‘Ensar-i Kiram’ olarak etiketlenmiş yazılar

Hanimeli gül

Ebû Eyyûb-i Ensari (Radiyallah-u anhu);

Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in mihmandarı, Eshab-i Kiram (r.anhüm) ın büyüklerinden. E  n  s  a  r  d  a  n  d  ı  r

Türkiye’de “Eyyûb Sultan” olarak tanınır. Künyesi Eyyûb’dur. İsmi Halid olup, babasının ki Zeyd bin Kelîb, annesinin ki Hind binti Rebi’a bin Kâ’b idi.

Baba tarafından, Ebû Eyyûb bin Zeyd bin Kelîb bin Sa’lebe bin Abdi Avf bin Ganem bin Mâlik bin Neccar; Anne tarafından da Hind binti Rebi’a bin Kâ’b bin Amr bin İmrü’l-Kays bin Sa’lebe bin Kâb’ın nesliyle Hazret-i Muhammed (Sallallahu alayhi ve Sellem) ile birleşir. Hazrec kabilesine mensuptur.

Doğum tarihi kesin olarak bilinmemesine rağmen, Medine’de Melik Tübb’nin evinde doğdu.

Melik Tübbe, Hazret-i İbrahim (aleyhis selam) in dininden olup, Yemen’de Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) tan YEDİYÜZ SENE ÖNCE YAŞADI. Son Peygamber Hazret-i Muhammed (Sallallahu aleyhi ve sellem) in Memedine’ye geleceğini devrin büyük âlimlerinden öğrenip, buraya gelerek, yerleşti.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) için dahi binalar yaptırıp, İmân ettiğini birldiren bir mektüp yazarak bıraktı.

Hazret-i Resulullah (s.a.v.) Hicret-i Nebevi’den sonra Medine-i Münevvere’ye teşrif edince, vaktiyle Melik Tübbe’nin yaptırdığı ve Hazret-i Halid’in ikamet ettiği evin bahçesine devenin çökmesiyle bu mektup çıkarılıp, peygamberimiz Efendimiz (s.a.v.) e arz edildi.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) bir Hadis-i Şerifte;

-“Tübbe’ye sövmeyiniz; Çünkü O mü’min idi.” Buyurdu.

Hazret-i Ebû Eyyûbi Ensari (r.a.), Bi’setin onbirinci senesi (M. 620) Hac mevsiminde iman ederek Müslüman oldu. Bi’setin onikinci senesinde (M.621) Hac mevsiminde İkinci Akabe biatınde bulunarak, Resulullah (s.a.v.) ın sohbeti ile şereflendi. Eshab-i Kiram ve Enasr-i Kiram (r.anhüm) den oldu.

Hanımı Ümmü Eyyûb (r.anha) de Müslüman olup, Peygamberimiz (s.a.v.) e hizmet ile şereflendi. ÜÇ ERKEK, BİR KIZ ÇOCUĞU VARDI. Eyyûb, Abdurrahman, Halid erkek; Amre de kız çocuğudur.

Resulullah (Sallallahu aleyhi vesellem) Hicret’ten sonra ondört gün KUBÂ denilen yerde kaldı. Buradan Medine’ye haraket etmek üzere ana tarafından akrabası ve dayıları olan NECCAROĞULLARI’ na haber gönderdi. Necaroğulları kılınçlarını kuşanıp geldi.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) Cuma namazını kılıp Medine’ye haraket ettiler.

Medine’ye geldiklerinde yolun iki tarafını dolduranlar;

-“Resulullah geldi! Resulullah geldi!” deyip, sevinç gözyaşler döküyorlardı.

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Eyyûb-i Ensari (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Girnavas Şelalesi (Nusaybin)

Ebû Eyyûb-i Ensari (Radiyallah-u anhu)- 2

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) Cuma namazını kılıp Medine’ye haraket ettiler.

Medine’ye geldiklerinde yolun iki tarafını dolduranlar;

-“Resulullah geldi! Resulullah geldi!” deyip, sevinç gözyaşleri döküyorlardı.

Medine uluları Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in devesi KESVA’nın yularına sarılarak;

-“Ya Resulallah, bize buyurunuz! Size yabancı olmayan, hürmet eden, düşmanlarınızla mücadaleye gücü yeten ailemizde misafir olunuz” diyorlardı.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Deveyi kendi haline bırakınız. Çünkü, o me’murdur. Emir olunduğu yere gider; ona yol veriniz!” diye teşekkür ediyordu.

Onlar da deveyi bırakıyorlardı. Deve, sonunda Neccaroğulları yurduna gelip çöktü.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Akrabamız evlerinden hangisinin evi daha yakındır.” Diye sorunca

Neccaroğullarından Ebû Eyyûb-i Ensari (r.a.);

-“Yâ Nebiyyallah! Benim evim yakındır. İşte şu evim bu da kapısı.” Diye göstererek Resulullah (s.a.v.) i evine davet etti.

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) Ebû Eyyûb-i Ensari hazretleri (r.a.) nin evinde Mescid-i Nebevi, hücreler ve odalar bitinceye kadar kaldı.

Ebû Eyyûb-i Ensari (r.a.), O’nun bekçiliğini ve muhafızlığını yaptı. Kendisi, Ümmü Eyûb Fatıma ve annesi Hind (r.anha) gece gündüz, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) a hizmet ettiler.

Böylece mihmandarlık makamı’, Hazret-i Adem aleyhiselam’dan kıyamet gününe kadar, hiç kimseye nasib olmayan bir şeref, Hazret-i Eyûb-i Ensari (r.a.) ye nasib ve ihsan olundu.

Evlerindeki, şahıslarına pek çok Hadis-i şerif söylenmiştir. İlk gün Medine ahalisi, Hazret-i Ebû Eyyûb Ensari (r.a.) nin evine geldi. Gelenlerin içinde Musevi âlimlerinden Abdullah İbn-i Selam (r.a.) da vardı;

Abdullah İbn-i Selam (r.a.); Hazret-i Muhammed (s.a.v.) in cemali şerifine bakıp;

-“Bu yüz yalancı değildir.” Diyerek, hemen Müslüman oldu.

Hazret-i Ebû Eyyûb-i Ensarı (r.a.) Buyurdular ki;

-“Bir defasında Resulullah (Sallallahu aleyhi vesellem) ile Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) e yetecek kadar yemek hazırlayıp, huzurlarına götürdüm.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Yâ Ebâ Eyyûb! Ensar’ın eşrafından otuz kişiyi da’vet et.” Buyurdu.

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Eyyûb-i Ensari (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Girnavas Şelalesi (Bir başka açı) Nusaybin

Ebû Eyyûb-i Ensari (Radiyallah-u anhu)- 3

Hazret-i Ebû Eyyûb-i Ensarı (r.a.) Buyurdular ki;

-“Bir defasında Resulullah (Sallallahu aleyhi vesellem) ile Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) e yetecek kadar yemek hazırlayıp, huzurlarına götürdüm.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Yâ Ebâ Eyyûb! Ensar’ın eşrafından otuz kişiyi da’vet et.” Buyurdu.

Ben yemeğin azlığını ve belki Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve sellem) bu yemeği çok zanettiler diye düşünürken;

Tekrar (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Yâ Ebâ Eyyûb! Kureyşin eşrafından otuz kişiye da’vet et.” Buyurdular.

Binlerce düşünce ile Kureyş’ten otuz kişi davet ettim, geldiler. O yemekten yediler, doydular. Bir mu’cize olduğunu anlayıp, imanları kuvvetlendi ve bir daha biât ettiler. Gittiler

Sonra (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Altmış kişi davet et.” Buyurdular.

Ben mucize olarak yemeğin azalmadığını gördüğümden, daha ziyade sevinerek altmış kişiyi Hazret-i Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın huzuruna davet ettim.

Geldiler, o yemeklerden yediler. Hepsi Hazret-i Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın mucizesini tastik ederek döndüler.

Ardından Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Ensar’dan doksan kişi çağır.” Buyurdular.

Çağırdım, geldiler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın emri üzerine onar onar o sofraya oturup, yediler hepsi de bu büyük mucizeyi görüp gittiler. Yemek ise benim götürdüğüm kadar, sanki hiç el sürülmemiş gibi duruyordu.

Yine Ebû Eyyûb-i Ensari (r.a.) anlattılar;

-“Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) a daima akşam yemeği yapıp, gönderirdik. Kalanını, bize geri gönderdiği zaman, ben ve Ümmü Eyyûb, Hazret-i Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) in elinin değdiği yerleri araştırarak, oralardan yer ve bununla bereketlenirdik.”

-“Yine bir gece , yapıp gönderdiğimiz soğanlı veya sarımsaklı yemeği Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) geri çevirmişti. O’nun elinin izini görmeyince”

Feryat ederek yanına gittim;

-“Ya Resulullah! (Sallallahu aleyhi ve sellem) babam, Annam sana feda olsun!

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Eyyûb-i Ensari (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Girnavas mevki-i (Nusaybin)

Ebû Eyyûb-i Ensari (Radiyallah-u anhu)- 4

Feryat ederek yanına gittim;

-“Ya Resulallah! (Sallallahu aleyhi ve sellem) babam, Annam sana feda olsun! Siz akşam yemeğini geri çevirdiniz. Fakat, onda elinin izini göremedim. Halbuki ben ve Ümmü Eyyûb, geri çevirdiğiniz yemekte elinin değdiği yerleri araştırmakta ve bununla bereketlenmekteydik.” Dedim.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdular ki;

-“Bu sebzede bir koku his ettim. Ondan yemedim. Ben Melekle konuşan bir kişiyim.”

Ben;

-“O yemek Haram mıdır?” diye sorunca

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Hayır! Fakat ben kokusundan dolayı ondan hoşlanmadım.” Buyurunca.

Ben;

-“Senin hoşlanmadığın şeyden ben de hoşlanmam!” deyince

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Siz onu yiyiniz.” Buyurdu.

Bunun üzerine biz de ondan yedik ve bir daha Resulullah (s.a.v.) a o sebzeden yemek yapmadık.

Peygamberimiz (s.a.v.) in ‘Herise’ (keşkek) yemeğini çok sevdiğini Hazret-i Eyyûb-i Ensar-i (r.a.) hazretleri rivayet etmiştir.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) Medine-i Münevvere’de bir kuşluk vakti, Müslümanların iki gözbebeği Hazreti Ebû Bekr-i Sıddık (r.a.) ve Hazret-i Ömer-ül Faruk (r.a.) ile karşılaştı. Üçü beraber Ebû Eyyûb-i Ensari hazretleri (r.a.) nin evine gittiler. Evde olmadığını öğrenince, nerede olduğunu sordular. Bahçede çalışmakta olan Ebû Eyyûb-i Ensari (r.a.) hazretleri (r.a.), Resulullah (s.a.v.) in sesini işitip koşarak eve geldi.

-“Merhabe Yâ Resuluallah! Hoş geldiniz. Arkadaşlatrınızla beraber safa geldiniz.” Diyerek karşıladı.

Bahçede çalıştığını beyan edip, hurma ağacından bir salkım kopararak geldi. Salkımda üç çeşit hurma vardı.

Hazret-i Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Yâ Ebâ Eyyûb! Bu salkımdaki kuru hurmaları ayır.” Buyurunca.

Hazret-i Ebû Eyyûb-i Ensari (r.a.);

-“Yâ Resulallah! Emir sizindir. Ancak, size hayvan kesip, et ikram edeceğim.”

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) da;

-“Eğer hayvan keseceksen, sütlü hayvan kesme.” Buyurdu.

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Eyyûb-i Ensari (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Girnavas Tepesi (Bore Beşire Mecido) Derenin kurumuş halı

Ebû Eyyûb-i Ensari (Radiyallah-u anhu)- 5

Hazret-i Ebû Eyyûb-i Ensari (r.a.);

-“Yâ Resulallah! Emir sizindir. Ancak, size hayvan kesip, et ikram edeceğim.”

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) da;

-“Eğer hayvan keseceksen, sütlü hayvan kesme.” Buyurdu.

Hazret-i ebû Eyyûb-i Ensari (r.a.) oğlak kesip, Ümmü Eyyûb (r.anha) da yarısını söğüş, diğer yarısını da kızarttı. Sıcak bir ekmek hazırladı. Etleri ekmeğin üzerine koyup, sofrayı getirdi.

-“Ya Resulallah, buyurunuz.” Deyince,

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Yâ Ebû Eyyûb! Bu ekmek ile etten bir parça da kızım Fâtım’ya götür, çünkü ben biliyorum ki; epey zamandan beri Fâtima bu yemeği yememiştir.”

Emir yerine getirilip, sofra kalktıktan sonra Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Bütün bu nimetler, ekmek, et, hurma, taze hurma ne güzel. Bu nimetler şükür ister.”

Buyurup ağladılar.

-“Nefsim, yed’i kudretinde olan Allah-u Teâlâ’ya yemin ederim ki, bu nimetler yüzünden, yarın kıyamet gününde siz sual olunacaksınız.” Buyurduktan sonra

İlave ettiler;

-“Ancak sağlığınızda elinize geçen ni’metleri yemeğe başlarken “Bismillah”, doyduğunuz zaman da “Elhamdulilla-hil lezi eşbaanâ ve en âme aleynâ feefdâle” diyerek Cenab-i Hakk’a şükr ve duâ ediniz. Zira Cenab-i Hakk’ın verdiği rızık, bu sebeple, size kifayet eder.”

Gitmek üzereyken;

-“Yâ Ebâ Eyyûb! Yarın da sen bize gel.” Buyurarak davet etti.

Ebû Eyyûb-i Ensari (r.a.) Davete icabet edip Resulullah (s.a.v.) ın yanına gitti.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) Ebû Eyyûb-i Ensari hazretleri (r.a.) ni çok sevdiğinden, mükafat olarak, O’na bir Cariyesini ihsan edip;

-“Yâ Ebâ Eyyûb! Bu cariye hakkında Allah-u Teâlâ’dan hayır iste. Çünkü, bu cariye bizim yanımızda bulunduğu müddetçe, bundan hayırdan başka bir şey görmedik.” Buyurunca,

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) yanından ayrıldıktan sonra, Ebâ Eyyüb (r.a.)

-“Ben Fahri âlem hazretleri (s.a.v.) nin vasiyetlerinde hayır görüyorum. O hayır da ancak bu Cariye’yi azâd etmektir.” Deyip azât etti.

Ebû Eyyûb-i Ensari (r.a.) peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) için, hergün bir sofra hazırlamak adetiydi. Bu izzet ve ikramiyle derecesi çok yükseldi.

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Eyyûb-i Ensari (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Bore Beşire Mecido Girnavas mevki-i

Ebû Eyyûb-i Ensari (Radiyallah-u anhu)- 6

Hazret-i Ebû Eyyûb-i Ensari hazretleri (r.a.) nin Ensar-i Kiram, Eshab-i Kiram, Mihmandar-i Nebevi ve Hazret-i Muhammed Mustafa (Sallallahu aleyhi ve sellem) ve yakın arkadaşlarına ev sahipliği gibi üstünlüklerinin yanında daha pek çok halleri vardır.

Bedir, Uhud, Hudeybiyye ve diğer bütün gazvelerde (harplerde) Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın yanında bulundu ve Resulullah (s.a.v.) hayır duâlarına kavuştu.

Birçok muharebelerde sancakdarlık hizmeti ile şereflendi. Bu sebeple kendisine (Sancaktar-i Resulullah) ünvanı verildi.

Resulullah (Sllallahu aleyhi ve sellem) efendimiz, Eshab-i Kiram (r.anhüm) arasında ahret kardeşliği sözleşmesi yaptırılırken, Halid bin Zeyd (r.a.) ile Mus’ab bin Umeyr hazretleri (r.a.) arasında da ahret kardeşliği akdi yaptırmıştır.

Halid bin Zeyd (r.a.) Cemel ve sıffın vakalarında, Hazreti Ali (r.a.) nin yanında bulundu. Kumandanları arasında yer aldı. Hazret-i Ali (r.a.) şehid oluncaya kadar hep yanında bulundu.

Süriye Filistin muharebelerinde Mısır ve Kıbrıs’ın fethinde bulundu. Gayet Şecâatli ve pek kahraman idi. Bir muharebede bir özründen dolayı bulanamadığı için hep üzülürdü.

Hurmalaraını çalan cinni’yi gece yakalayıp;

-“Bu zamana kadar çaldıklarını sana helal ederim. Ancak bir şartım var. O da sizin zararınızdan kurtulmanın çaresini söylemendir.” Buyurunca

Cinni,

-“Haşr suresinin sonunu okumaktır.” Cevabını vermiştir.

Çok Cömert idi. Evi herkese açıktı. Eline geçeni Allah yolunda verirdi. Köleleri ve cariyeleri azâd eder, onlara ihsanda bulunurdu. Sünnet-i Seniyye’ye çok bağlıydi. Dünyayı sevmez, dünyalıktan hoşlanmazdı.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın vefatından sonra sık sık Revda-i Mutahhara’ya gidip ağlardı.

Bir defa İmâm olup, yanındakilere namaz kıldırdıktan sonra,

Arkadaşlarına;

-“Şeytan kalbime vesvese etti ve bana bu insanların arasında imâmlığa müstehak senden başka bir fert yoktur. Sen şimdi insanların hepsinden efdâlsın, bu açık bir haldır dedi ve bundan sonra mecbur olmadıkça İMÂMLIK YAPMAYACAĞIMA KALBİMİ UCUB VE RİYADEN KORUYACAĞIMA SÖZ VERDİM.” Buyurdu.

Ebu Eyyûb-i Ensari (r.a.) ayni zamanda ilim ve takvada da çok ileri idi. Vahiy katipliğinde bulunmuştur. Hemen birçok Sahab-i kendisinden ilim ve hikmet dersleri almış, Kur’an-i Kerim’in ve Hadis-i şriflerin doğru anlaşılmasında kendisine muracaatta bulunmuştur. Kurra’ı Kiram (r.anhüm) dan yani, Kurân-i kerimi ezbere bilenlerin meşhurlerinden olup, Tabiinin kırat âlimi idi.

O her gittiği yerde;

“Mihmandar-i Nebevi” Olarak büyük alâka ve hürmet görmüştür.

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Eyyûb-i Ensari (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Bore Beşire Mecido (Girnavas mevki-i)

Ebû Eyyûb-i Ensari (Radiyallah-u anhu)- 7

O her gittiği yerde;

“Mihmandar-i Nebevi” Olarak büyük alâka ve hürmet görmüştür.

Hazret-i Ali (r.a.) nin, hilafeti zamanında Basra Valisi Abdullah ibn-i Abbas (r.a.) ın yanına gitmişti.

İbn-i Abbas (r.a.) kendisini görünce ona pek çok hürmet etmiş ve konağını ailesine tahsis etmiştir.

Basra’dan ayrılırken de, konağın bütün kıymetli eşyaları hediye edildi. Yirmi bin, veya kırk bin dirhem gümüş, yirmi ve kırk köle ihsan ve takdim edilmişse de, O köleleri azâd etti ve paraları da onlara dağıttı.

Hazret-i Muaviye (r.a.) zamanında Mısır’ı da ziyaret eden Ebû Eyyûb-i Ensari (r.a.) burada da büyük hürmet ve alaka ile karşılanmıştır. Mısır Valisi Ukbe bin Âmir (r.a.) idi.

Vali ile aralarında şöyle bir hadise geçti. Vali bir gün akşam namazına gecikti. Cemaat bir haylı bekledi. Nihayet cemaata gelip imâm oldu. Namazı geç de olsa kıldırdı. Cemaat arasında Ebû Eyyûb-i Ensar-i (r.a.) de vardı.

Namazdan sonra Ebû Eyyûb-i Ensari (r.a.) Valiye;

-“Ey Ukbe, Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve sellem) in akşam namazını geciktirenler hakkında şu sözünü duymadın mı?;

(-“Ümmetim akşam namazını yıldızların gökyüzünü kaplamasına kadar tehir etmedikçe hayır üzeredir, yahut fıtrat üzeredir.”

Hazret-i Ukbe (r.a.);

-“Evet.” Diye cevap verince;

Ebû Eyyûb-i Ensari (r.a.);

-“O halde akşam namazını niçin bu kadar geciktirdiniz? Diye sordu.

Ukbe (r.a.) meşgüliyeti sebebiyle bu geçikmenin vâki olduğunu ifade edince,

Ebû Eyyûb-i Ensar-i (r.a.);

-“Yemin ederim ki, senin bu yaptığını görerek halkın Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) da böyle yapardı, zehabına düşmesinden endişe ederim.” Dedi ve Vali’yi ikaz ve işaret etti.

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Eyyûb-i Ensari (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Alman (Alaman) köprüsü (Uzaktan görünüşü) Nusaybin

Ebû Eyyûb-i Ensari (Radiyallah-u anhu)- 8

Hazret-i Ebû Eyyûb-i Ensari (r.a.) Mısır seyahatının asıl sebebi bir Hadis-i Şerif-i, validen tahkik etmekti.

Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve sellem) den rivayet edilen Hadis-i şerif’i bizzat, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) den duyan Hazret-i Ukbe (r.a.) den başkası hayatta kalmamaıştı.

Hazret-i Ebû Eyyûb-i Ensar-i (r.a.), durumu Ukbe (r.a.) ye bildirip, kendisini deinlemek istediğini söyledi.

Ukbe (r.a.) Mezkür Hadis-i şerif-i şu şekilde anlattı.

Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki;

-“Her kim bu dünyada bir Mü’minin kusurunu örterse, Cenab-i Hak da kıyamet gününde onun kusurunu örter.

Hazret-i Eyyûb-i Ensar-i (r.a.) böylece bir Hadis-i tahkik etmenin gönül huzuru ile Medine’ye dönmüştür.

Onun için, Allah yolunda cihad için cepheye gitmek ne ise, bir Hadis-i Şerif için de uzun yolları katetmek aynı derecede mukaddes bir vazifeydi.

Hazret-i Eyyûb-i Ensari (r.a.), dört Halife devrini de idrak ederek nihayet Hazret-i Muaviye (r.a.) nin İstanbul fethi için teşkil ettiği orduya da yetişmiştir.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ınİstanbul fethi için verdiği müjdeyi kalbinin derinliğinde bir sır gibi saklıyordu. Yaşı ilerlemesine rağman bu müjdeye kavuşma şerefi ve heyecaniyle dolu idi.

Hicretin elinci (M. 650) Senesinde Mısır’a gelerek bizzat katıldığı bu ordu ile İstanbul önlerine kadar gelen Hazret-i Eyyûb-i Ensari (r.a.) çarpışmalar sırasında hastalandı ve yatağa düştü.

Hasta yatağından harbin seyrini takip ediyor ve bir an önce iyileşip, savaşmayı arzuluyordu. Ordu kumandanı Yezid bin Muaviye kendisini bizat gelip ziyaret etti.

Hazret-i Eyyûb-i Ensari (r.a.) ecelinin yaklaştığını hisederek, peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhive sellem) şu hadis-i Şerifini rivayet ederek;

-“Kostantiniyye’de kalenin yanında bir reculi Salih defn olunacaktır.”

Vasiyette bulundu.

-“Şayet burada vefat edesem, cenazemi hemen defnetmeyin. Ordunun gidebileceği yerin en ileri noktasına götürün ve beni oraya defnedin.”

Mihmandar-i Nebevi, demek ki, manevi olarak defnedileceği yeri görmüş ve Müslümanların hayali olan İstanbul fethine bir adım daha yaklaşmak istemişti.

Gerçekten bir müddet sonra Hazret- Eyyûb-i Ensari (r.a.) ruhunu Rahman’a teslim eyledi.

Vasiyeti üzerine askeler naşını elleri üzerinde ordunun vardığı en uç noktaya taşıdılar. Tekbir ve dualarla defnettiler.

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Eyyûb-i Ensari (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Çağ-Çağ barajı (kış mevsimi)

Ebû Eyyûb-i Ensari (Radiyallah-u anhu)- 9

Hazret-i Ebû Eyyûb –i Ensari (r.a.) sağlığında görmediği o fethi vefatından sonra kabrinden temaşa etmek istedi. Bu bakımdan İstanbul’un manevi fatihi olarak kabul edilen Ebû Eyyûb-i Ensari (r.a.), bu toprakları asırlardır şereflendirmiş ve nurlandırmıştır.

O’nun defnedilmesinden sonra ordu Kumandanı Yezid, mezarına bir zarar gelmemesi için, Bizans kayserine bir elçi gönderdi. Orada yatanın Peygamber Mihmandari olduğunu ve O’na gelecek en küçük bir zararın, İslam dünyasında bulunan bütün kiliselerin yıkılıp yerle bir olmasına sebep olacağını ihtar etti.

Gerek bu tehdid, gerekse Hazret-i Peygamber Efendimiz (s.a.v.) in büyük Sahabisi olması sebebiyle, hiristiyanlar onun mezarına zarar vermemiş, hatta müslümanlar gibi onun mezarını ziyaret ederek manevi yardımını dilemişlerdir.

Zamanla o mezarda yatan zatın hüviyeti Bizanslılarca unutulmuş, fakat manevi havası sonraki asırlarda de devam etmiştir.

Bundan sonra İstanbul üzerine daha pek çok sefer tertip edilmiştir. Ancak her defasında muhkem kalelerle korunan şehir fethedilmemiş, bu şeref Osmanlı Padişahı Fatih Sulhan Muhammed Han ve askerlerine nasip olmuştur.

Osmanlı Sultanı Fatih Sultan Muhammed Han (1451-1481) İstanbul’un fethini gerçekleştirdikten sonra devrin büyük âlim be gönül Sultanlarından Akşemseddin (k.s.) hazretlerine;

-“Ey benim muhterem hocam! Tarih kitablarının yazdığına göre, Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) in Mihmandari Ebû Eyyûb-i Ensari (r.a.) mübarek kabri, burada (İstanbul) kalenin yakın bir yerindeymiş. Himmetinizle kabri şerifin yerini bulmak ve bilmek arzusundayım.” Buyurunca

Akşemseddin (k.s.) Sultan’a hitaben;

-“Sultanım ben geceleri şu semtte bir yere nur inmekte olduğuınu görüyorum. Zan ederim ki, o nurun indiği yerde, O mubareğin kabri şerifi olsa gerektir.” Buyurdu.

Beraber bugünkü türbenin bulunduğu yere geldiler.

Akşemseddin hazretleri (k.s.) bir müddet teveccühte bulunduktan sonra;

-“Evet, Hazret-i Ebû Eyyûb-i Ensari (r.a.) nin ruhu şerifi ile şimdi mülakat ettim. İstanbul’un fethini tebrik edip,

(-“Beni zulmet-i küfürden kurtardın.” Buyurarak ferah ve sürurunu belirtti. Buyurunca.

Fatih Sultan Muhammed han ve Akşemsettin hazretleri (k.s.) ile maiyeti hep beraber, işaret edilen yere geldiler.

Sultan Fatih, Akşemseddin hazretleri (k.s.) ne;

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Eyyûb-i Ensari (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Girnavas şelalesi (Başka bir açı) Nusaybin

Ebû Eyyûb-i Ensari (Radiyallah-u anhu)- 10

-“Efendim! Kabri şerifin yerini tayin buyurunuz ki, üzerine türbe yapalım.” Dedi.

Akşemseddin hazretleri (k.s.) şimdiki türbenin bulunduğu yere bir müddet teveccüh ve murakabada bulunduktan sonra mezarin baş tarafından bir yeri göstererek;

-“Burasını kazınız. İnşaalah-u Teâlâ, iki arşın sonra yazılı bir mermer çıkacaktır. İşte orası Hazret-i Mihmandar-ı Ebû Eyyûb el-Ensari (r.a.) nin kabri şerifidir.” Buyurdu.

İşaret edilen yer kazıldı. Buyurduğu gibi YAZILI MERMER bulundu. Sultan Fatih, Akşemseddin hazretleri (k.s.) nin kerametine hayran kalıp, ziyadesiyle memnun oldu.

Fatih Sultan Muhammed Hân, Ebû Eyyûb-i Ensari hazretleri (r.a.) nin kabri üzerine bir türbe, Akşemseddin (k.s.) ve ailesine mahsus odalar ile bir de Cami-i şerif bina ettirdi.

Burası bütün Müslümanların ziyaretgâhi haline geldi. Camii şerif 1136 (M. 1723) senesinde iki uzun Minare yapıldı.

Osmanlı Sultani Üçüncü Selim Han 1203 (M. 1789), 1223 (M. 1807) Eyyûb Sultan Camii’ni 1215 (M. 1800) senesinde yeniden yaptırdı. İlk Cuma namazında Sultan Selim Hân da bulundu. Eyyûb Sultan Camii’nin son tamirini 1380 (M. 1960) senesinde devrin Baş vekili Adnan Menderes yaptırdı.

Türbenin son tamirini Osmanlı Sultanlarından ikinci Mahmut Hân 1255 (M. 1808), 1223 (M. 1839) yaptırdı. Sanduka üsrindeki yazılar, Sultan’ın el yazısıdır.

Türbedeki asılı levhadaki iki beyt Sultan üçüncü selim Hân söyleyip, devrin meşhur hattadı Yesârizâde yazmıştır.

-“Alemdar-ı Kerimi şahı iklimi risaletsin
Mumin el benim, dâim, bahakkı hazret-i Bârî
Selim İlhami her dem, yüz sürer bu ravza-i Pâke

Şefaatle kerem kıl, Yâ Ebû Eyyûb el-Ensari.”

Hazret-i Ebû Eyyûb-i Ensari (r.a.) Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) den bizzat işiterek 150 Hadis-i şerif rivayet etti.

Bunlardan bazıları şunlardır.

Bir gün Hazret-i Halid bin Velid (r.a.) in oğlu Abdurrahman Muharebe sırasında yakaladığı dört esirin katlini emretmişti. Dördünün de atılacak oklarlacan vermesini istemişti.

Ebû Eyyûb-i Ensari (r.a.) bunu haber alınca Abdurrahman’ı ikaz etmiş,

Ve;

-“Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve selem) denişkenceli ölümlerinehyettiğini duydum.” Diyerek bir hadis-i şerif nakletmişir.

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Eyyûb-i Ensari (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu