Abdullah bin Süheyl (Radiyallah-u anhu);
Sevr dağına tırmanış
Abdullah bin Süheyl (Radiyallah-u anhu);
İlk Müslüman olanlardan. Künyesi Ebû Süheyl’dir. (M. 594 veya 596) senesinde Mekke’de doğdu.
12(M. 683) senesinde Yemâme’de şehid oldu. Annesi, Fahite binti Âmir, babası Süheyl bin Âmr’dır.
Abdullah bin Süheyl (r.a.) İkinci Habeşistan hicretine kadar Müslümanlığını gizledi.
Sonra Habeşistan’a hicret eden kafileye o da iştirak etti. Habeşistan’dan dönüşünde, babası tarafından, hapsedilip, İŞKENCE yapılmış, Müslümanlıktan vazgeçmeye zorlanmıştı. Bu yüzden çok şiddetli eziyet ve sıkıntılara maruz kaldı.
Çaresiz olarak babasının sözüne uymuş gibi göründü. Aslında, istemiyerek İmanını gizlemişti. Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in hicreti sırasında o, çaresiz olarak Mekke’de kalmıştı.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ve Müslümanların çoğunluğu Medine’de bir araya gelmişler, gün geçtikçe güçlenmekte ve durumları iyiye doğru gitmekteydi.
Mekke müşrikleri bunu bir türlü hazmedemiyorlar ve en kısa zamanda, Müslümanları ve İslamiyet’i yok etmek istiyorlardı.
Bu yüzden Bedir muharebesine büyük bir intikam hırsıyla hazırlanmışlardı. Bu Abdullah bin Süheyl (r.a.) in işine yaramıştı.
Bedeni müşrikler arasında ama, ruhu Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ve Müslümanlarla beraberdi. Şirk ve küfür ordusu arasında bulunmak istemiyordu. Ama, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) e kavuşmak için bir müddet sabredecekti.
Bu arada babası kendisni zaman zaman kontrol ediyor, fakat Abdullah bin Süheyl (r.a.), iç dünyasında olup bitenleri, ruhunda yaşadığı ve tattığı lezzeti, babasına ve etrfaındakilere asla hisettirmiyordu.
Günler böyle geçti. Babası onda kendine göre anaromal bir durum İslamiyet’e dair bir belirti görmediğinden, artık onun hakkında şüphesi kalmamıştı.
Halbuki o, onların kirli ve insanlıktan uzak dünyasından, Resulullah (Sallalahu aleyhi ve Sellem) in Cennet misali huzurlarına, O’nun mübarek sohbetlerine, Müslümanların o Seadet ve mutluluk dünyasına nasıl kavuşacağının planlarını yapmaktaydı.
Abdullah bin Süheyl (r.a.) sanki başka âlemde yaşamakta, müşriklerden çok çok uzaklarda bulunmaktaydı. Kimsenin O’nun durumundan haberi yoktu.
Müşrikelerin, Müslümanlardan birkaç misli fazla olan küfür ve şirk ordusu Bedir’e varmış, bütün techizatını yerleştirmiş, muharebeye hazır duruma gelmişti.
Mübarezeler karşılıklı tek tek vuruşmalar bitmiş, iki ordu birbirine girmişti. Harb iyice kızışmıştı. Abdullah bin Süheyl (r.a.) için tam zamanı idi. İslam ordusu saflarına geçebilirdi.
Abdullah bin Süheyl (r.a.) günlerden beri hayalı ile yaşadığı dünyanın içine girmişti. Şimdi başka bir hava teneffüs etmeye başlamıştı.
Bu, ruhlara hem gıda ve hem de şifa olan hava idi. O Allah-u Teâlâ’nın sevgilisinin yanında, O’nunla yan yana CİHAD ediyordu. Ne büyük seâdetti. Kıyamete kadar hayırla, duâ ile anılacaklarının arasına girmişti.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Abdullah bin Süheyl (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Etiketler: Eshab-i kiram, Habeşistan'a Hicret, Hayat-üs Sahabe, Menkıbeler