Seyyid Emir Külâl (Radiyallah-u anhu)- 17
Seyyid Emir Külâl hazretleri (r.a.) nin mübarek markadı şerifleri
Seyyid Emir Külâl (Radiyallah-u anhu)- 17
Bu talebesi şöyle anlatmıştır.
-“Gece vakti varıp hocamın odasına girdiğimde, kalabalık bir cemâat vardı. Hayret ettim. Bunlar hiç görmediğim ve tanımadığım kimseler idi. Kalabalıktan oturacak yer kalmamıştı. Herkes başını eğmiş, sesizce oturuyordu. Ben de başka bir yere oturarak başımı yere eğip beklemeğe başladım. Bir müddet böyle durdum. Sonra başımı kaldırıp baktım ki; odada hocam Seyyid Emir Külâl (r.a.) dan başka hiç kimse görünmüyordu.”
Hocam bana bakıp;
-“Sana müjdeler olsun, şimdi sen artık maksada kavuştun, ama bunu gizli tut.” Buyurdu.
Bundan sonra hocama;
-“Burada gördüğüm, sonra da birdenbire kayıbolup görünmez olan zatlar kimler idi?” diye sordum.
Buyurdu ki;
-“B u n l a r r i c â l – ü l – ğ a y b denilen evliya zatlar idi, Aralarında Hâce gülân ve Abdülhalık ğoncdüvani (r.anhüm) de var idi. Bunlar öyle zatlardır ki, vefatlarından önce ve sonra, Allah-u Teâlâ’nın dinine hizmet ederler. Bugün sen de onların sohbetinden (feyzlerinden) pay aldın.
Muhammed Bâbâ Semmâsi hazretleri (r.a.) nin talebelerinden bir kısmı, Emir Külâl hazretlerine, evliyanın kerametınden sordular.
Buyurdu ki;
-“Evliyanın kerameti haktır. Aklen ve naklen caizdir. Bu hususta evliyadan çok nakiller vardır. Ma’lum ve meşhur olup, hiç şüphe yoktur. Kalbi imân nuruyla aydınlanmış olan herkes, evliyanın kerametine inanır ve bu hususta hiç şüphe etmez. Buna misal çoktur. Süleyman Aleyhis selam’ın veziri Âsaf’ın, Saba melikesi Belkis’ın tahtını bir anda Sana’dan Kudüs’e getirmesi gibi. Bir başka misal, Hazret-i Ömer (r.a.), bir defasında Medine-i Münevvere’de mescid’de, Peygamber efendimiz (s.a.v.) in minberi üzerinde hutbe okuyordu. Bu sırada çok uzaklarda düşmanla cihade çıkmış olan İslâm ordusunun tehlikeli bir durumda olduğunu görüp, ordu kumandanına; (-“Ya Sariye dağa dağa!”) buyurdu. Uzakta olan kumandan Sariyye ve ordusunun erleri, bu sesi duyup dağa çekildi. Düşmanın t e h l i k e l i h u c u m u n d a n korundu. Bu apaçık bir keramettir. Eğer bir kimse, bu keramet, mucizeden aşağı değil derse, bu yanlıştır. Çünkü hiçbir veli, Peygamber derecesinde olamaz.”
Evliyâ-i kiram buyurmuşlardır ki;
-“Evliyadan meydana gelen keramet, Peygamberlerimizin (s.a.v.) mucizesinden dolayıdır ve Peygamberin Peygamberliğini tasdik eder. Ona tabi olmayı gösterir. Eğer Peygamberler doğru sözlü olmasaydı, evliyanın kerameti de hasıl olmazdı. Çünkü evliya, Nebi’ye tabi olmuştur.”
Bayezid-i Bistami (r.a.) buyurdu ki;
-“Enbiya (Peygamberler), misk ve bal misalidir. Bunlardan bir damla evliyaya geliyor ve evliya’ya gelen bu damladan “misk” yayılıyor.”
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Silsile-i Âliye’nin ondördüncüsü olan Seyyid Emir Külâl (Radiyallah-u anhu) nin yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.
Fuad Yusufoğlu
08 Şubat 2010, 07:25 tarihinde.
[...] Hadis: – (01) Ana baba hakkı… « Seyyid Emir Külâl (Radiyallah-u anhu)- 15 Seyyid Emir Külâl (Radiyallah-u anhu)- 17 [...]