Celâleddin Muhammed Rûmi (Radiyallah-u anhu) – 22
Âişe-i Sıddıka (radiyallah-u anha) nın yaptırdığı mescid (Teni’m)
Celâleddin Muhammed Rûmi (Radiyallah-u anhu) – 22
Selçuklu Sultanı Rükneddin, Mevlânâ (r.a.) ya beş kese altın gönderip almasını arzu etti Talabelerinden Mecdüdiddin, Mevlânâ (r.a.) ya altınları azr edince;
-“Beni hakikatten seviyorsanız, bu altınları dışardeki çamurun içine atın.” Buyurdu.
Talebeleri de bu emri derhal yerine geitrdiler. Dünyaya kıymet veren bazı kimseler, bu altınları almak için çamurun içinde aramaya başladılar. Fakat üstleri, başları, yüzleri çamurdan görünmez hale geldi.
Mevlânâ hazretleri (r.a.), talebelerine onların bu vaziyetlerini göstererek;
-“Bu altınlar, şu gördüğünüz dünya ehlinin üstünü başını batırdığı gibi, ahiret ehli olanların da kalbini karartır, kirletir. Çeşitli günahlara sevkedip, ibadetlerden alıkoyar. Bu sözlerimi yanlış anlamayınız. Dünya için çalışmayınız demek istemiyorum. Dünya malının muhabbetini kalbinize koymayınız diyorum. Hiç ölmiyecekmiş gibi dünyaya, yarın ölecekmiş gibi ahrete çalışmak lazım geldiğini herkes bilir. Burada dikkat edilecek nokta; hırs ve tema’ yapmadan kanâat üzere bulunmaktır. Dünyada, ahiret saâdeti için çalışmalı, kazanmalı, niyeti düzeltmelidir. Çünkü İslâmiyet, insanlara faydalı olmayı emreder. En büyük saâdet, en büyük sermaye, helâlinden kazanıp, hayır ve hasenât yaparak ahirete göndermektir. Buna rağmen asıl sermâye, mal, mülk, para sahibi olmak değil, ilim, amel, ihlâs ve güzel ahlak sahibi olmaktır.” Buyurdu.
Mevlânâ hazretleri (r.a.), başkalarından bir şey istemeyi talebelerine yasak ederek buyurdu ki;
-“Başkasına el açıp ondan bir şey esteyen, bizim talebemiz değildir. Ona dünya’da da ahiret’te de şefâat etmeyiz. Ondan uzak durunuz. Biz talebelerimize daima vermeyi, ihsan ve ikranlarda bulunmayı, herkese karşı tevâzu üzere bulunmayı, tatlı sözlü, güler yüzlü olmayı tavsiye ediyoruz. El açıp istemek bizim yolumuzda yoktur.”
Sultan Veled (r.a.) anlatır;
-Ben beş yaşında idim. Birgün babamın, talebelerine şöyle dediğini duydum.”
(-“Ben yedi yaşında iken, nefsim tamamıyla ruhuma tabi oldu. Nefsi isteklerimden kurtuldum.”)
Bunu dinleyen talebelerden biri;
(-“ Efendim! Biz, sizi devâmlı olarak nefsinizle mücâhede eder halde görüyoruz. Bu sözünüzü nasıl anlamak icap eder?”) dedi.
Bu suale;
(-“ Nefs, yaratıkların içinde en ahmak olanıdır. Hep kendi zararını ister. Onun yakasını bırakmağa gelmez. Çünkü en büyük düşman nefstir. Büyüklerimiz, ölünceye kadar nefsle mücadele etmiştir. Biz de onlara ittibâ ederek, uyarak, son nefimize kadar riyâzet ve mücahedeye devam ederiz.” Diye cevap verdi.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Celâleddin Muhammed Rûmi (Radiyallah-u anhu) nin yüzü suyu hürmetine günahlarımızı af eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
29 Mayıs 2013, 04:16 tarihinde.
[...] Sıddıka (Radiyallah-u anha); « Celâleddin Muhammed Rûmi (Radiyallah-u anhu) – 20 Celâleddin Muhammed Rûmi (Radiyallah-u anhu) – 22 [...]