Ubeydullah-i Ahrâr (Radiyallah-u anhu) – 2
Ubeydullah-i Ahrâr (Radiyallah-u anhu) – 2
Amcasının oğlu Hâce İshak da şöyle anlatmıştır;
-“Ben ve öbür çocuklar oyun oynarken, aramıza katılması için ona ne kadar rica etsek, kabul ettiremezdik. Oynar gibi görünüp, bir kenarda durur ve kendi hallerinde olurdu.”
Ubeydüllah-i Ahrâr hazretleri (r.a.) yine kendisi şöyle anlatmıştır;
-“Çocukluğumda rü’yada kendimi Şeyh Ebû Bekr-i Şâşi’nın mezarı yanında gördüm. Mezarın eşiğinde İsa Aleyhisselam vardı. Hemen ayaklarına kapandım.”
Elleri ile başımı kaldırıp;
-“Gam çekme! Seni ben terbiye edeceğim!” buyurdu.
Rü’yayı anlattığım zatlar, tıb ilmi ile ta’bir ettiler. Ya’ni tıb ilminden nasibim olacağını söylediler. Ben bu ta’bire razı değildim.
Ta’birim şuydu;
-“İsa Aleyhisselam, ölüleri dirilten bir Peygamberdir. Evliyadan ihya sıfatına mazhar büyüklere de “İsevi meşreb” denirdi. Maden ki, İsa aleyhisselam bu fakirin terbiyesini üzerine aldılar, demek bana ölü kalbleri ihyâ sıfatı verilecek.”
-”Nitekim kısa bir zaman sonra, Allah-ü teâlâ’ bana öyle bir hâl ve kuvvet bahşetti ki, bende o ma’na, kemâliyle meydana geldi.Vasıtamızla nice ölü kalbler, gaflet karanlığından şühud ve huzur ışığına çıktılar.”
-”Hâlimin başlangıcında, Rü’yada Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) ı gördüm. Gayet yüksek bir dağın eteğinde, Eshâb ile topluluk hâlinde idiler.”
Beni görünce, elleri ile benim yaklaşmamaı işaret etti ve Buyurdu ki;
-“Beni bu dağın başına çıkar!”
Ben de kendilerini omuzlarıma alıp, dağın tepesine çıkardım.
-“Ben sende böyle bir kuvvet bulunduğunu biliyordum. Fakat başkaları da görsün ve bilsin diye sana bu işi yaptırdım.” Buyurdu.
-”Yine ilk zamanlarda, rü’yada Hâce Şâh-i Nakşibend Behâeddin Buhâri hazretleri (r.a.) ni gördüm. Bâtınıma öyle tasarruf etti ki, ayaklarımda mecal kalmadı. Ondan sonra dönüp yürüyüverdiler. Ben de son gücümü sarf ederek, arkalarından koştum ve yetiştim.”
Geriye dönüp;
-“Mübarek olsun!” buyurdular.
Ubeydüllah-i Ahrâr hazretleri (r.a.) yirmiiki yaşında iken dayısı Hâce İbrahim, onu ilim tahsili için Taşkent’den Semerkand’a gönderdi. İki yıl müddetle Mâverâünnehr’deki büyük âlimlerin meclisinde bulunup ilim öğrendi.
Yirmidört yaşında Hirat’a gitti. Beş yıl da oradaki büyük âlimlerden ilim öğrendi. Yirmidokuz yaşında iken memleketine döndü.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri “Silsile-i âliyye” denilen büyük âlim ve velilerin Onsekizinci’si Ubeydullah-i Ahrâr (Radiyallah-u anhu) yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.
Fuad Yusufoğlu
09 Ocak 2015, 11:17 tarihinde.
[...] Ömer-ül-Faruk (Radiyallah-u anhu); « Ya’kub-i Çerhi (Radiyallah-u anhu) – 5 Ubeydullah-i Ahrâr (Radiyallah-u anhu) – 2 [...]