‘Aşere-i Mübeşşere’ olarak etiketlenmiş yazılar
Aşere-i Mübeşşere (Cennetle müjdelenen Sahabeler)
24 Şubat 2009Cahiliyye devrinde Kızların diri, diri gömüldükleri Arabistan çölü
Sahabi;
Sözlükte “arkadaş, dost” anlamlarına gelir. Çoğulu “Sahabe veya ashab”dır.Terim olarak, Hazret-i Peygamber (Sallallahu aleyhi ve sellem) devrinde yetişmiş, Müslüman olarak Hazret-i Peygamber (s.a.v.) i görmüş, O’nun sohbetinde bulunmuş ve Müslüman olarak ölmüş olan kimselere ”Sahabi” denir. Sahabi kadın olursa “Sahabiyye” denir.
Hazret-i Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in sohbetinde bulunan görme özürlü kimselerle, iyiyi kötüden ayırt edebilen henüz ergenlik yaşına ulaşmadığı halde Peygamber (s.a.v.) i gören çocuklar da sahabidir.
Sahabenin sayısı hakkında kesin bir rakam söylenmemekle beraber çoğu kaynaklar, Hazret-i Peygamber (s.a.v.) in vefatında “yüz binin” üzerinde sahabi bulunduğunu ifade etmişlerdir. En son sahabi hicri 110 yılında vefat etmiştir.
Ehl-i sünnet âlimleri kur’an ve hadisle ilgili konularda her sahabenin adaletli olduğunu kabul etmişlerdir. Çünkü sahabe’nin adaleti Allah ve Resûlü’nün işaretiyle sabit olmuştur.
Hadis rivayet edip de zabt yönünde kusurlu olan bir sahabiye de rastlanmamıştır. Bundan dolayı sahabe, hadisçiler tarafından cerh ve ta’dil işlemine tabi tutulmamıştur.
Kur’an-i kerim’de, sahabenin adaletine şu ayet işaret etmektedir.
-“(İslam Dini’ne girme konusunda) ilk önce geçen Muhacirler ve Ensar’la birlikte, güzel amelde onlara tabi olanlardan Allah razı olmuştur. Onlar da Allah’tan razı olmuşlardır….” (Tevbe suresi ayet; 9/100)
Bu ve benzeri ayetler, sahabenin adaletli olduğu konusunda kesinlik ifade etmektedir. Hazret-i Peygamber (s.a.v.) in bir çok hadisi de bu konuyu pekişmektedir;
-“İnsanların en hayırlısı, benim yaşadığı devirde yaşayanlardır. Sonra onlardan sonra gelenler, sonra da onlardan sonra gelenlerdir.” (Buhari, Şehadet 9; Fedail-ü Ashabı’n-Nebi, 1)
Gerek hadis rivayetinde, gerekse Kur’an’ın sonraki nesillere muhafaza edilerek aktarılıp öğretilmesinde, ilk kaynak olmaları bakımından sahabe’nin önemi büyüktür.
Onlar İslam’ın korunması ve yayılması yolunda hayatlarını ve he türlü değerlerini ortaya koymuşlardır. Allah Resul-ü (s.a.v.) ile omuz omuza cihat ederek fedakarlıkta bulunmuşlardır. Bundan dolayı Müslümanların en hayırlı nesli olma şerefine ermişlerdir.
Diyanet İşleri Başkanlığı yayınları (Dini kavramlar sözlüğü)
Aşere-i Mübeşşere;
Dünyada iken Cennetle müjdelenen Sahabelere ‘Aşere-i Mübeşşere’ denir. İnşaallah-u Teâla bu Güzide sahabeler (r.anhüm) i sırasıyla zikr etmeye çalışacağız
Sevgilerimle
Fuad Yusufoğlu
Cennetle müjdelenen Eshab-i Kiram 10 (on) kişidirler.
-“1- Hazreti Ebû Bekr-i Sıddık (Radiayallah-u anh)
-“2- Hazreti Ömerül Faruk (Radiyallah-u anh)
-“3- Hazreti Osman-ı Zinureyn (Radiyallah-u anh)
-“4- Hazreti Aliyy-ül Mürteza (Radiyallah-u anh)
-“5- Hazreti Abdurrahman bin Avf (Radiyallah-u anh)
-“6- Hazreti Ubeyde bin Cerrah (Radiyallah-u anh)
-“7- Hazreti Sa’d bin Ebi Vakkas (Radiyallah-u anh)
-“8- Hazreti Said bin Zeyd (Radiyallah-u anh)
-“9- Hazreti Talha bin Ubeydullah (Radiyallah-u anh)
-“10-Hazreti Zübeyr bin Avam (Radiyallah-u anh)
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) şöyle buyurmuştur;
-“Ebû Bekir cennettedir, Ömer cennettedir, Osman cennettedir, Ali cennettedir, Talha Cennettedir, Zübeyr cennettedir, Abdurrahman bin avf cennettedir, Sa’d ibni ebi Vakkas cennettedir, Ebû Ubeyde ibnil cerrah cennettedir.”
(Hadis-i Tirmizi ile Ebû Davud rivayet etmişlerdir.)
Humeyd (r.a.) rivayetle; Said bin Zeyd (r.a.) bir gurup insan arasında Humeyd (r.a.) e Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) şöyle dediğini söylemiştir.
-“Eshabtan ‘on kişi’ cennettedir; Ebû Bekir cennettedir, Ömer cennettedir, Osman, Ali Zübeyr, Talha, Ebû Ubeyde, Sa’d bin ebi Vakkas cennettedir.”
Onuncusunun kim olduğunu söylememiştir.
Cemaat;
-“Allah aşkına Ey Ebu’l A’ver onuncusu kimdir?” diye sorunca
Said (r.a.);
-“Allaha yemin ettiniz. Ebu’l A’ver (yani kendisi) de cennettedir.” Dedi
(Hadisi Tirmizi ile Ebû Davud rivayet etmişlerdir.)
İslâm âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Aşere-i mübeşşere sahabelerinin (Radiyallah-u anhum) nun şefaatına nail eylesin. Onların yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Hazreti Ebû Bekr-i Sıddık (Radiyallah-u anh)
24 Şubat 2009Mescidi Nnebevi (eski resim) Medine-i Münevvere
Hazreti Ebû Bekr-i Sıddık (Radiyallah-u anh)
Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) den sonra, Eshab-i Kiramın ve insanların en üstünü. Asıl adı Abdullah bin Ebû Kuhâfe bin Âmir bin Amr bin Ka’b bin Sa’d bin Teym bin Mürre’dir.
Babasının adı Osman olup, ‘Kuhâfe’ lakabiyle meşhurdur. Annesinin adı ise Selma binti Sahr’dır. ‘Ümmûlhayr’ lakabiyle tanınmaktadır.
Hazreti Ebû Bekir (r.a.), Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) den 2 yıl 3 ay küçüktür. Fil vak’asından sonra (M. 573) yılında dünyaya gelmiştir.
Müslüman olmadan önce adı, Abdül-uzza veya Abdul Kâ’be idi. Peygamberimiz (Sallallahu alayehi ve selem) e iman ettikten sonra O’nun ismini “Abdullah” olarak değiştirdi. 38 yaşında Müslüman olmakla şereflenen Hazreti Ebû Bekir (r.a.), Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) in vefat ettiği gün halife seçildi.
Hilafeti 2 sene 3 ay 10 gün sürdü. 63 Yaşında iken hicretin 13 (M. 634) yılında Cemaziyel-ahır ayının yedisinde Pazartesi günü hastalandı. 15 gün hasta olarak yattıktan sonra vefat etti.
Vasiyeti üzerine hanımı Esmâ (r.anha) yıkadı. Cenaze namazını Hazreti Ömer (r.a.) kıldırdı. Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) in kabrinin bulunduğu hücre-i Seâdete defnedildi.
Ebû Bekir (r.a.) Aşere-i mübeşşere’nin Yani Cennetle müjdelenen on sahabenin Birincisidir.
Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve selem) in kayın pederi, Hazreti Aişe validemiz (r.anha) nin babasıdır.
Ebû Bekir (r.a.) in Resulullah Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) e fevkâlâde sadâkât ve sevgisi vardı. Vefatına, Peygambermiz (s.a.v.) den ayrıldığından duyduğu aşırı üzüntüsü, gamı ve hasreti sebep olmuştur. Çünkü O’na karşı olan, sevgisi ve bağlılığı kelimelerle tarif edilemiyecek kadar çoktur.
Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) de, Ebû Bekir (r.a.) i çok severdi. Onun için bizzat kendisine;
-“Sen Allah-u teâlâ’nın Cehennemden atiki (yani azad ettiği kimse) sin.”
Ve;
-“Cehennemden atik olan (azad edilmiş kimse) görüp sevinmek isteğen kimse, Ebû Bekir’e baksın.” Buyurması bunun bir âlemetidir.
Bir Rivayette de, Ebû Bekir (r.a.) in annesi Ümmül Hayr-ı Selma (r.a.) nın bir iki evladı olmuş ise de hiçbirisi yaşamamış olduğundan, Hazreti Ebû bekir (r.a.) doğduğu zaman, annesi kucağına alıp, Kâ’be’ye götürmüş ve yaşaması için;
-“Allahım! Bu çocuğu ölümden âzad edip bana bağışla!” diye dua eyleyince;
Kâ’be’nin her yanından;
-“Ya Emetellah, sana müjdeler olsun ki, çocuğun yaşayacak, seni pek sevindirecek Tevrat’da adı ‘Sıddık’ olarak bildirildi.” Nidası geldi.
Ordakilerin hepsi bunu duydular. Bu sebeple de ‘Atik’ ismini verdiler. Yahud, soy ve sopunda ayıp ve kusur sayılabilecek herhangi bir şey görülmediği için bu lakabı vermişlerdir. Denildi.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Bekir Sıddık (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin…
Fuad Yusufoğlu
Hazreti Ebû Bekr-i Sıddık (Radiyallah-u anh)- 2
25 Şubat 2009Resulullah (a.s.v.) Herakliüse yazdığı Mektub
Hazreti Ebû Bekr-i Sıddık (Radiyallah-u anh)- 2
Hazreti Ebû Bekir (r.a.), ilk imana gelen, Müslümanlıkla şereflenen hür erkektir. Kadınlardan ilk imana gelen Hazreti Hadice anamız (r.anha), Kölelerden Zeyd bin Harise (r.a.) ve çocuklardan Hareti Ali (r.a.) dir.
Hazreti Ebû Bekir (r.a.); Daha Müslüman olmadan evvel, gençliğinde de Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) in arkadaşı idi. Büyük bir tüccardı. Bütün malını, evini barkını Resulullah (a.s.v.) in uğrunda harcadı.
Ebû Bekir (r.a.) İslamiyeti kabul etmesine kadar geçen 38 senelik hayatında asla içki kullanmamış, putlara tapmamış, her türlü sapıklıktan, hurafelerden kaçınmış, iffetiyle ve güzel ahlaki işle tanınmış bir kimseydi. Kavmi arasında sevilen ve saygı gösterilen birisi olup, fakirlere yardım eder, muhtaç olanları gözetirdi. Dürüst bir tüccardı. Herkesin ona sonsuz bir itimedi vardı.
Hazreti Ebû Bekir (r.a.) e Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve selem) Peygamberliğini bildirip Müslüman olmasını teklif ettiği zaman, hiç tereddüt etmeden İslamiyet’i kabul etmişti.
Babası, annesi, çocukları ve torunları da Müslümanlığı kabul etti. Peygamber efendimiz (a.s.v.) i görüp Eshab-i Kiramdan olmakla şereflendiler Eshab-i Kiramın hiçbiri, böyle bir şerefe nail olmamıştır.
O’nun Müslüman oluşu hakkında bildirilen haberler çeşitlidir.
Şöyle ki;
Hazreti Ebû Bekir (r.a.), islamiyeti kabul etmeden yirmi sene önce, bir ru’ya görmüştü.;
-“Gökten dolunay inip, Ka’be-i muzzama’ya gelmiş ve sonra sonra parça parça olmuş, parçalardan her biri, Mekke evlerinden biri üzerine düşmüş, sonra bu parçalar bir araya gelerek gök yüzüne yükselmişti.”
-“Ebû Bekir (r.a.) in düşen parça ise, gök yüzüne yükselmemişti. Hadiseyi gören Ebû Bekir sıddık (r.a.) hemen evinin kapısını kapamış sanki bu ay parçasının gitmesine mani olmuştu.”
Ebû Bekir (r.a.) heyecanla ru’ya’dan uyanmış, sabah olunca, hemen, Yahudi âlimlerinden birisine koşup ru’yasını anlatmıştı.
O Yahudi âlim;
-“Bu karışık ru’yalardan biridir, onun için tabir edilmez.” Demişti.
Fakat bu ru’ya, Ebû Bekir (r.a.) in zihnini kurcalamaya devam etmiş, yahudinin cevabı, onu tatmin etmemişti.
Bundan dolayı bir zaman sonra ticaretlerinden birinde, yolu râhip Bahire’nin diyarına uğramıştı. Gördüğü ru’yasının tabiriniBahire’den istemiş ve şu cevabı almıştı
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Bekir Sıddık (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Hazreti Ebû Bekr-i Sıddık (Radiyallah-u anh)- 3
25 Şubat 2009Müzdelife – Mine yolu (Arafat)
Hazreti Ebû Bekr-i Sıddık (Radiyallah-u anh)- 3
Bahire;
-“Sen neredensin?” dedi.
Hazreti Ebû Bekir (r.a.);
-“Kureyştenim.” Diye cevab verince,
Bahire;
-“Mekke’de bir Peygamber ortaya çıkıp Hidayet nûru Mekke’nin her yerine ulaşacak, sen hayatında O’nun veziri, vefatından sonra da, halifesi olacaksın.” Deyince,
Hazreti Ebû Bekir (r.a.) bu cevaba çok hayret etmişti.
Hatta Rahib O’na şöyle demişti;
-“Çabuk şimdi O’na ulaş. Şu anda vahiy geldi. Musa Aleyhisselam’ın da Rabbi olan Allah Hakkı için, Herkesten önce İman eyle!”
Ebû Bekir (r.a.) bu ru’yasını ve tabirlerini, Peygamber Efendimiz (Sallallahualeyhi vesellem), Peygambrliğini açıklayıncaya kadar kimseye söylememişti.
Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) peygamberliğini açıklayınca, Ebû Bekir (r.a.) hemen Peygamber efendimize koşup;
-“Peygamberlerin, Peygamberliklerine delilleri vardır, senin delilin nedir?” diye sual etmişti.
Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) cevabında;
-“Bu nübüvvetime delil, o ru’yadır ki, bir Yahudi âlimden tabirini istedin. O âlim ‘karışık ru’yadandır,’ itibar edilmez dedi. Sonra Bahire rahib doğru tabir etti.”
Buyurarak, Ebû Bekir (r.a.) e hitaben;
-“Ya Ebû Bekir! Seni Hüda’ya ve Resûlune davet ederim.” Buyurmuştu.
Bunun üzerine Hazreti Ebû Bekir (r.a.);
-“Şehadet ederim ki, sen Allah-u Teâlâ’nın Resulusun ve senin peygamberliğin haktır ve cihanı aydınlatan bir nur’dur. Diyerek O’nu tasdik edip Müslüman olmuştu.
Hazreti Ebû Bekir (r.a.) in Müslüman oluşu, şu şekilde de ifade edilmiştir.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Bekir Sıddık (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Hazreti Ebû Bekr-i Sıddık (Radiyallah-u anh)- 4
25 Şubat 2009Arafat dağı (Arafat)
Hazreti Ebû Bekr-i Sıddık (Radiyallah-u anh)- 4
Muhammed Aleyhis selam’a Peygamberlik emri geldiğinde;
-“Bu sırrı kime söyleyebilirim.” Diye düşünmüştü.
Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) in, Ebû Bekir (r.a.) ile, yakın arkadaşlığı ve bu sebeple de O’na karşı pek fazla svgisi vardı. Ayrıca Ebû Bekir (r.a.), çok akıllı ve doğruyu görüp seçebilmesiyle meşhurdu.
Bunun için Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) ‘Nübüvvet sırrını’ O’na açmayı tasarlamıştı. Sabahlayın, Ebû Bekir (r.a.) e varmak ve bu sırrı O’na açmak maksadiyle evden çıkmıştı.
O gece Peygamberimiz (s.a.v.) böyle düşünürken Ebû Bekir (r.a.) da şöyle düşünüyordu;
-“Baba ve dedelerimizin seçtiği din, hiç uygun değildir. Zira, hiçbir zarar ve fayda veremeye kâdir olmayan bir heykele ibadet etmek, akıllıca bir iş değildir. Yerin ve göğün yaratıcısı buna razı olmaz. Bu düşünceyi ise, Muhammed (a.s.v.) den başkasına arz etmek layık değildir. Zira olgun ve akıllı, doğru görüşlü olduğu tecrube edilmiştir. Yarın, ziyaret için O’na varayım, bu hali arzedeyim!”
Bu düşünce ile Ebû Bekir (r.a.) sabahlamış. Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) e varmak için evden çıkıp, yolda karşılaşmışlar.
Birbirlerine karşı;
-“Sözleşmeden birleştik.” Demişlerdir.
Resul-i Ekram (Sallallahu alayhi ve selem) şöyle söze başlamışlar;
-“Bir meşeveret için, sana geliyordum.”
Ebû Bekir (r.a.);
-“Ben de bir fikir sormak için yanınıza geliyordum.” Dedi.
Rsulullah (Sallallahu aleyhi ve selem);
-“Söyle yâ Ebû Bekir.” Buyurdular.
Ebû Bekir (r.a.);
-“Sen her işte öndersin. Önce sen söyle!” dediler.
Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi vesellem);
-“Dün, bana bir melek görünüp, Hak Teâlâ’dan (Halkı dine davet eyle!) diye emir getirdi. Ben endişede kaldım. Bu gün sana geldim. Seni islâm dinine davet ederim. Ne dersin?” buyurdular.
Hazreti Ebû Bekir (r.a.);
-“İslamiyete önce beni kabul eyle! Çünkü, dün gece sabaha kadar bu bu fikirde idim. Şimdi ise bu sözü işittim.” Dedi.
Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) buna çok sevinip, Ebû Bekir (r.a.) e İslamiyeti anlattılar. Ebûbekir (r.a.) de kabul edip, Mü’minlerin serdarı oldu.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Bekir Sıddık (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Hazreti Ebû Bekr-i Sıddık (Radiyallah-u anh)- 5
25 Şubat 2009Süleyman (a.s.) tarafından İlk yapılan Mabed (Mescid-i Aksa)
Hazreti Ebû Bekr-i Sıddık (Radiyallah-u anh)- 5
Diğer bir rivayette ise, Hazreti Ebû Bekir Sıddık (r.a.), Peygamber efendimiz (a.s.v.) e Peygamberlik gelmeden önce ticaret maksadiyle Yemen’e girmişlerdi.
Bu seferlerinde,Yemen’de bulunan, ‘Ezd’ kabilesinden, çok kitab okumuş ve ömrü üçyüzdoksan (390) yaşına ermiş bulunan bir ihtiyara rastlamıştı.
Bu ihtiyar Hazreti Ebû Bekir (r.a.) e bakıp;
-“Zanederim ki sen, ‘Mekke halkındansın’.” Deyince,
Ebû Bekir (r.a.),
-“Evet, öyledir.” Demiş ve aralarında şu konuşma geçmişti.
İhtiyar;
-“Sen Kureyş’ten misin?”
Ebû Bekir (r.a.);
-“Evet!” Dedi
İhtiyar;
-“Beni Temimden misin?”
Ebû Bekir (r.a.);
-“Evet!” dedi.
İhtiyar;
-“Bir alâmet daha kaldı.”
Ebû Bekir (r.a.);
-“Nedir?” diye sormuşlar.
İhtiyar;
-“Karnını aç, göreyim.”
Ebû Bekir (r.a.);
-“Bundan maksadın nedir, söyle?”
İhtiyar;
-“Kitablarda okudum ki, Mekke’de bir Peygamber gelir. O’na, iki kimse yardımcı olur. Biri genç, diğeri ihtiyardır. Genc olanı, nice zorlukları kolaylığa çevirir. Çok belâları giderir. O ihtiyar kişi ise, beyaz benizli, ince belli olup, karnı üzerinde bir siyah ‘Ben’ vardır. Zanederim ki, o kimse sensin. Karnını aç göreyim.” Dedi.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Bekir Sıddık (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Hazreti Ebû Bekr-i Sıddık (Radiyallah-u anh)- 6
26 Şubat 2009Uruc kayası (Kubbet-us sahra) Kudus
Hazreti Ebû Bekr-i Sıddık (Radiyallah-u anh)- 6
Ebû Bekir (r.a.) karnını açmış; göbeği üzerindekiSiyah ben’i görünce;
-“Vallahi o kimse sensin.” Deyip, Ebû Bekir (r.a.) e bir çok vasiyetlerde bulunmuştu.
Ebû Bekir (r.a.) işini bitirince, vedalşmak için ihtiyarın huzuruna varmış, Peygamber efendimiz (s.a.v.) hakkında birkaç beyit söylemesini ondan istemiş, bunun üzerine ihtiyar, oniki beyt okumuş, Ebû Bekir (r.a.) da bunları ezberlemişti.
Ebû Bekir (r.a.) seferden Mekke-i Mükkereme’ye dönünce, Ukbe İbni Ebû Mu’ayt, Şeybe, Ebû Cehil, Ebü’l Bühteri gibi, Kureyşin ileri gelen kimseler, O’nu ziyarete evine gelmişlerdi.
Ebû Bekir (r.a.) onlara hitaben;
-“Aranızda hiçbir hadise oldu mu?” buyurmuş.
Cevaplarında;
-“Bundan daha garip bir hadise olur mu ki, Ebû talib’in yetimi, Peygamberlik davası ediyor ve sizler, baba ve dedeleriniz, batıl dindensiniz diyor. Eğer hatırın olamsaydı, O’nu bu zamana kadar sağ bırakmazdık. Sen O’nun iyi dostusun, bu işi sen halet.” Demişlerdi.
Ebû Bekir (r.a.) onlardan özür dileyeek, oradan ayrılmış Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) in Hazreti Hadice anamız (r.anha) evinde olduğunu öğrenip, varıp kapıyı çalmış,
Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) kendilerini karşılayınca;
-“Ya Muhammed (s.a.v.) senin hakkında söylenilenler nedir?” demiş.
Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem);
-“Ben Hak Teâlâ’nın Peygamberiyim. Sana ve bütün Adem oğullarına gönderildim. İman getir ki, Hak teâlâ’nın rızasına vasıl olasın ve canını Cehennemden koruyasın.” Buyrdular.
Ebû Bekir (r.a.);
-“Buna Delil Nedir?” deyince
Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem);
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Bekir Sıddık (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Hazreti Ebû Bekr-i Sıddık (Radiyallah-u anh)- 7
26 Şubat 2009Süleyman (a.s.) tarafından yapılan ilk mabed (kudus)
Hazreti Ebû Bekr-i Sıddık (Radiyallah-u anh)- 7
Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem);
-“O, Yemen’de gördüğün ihtiyarın hikayesi delildir.” Buyurdu.
Ebû Bekir (r.a.);
-“Ben Yemen’de pek çok ihtiyar ve genç gördüm.” Dedi
Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi vesellem) cevabında;
-“O ihtiyar ki, sana oniki beyit emanet verdi ve bana gönderdi.” Diyerek o beyitlerin hepsini okudu.
Ebû Bekir (r.a.);
-“Bunu sana kim haber verdi,”deyince
Peygamber (a.s.v.) cevabında;
-“Benden evvelki peygamberlere gelen Melek haber verdi.” Buyurdular.
Bunu söyler söylemez;
-“Elini bana ver,”deyip,
Mübarek elini tutmuş;
-“Eşhedü en lâ ilâhe illallâh ve eşhedü enne Muhammeden Resûlullah.” Diyerek Müslüman Olmuştur.
Hayatında ilk defa duyduğu, yüksek bir sevinçle evine Müslüman olarak dönmüştür.
Nitekim bir hadis-i Şerif’te;
-“Her kime İmânı arzettiysem, yüzünü buruşturur, tereddütle bakardı. Ancak Ebû Bekr-i Sıddık (r.a.) İmânı kabul etmekte hiç tereddüt ve duraklama etmedi.” Buyurulmuştur.
Hazreti Ebû Bekir (r.a.), Müslüman olunca, hemen çok sevdiği arkadaşlarına gitti. Onlara da, Müslüman olmaları için iknâ etti.
Eshab-i Kiramın ileri gelenlerinden ve cennetle müjdelenenlerden olan Osman bin Affan (r.a.), Talha bin Ubeydullah (r.a.), Zübeyr bin Avam (r.a.), Abdurrahman bin Avf (r.a.), Sa’d İbni Vakkas (r.a.), Ebu Ubeyde bin Cerrah (r.a.) gibi yüksek şahsiyetler onun tavsiyesi ile Müslüman olmuşlardır.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Bekir Sıddık (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Hazreti Ebû Bekr-i Sıddık (Radiyallah-u anh)- 8
26 Şubat 2009Bedir şehidliği (Medine)
Hazreti Ebû Bekr-i Sıddık (Radiyallah-u anh)- 8
İslamiyeti kabul eden Hazreti Ebû Bekir (r.a.) i dininden vazgeçirmek için Kureyş müşriklerinin azılı pehlivanalrından Nevfel bin Adviye, bir ipe bağlayıp işkence etmeye başladı. Kendi kabilesi olan beni Teym, bunu gördükleri halde aldırış etmediler.
Bir gün Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem), yeni Müslüman olanlardan bir kaçı ile Erkam bin Erkam (r.a.), ın Safa tepesindeki evinde oturuyorlardı Başta Hazreti Ebû Bekir (r.a.) olmak üzere, hepsi bu yeni dinin müşriklere açıklanmasını arzuladıklarını bildirdiler.
Henüz açıkça tebliğ edilmek emri verilmemişti.
Peygamber efendimiz (s.a.v.) de;
-“Ey Ebû Bekir! Bizim sayımız henüz az. Bu işe yetmeyiz.” Buyurdu ise de, Ebû Bekir (r.a.) in ve arkadaşlarının arzularının çokluğundan onları kıramadı.
Hemen Mescid-i Haram’ın bir tarafına topluca oturdular. O sırada müşrikler de orada toplu halde bulunuyorlardı.
Hazreti Ebû Bekir (r.a.) ayağa kalktı. Putlardan yüzçevirip, Allah-u teâlâ’ya ve O’nun Peygamberi Muhammed (a.s.v.) a inanmanın lazım olduğunu anlatmaya başlayınca, müşrikler hep birden Ebû Bekir ve arkadaşlarına (r. anhum) a saldırdılar.
Yumruk ve tekmelerle ortalığı alt üst ettiler. Hazreti Ebû Bekir (r.a.) i fena halde tartaklayıp dövdüler. Utbe bin Rebia, demirli ayakkabılarını Ebû Bekir (r.a.) in yüzüne çarpa çarpa yüzünü gözünü kanlar içinde bıraktı. Bilinmez hale getirdi.
Beni Teym kabilesine mensup olan kişiler yetişip ayırmasaydılar öldürünceye kadar dövmeye devam edeceklerdi. Kabilesinden olan kişiler bitkin ve perişan bir hale gelen Hazreti Ebû Bekir (r.a.) i bir çarşafın içine koyarak evine götürdüler;
Hemen geri dönüp Kâ’be’ye geldiler
-“Eğer Ebû Bekir (r.a.) ölecek olursa, yemin olsun ki, biz de Utbe’yi Gebertiriz!” dediler.
Ve yine Hazreti Ebû Bekir (r.a.) yanına geldiler.
Hazreti Ebû Bekir (r.a.), uzun bir süre kendine gelemedi. Babası ve Beni Teym’liler onu ayıltmak için çok uğraştılar. Ancak akşama doğru kendine gelebildi.
Gözleri açar açmaz, ezik bir sesle;
-“Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) ne yapıyor? O, ne haldedir? O’na dil uzatmışlar, hakaret etmişlerdi.” Diyebilmişti.
Teym kabilesinin illeri gelenleri annesi Ümmül-Hayr (r.a.) e dediler ki;
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Bekir Sıddık (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Hazreti Ebû Bekr-i Sıddık (Radiyallah-u anh)- 9
26 Şubat 2009Uhud dağı ve uhud şehidliği (Hz. Abdullah bin Cahş ile Dayısı Hz. Hamza’nın türbeleri)
Hazreti Ebû Bekr-i Sıddık (Radiyallah-u anh)- 9
-“Sor bakalım, bir şey yer veya içer mi?”
Hazreti Ebû Bekir (r.a.) ın yemeğe ve içmeğe ne isteği vardı ne de bir gücü!
Ev, tenhalaşınca Annesi O’na;
-Ne yersin, ne içersin?” diye sordu.
Hazreti Ebû Bekir (r.a.) gözlerini açtı ve;
-“Resulullah (a.s.v.) ne haldedir, ne yapıyor?” dedi.
Annesi;
-“Vallahi arkadaşın hakkında hiçbir bilgim yok!” dedi.
Ebû Bekir (r.a.);
-“Hattab’ın kızı Ümmü Cemil’e git. Resulullah (a.s.v.) i ondan sor!” dedi.
Annesi Ümmül-Hayr (r.anha.), kalkıp Ümmü Cemil (r.anha.) in yanına gitti. Ve;
-“Oğlum Ebû Bekir (r.a.), senden Abdullah’ın oğlu Muhammed (a.s.v.) i soryuyor. Acaba ne haldedir?”
Ümmü Cemil (r.anha.) de;
-“Benim ne Muhammed (a.s.v.), ne de Ebû Bekir hakkında bir bilgim var! İstersen seninle birlikte gidelim?” dedi.
Ümmül Hayr (r.a.);
-“Olur.” Deyince, kalktılar.
Hazreti Ebû Bekir (r.a.) in yanına geldiler. Ümmü Cemil (r.anha.), Hazreti Ebû Bekir (r.a.) i böyle perişan bir vaziyette, yaralar ve bereler içine görünce, kendisini tutamiyarak çığlık kopardı.
Ve;
-“Sana bunu yapan bir kavim, muhakkak azgın ve taşkındır. Allah’tan dileğim, onlardan öcünü almasıdır.” Dedi.
Hazreti Ebû Bekir (r.a.), Ümmü cemil (r.anha) e;
-“Resulullah (a.s.v.) ne yapıyor, ne haldedir?” diye sordu.
Ümmü Cemil (r.anha.) ona;
-“Burada annen var, söylediğini işitir.” Dedi.
Hazreti Ebû Bekir (r.a.) de;
-“Ondan sana bir zarar gelmez, sırrını yaymaz.” Deyince
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Bekir Sıddık (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu