Muhammed Bâki-billah (Radiyallah-u anhu) – 11
Muhammed Bâki-Billah (r.a.) mezarları
Muhammed Bâki-billah (Radiyallah-u anhu) – 11
Muhammed Hâşim-i Keşmi (r.a.) demiştir ki;
-“İmâm-i Rabbâni hazretleri (r.a.) bu sözleri bitirince, bir ah çekti ve şöyle duâ etti;
-“Allah-u Teâlâ ona, talebeleri tarafından, büyük ve hayırlı karşılıklar versin!”
Muhammed Bâki-Billah hazretleri (r.a.) nin şefkati ve merhameti o kadar çok idi ki, bir defasında Lâhor şehrinde kıtlık vaki olup, yaşamak güçleşmişti. O günlerde o da Lâhor’da bulunuyordu. Hatta birkaç gün yemek bile yemedi.
Her ne zaman huzurlarına yemek getirseler;
-“İnsanlar, sokaklarda açlıktan can verirken, bizim yememiz insafa sığmaz.” Derdi.
Getirilen yemeklerin hepsini açlara dağıtırdı. Lâhor’dan Delhi’ye giderken çok defa bir-iki kilometre yol almadan, yaya yürüyen bir zavallıyı görür, hayvanından inip, onu bindirir, kendisi yaya yürürdü.
Hatta tanıdıklarından biri bu yaptığınu görerek;
-“Kendisi yaya gidiyor” demesin diye, tevâzu’undan sarığını başına iyice geçirerek kendisini belli etmezdi. Şehre yaklaşınca hâllerini gizlemek niyetiyle, tekrar hayvanına binerdi. Şefkatı ve acıması o kadar çoktu ki, hayvanlara bile şâmildi.
Derler ki;
-“Bir gece teheccüde kalkmıştı. Bir kedi gelip yorganının üzerinde uyumuştu. Sabaha kadar sıkıntı ve mihnetlere katlanıp kediyi uyandırmadı. Eğer kendisinden bir hârika , bir kerâmet zuhûr etseydi, Allah-ü teâlâ’nın mahlukatına olan aşırı şefkatından, acımasından dolayı olurdu.”
Delhi şehrindeki fâziletli zâtlardan biri, murâdının hâsıl olması için ahdetmişti. Yâni evliyalık hallerinin hasıl olması için ne yapmak lazımsa hepsini göze almıştı. Bunun için her tarafa başvurdu. Senelerce doalştı, fakat kalb gözü açılmadı. Maksadına ulaşması için edilen duâ’lardan bir te’sir görmedi. Arayış içinde olan bu fâziletli zât, Muhammed Bâki-Billah (r.a.) ın halini ve kemâlini, tasavvuftaki üstün derecesini duymuştu.
Birgün hâlini ona arzetmeye karar verip, Muhammed Bâki-Billah hazretleri (r.a.) at üzerinde giderken yanına yaklaştı. Atının dizginlerini tutup, büyük ve içli bir yalvarma ile vaziyetini arzetti. Ve meşakkatinin son bulmasını istedi.
Muhammed Bâki-Billah hazretleri (r.a.) ona merhamet ederek atından indi ve onu şefkatla kucakladı. Kuvvetlice boynuna sarılıp sıktı.
Allah-ü teâlâ senin kalb gözünü açsın.” Dedi.
O anda teveccüh için yalvaran kimse kalb gözünün açıldığını müşâhede etti. Muhammed Bâki-Billah hazretleri (r.a.) in teveccühü ile kalb gözü açıldı.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri “Silsile-i âliyye” denilen büyük âlim ve velilerin Yirmiikincisi olan Muhammed Bâki-billah (Radiyallah-u anhu) yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.
Fuad Yusufoğlu
16 Ocak 2015, 07:35 tarihinde.
[...] Ömer-ül Faruk (Radiyallah-u anhu)- 17 « Muhammed Bâki-billah (Radiyallah-u anhu) – 9 Muhammed Bâki-billah (Radiyallah-u anhu) – 11 [...]