Müslümanların haklarına riayet etmek

07 Temmuz 2008 Pazartesi

dsc09191-fuadyusufoglu-bor.JPG

Çağ-Çağ deresi (BOR) Nusaybin

Müslümanların haklarına riayet etmek ve onlarla iyi, güzel geçinmek dinin erkanından bir RÜKÜNDÜR.

Çünkü:

Dinin manası –Allah (c.c.) a sefer etmek değildir.- Yolculuğun rükünlerinden biride, yolculukta konaklanan yerlerde diğer yolcularla güzel sohbette bulunmak, onlarla iyi geçinmektir. Mahlukatın tümü birer yolcudur. Bir geminin yolcuları ile seyretmesi gibi ömürde canlılarla, ecelleri gelinceye kadar seyreder.

Bil ki, İnsanın ömrü dünyada üç halde geçer.

1- İnsan yalnız olarak ömrünü geçirir.
2- Aile efradi, akrabaları ve komşuları ile geçirdiği zamanlar.
3- Umum halk ile geçirdiği zamanlar

İnsanın, bu üç halde beraber yaşadığı kimselerin hukukuna riayet etmesi ve onlarla hüsnü sohbette bulunması vaciptir.

Birinci hal:

Kişinin yalnız başına yaşadığı halidir.Yanlız başına yaşıyan insan bilsin ki, kendisi başlı başına bir alemdir, iç aleminde muhtelif ahlak ve yaradılışta çeşitli yaratıklar vardır. Eğer onlarla hüsn-ü sohbette bulunup haklarına riayet etmezse helak olur. İnsanın iç aleminde bulunan ordular (yaratıklar) ın çeşitleri çoktur.

-“Rabinin ordularını kendisinden başkası bilmez.” Müddesir: Ayet -31

Ey insan sende:

a- bir şehvet vardır. Onunla kendin menfaatli gördüğün şeyi çekersin.
b- Sende bir gazab, öfke vardır. Onunla da kendine zararlı olanı def edersin.
c- Bir de AKIL VARDIR Kİ, Onunla ise işlerini idare eder, onunla kendi himayende bulunanları korursun.

İkinci Hal:

Umum halkla sohbet etmendir. Umum halkla beraber yaşadığın zaman Hüsn-ü sohbetin derecelerinin en az olan derecesi, insanlardan eza’yı men etmektir.

Resülullah (Sallallah-u aleyhi ve selem) şöyle buyuruyor:

-“Müslüman, müslümanların onun elinden ve dilinden korunan ( eza ve zarar görmeyen) kimselerdir. “(Ahmed, Tirmizi, Hakim, İbn-i hıbban ve taberani rivayet etmişlerdir.)

İnsanlara kötülük etmeyip, onlarla iyi geçinmenin en az derecesi olan bu derecenin üstündeki derece,onlara iyilik yapman ve ihsan, ikramda bulunmandır.

Resulullah (Sallallah-u aleyhi ve selem) buyuryor ki;

-“Mahlukatin hepsi, ALLAH (C.C.) FAKİR KULLARIDIR. Onların, Allah (c.c.) katında en sevimli olanı, Allah (c.c.) ın fakir kullarına en faydalı olandır.”

İnsanlara faydalı olma derecesinin üstündeki derece ise onlardan gelen eza ve cefa’ya tahammül etmek ve onların eza’da bulunmalarına rağmen onlara iyilikte bulunmandır. O da sıddıkların derecesidir.

Resülullah (sallallah-u aleyhi ve selem) Hazreti Ali (r.a.) ye buyurmuştur ki;

-“Eğer sıddıklar derecesine aşmak istersen, seni ziyaret etmiyen akrabalarını ziyaret et, sana bir şey vermiyene sen ver. Sana zülüm edenleri bağışla.” (İmam-i Ahmed ve Taberani. rivayet etmişlerdir.)

Müslümanın, Müslümanlara karşı riayet etmesi gereken HAKLAR ÇOKTUR. Onların cümlesi yirmi vazifede huluse edilebilir.

1- Vazifeden birincisi, kendin, için hoş görmediğini, insanlar içinde hoş görmemendir.

Resülullah (Sallallah-u aleyhi ve selem) şöyle buyurmuştur:

-“Kim cehennemden uzaklaşmak sevindirirse, ona ölümü, Allah (c.c.) tan başka ilah yoktur, Hazret-i Muhammed (a.s.v.) Allah (c.c.) ın resüludur.” Diye şehadet ederek gelsin ve kendi nefsi için hazırladığını başkaları için de arzulasın.”

2- Her kese karşı alçak gönüllü bulunmak, Kimseye karşı ASLA KİBİRLENMEMEKTİR. Çünkü Cenabi hak (c.c.) kendini beğenen ve çok çok kibirlenen kimseyi sevmez.

Eğer başkası kendisine karşı kibirlenirse ona katlansın. Yüce olan Allah (c.c.) buyuruyor ki;

-“(Habibim) sen (Güçlüğü değil) kolaylığı (sağlayan) yolu tut. İyiliği emret. Cahillerden yüz çevir.”EL A’raf Sresi: Ayet 199

3- Büyüklere hürmet, küçüklere merhamet etmektir.

Devam edecek…

Dinde kırk esas (İmam-i Ğazali)

Allah-u Teala hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Müslümanlara hizmet eden Ve Müslümanların hoşnut dualarını alan kullarından eylesin. AMİN…

Fuad Yusufoğlu

“Müslümanların haklarına riayet etmek” için 6 Yorum

  1. Fuad Yusufoğlu diyor ki:

    8/8/2007 – Selam Fuat amcam..
    Yazan: cerenim11
    Peygamber Efendimiz(Sallallahu Aleyhi Vessellem) derki;

    “Bu din kolaylık dinidir.Kim bu dinde zorluk çıkarırsa muhakkak o mağlup olur.!
    “Kolaylaştırınız,zorlaştırmayınız.”
    “Nefret ettirmeyin,sevdirin,yaklaştırın.”
    “Mümin yapıcı davranır ve yumuşaklıkla hareket eder.”
    “Seni mahrum edene ihsanda bulun,sana zulmedeni affet,sana uğramayanın ziyaretine git.”
    “İnsanların en iyisi,ahlakı güzel olandır.”
    “Sizin en hayırlınız,insanlara en fazla yararı dokunandır.”
    “Kıyamet günü inanmış insanın tartıda en ağır basacak ameli güzel ahlakıdır.”
    “Bir kimse iyilik yapmaya niyetlenirde o şeyi yapamazsa,Allah o iyiliği yapmış gibi o insana iyilik sevabı verir.Yapmaya niyetlendiği kötülüğü yapmaktan vaz geçerse yine iyilik sevabı alır.”
    “İyiliğe ön ayak olan,o iyiliği yapmış gibidir.”
    “Sizden biriniz kendisi için arzu ettiğini,kardeşi içinde arzu etmedikçe iman etmiş sayılmaz.”
    “Hizmetçilerinize yediğinizden yediriniz,giydiğinizden giydiriniz.”
    “Hastayı ziyaret edin.Açı doyurun.Esiri kurtarın.”

    ne güzel söylemiş Mevlana’m
    Yaradılanı severim Yaradan’dan ötürü..

    Allah’a emanet olun.

  2. Fuad Yusufoğlu diyor ki:

    8/8/2007 – s.a fuad amca
    Yazan: igra
    Gene harika bir konuya değinmişsin RABBİM senden razı olsun.amin.Bende acizane okuduğum bir yazıyı paylaşmak istiyorum.sevgiler.
    <<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<
    Herkesle iyi geçinmeli, çok kimselerle dost olmaya çalışmalıdır.
    Şir’adaki hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
    (Çok dostunuz olsun! Çünkü Rabbiniz haya sahibidir, kerimdir. Kıyamette dostları arasından, din kardeşlerinin içinde bulunan kuluna azap etmekten haya eder.)

    (Tanıdıklarınız çok olsun! Çünkü kıyamet günü, her biri şefaat eder.)
    (Allah yolunda bir din kardeşi edinene, Allahü teâlâ Cennette bir derece verir.)

    Kişi, dünya ve ahirette de sevdikleri ile beraber olur. Onun için iyilerle arkadaşlık etmeye çalışmalıdır. Allahü teâlâ çoğu zaman, bir sevgili kulunun kalbinde, bir kimseye muhabbet görür de, onun hürmetine buna merhamet ederek sevdiği kullar arasına ilhak eder.

    İyi arkadaşlar bulunca kıymetlerini bilmeli, edeplerine dikkat etmelidir. Ona saygılı davranmalı, canını ve malını kendi can ve malından üstün tutmalıdır. Ayıbını görmemeli ve hiç kimseye söylememeli, hatta unutmalıdır!

    Tekliflerini reddetmemeli, tartışmaya girişmemeli, asla kalbini kırmamalı, arkadaşının aleyhinde konuşan olursa susturmalı, alınacağı sözleri yüzüne karşı veya arkasından söylememelidir!

    Emr-i marufu gerektirecek hususları varsa yalnızken söylemelidir. Sen bunu bilmiyorsun der gibi değil de, umumi şekilde söylemelidir. Suizan etmemeli, yaptığı uygunsuz şeyleri dalgınlığına, unutkanlığına havale ederek mazur görmelidir!

    Sevdiklerini sevmeli, sevmediklerinden, düşmanlarından uzak durmalıdır. Ona karşı alçak gönüllü ve tevazu sahibi olmalıdır.

    Babasının, sülalesinin, çocuklarının memleketinin isimlerini öğrenip unutmamaya çalışmalıdır. Böyle şeyler sevgiyi kuvvetlendirir. Alakasız gibi durmak, sen nereliydin, adın neydi gibi sözler uygun değildir. Sevgide ve nefrette aşırı gitmemelidir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
    (Sevdiğini aşırı sevme, olur ki bir gün sevmediğin biri olur. Buğzettiğin kimseden de çok nefret etme, belki bir gün sevdiğin kimse olur.) [Tirmizi]

    Ona karşı daima güler yüzlü, tatlı dilli, açık kalbli, açık elli, sabırlı ve kibirsiz olmalıdır. Her özrünü kabul etmeli, uzak yerden gelirse boynuna sarılmalıdır. Hediye sevgiyi arttırdığı için az da olsa hediye vermelidir. Külfet olacak ve utandıracak kadar kıymetli hediye vermemelidir.

    Hz. Ali, (Arkadaşların en kötüsü, sana tekellüf eden, kendisinin idare edilmesine seni mecbur kılan, seni özür dilemeye zorlayıcı işlere iten kimsedir) buyurdu. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
    (Ben ve ümmetimin salihleri, tekellüften uzağız.) [Darekutni]

    Tekellüf yapılınca, yani hazırda olanı vermeyip çarşıdan masraf ederek pahalı ve kıymetli şeyler alınınca, arkadaş bir daha masraf ettirmemek için gelmekten kesilebilir. Gelmeyince de soğukluk başlar. Onun için hazırda ne varsa vermeli, külfete girmemelidir.

    Arkadaşın evine oturmaya gidildiği zaman bir mazeret göstererek içeri almazsa, mazeretini kabul edip hiç üzülmeden geri dönülmelidir. Çünkü mazereti kabul etmek güzel ahlaktan ileri gelir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
    (Kişi güzel ahlakı sebebiyle, gündüzleri oruç tutanın, geceleri namaz kılanın sevabına kavuşur.) [Şir’a]

    Arkadaş üç çeşittir.
    Birincisi gıda gibidir, devamlı ihtiyacımız olur.
    İkincisi ilaç gibidir, bazen ihtiyaç hissedilir.
    Üçüncüsü hastalık gibidir, istemediğimiz halde o bizi bulur. Geçinmek gerekir, şerrinden, kötülüğünden kurtulmak için idare edilir.

    Gıda gibi ihtiyacımız olan arkadaşa karşı vazifemiz ne olmalıdır?
    Arkadaşın hakkına riayet etmeliyiz. İki arkadaş iki ele benzer. Biri diğerini nasıl yıkayıp temizler, nasıl ki el, ayak ve bütün uzuvlarımız bize yük olmayıp, bir hususta yardımcı ise, biz de arkadaşımıza yük değil, yardımcı olmaya çalışmalıyız! Karşılık beklemeden yardımına koşmalıyız!

    Daima onu kendimize tercih etmeliyiz! Nitekim Peygamber efendimiz, iki misvaktan düzgün olanını arkadaşına verip eğri olanını aldığı zaman, arkadaşının, (Doğru misvaka benden çok siz layıksınız) demesi üzerine, şöyle buyurdu:
    (Bir kimse, birisiyle bir an sohbette bulunsa, kıyamet günü, ona arkadaşlık hakkına, riayet edip etmediği sorulacaktır.) [İ. Gazali]

  3. Fuad Yusufoğlu diyor ki:

    8/8/2007 – Selâm
    Yazan: kiremit
    hayırlı uğurlu olsun.
    bir yıldır bildiğiniz gibi benim de bir yerim var.
    sizin gibi alçak gönüllü insan gerçekten az bulunur ki gelip yorum bile yazıyorsunuz.
    hem de benim bütün abuk sabuk fikirlerime yazılarıma rağmen.
    Allah razı olsun.
    bu insanlığınız hiç bir zaman unutamayacağım bir şey.
    vefa nedir dostluk nedir sizde bunları hakkıyla gördüm.
    Allah evlatlarınınız da sizin bu güzel yönünüzü görmelerini örnek almalarını nasip etsin. âmin.

  4. Fuad Yusufoğlu diyor ki:

    8/8/2007 – Selamünaleyküm
    Yazan: sirad
    Ağabeyim site inşALLAH hayırlı olur. Elimizden geldiğince biz de takip etmeye çalışırız inşALLAH.

    ALLAH Teâlâ’ya emanet olun.

    Selamünaleyküm.

  5. Fuad Yusufoğlu diyor ki:

    9/8/2007 – mirac gecesi
    Yazan: myvizyon
    Kandilleri birer fırsat bilmeli, bu müstesna zaman dilimlerinde Allah’a daha da yakın olmaya çalışılmalıdır. Bilelim ki, Allah’a yakınlık, O’nun emirlerini yerine getirmektir

  6. Fuad Yusufoğlu diyor ki:

    13/8/2007 – hak
    Yazan: http://yasirler.blogcu.com
    kardeş emegine saglık Allah razı olsun inşallah anlatıdıgı gibi inanır ve yasarız.

Yorum Yapın