜNNETİN AKAİD İMAMLARI:
Ehl-i sünnet mezhebini akaide başlıca imamları, imam-ı matüridi ile imam-ı eş’ari dir. Bu iki imamın mezhebelerine de matüridiyye ve eşariyye adı verilir. Bunlardan imam-ı matüridi daha ziyade Hanefi mezhebinin imamıdır.
İmam-ı matüridi:
Esas adı, Muhammed bin Muhammed bin Mahmud-il matüridi olup, künyesi ebu mansurdur. Hicri 280 tarihinde semer kandı matürid köyünde doğmusştur. Doğduğu yer nisbetle matüridi diye anılır. Bu münasebetle mezhebine de matüridiyye adı verilmiştir.
Hicri 333 veya 336 tarihinde semer kand da vefat etmiştir. İmam-ı matüridi, maveraünnehir’ de yaşamıştır. Çok zeki ve kuvvetli bir lisana sahip müthiş bir mücadele kabiliyetine haiz idi. Kuranı kerim ve hadis-i şerifler üzerindeki vukufiyeti eşsiz idi. Dini ilimlerin hepsinde, bil hassa ilm-i tevhid ve kelamda pek mahir idi.
İmam-ı matüridi, elh-i sünnet itikadını müdafaa ve batıl itikadları red ve iptal hususunda çok çalışmıs, çeşitli eserler meydana getirmiştir. Kitapları tamamen akli ve nakli delillerle doludur. Hanefi mezhebinin akaide imamıdır.
Ehl-i sünnet akidesini tamamen açıklayarak ilmi delillerle yıkılmaz bir duruma sokmuştur. Fikirleri bu zamana kadar değişikliğe uğramamış olup ancak şerh edilmiştir. Bu itibarle kendisine “İmâmü-l-Mütekellimin” denilmiştir.
İmâm-i Eş’ari;
Selefler gibi ön planda imanı, ikinci planda aklı kabul eden İmâm-i Eş’ari’nin esas adı Ali bin İsmail-El-Eş’ari-yıl Basridir. Künyesi Ebü’l-Hasandır. Nesebi cihetiyle Eshab-i kiramdan Ebû Mus-el-Eş’ari (r.a.) ye dayandığı için Eş’ari adını almıştır.
Amelde mezhebi Şafii olduğu için fikirleri daha ziyade Şafiiler arasında kabul bulmuştur.
Diyanet işleri bakanlığı
Allah’u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Fırka-i Naciye olan Ehl-i Sünnet vel-Cemaat ehlinden eylesin. Amin.
Fuad Yusufoğlu
Mezheblerin çıkışları;
Girnavas mevki-i (Nusaybin)
Mezheblerin çıkışları;
Diğer taraftan mezheblerinin çıkışlarını şu dört esasada bağlamak mümkündür.
Bu esaslar:
1- Zeka
2- Merak
3-Vakit
4- Yer değiştirmedir. Şimdi bu nokta-i nazarı sırasıyla görelim.
1- Zeka:
Her insanda zeka aynı ayarda değildir.bu itibarla nasslar üzerinde zekanın çeşitli yorum yapması çok önemlidir. Ayrıca bazı insanlar çabuk öğrenir geç unutur, bazı insanlar geç öğrenir geç unutur, bazıları çabuk öğrenir çabuk unutur, bazılarıda geç öğrenir çabuk unuturlar. Bu son ikisi en fenasıdır. Bütün bunlar, yeni bir mezhebi meydana getirmenin bir sebebini teşkil edebilir.
2- Merak:
İnsanların mühtelif sahalar hakkındaki merakları da mezheblerin ortaya çıkış sebebi olabilir. Öyleki peygamber efendimiz (s.a.v.) i dinleyen sahabilerin bir kısmı fıkıh, bir kısmı tefsir ve bir kısmı da hadis sahasında daha dikkatli oluyordu ve bu husus da notlar ediniyordu.
3- Vakit:
Müslümanların hepsi muntazam bir şekilde peygamber efendimiz (s.a.v.) le ibadetlerini yapıp sohbetlerinde bulunamıyorlardı. Zira meşguliyetleri samimi isteklerine zaman zaman mani oluyordu. Bu bakımdan gerekli bütün bilgileri almak imkanları olmuyordu. Bu hali ilerde mezheb ayrımına tesir edeceği tabiidir.
4- Yer değiştirme:
Müslümanlık Mekke ve Medine de kalmamış, Mısır’a, cezayire, Fas’a, Anadolu’ya, Hindistan’a, Pakistan’a ve Endonezya’ya hülasa dünyanın her tarafına yayılmıştır. Bu memleketlerde yaşayan insanların dili, dini inanışları, gelenek ve görenekleri hep başka başka idi. Bu bakımdan din buralarda yayılırken eski dinlerin an’anelerin bazı etkileri altında kalmıştır. Zira mezheblerin çıkışı bir dernek kuruluşu gibi olmamıştır; dolayısıyla da mezhebler birer dernek değildir.
Ehli bid’ad:
Peygambermiz (s.a.v.) in izinden ve ashabın yolundan ayrılarak bid’ada ve delalete (uydurma ve sapıklığa) düşenlerin yoludur. Ehl-i bid’ad hak yolunu terk ettikten sonra yedi büyük fırkaya ayrılmıştır. Bu fırkalar: kendi içlerinde salkım saçak misali çeşitli kollara ayrılmıştır.
Ehl-i bid’at mezheplerin incelenmesi ilm-i kelam’ı alakadar ettiği için bunlardan biz kısaca bahsetmekle iktifa edeceğiz. Yalnız şu kadarını da söylemek lazımdır ki bütün bu mezhepler İslam dininin tekemmül ve teessüsün den sonra ortaya çıkmıştır. Bu itibarla , bu mesheplerin esaslarına inanmaya bid’at , inananlarınada ehl-i bid’at (bid’atçılar) denir.
Diyanet işleri bakanlığı
Allah’u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Fırka-i Naciye olan Ehl-i Sünnet vel-Cemaat ehlinden eylesin. Amin.
Fuad Yusufoğlu
» Amelî Mezhebler
İmâm-i Ahmed bin Hanbel (Radiyallah-u anh)- 7
Çağ-Çağ barajı (mesire yeri) Nusaybin
İmâm-i Ahmed bin Hanbel (Radiyallah-u anh)- 7
İmâm-i Ahmed bin Hanbel (r.a.), dini müşkülerin hallinde sırasıyla şu kaynaklara baş vurmuştur;
1-Kitab ve sünnet;
Bütün müctehidler gibi Ahmed bin Hanbel (r.a.) de bir işin nasıl yapılacağını Kur’an-i krimde açık olarak bulmazsa, hadis-i şeriflere bakar. Bunlarda bulunursa ona göre hüküm verirdi.
2-İcmâ’ ve Shâbe kavli;
Hadis-i şeriflerde de açıkça bulamadığı bir iş için, icmâ’ var ise, öyle yapılmasını bildirirdi.
İCMÂ’, Eshab-i kiram’ın hepsinin aynı sûretle yapması ve söylemesi demektir. İcmâ’ ya “sözbirliği” de denir.
Eshab-i kiramdan sonra gelen Tabiinin de icmasını delil, senet kabul etmiştir. Sahab-i kavli (Sözü, ictihadı) bulunan bir mes’elede, kendi ictihadına göre hüküm vermezdi. Sahabe’nin sözüne göre hüküm verirdi. Hatta sahab-e sözü bulamadığı hususlarda, Tabiinin büyüklerinden olan müctehidlerin ictihadını, kendi rey’ine tercih ederdi.
3-Bir mes’ele hakkında sahabe veya tabiine ait bir re’y (ictihad) bulamazsa, zayıf ve mürsel hadislerle amel edweri ona göre hüküm verirdi. Zayıf hadisin de, Sahih hadisin bir çeşid olduğunu göz önünde tutardı.
4- Kıyas;
İmâm-i Mâlik (r.a.) in (rivayet yolu) nu ve İmâm-i A’zam’ın (Rey ve kıyas yolu) nu almış ise de, pek çok hadis-i şerif ezberlediğinden , önceki hadis-i şeriflerin birbirini kuvvetlendirmesine bakarak, ictihad etmiştir. İctihadda bu usul, sadece Ahmed Bin Hanbel (r.a.) e aittir.
Hanbeli mezhebinde bir çok âlimler yetişmiştir. Bu âlimlerin başında, Ahmed bin Hanbel (r.a.) in kendi oğulları Salih ve Abdullah gelmektedir.Ebu Bekir el-Esrem (r.a.), Abdülmelik el-Meymûni (r.a.), Ebu Bekir el-Merkezi (r.a.), Harb bin İsmail (r.a.), İbrahim bin ishak el- Harbi (r.a.), gibi âlimler, Ahmed bin Hanbel (r.a.) in bizzat kendisinden fıkıh ilmini öğrenmişlerdir.
Bu mezhebin esasını yaymak hususunda üstün gayret gösteren âlimlerden biri de Ebu Bekir el-Hilal (r.a.) dır. Seyyid Abdulkadır Geylani (r.a.), Hanbeli mezhebinin esaslarını yayan âlimlerdendir.
Ahmed Bib Hanbel (r.a.) in (El Müsned) i en meşhur esweridir. Oğlu Salih (r.a.) çeşitli kimselser yazdığı (mektublar) la babasının mezhebini yaymıştır.
Abdulkadir Geylani (r.a.) “Futûhul Ğayb” ve Günyetüt-talibin” kitabları ile Abdurrahman el cezir (k.a.) nin”Kitab-ül-Fıkhı ale’l Mezhebi’l-Erbaa” sında bu mezhebin esaslarını en geniş şekilde açıklamaktadır. “El muğni”, “El İkna”, Bülüğul-Emani” adındeki eserler de Hanbeli fıkhı üzere yazılmıştır.
Bu mezheb, Şam ve Bağdad taraflarında çok yayılmıştı. Şimdi azalmıştır. Arabistan’da da mensubleri vardır.
Menkıbeleri ve methi;
Yahya bin Main şöyle demiştir;
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Tâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri İmâm-i Hanbel (r.a.) yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
İmâm-i Ahmed bin Hanbel (Radiyallah-u anh)- 6
Bor-e beşire Mecido (Girnavas)
İmâm-i Ahmed bin Hanbel (Radiyallah-u anh)- 6
Bağdad’da mu’tezile fırkasına mensub olanlar, Kur’an-i kerim ‘mahluktur’ diyerek bu yanlış i’tikâdlearında Abası halifesi Me’mun’u da inandırdılar.
Bunu kabul etmesi için, Ahmed bin Hanbel Hazrteleri (r.a.) ni de zorlayıp, Me’mün vasıtasıyla bu hususta baskı ve işkence yaptılar ve 28 ay hapsettiler. Bütün bu baskı ve işkencelere rağmen;
Ahmed bin Hanbel (r.a.);
-“Kur’an-i kerim, Allah-u Teâlâ’nın kelâmıdır. Mahluk değildir.” Diyerek Ehl-i sünnet i’tikadını bildirdi.
Mu’tasım’ın halifeliği sırasında da baskı ve işkencelere maruz kaldı.
El-mütevekkil halife olunca, Mu’tezile fırkası mensublarını saraydan uzaklaştırdı. Fıkıh ve hadis âlimlerine hürmet ve yakınlık gösterdi. Böylece Ahmed bin Hanbel Hazretleri (r.a.), yapılan baskı ve işkencelerden kurtuldu.
Yaptığı hzimetlerle, zamanındaki ve sonraki asırlardaki insanlara rehber oldu.
İctihadı (Mezhebi);
İslamiyette, Ehl-i sünnet i’tikadı üzere olan, amelde dört hak mezhebten biri de Hanbeli mezhebidir. Ahmed bin Hanbel (r.a.) bu mezhebin imâmıdır.
O İctihadlarıyla Müslümanların Allah-u Teâlâ’ nın rızasına kavuşmaları için,amellerinde uyacakları bir yol gözetmiştir.
O’nun gösterdiği bu yola “Hanbeli mezhebi” ve ehl-i sünnet i’tikadında olan Müslümanlardan, amellerini bu mezhebin hükümlerine uyarak yapanlara “Hanbeli” denir.
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.), bütün Müslümanlardan TEK BİR İMAN İSTEMEKTİR. İslamiyette; İMANDA, İ’TİKAD’DA TEFRİKAYA (AYRILIĞA) KESİNLİKLE İZİN VERİLMEMİŞTİR.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) efendimizin inandığı ve bildirdiği ve eshab-i kiramın naklettiği gibi iman eden Müslümanlara, “EHL-İ SÜNNET VEL-CEMAAT Veya kısaca “SÜNNİ” denir.
Sünni Müslümanlara Mezheb imâm-i olan büyük İslam âlimleri tarafından, Kur’an-i kerim ve hadis-i şeriflerde hükmü açıkça bildirilmemiş olan ba’zı ibadetlerin ve günlük muamelelerin tarafında ve yapılışında gösterilen ve Allah-u Teâlâ’nın rızasına kavuşturan yollara, “Ameli mezhebler denilmiştir.”
Mezheb imâmi olan büyük İslâm âlimlerinin, aralarındaki böyle ictihad ayrılıklarına, dinin sâhibi izin vermiş ve bu hal, her zaman ve her yerde, Müslümanların İslamiyete dosdoğru uymalarını temin ederek, Müslümanlar için rahmet olmuştur.
Nitekim Hadis-i şerifte de Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);
-“’Alimlerin (müctehidlerin) mezheblere ayrılması rahmettir.” Buyurulmuştur.
Ahmed bin Hanbel (r.a.) in talebelerinin ve kendisine sual soranların müşküllerini hallederken ortaya koyduğu ve takib ettiği usûllar, Hanbeli mezhebinin temel kaideleri olmuştur.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Tâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri İmâm-i Hanbel (r.a.) yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Mezhebler
Son Yazılar
» Mezheb İmamları
İmâm-i Ahmed bin Hanbel (Radiyallah-u anh)- 12
Bor-e Veysike (Girincik köyü) Nusaybin
İmâm-i Ahmed bin Hambel (Radiyallah-u anh)- 12
Eserleri;
1-Müsned; 30 bin hadis-i şerifi içine almıştır. Matbudur.
2-Kitab-üs-Sünne,
3-Kitab-üz-Zühd.(Matbudur.)
4-Kitab-üs-Salat,
5-Kitab-ül-Vera’ ve’l-iman,
6-Kitab-ür-Reddi ale’l- Cehmiyye ve’z-Zenadıka. (Matbudur.)
7-Kitab-ül-Eşribe. (Matbudur.)
8-Kitab-ül-Mesail,
9-Cüz-fi us^l-üs-Sünne
10-Fadail-üs-Sahabe.(Matbudur.)
11-Er-Reddü a’lâ men-Tenâkua fi’l-Kur’an
12-Et-Tefsir
13-En-Nasih ve’l-Mensuh
14-Et-Tarih
15-Hadisu Şu’be
16-Mukaddem ve’l-Muahhar ei’l-Kur’an
17-Vucubat-ül kebir ve’seğir
18-Menasik-ül kebir ve’s-Sağir
19-El-Cerhu ve’t-Ta’dil
20-Kitab’ül-ilel ve Ma’rifet’ür-Rical (Matbudur)
Ahmed Bin Hanbel (r.a.) rivayet ettiği hadis-i şeriflerden bazıları şunlardır;
-“İki kişi birbirleriyle sevişir de sonra araları açılırsa, bu ancak birisinin işlediği bir günah sebebiyle olur.”
-“Bile bile bir dirhem gümüş kıymetınde fâiz yemek, otuz zinadan daha çok günahtır.”
-“Kişinin günahları çoğaldığı zaman, günahlarına kefaret için, Allah-u Teâlâ onu geçim sıkıntısına düşürür.”
-“Faziletlerin en üstünü, sana gelmeyene gitmen, vermeyene vermen ve kötülük edene iyilik etmendir.”
Ömer (r.a.) den nakleder; Sa’d (r.a.) abdest alırken Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) gördü;
-“Yâ Sa’d! Suyu niçin ısraf ediyorsun?” buyurdu.
-“Abdest alırken de ısraf olur mu? Dedik.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);
-“Büyük nehirde de olsa, abdeste fazla su kullanmak ısraf olur.” Buyurdu.
-“Rükü’ ile secde arasında belini ve sırtını doğrultmayan kimseye, kıyamet gününde Allah-u teâlâ bakmaz.”
-“İnsanların en fena hırsızı, namazında çalandır.” (Namazın rükü’ ve secdesini tam yapmayandır.)
-“Kıyamet günü Arş-ı A’zamın etrafında, bir takım insanlar için kürsüler kurulacaktır. Bunların yüzleri, ayın ondördü gibi parlayacaktır. İnsanlar feryad ederken, onlar feryad etmez. İnsanlar korkarken, onlar korkmazlar. Onlar korku ve kederleri olmayan, Allah’ın gerçek dostlarıdır.” Buyurdu.
Bunların kim oldukları sorulunca;
-“Onlar Allah için sevişenlerdir.” Buyurdu.
-“Kulun kalbini ıslah etmesi için, iyilerle beraber olması kadar faydalı bir şey yoktur. Yine kulun fasıklarla beraber olup onların işlerine dikkat ve nazar etmesi kadar zararlı bir şey yoktur.”
-“İhlas nedir?” sorusuna;
-“Amellerin afetlerinden kurtulmaktır.”
-“Tevekkül nedir?” sorusuna;
-“Rızkın Allah-u Teâlâ’dan olduğuna inanmaktır.” Cevabını verdi.
-“Zühd nedir?” sorusuna
-“Zühd üç türlüdür.”
-“Cahilin zühdü; haramları terk etmektir.”
-“Âlimlerin Zühdü; Helal olanların fazlasından sakınmaktır.”
-“Ariflerin zühdü; Allah-u Teâlâ’yı unutturan şeyleri terk etmektir.”
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Tâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri İmâm-i Hanbel (r.a.) yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
İmâm-i Ahmed bin Hanbel (Radiyallah-u anh)- 11
Kalecek köyü (Kelehi) mevki-i Nusaybin
İmâm-i Ahmed bin Hanbel (Radiyallah-u anh)- 11
Muhammed ibni Huşeyme (r.a.) der ki;
-“Vefatından sonra İmâm-i Hanbel (r.a.) i rü’yada gördüm.”
Ben;
“Nereye gidiyorsun?” dedim
İmâm-i Ahmed Bin Hanbel (r.a.);
-“Cennete gidyorum.”dedi.
Ben;
-“Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) sana ne muamele etti.?”
Cevabında buyurdu ki;
-“Allah-u Teâlâ beni mağfiret etti. Başıma bir tac giydirdi ve ‘Ey Ahmed! Kur’an-i kerime “mahluk” demediğim için, bu ni’metleri sana verdim.” Diye Buyurdu.
Muhammed bin Huzeyme (r.a.) şöyle anlatır;
-“Ahmed bin Hanbel (r.a.) ın vefat haberini iskenderiyye’de iken duydum. Çok üzülmüştüm.”
Rü’yamda; Ahmed bin Hanbel (r.a.) in salına salına yürüdüğünü görüp kendisine;
-“Ey İmâm; bu ne biçim yürüyüş böyle?” dedim.
Ahmed bin Hanbel (r.a.);
-“Dünyada Allah-u Teâlâ’nın dinine hizmet edenlerin, Cennetteki yürüyüşleri böyledir.” Buyurdu.
Ben;
-“Allah-u Teâlâ sana nasıl muamele etti?” diye sual ettim.
İmâm hazretleri;
-“Allah-u Teâlâ beni afetti. Başıma bir taç, ayağıma altından iki ayakkabı giydirdi.
Ve;
-“Ey Ahmed! Kur’an-i kerim benim kelâmımdır, diye inandığın için, bu iltifatlara kavuştun. Ey İmâm, Süfyan-i Sevri’den sana ulaşan dualar var, onlarla dünyada “dua” ettiğin gibi, şimdi de dua et. Dedi.
Bu emir üzerine;
-“Ey Alemlerin Rabbi olan Allahım, bizleri af ve mağfiret eyle. Bizlere sual sorma.” Diye dua ettim.
Bu dua’adan sonra;
-“Ey Ahmed! İşte cennet, gir oraya.” Buyurdu. Ve bende Cennete girdim.”
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Tâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri İmâm-i Hanbel (r.a.) yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
» Hanefî Mezhebi
İmâm-i A’zam (Ebu Hanife)- Radiyallah-u anh- 21’Vasiyeti’
çağ-çağ Barajı (Nusaybin)
İmâm-i A’zam (Ebu Hanife)- Radiyallah-u anh- 21’Vasiyeti’
Talebesi Yusuf bin Halid es-Semti (r.a.) bir vazifeye ta’yin edilip, Basra’ya giderken, Ebû Hanife (r.a.) ona şu tavsiyelerde bulunmuştur.
-“Basra’ya vardığında halk seni karşılayacak, ziyaret ve tebrik edecek. Herkesin değer ve yerini tanı, ileri gelenlere ikramda bulun, İlim sahiblerine hürmet et, yaşlılara saygı, gençlere sevgi göster.”
-“Halka yaklaş, fasıklardan uzaklaş, iyilerle düşüp kalk, Sultanı küçümseme, hiçbir kimseyi hafife alma. İnsanlığında kusur etme, sırrını hiç kimseye açma, iyice yakınlık peyda etmedikçe kimsenin arkadaşlığına güvenme, cimri ve alçak insanlarla ahbablık kurma, kötü olduğunu bildiğin hiçbir şeye ülfet etme!”
-“Seninle başkaları arasında bir toplantı akdedilir veya insanlar mescit’de senin etrafını sarıp aranızda ba’zı mes’eleler görüşülürse, yahut onlar bu mes’elelerde senin bildiğinin hilafına iddia ederlerse onlar hemen muhalefet etme.”
-“Sana bir şey sorulursa ona herkesin bildiği şekilde cevap ver! Sonra bu mes’elede şu veya bu şekilde görüş ve delillerin de bulunduğunu söyle. Senin bu türlü açıklamalarını dinleyen halk, hem senin değerini, hem de başka türlü düşünenlerin değerini tanımış olur.”
-“Sana, bu görüş kimindir? diye sorarlarsa, Fakihlerin bir kısmınındır, de. ONLAR, VERDİĞİN CEVABI BENİMSERLER VE ONU SÜREKLİ OLARAK YAPARLARSA, SENİN KADRİNİ DAHA İYİ BİLİR VE MEVKİİNE DAHA ÇOK HÜRMET EDERLER.”
-“Seni ziyarete gelenlere ilimden bir şey öğret ki, bundan faydalansınlar ve herkes öğrettiğin şey’i belleyip tatbik etsin. Onlara Umumi şeyleri öğret, ince mes’eleleri açma.”
-“ONLARA GÜVEN VER, BA’ZEN ONLARLA ŞAKALAŞ VE AHBAPLIK KUR. ZİRA DOSTLUK, İLME DEVAMI SAĞLAR. Bazen onlara yemek ikram et. İhtiyaçlarını temine çalış, değer ve itibarlarını iyi tanı, kusurlarını görme. Halka yumuşak muamele et, müsamaha göster, hiçbir kimseye karşı bıkkınlık gösterme. ONLARDAN BİRİ İMİŞSİN GİBİ DAVRAN.”
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri İmâm-i A’zam Ebû Hanife hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
İmâm-i A’zam (Ebu Hanife)- Radiyallah-u anh- 20’Vasiyeti’
çağ-çağ barajı (Nusaybin)
-“10-Allah-u Teâlâ Kaleme yazmayı emredince, Kalem; ‘Ya Rabbi ne yazayım.” dedi. –“Kıyamete kadar olacak her şeyi” emr-i ilahisi geldi Allah-u teâlâ kamer suresi elliikinci ayetinde; “Bununla beraber, işledikleri her şey defterlerindedir.” Buyuruyor.
-“11-Azab vardır ve olacaktır. Olmama ihtimalı yoktur. Münker ve Nekir’in kabirde suâl sormaları haktır. Hadisi-i Şerifler böyle olduğunu bildirmektedir. Cennet ve Cehennem yok olmazlar. Allah-u teâlâ Cennet için;”Mü’minlere hazırlanmıştrı.” Cehennem için de; “Kafirlere hazırlanmıştır.” Buyuryor.”
-“Allah-u Teâlâ, cennet ve cehennemi mükafat ve ceza için yarat. İkisi de devamlı olup, geçici değildir. Mizan haktır. Allah-u Teâlâ; “Kıyamet gününde amellerin tartılması için terazi kurulur.” Buyuruyor.”
-“Herkesin amel defterinin okunması haktır. Ayet-i kerime’de; “Bugün senin hesabın için, sana kitabını, ya’ni amel defterini okuman kafidir.” Buyuruldu.”
-“12-Allah-u Teâlâ insanları, öldükten sonra, kıyamette diriltecek. Bir araya toplayacak. O günün (hesab günü) uzunluğu dünya senesi ile elli bin yıldır. Sevab, azab ve hakların görülmesi içindir. Allah-u Teâlâ; “Uzunluğu ellibin sene olan günde” buyuruyor. Bir ayet-i kerime’de de; “Allah-u Teâlâ kabirlerde olanları diriltir.” Buyurmaktadır.”
-“Cennettekilerin Allah-u teâlâ’yı nasıl olduğu bilinmeyen, bir şeye benzetilmeden ve cihetsiz, Ya’ni herhangi bir yönde olmadan görmeleri haktır. Bir ayet-i kerime’de; “Bütün yüzleri, Rablarına bakınca parlar.” Buyurulmuştur.”
-“Muhammed Mustafa (Sallallahu aleyhi ve selem) şefaatı haktır. Cennetlik olan mi’minlere ve büyük günahı olanlara Şefaat edecektir. Hazreti Aişe Validemiz (Radiyallah-u anha), Hadice-tül Kübra anamız (Radiayallah-u anha) dan sonra bütün kadınların üstünü ve mü’minlerin analarıdır. Cennet ehli cennete, cehennemdekiler de Cehennemde sonsuz kalır.”
-“Allah-u Teâlâ Bakara suresi 82, A’raf suresi 42, Yunus suresi 26, ve Hud suresi 23, ayetlerinde Mü’minler için “Onlar cennetliklerdir, orada ebedi kalacaklardır.” Buyurdu.”
İmâm-i Â’zam (r.a.) ın vasiyeti budur. Bu itikad üzere olan ehl-i Sünnet ve cemaat Mezhebindendir, denir. Bu itikat üzere ölürse kurtulmuşlar zimresinden olur.
İmâm-i Â’zam Ebû Hanife Hazretleri (r.a.) buyurdu ki;
-“Allah bize, insanların mü’min olanlarını sevmemizi, onlar karşı saygı beslememizi ve asla kırıcı olmamızı, haraketlerimizi buna göre ayralamamızı emir etmiştir.”
Devam edecek…
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri İmâm-i A’zam Ebû Hanife hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
» Maliki Mezhebi
İmâm-i Mâlik (Radiyallah-u Anhu)- 12
Aş’e bavarne (Nusaybin)
İmâm-i Mâlik (Radiyallah-u Anhu)- 12
Bir gün Halife Harun Reşid dedi ki;
-“Ya İmâm senin kitablarını çoğaltıp, her yere göndereceğim. Herkesin bunlara uymasını ve senin mezhebinde olmalarını emr edeceğim.”
İmâm-i Mâlik hazretleri (r.a.);
-“Ya halife, hadis-i şerifte; (“Ümmetimin âlimlerinin ihtilafi rahmettir.”) Buyuruldu. Âlimlerin ihtilafi Allah-u Teâlâ’nın rahmetidir. HEPSİ HİDAYET ÜZEREDİR. MÜSLÜMANLAR BU RAHMET’TEN MAHRUM BIRAKILAMAZ.”
Bunun üzerine halife bu arzusundan vazgeçti. Harun Reşid, İmâm-i Mâlik hazretleri (r.a.) den hergün evine gelip, oğlu Emin ile Me’mün’a ders vermesini istedi.
İmâm-i mâlik (r.a.) Buyurdu ki;
-“Ya Halife, uygun olanı çocuklarınızın bizim eve gelip gitmesidir. Allah-u Teâlâ, sizi daha aziz etsin! İlmi aziz ederseniz aziz olurusnuz; İlmi zelil ederseniz Zelil olursunuz. İlim bir kimsenin yanına gitmez, o ilimin yanına gelir.”
Bunun üzerine Halife İmâm-i mâlik hazretleri (r.a.) den özür diledi ve hergün çocuklarını İmâma göndererek ders aldırttı.
Eserleri;
‘Muvatta’ adındaki hadis kitabı çok kıymetlidir. Muvatta’yı kırk senede meydana getirmiştir. Başlangıçta içinde dörtbin hadis-i şerif varken, sonuna doğru bine indirmiştir.
Çok âlimler bunu şerh etmişlerdir. Bu şerhlerinden en meşhuru “El-Müdevvene” adlı eseridir. Bu kitab Hadis-i şerifleri fıkıh konularına göre içine almış olup, YAZILAN İLK HADİS KİBADIR. Bu kitabta ayrıca İmâm-i Mâlik (r.a.) in ictihad ettiği fıkhı mevzular da bulunmaktadır. Çeşitli tarihlerde basılmıştır.
Biri, Yahya bin el-Leysi (r.a.) nin rivayeti; diğeri de imâm-i Â’zam (r.a.) ın talabesi Muhammed şeybani (r.a.) tarafından yapılan iki rivayeti vardır.
Bu eserinden başka Abdullah bin Abdulhakim Mısrı (r.a.) tarafından rivayet edilen “Kitab-üs-sünen” adlı fıkha dair ve fetvalerini bildiren “Risale fil fetva” gibi eserleri vardır.
İmâm-i Mâlik (r.a.) in rivayet ettiği ve muvatta adlı meşhur eserine yazdığı hadis-i şeriflerden bazıları şunlardır;
-“Bir kişi bir söz söyler de, o sözden dolayı Cehennem ateşine düşeceği hatırına gelmez. Bir kimse de bir söz söyler, bu sözünden dolayı Allah’ın kendisini Cennet’e koyacağı aklına gelmez.”
-“Kişinin malaya’niyi (faydasız şeyleri) terk etmesi Müslümanlığının güzelliğindendir.”
-“Her dinin bir ahlakı vardır. İslamın ahlakı da hayâdır.”
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri İmâm-i Mâlik (Radiyallah-u anhu) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
İmâm-i Mâlik (Radiyallah-u Anhu)- 11
Aş’e bavarne (Nusaybin)
İmâm-i Mâlik (Radiyallah-u Anhu)- 11
İmâm-i Mâlik (r.a.) in menkıbelerinden ve sözlerinden bir kısmı şunlardır;
İmâm-i şafi-i (r.a.) buyuruyor ki;
-“Âlimler anıldığı zaman İmâm-i Mâlik (r.a.) onlar arasında parlak bir yıldız gibidir. Benim üzerimde Minneti ve ihsani ondan çok olanı yoktur.”
Medine valisi, imâm-i Mâlik (r.a.) den, bir ictihadından vazgeçmesini istedi. Kabul etmeyince, kırbaçla vurdurdu.
Her vuruşta;
-“Ya Rabbi!, onları affet, çünkü onlar bilmiyorlar.” Diyordu.
Nihayet bayılıp düştü.
Sonra ayılınca da;
-“Şahid olunuz, ben hakkımı beni dövenlere HELAL ETTİM.” Dedi.
Halife, valinin cezalandırılması için kendisinden izin isteyince Ona;
-“Hayır, ben onu affettim.” Buyurdu.
Hazreti İmâm-i Mâlik (r.a.), ilim bakımından ne kadar yüksek ise, ahlak, zühd, takva ve kerem bakımından da öyle yüksek idi.
İmâm-i mâlik (r.a.), ilimde ve dinde çok edebliydi. Din bilgisine hürmet ve ta’zimi şaşılacak derecede fazlaydı.
Ebû Abdullah Mevlâ’l-Leysen (r.a.) şöyle anlatmıştır;
-“Rü’yamda Resûlullah (Sallallahu aleyhi ve selem) i gördüm. Mescid’de ayakta duruyordu, insanlar da etrafını sarmıştı. İmâm-i Mâlik (r.a.) de önünde duruyordu. Resûlullah (a.s.v.) önünde misk dolu bir kap vardı. O misk’ten avuç avuç alıp, İmâm-i Mâlik (r.a.) e veriyordu. O da insanlara dağıtıyordu.”
Bunu Ebû Abdullah (r.a.) dan nakleden Matraf (r.a.);
-“Bu rü’yayı İmâm-i Mâlik (r.a.) in ilimdeki üstünlüğüne ve sünnet-i seniyeye bağlılığına yordum.” Demiştir.
Mesna bin Said el-Kesir (r.a.) şöyle demiştir;
-“İmâm-i Mâlik (r.a.) in şöyle buyurduğunu işittim.”
-“Resûlullah (sallallahu aleyhi ve selem) i rü’yada görmediğim hiçbir gece geçmedi. Her gece Rü’yamda gördüm.”
Zehebi (r.a.), (Tabakat-ül Huffaz) kitabında Hazreti İmâm-i Mâlik (r.a.) i şöyle anlatıyor;
-“Uzun bir ömür, yüksek bir mertebe, parlak bir zihin, çok geniş bir ilim, keskin anlayış, sahih rivayet, diyanet, adalet, sünnet-i seniyyeye tâbi, fıkıhta, fetvada kaidelerin sıhhatında önde gelen bir zat idi. Fetva vermede aceleciliği sevmez, çok kere; ‘BİLMİYORUM’ derdi.
Ve;
-“İlim kalkanı bilmiyorum demektir.” Buyurdu.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri İmâm-i Mâlik (Radiyallah-u anhu) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
» Şafii Mezhebi
İmâm-i Şafi-i (Radiyallah-u anh)- 13
Girnavas mevki-i (Nusaybin)
İmâm-i Şafi-i (Radiyallah-u anh)- 13
Biri İmâm-i şafi-i hazrteleri (r.a.) den nasihat isteyince buyurdu ki;
-“Senden daha çok malı ve parası olan kimseyi kıskanma. O malına ve parasına hasretle ölür. İbadeti ve taatı çok olan kimselere gıpta et. Yaşayanlar da sonunda ölecekleri için, onların dünyalıklarına özenmeğe değmez.”
-”Hiçbir kimse yoktur ki, dostu ve düşmanı olmasın. Madem ki böyledir, o halde Allah-u Teâlâ’ya itaat edenlerle beraber bulun, onları sev.”
-“İlim ezber edilen şey değil, ezber edilen şey’den te’min edilen faydadır.”
-“Kalbine ilâhi bir nur penceresinin açılmasını isteyen şu dört şey’i yapsın;”
-“1-Günün belli bir vaktinde yalnız kalsın ve huzura dalsın.”
-“2-Mi’desini pek fazla doyurmasın.”
-“3-Sefih kimselerle düşüp kalkmağı bıraksın, kötü kimselerle düşüp kalkmasın.”
-“4-İlimleriyle yalnız dünyalık arzu eden kimselere yaklaşmasın.”
-“Sadık dost, arkadaşının hüzün ve sevinçte ortağı olandır.”
-“İki kişinin, darıldıktan sonra birbirinin ayıplarını ortaya çıkarması, munafıklık alametidir.”
-“Allah-u teâlâ’yı sevdiğini söylersin, halbuki, ona isyan edersin. Böyle sevgi olmaz. Eğer sevginde samimi olsaydın, Allah-u Teâlâ’ya itaat ederdin. Çünkü seven, sevdiğine itaat eder.”
-“Ey insan, dilini muhafaza et. Seni sokmasın. Çünkü o, büyük bir yılandır. Kabirlerde, kahraman ve cesur kimselerin bile kendileriyle karşılaşmaktan çekinip, dilinin kurbanı giden nice kimseler vardır.”
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Tâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Hadis ilimlerini etfara ışık saçar gibi yayan İmâm-i Şafi-i radiyallah-u anh veli kulun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
İmâm-i Şafi-i (Radiyallah-u anh)- 12
Dara harabeleri (Mardin)
İmâm-i Şafi-i (Radiyallah-u anh)- 12
İmâm-i Şafi-i hazretleri (r.a.), din-i İslama hizmet uğrunda tükettiği hayatının son anlarını Kur’an-i Kerim’i dinleyerek geçirmiştir.
ÖMRÜNÜN SONUNA KADAR HER GÜN BİR HATİM OLMAK ÜZERE, Ayda otuz hatim okurdu. Ramazan-i şerifte ise GECE VE GÜNDÜZ BİRER HATİM olmak üzere, altmış hatim okurdu.
Artık vefatının yaklaştığı sırada takatsız düşmüştü. Önceki gibi okuyacak durumda değildi. Fakat okuyan birinden dinlemek arzu ediyordu. Bu halde iken, talebesi Ebu Musa Yunus bin Abdüla’la yanına girmişti.
Ona;
-”Ey Ebu Musa bana kur’an-i kerimden Al-i İmran suresinin yüzyirminci ayeti kerimesinden sonraki ayetleri yavaş yavaş oku.” Dedi. O da okumaya başladı.
İmâm-i Şafi-i (r.a.) okunan ayeti kerimelerin ma’nalarına dalmış, derin bir huşu içinde dinliyordu.
İmâm-i Şafi-i hazrteleri (r.a.) son nefeslerini vermek üzere iken halini sordular.
-“Dünyadan göçüyorum. Artık ondan ayrılıyorum. Ümit şerbetini içiyorum. Kerim olan Rabbime gidiyorum.” Buyurdu.
Vefatı İslam âlemi için büyük bir kayıp oldu. Duyulduğu her yerde, derin üzüntü ve gözyaşları ile karşılandı.
Kabri kazılırken etrafa misk kokusu yayıldı. Orada bulunanlar bu koku’nunun te’sirinde kalıp, kendilerinden geçtiler.
Kahire’de El Mukattam dağının eteğinde ‘Kurâfe kabristanına’ defn edildi. Daha sonra kabri üzerine bir türbe yapılmıştır. Türbesi üzerindeki şimdiki muhteşem kubbe, EYYUBİ SULTANLARINDAN el-Melikel-Kâim tarafından 608 (M. 1211) yılında yapılmıştır. SELAHHADDİN-İ EYYÜBİ tarafından da, türbesinin yanında büyük bir medrese yaptırılmıştır.
İmâm-i Şafi-i hazretleri (r.a.) nin kıymetli sözlerinden ve nasihatlarından bir kısmı şunlardır;
İmâm-i Şafi-i (r.a.) buyurdu ki;
-“Dünyada zahid ol, dünya malına bağlanma! Ahreti isteyici ol, onun için çalış! Her işinde Allah-u Teâlâ’yı hatırla. Böyle yaparsan, kurtulmuşlardan olursun. Ruhsat ve te’viller ile uğraşan âlimlerden fayda gelmez.”
İmâm-i Şafi-i (r.a.) buyurdu ki;
-“İnsanları tamamen razı ve memnun etmek çok zordur. Bir kimsenin, bütün insanları kendinden hoşnut etmesi mümkün değildir. Bunun için kul, daima Rabbını razı etmeye bakmalı, ıhlas sahibi olmalıdır.
-“İlmi, kibirlenmek, kendini büyük görmek için isteyenlerden hiçbiri felah bulmuş değildir. Ama ilmi tevazu için, âlimlere ve insanlara hizmet için isteyen, elbette felah bulur, kurtulur.”
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Tâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Hadis ilimlerini etfara ışık saçar gibi yayan İmâm-i Şafi-i radiyallah-u anh veli kulun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
» Hanbeli Mezhebi
İmâm-i Ahmed bin Hanbel (Radiyallah-u anh)- 12
Bor-e Veysike (Girincik köyü) Nusaybin
İmâm-i Ahmed bin Hambel (Radiyallah-u anh)- 12
Eserleri;
1-Müsned; 30 bin hadis-i şerifi içine almıştır. Matbudur.
2-Kitab-üs-Sünne,
3-Kitab-üz-Zühd.(Matbudur.)
4-Kitab-üs-Salat,
5-Kitab-ül-Vera’ ve’l-iman,
6-Kitab-ür-Reddi ale’l- Cehmiyye ve’z-Zenadıka. (Matbudur.)
7-Kitab-ül-Eşribe. (Matbudur.)
8-Kitab-ül-Mesail,
9-Cüz-fi us^l-üs-Sünne
10-Fadail-üs-Sahabe.(Matbudur.)
11-Er-Reddü a’lâ men-Tenâkua fi’l-Kur’an
12-Et-Tefsir
13-En-Nasih ve’l-Mensuh
14-Et-Tarih
15-Hadisu Şu’be
16-Mukaddem ve’l-Muahhar ei’l-Kur’an
17-Vucubat-ül kebir ve’seğir
18-Menasik-ül kebir ve’s-Sağir
19-El-Cerhu ve’t-Ta’dil
20-Kitab’ül-ilel ve Ma’rifet’ür-Rical (Matbudur)
Ahmed Bin Hanbel (r.a.) rivayet ettiği hadis-i şeriflerden bazıları şunlardır;
-“İki kişi birbirleriyle sevişir de sonra araları açılırsa, bu ancak birisinin işlediği bir günah sebebiyle olur.”
-“Bile bile bir dirhem gümüş kıymetınde fâiz yemek, otuz zinadan daha çok günahtır.”
-“Kişinin günahları çoğaldığı zaman, günahlarına kefaret için, Allah-u Teâlâ onu geçim sıkıntısına düşürür.”
-“Faziletlerin en üstünü, sana gelmeyene gitmen, vermeyene vermen ve kötülük edene iyilik etmendir.”
Ömer (r.a.) den nakleder; Sa’d (r.a.) abdest alırken Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) gördü;
-“Yâ Sa’d! Suyu niçin ısraf ediyorsun?” buyurdu.
-“Abdest alırken de ısraf olur mu? Dedik.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);
-“Büyük nehirde de olsa, abdeste fazla su kullanmak ısraf olur.” Buyurdu.
-“Rükü’ ile secde arasında belini ve sırtını doğrultmayan kimseye, kıyamet gününde Allah-u teâlâ bakmaz.”
-“İnsanların en fena hırsızı, namazında çalandır.” (Namazın rükü’ ve secdesini tam yapmayandır.)
-“Kıyamet günü Arş-ı A’zamın etrafında, bir takım insanlar için kürsüler kurulacaktır. Bunların yüzleri, ayın ondördü gibi parlayacaktır. İnsanlar feryad ederken, onlar feryad etmez. İnsanlar korkarken, onlar korkmazlar. Onlar korku ve kederleri olmayan, Allah’ın gerçek dostlarıdır.” Buyurdu.
Bunların kim oldukları sorulunca;
-“Onlar Allah için sevişenlerdir.” Buyurdu.
-“Kulun kalbini ıslah etmesi için, iyilerle beraber olması kadar faydalı bir şey yoktur. Yine kulun fasıklarla beraber olup onların işlerine dikkat ve nazar etmesi kadar zararlı bir şey yoktur.”
-“İhlas nedir?” sorusuna;
-“Amellerin afetlerinden kurtulmaktır.”
-“Tevekkül nedir?” sorusuna;
-“Rızkın Allah-u Teâlâ’dan olduğuna inanmaktır.” Cevabını verdi.
-“Zühd nedir?” sorusuna
-“Zühd üç türlüdür.”
-“Cahilin zühdü; haramları terk etmektir.”
-“Âlimlerin Zühdü; Helal olanların fazlasından sakınmaktır.”
-“Ariflerin zühdü; Allah-u Teâlâ’yı unutturan şeyleri terk etmektir.”
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Tâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri İmâm-i Hanbel (r.a.) yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
İmâm-i Ahmed bin Hanbel (Radiyallah-u anh)- 11
Kalecek köyü (Kelehi) mevki-i Nusaybin
İmâm-i Ahmed bin Hanbel (Radiyallah-u anh)- 11
Muhammed ibni Huşeyme (r.a.) der ki;
-“Vefatından sonra İmâm-i Hanbel (r.a.) i rü’yada gördüm.”
Ben;
“Nereye gidiyorsun?” dedim
İmâm-i Ahmed Bin Hanbel (r.a.);
-“Cennete gidyorum.”dedi.
Ben;
-“Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) sana ne muamele etti.?”
Cevabında buyurdu ki;
-“Allah-u Teâlâ beni mağfiret etti. Başıma bir tac giydirdi ve ‘Ey Ahmed! Kur’an-i kerime “mahluk” demediğim için, bu ni’metleri sana verdim.” Diye Buyurdu.
Muhammed bin Huzeyme (r.a.) şöyle anlatır;
-“Ahmed bin Hanbel (r.a.) ın vefat haberini iskenderiyye’de iken duydum. Çok üzülmüştüm.”
Rü’yamda; Ahmed bin Hanbel (r.a.) in salına salına yürüdüğünü görüp kendisine;
-“Ey İmâm; bu ne biçim yürüyüş böyle?” dedim.
Ahmed bin Hanbel (r.a.);
-“Dünyada Allah-u Teâlâ’nın dinine hizmet edenlerin, Cennetteki yürüyüşleri böyledir.” Buyurdu.
Ben;
-“Allah-u Teâlâ sana nasıl muamele etti?” diye sual ettim.
İmâm hazretleri;
-“Allah-u Teâlâ beni afetti. Başıma bir taç, ayağıma altından iki ayakkabı giydirdi.
Ve;
-“Ey Ahmed! Kur’an-i kerim benim kelâmımdır, diye inandığın için, bu iltifatlara kavuştun. Ey İmâm, Süfyan-i Sevri’den sana ulaşan dualar var, onlarla dünyada “dua” ettiğin gibi, şimdi de dua et. Dedi.
Bu emir üzerine;
-“Ey Alemlerin Rabbi olan Allahım, bizleri af ve mağfiret eyle. Bizlere sual sorma.” Diye dua ettim.
Bu dua’adan sonra;
-“Ey Ahmed! İşte cennet, gir oraya.” Buyurdu. Ve bende Cennete girdim.”
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Tâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri İmâm-i Hanbel (r.a.) yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu