Ubeydullah-i Ahrâr (Radiyallah-u anhu) – 5
Ubeydullah-i Ahrâr (r.a.) mübarek kabirleri
Ubeydullah-i Ahrâr (Radiyallah-u anhu) – 5
-”Sabaha olup gün ağarırken ortadan kayboldu. Taşkend’de gitmiş, sabahın erken saatinde Taşkend pazarını altüst etmiş, bir kişiyi öldürmüş. Bunun üzerine halk da sopalarla üzerine hücüm edip, onu öldürmüş.”
Hâce Abdülhâlık Goncdüvâni hazretleri (r.a.) ve talabeleri, çarşı ve pazarda dolaşırken, halkın ve satıcıların gürültülerini işitmez, kulaklarına zikir sesleri gelirmiş. Onun gibi, ilk gençlik yıllarımda Allah-ü teâlâ’yı zikir, bana öyle hâkim olmuştu ki, rüzgarın sesini ve iniltisini hep zikir gibi işitirdim… Bu sırada onsekiz yaşında idim.”
Ubeydüllah-i Ahrâr hazretleri (r.a.) ilk gençlik yıllarından sonraki hâlini de şöyle anlatmıştır.;
-“Mirzâ Şahrûh zamanında Hirat’ta idim. Hiç param yoktıu. Başımda bir tülbentim (sarığım) vardı. O da parça parça idi. Bir parçasını düğümlesem, öbürü parçalanır ve sarkardı. Birgün Pazar yerinden geçerken, bir dilenci benden bir şey istedi. Param yoktu ki vereyim. Bir ahçı’nın önüne gittim;”
Tülbentimi çıkarıp;
-“Bu tülbent eski fakat temizdir. Kapkaçak yıkadıkça kurulamaya ve silmeye yarar. Bunu al, şu fakire bir yemek ver.” Dedim.
Ahçi, fakiri doyurduktan sonra, büyük bir edeble tülbenti önüme koyup geri verdi. Fakat ben kabul etmedim, oradan ayrıldım.”
Ubeydüllah-i Ahrâr hazretleri (r.a.);
-“Çok kimseye hizmet ettim. Hiçbir şeyim yoktu. Atım ve merkebim yoktu. Senede bir kaftan değiştirirdim ki, onun da pamukları dökülürdü. Her üç senede bir kürk ve bir hırka ile yetinirdim.”
-“Mirza Şahrûh zamanında, sarrafların başı olan bir zengin vardı. “Hâcegân” yoluna büyük bir muhabbeti vardı. Hâce Muhammed Pârisâ hazretleri (r.a.)nin de hususi iltifatlarına mazhar olmuştu. Ben şehirde kimsenin yemeğini yemezdim. Bu zatın da bütün tekliflerini kabul etmedim. Nihayet Ramazan-i şerif geldi.”
O sarraf bana gelip;
-“Bu Ramazanda her akşam iftarı bende yapacaksın.” Dedi.
Özür dileyip gelemiyeceğimi söyledim..
Bunun üzerine;
-“Eğer bütün Ramazan her akşam iftarı bende yapmazsan, zevcem üç talak ile boş olsun!” dedi Çaresiz kalıp, o şahsın sözünü yerine getirmek icab etti.”
-“O kişiden çok yardım ve alaka gördüm. Benim o sırada karşılık verecek gücüm yoktu. Sonradan zengin oldum. Fakat o kimse vefat etmişti. Ben de oğluna onbin dinar verdim. Bazı işlerini gördüm.”
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri “Silsile-i âliyye” denilen büyük âlim ve velilerin Onsekizinci’si Ubeydullah-i Ahrâr (Radiyallah-u anhu) yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.
Fuad Yusufoğlu
09 Ocak 2015, 13:24 tarihinde.
[...] Emir Külâl (Radiyallah-u anhu)- 10 « Ubeydullah-i Ahrâr (Radiyallah-u anhu) – 3 Ubeydullah-i Ahrâr (Radiyallah-u anhu) – 5 [...]