Ali Râmiteni (Radiyallah-u anhu)- 2
Ali Ramiteni hazretleri (r.a.) nin mübarek türbeleri
Ali Râmiteni (Radiyallah-u anhu)- 2
Azizân hazretleri (r.a.) Seyyid Atâ ismindeki zat ile görüşür, aralarında yazışmalar olurdu. Buna rağmen Seyyid Atâ (r.a.), Ali Râmiteni (r.a.) nin büyüklüğünü anlayamamıştı. Bu sebeple kendisinde ona karşı, zahirde edebe uymaz gibi görünen bu hâl meydana geldi.
O sıralarda Kıpçak sahrasındaki Türklerden bir grup, Seyyid Atâ (r.a.) nın bulunduğu havaliyi yağmaladılar. Oğlunu da esir ettiler. Seyyid Atâ (r.a.), bu üzüntünün, Azizân hazretlerini üzmenin cezası oladuğunu anladı. Yaptığına pişman oldu.
Büyük bir ziyafet hazırladı. Özür dilemek için Ali Râmiteni (r.a.) yi da da’vet etti. Azizân (r.a.), Seyyid (r.a.) in maksadını anlayıp, ricasını kabul etti ve da’vetine geldi. Bu mecliste çok sayıda âlim ve evliya var idi.
Bugün Ali Râmiteni (r.a.) nin üzerinde büyük bir rahatlık vardı. Sofralar kuruldu. Herkes buyur edildiğinde;
Ali Râmiteni (r.a.);
-“Seyyid Atâ (r.a.) nin oğlu gelmeyince, Ali bu sofradan ağzına tuz koymaz ve elini yemeklere uzatmaz.” Dedi
Ve sonra bir müddet sesiz beklediler.
Orada bulunanlar, bu sözün ne demek olduğunu düşünürken, birden kapı çalındı, içeriye Seyyid Atâ (r.a.) nın oğlu giriverdi. Bu hali görünce meclisten bir feryad-ü figandır koptu. Oradakiler şaşırdılar, dona kaldılar.
Gelen gençten nasıl kurtulduğunu sordular.
Genç de;
-“Şu anda bir gurup kimsenin elinde esir idim. Elim ayağım iplerle bağlı idi. Şimdi ise kendimi yanınızda görüyorum. Nasıl oldu, ellerim nasıl çözüldü, beni kim kurtararak on günlük yoldan yanınıza geldim, hiçbir şey bilmiyorum.” Dedi.
Meclistekiler bunun Azizân hazretleri (r.a.) nin bir kerâmeti ve tasarrufu ile olduğunu anladılar. Her biri onun talabesi olmakla şereflenmenin büyük bir ni’met olduğunu anladılar.
Ali Râmiteni hazretleri (r.a.), Harezm şehrine göç etmek istedi. Yakınlarıyla birlikte Hârezm’e gelip, oranın sultanına iki talabesini gönderdi.
Talabelerine;
-“Sultan’a gidiniz. Fakir bir dokumacı şehrinize gelmiştir. Musaade ederseniz burada kalacak, izin vermezseniz tekrar geri gidecektir deyiniz. Şayet izin verirse, Sultanın elinde mühürlü bir “vesika” alınız.” Buyurdu.
Talebeleri de gidip sultan’a durumu arz ettiler. Sultan böyle bir isteği ilk defa duyduğu için tuhaf karşıladı. Fakat gelen talebeleri de kırmayarak mühürlü bir “vesika” verdi.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Silsile-i âliye âlimlerin onikincisi olan, ayriyetten de kendisine “Âzizân” de denilen Ali Râmiteni (Radiyallah-u anhu) yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.
Fuad Yusufoğlu
18 Şubat 2010, 12:31 tarihinde.
[...] – (01) Ana baba hakkı… « Mahmud-i Encirfağnevi (Radiyallah-u anhu)- 2 Ali Râmiteni (Radiyallah-u anhu)- 2 [...]
20 Mart 2011, 22:38 tarihinde.
selam aleykum yusuf abi daha önce sizinle buradan konuşmuştuk bana seyh muhammet muta hazretlerinin suriyede olduğunu söylediniz benim sizden ricam ben suriyeye gideceğim seyh mizin adresini veya telefonunu verirseniz çok sevinirim
21 Mart 2011, 05:04 tarihinde.
Kardeşim Fatih;
Ve aleykümesselam ve rahmatullahi ve berekatühü
Evet hatırlıyorum
Muhammed Muta’ hazretleri (k.s.) İkamet yeri Suriye ama çoğu zaman Türkiye’ye de geliyor
Adresi bellidir Suriye nin TELİRFAN köyünde ikamet ediyor ama telefonu bende yoktur…
Ama sen ne zaman buraya gelirsen seninle ya bir kişi göndereceğim veya da ben seninle gelirim…
Daha doğrusu da Herkes adresini yanı köyünü bilir sen kendi başına da gidebilirsin… Sorun yok.. Ama şu anda Muhammed Muta’ hazretleri (k.s.) nerede olduğunu bilmiyorum Türkiye de de olabilir…