Muhammed Ma’sum Faruki (Radiyallah-u anhu)- 3
Zeynel Âbidin Cam-i avlusu
Muhammed Ma’sum Faruki (Radiyallah-u anhu) – 3
Bu durumu kendisi şöyle ifade etmiştir;
-“Bu fakir, (Yani Muhammed Ma’sum) o esrar denizlerinin dalgıcı oldum. O yüksek efendim (İmâm-i Rabbâni), daima bu fakirin halini kontrol ve teftiş ederdi. İlerlememi yakından incelerdi. Çok teveccüh buyuruyordu, Gizli hakikatlari beyan eyledikleri zaman bu fakirden başkası, şerefli huzurlarında yok idi.
Kavuştuğum şeyleri sorduktan sonra çok iltifat eylediler. Yüksek hâllere kavuştuğumun müjdesini verdiler. Allah-u teâlâ’ya bunun ve verdiği nimetler için hamd-u senâlar olsun.”
Muhammed Ma’sum (Radiyallah-u anhu), mübarek babasının feyzleri ve teveccühleriyle çok çabuk kemâl derecelerine ulaştı. Kavuşma yolu pek kısa oldu. Bir ömür boyunca elde edilenler, günler ve aylara sığdırdı. Öyle yetişti ve yükseldi ki, onun bereketi ve feyzleri bütün âleme yayıldı.
İmâm-i Rabbâni hazretleri (radiyallah-u anhü) ömrünün son günlerinde onu hususi odasına çağırıp buyurdu ki;
-“Benim bu dünyaya bağlılığım yalnız bu kayyumluk vazifesi ve muâmelesi sebebiyle idi. Devamlı teveccühlerden sonra o sana verildi. Bütün mahlukat tam bir şevk ile yüzünü sana dönüyor. Şimdi bu fani dünyada kalmak için sebep bulamıyorum. Bu deni (kötülüklerle) dünyadan göç etmem yaklaştı.”
Muhammed Ma’sum-i Fâruki (r.aleyh) buyurdu ki;
-“Bu fakir, bu gizli müjdeyi duyduğum halde kalbim parçalandı. Gözlerim yaşla doldu. Büyük bir elem ve üzüntü ile kendimden geçtim. Ne dilimde konuşacak kuvvet, ne kulağımda dinleyecek kudret kaldı.
Bendeki bu değişmeyi görünce, şefkat ve merhametinin çokluğundan bir müddet daha yaşayacağını işaret edip şöyle buyurdu;
-“Allah-u teâlâ’nın âdeti şöyledir ki; birini kendine çağırır, diğerini onun yerine oturtur.”
Muhammed Ma’sum-i Fâruki (r.aleyh), babası İmâm-i Rabbâni hazretleri (r.a.) nin vefatından sonra, vaz ve irşad makamına geçip talebe yetiştirmeye başladı. O da ilim ve feyz saçarak insanları doğru yola davet etti. İslâm tarihinde rüşd ve hidayeti onunki kadar yaygın olan bir âlim ve mürşid görülmemiştir.
Dokuzyüzbin kişi ona talebe olup elinde tövbe etmiş, talebelerinden, yüzkırkbini evliyalık mertebelerine kavuşmuş, yedibini de mürşid-i kâmil (tam ve olgun bir âlim) olarak yetişip, irşad ile emrolunmuştur.
Talebeleri onun huzurunda bazen bir ayda, bazen bir haftada evliyalık kemâlatına ererlerdi. Bazılarını bir teveccühde, makamların hepsine ulaştırırdı.
Talebeleri;
Başta kendi altı oğlu olmak üzere, yetiştirdiği büyük âlim ve velilerden bir kısmı şunlardır;
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri “Silsile-i âliyye” denilen büyük âlim ve velilerin Yirmidördüncüsü olan Muhammed Ma’sum Faruk-i (Radiyallah-u anhu) yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.
Fuad Yusufoğlu
08 Temmuz 2015, 23:54 tarihinde.
[...] hüküm etmek-6. Makbul dua’lar – 20 « Muhammed Ma’sum Faruki (Radiyallah-u anhu); Muhammed Ma’sum Faruki (Radiyallah-u anhu) – 3 [...]