İbn-i Battûta (Ebû Abdullah Muhammed Tanci) Radiyallah-u anhu – 4
Balıklı göl (Şanlı Urfa)
İbn-i Battûta (Ebû Abdullah Muhammed Tanci) Radiyallah-u anhu – 4
Zemzem kuyusu;
-“Zemzem kuyusunun kubbesi, Hacer-ül-Esved hizasına tekâbül eder. Hacer-ül-Esved ile Zemzem arasında 24 adım mesafa vardır. Makam-ı İbrahim, Zemzem kuyusunun sağında, köşesine 10 adım uzaklıktadır. Zemzem kuyusunun kubbesinin içi beyaz mermerlerle döşenmiş ve kubbenin ortasında Zemzem kuyusu aydınlatılmıştır. Kâ’be-i muazzama duvar tarafına meyillidir. Kuyu kurşunla kaplanmış, mermerden örülmüştür. Çevresi 40 karış, yerden yüksekliği 4,5 karıştır. Kuyunun derinliği onbir adam boyudur. Anlatıldığına göre, kuyunun suyu her Cuma gecesi ziyadeleşir. Zemzem kuyusunun kubbesinin kapısı doğu taraftadır. Kubbenin içinde, genişliği bir karış ve derinliği bir karış, yerden yükseklığı beş karış olan bir şadırvan vardır. Oradan abdest için su doldurulur, etrafında abdest alan kişilerin oturabileceği oturaklar vardır.”
-“Zemzem kuyusundan su içirme vazifesi Abbas (r.a.) a verilmişti. Su içilen yerinin kapısı kuzeye bakar, orada Zemzem suyunun doldurulduğu ”Devrak” denilen kuluplu testiler vardır. O testilerden soğutulan sular, su içmek için gelen Müslümanlara ikrâm edilmektedir.”
“-Zemzem kuyusu yakınlarında Harem-i şerife ait kitablar ve Mushaf-ı şeriflerin saklandığı bir yer de vardır. Orada Resulullah efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) in vefatından onsekiz sene sonra Zeyd bin Sâbit (r.a.) tarafından yazılmış olan Mushaf-ı şerif de vardır. Mekkeliler, şiddetli bir kuraklık veya kıtlık olduğu zaman bu Mushaf-ı şerifi çıkarırlar. Kâ’be-i muazzamanın kapısını açarlar, onu kâ’be-i muazzamanın eşiğine, makam-ı İbrahim’e koyarlar, insanlar boyunlarını bükük, duâ hâli ve tazarru içerisinde Mushaf-ı şerfi ve makam-ı şerif ile tevessül ederlerdi. Yani bu Mushaf-ı şerifler ve Kâ’be-i muazzama hümetine Allah-ü teâlâ’dan yağmur isterlerdi. Allah-ü teâlâ duâlarını kabul edip, isteklerine kavuşuncaya kadar oradan ayrılmazlardı.”
Mekke-i mükerremede ziyaret etmekle şereflendiğimiz dağlardan biri Ebû Kubeys dağıdır. Mekke’nin kuzey doğusunda olup, şehre en yakın dağdır. Kâ’be-i şerifteki Hacer-ül-Esved köşesinin karşısına tekabül eder. Ebû Kubeys dağının en yüksek yeinde bir mescid, imâret ve tekke vardır. Memlüklu sultanı Melik Zâhir zamanında Harem-i şerif çevresi tamir ve imar edilirken, buradaki binalar da tamir edilip güzleştirilirdi.
Ebû Kubeys dağı, Allah-ü teâlâ’nın ilk yarattığı ve Nuh tufanı esnasında, üzerine Hacer-ül-Esved’i emanet ettiği dağdır. Kureyşliler, İslamiyetten öncki cahiliyet zamanlarında oraya “Emin” adını vermişlerdi. Çünkü o, kendisine emanet edilen, Hacer-ül-Esved’i, İbrahim Aleyhis selam’a teslim etmişti. Hatta Adem Aleyhis selam’ın kabrinin de bu dağda olduğu rivayet edilmektedir. Peygamber efedimiz (Sallallahua leyhi ve selem) in, şakk-ul-kamer (Ayın ikiye ayrılıp bir müddet sonra birleşmesi) m’ucizesi de bu dağda vuku bulmuştu.”
Kuaykıan ve Kızıldağ ve Hira dağını da ziyaret etmekle şereflendik. Hira dağı, Mekke-i mükerremenin kuzeyinde, beş-altı kilometre kadar uzaktadır. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem), Peygamberlik gelmeden önce hep orada ibadet ederdi. Cebrail Aleyhis selam, Resulullah (a.s.v.) a ilk vahyi orada getirdi. Vahyin ilk gelişi esnasında, Resulullah (s.a.v.) ın altında Hira dağı titredi.”
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Fıkıh âlimi veli olan Seyyah İbn-i Battûta (Radiyallah-u anhu) yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.
Fuad Yusufoğlu
Etiketler: Allahın veli kulları, İbn-i Battûta, seyyâh, Tasavvuf
11 Şubat 2015, 21:25 tarihinde.
[...] Hadis- 60 « İbn-i Battûta (Ebû Abdullah Muhammed Tanci) Radiyallah-u anhu – 2 İbn-i Battûta (Ebû Abdullah Muhammed Tanci) Radiyallah-u anhu – 4 [...]