İmâm-ı Rabbânı (Radiyallah-u anhu) – 20
Balıklı göl (Şanlı Urfa)
İmâm-ı Rabbânı (Radiyallah-u anhu) – 20
Genç-ihtiyar herkes ve birçok âlim onun etrafında toplandı. Kendisine ilk defa (Müceddid-i elf-i sâni) ismini veren zamanının en büyük âlimlerinden Abdülhâkim-i Siyalkuti (r.a.) dir O zamnın diğer büyük âlimler de onu medhetmiş, övmüştür.
Talebelerinin meşhurlarından Muhammed Hâşim-i Keşmi (r.a.) “Zübdet-ül-makâmat” adlı eserinde şöyle yazmıştır;
-“Kalbimden geçti ki; Eğer Allah-u teâlâ, bu zamanın âlimlerinin en büyüklerinden birini, İmâm-i Rabbâni hazretleri (r.a.) nin Müceddid-i elf-i sâni olduğunu (ikinci binin kuvvetlendiricisi olduğunu) bildirse, bu mana tamamen kuvvetlendirdi..”
Birgün bu düşünce ile İmâm-i Rabbâni hazretleri (r.a.) nin huzuruna gittim. Bu fakire hitap buyurdular ki;
-“Birçok kıymetli kitablar yazan aklı ve naklı ilimlerde Hindistan’da bir benzeri bulunmayan Abdülhakim Siyalkuti (r.a.) den mektup aldım.” Bunu söyleyip tebessüm etti. Sonra da ”Mektubunun bir yerinde bu fikri medhedip; “Müceddid-i elf-i sâni” yazıyor.” Dedi.
Abdülhakim Siyalkuti; bir gece rüyada İmâm-i Rabbâni hazretleri (r.a.) ni gördü. İmâm-i Rabbâni hazretleri (r.a.) ona şu ayet-i kerimeyi okudu;
-“Allah de ve onları kendi oyunlarına bırak.” (En’am suresi 91 Ayet) bu rüyayı gördükten sonra İmâm-i Rabbâni hazretleri (r.a.) nin huzuruna gelip hakiki mühlislerinden oldu..
Huzuruna gelmeden evvel;
-“Ben İmâm-i Rabbâni’nin üveysiyim” (Yani onun ruhaniyeti beni terbiye ediyor) dedi.
Halil-ül-Bedahşi (k.s.) buyuruyor ki;
-“Silsilet-üz-zeheb büyüklerinden Hindistan’da bir kâmil gelir ki, asrında onun gibisi bulunmaz.” Hindistan’da bu silsileden İmâm-i Rabbâni (k.s.) den başkası meydana çıkmamış olduğundan, bu haberin İmâm-i Rabbâni (r.a.) ye ait olması zaruri lazımdır.”
Hâce Muhammed Bâki-billah (r.a.) ın talebesinin en büyüklerinden ve en yüksek âlimlerinden olan Seyyid Mir Muhammed Nu’man (r.a.) diyor ki;
-“İmâm-i Rabbâni’ye tabi olmağa hocam bana söyleyince, buna lüzüm olmadığını anlatmak için;
-“Kalbimin aynbası ancak izin parlak kalbinizin nuruna karşı duruyor.” Dedim.
Hocam sert bie sesle;
-“Sen Ahmed’i ne sanıyorsun? Onun güneş olan nuru, bizler gibi binlerce yıuldızı örtmektedir.” Buyurdu.
Devam edecek…
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri “Silsile-i âliyye” denilen büyük âlim ve velilerin Yirmiüçüncüsü olan Ahmed Faruk-i serhendi İmâm-ı Rabbânı (Radiyallah-u anhu) yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.
Fuad Yusufoğlu
11 Mayıs 2015, 20:45 tarihinde.
[...] fazileti Hakkında ayet ve hadisler. « İmâm-ı Rabbânı (Radiyallah-u anhu) – 18 İmâm-ı Rabbânı (Radiyallah-u anhu) – 20 [...]