Ubeydullah-i Ahrâr (Radiyallah-u anhu) – 11
HasanKeyf’in bir başka açıdan görünüşü
Ubeydullah-i Ahrâr (Radiyallah-u anhu) – 11
Ubeydüllah-i Ahbar hazretleri (r.a.), bir defasında talebeleri ve sevenleriyle birlikte, büyük bir kalabalık halinde, şehre çok uzak olan bir araziden geçiyorlardı. Hava çok sıcaktı. Uzaktan kara çadırlardan bir oba görünmüştü. Bu obada üç kişi, hediye takdim etmek üzere yanlarına yaklaştı. Birinin omzunda semiz bir keçi, birinin de kucağında, tahtadan büyük bir çanak içinde yoğurt vardı. Bu üç kişiden oba reisi olan kimse, Ubeydüllah-i Ahrar hazretleri (r.a.) ne yaklaşıp, getirdiklerini hediye olarak takdim etmek istediklerini bildirerek;
-“Bu keçi helal maldır ve size vermek üzere ayrılmıştır. Yoğurt da pâktır. Kabül buyurmanızı istirham ederim’ dedi.
Ubeydüllah-i Ahrâr hazretleri (r.a.);
-“Ben kimsenin hediyesini kabül etmedim. Keçiyi yine sürüye kat. Yoğurda gelince, parasını verip alabiliriz’ dedi.
Oba reisi;
-“Yoğurdun buralarda kıymeti olmaz, boldur. Kimse para ile yoğurt almaz. Lütfen kabül buyurunuz” dedi.
Ubeydüllah-i Ahrâr hazretleri (r.a.);
-“Kabül etmeyiz’ buyurup, hizmetçilerinden birine işaret edip, yoğurdu bir Şahrüh altınına satın aldı. Önce kendisi yedi. Sonra yanında bulunanların hepsine ikram ettiler.
Mevlana Abdullah Şerguli şöyle anlatmıştır:
-“Ben küçük idim. Babam, Mevlana Nizamüddin’in muhlis talebelerinden idi. Mevlana Nizamüddin, ekseriyetle bizim eve teşrif ederdi. Babam hizmet için meşgül olurken, o ekseriyetle murakabe yapar, başını önüne eğip oturudu. Bir defasında bu hal üzere iken, aniden başını kaldırıp seslendi. Babam hemen huzüruna koşup, bağırmasının sebebini sordu.
Buyurdu ki:
-“Doğu tarafından bir zat zuhür etti. İsmi Hace Ubeydüllah’dır. O rüy-i zemini tuttu. O ne büyük şeyh, ne büyük zat olur.’
-“Mevlana Nizamüddin’den onun ismini işitince, hatırımda tutmuştum. Teşrif etmesini bekliyordum. Sultan Ebu Sa’id devleti zamanında, Ubeydüllah-i Ahrar hazretleri taşkend’den Semerkand’a teşrif etti. İlk defa karşılayıp, görmekle ve sohbetinde bulunmakla ben şereflendim. Bir müddet Semerkand’da kaldıktan sonra, Buhara’ya gitti.’
-“Ubeydüllah-i Ahrâr (r.a.) ın, bütün ömrü boyunca tanıdıklarına ve tanımadıklarına, dost-düşman herkese yardım ve şefkati pek çok idi. Hiç kimseyi ayırd etmeden yaptığı iyilik ve hizmetler dillere destan idi. ‘Ben bu yolu, tasavvuf kitaplarından değil, halka hizmetten elde ettim. Herkesi bir yoldan götürürler. Bizi hizmet yolundan götürdüler. Hayır umduğum herkese hizmet ederim” buyurmuştur.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri “Silsile-i âliyye” denilen büyük âlim ve velilerin Onsekizinci’si Ubeydullah-i Ahrâr (Radiyallah-u anhu) yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.
Fuad Yusufoğlu
11 Ocak 2015, 08:42 tarihinde.
[...] 18 Vasiyeti- 4Ana baba haklarına riayet; « Ubeydullah-i Ahrâr (Radiyallah-u anhu) – 9 Ubeydullah-i Ahrâr (Radiyallah-u anhu) – 11 [...]