Tâc-ül-Ârifin (Ebü’l Vefâ) Radiyallah-u anhu – 26
Eski zemzem kuyusu içi (Mekke müzesinden alınmıştır)
Tâc-ül-Ârifin (Ebü’l Vefâ) Radiyallah-u anhu – 26
Seyyid Ebü’l-Vefâ hazretleri (r.a.) minberden inince, birçok kimse yanına gelerek tövbe etti. Yaptıklarından ızdırap duyan halifenin, Tac-ül-ârifin hazretleri (r.a.) nin yardımıyla kalbi yumuşadı ve düşmanların sözlerine bakmıyarak ona biat etmek istedi
Tenha bir yerde va’z kürsüsü kurmaları için adamlarını görevlendirdi. Sonra da Ebü’l-Vefâ hazretleri (r.a.) ne gelip,
-“Bize tenha bir yerde va’z edersin. Lütfedip bizi şereflendirsin.” Diye haber gönderdi.
Seyyid Ebü’l-Vefâ hazretleri (r.a.);
-“Canla başla” dedi
Ve va’z kürsüsü kurulan yere gitti ve va’zu nasihat etti. O mecliste o kadar ilmi-Ledünni ve feyz saçtı ki, anlatılması mümkün değildir. Orada bulunanların hepsi, derecelere göre hisselerine düşeni aldılar.
Halife ve hazır bulunan âlim ve fakihler ona hayran kaldılar. Bunların arasında Tac-ül-ârifin için;
-“Bu kadar ilmi nereden öğrendi? Bu kadar çok kitap bilgisine nasıl sahip oldu ve nasıl mutâlaa edebildi? Zahiri ve batını ilimlerden bir benzer olmıyan bu zat, hangi alimlerden, nerede ve ne zaman ders aldı?” diye hatıralarından geçirenler oldu.
Onların bu düşünceleri ona malum oldu ve;
Ey insanlar! İyi bilin ve anlayın. Cenab-ı Hak bir kulun ihsan edip feyz vermişse, o kimse zahiri ve batını ilimlerde öyle söz sahibi olur ki, sizin âlimlerinizin uzun yıllar çalışarak elde ettikleri çok ilim, Onun verdiği ilme nazaran denizde bir damla gibidir. Bir tarafın ilim öğretmeni Allah-u teâlâ, bir tarafın ilim öğretmeni insan olursa, hangi tarafın ilminin daha tutarlı olduğunu siz kıyas ediniz” buyurdu.
Orada bulunanlar, onun bu sözünü işitince çok aladılar. Bu konuşmadan sonra, bir çok kimsede derecesine göre bir hal hasıl oldu. Birçok kimseler düşüp bayıldılar.
Halifeyi de dehşet kaplıyarak vücudunu bir “titreme” aldı. Kalbinde Allah korkusu yer edip, evliya sevgisi hasıl oldu.
Tâc-ül-ârifin hazretleri (r.a.), minberden inip halifenin vucudunu sıvazladı. O “titreme” hali halifeden gitti.
Bunun üzerine halife;
-“Ya Seyyid, bana hassatan va’z et.” Dedi.
Ebü’l-Vefâ hazretleri (r.a.) de;
-“Ya emir-ül-mü’minin! Sen gerçeyi gördün. Amma sen bir inat yüzünden bunu anlamadın veya anlamak itstemedin. Bir kimseye kendisinin va’zı te’sir etmezse, başkasının va’zı te’sir etmez. Fakat ben sana bir kıssa alnlatayım, sen ondan hisse çıkar.”
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Tâc-ül-Ârifin (Ebü’l Vefâ) Radiyallah-u anhu’nin yüzü suyu hürmetine günahlarımızı af eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
21 Şubat 2013, 07:23 tarihinde.
[...] (Radiyallah-u anhu); « Tâc-ül-Ârifin (Ebü’l Vefâ) Radiyallah-u anhu – 24 Tâc-ül-Ârifin (Ebü’l Vefâ) Radiyallah-u anhu – 26 [...]