Hucet-ül İslâm-İmam-i Ğazali (Radiyallah-u anh) -2
Şehidlik (UHUD DAĞI)
Ebu Hamid (Ğazali) (r.a.) küçüklüğünde, köyünde Ahmed bin Muhammed el Razikani (r.a.) den biraz fıkıh okuyup sonra Cürcan’a gitti. Orada, İmam-i Ebi Nasr El İsmail (r.a.) den talikat yazdı. Sonra Tus’a döndü.
Dönüşünde hırsızlar onun ve arkadaşlarının yolunu keserek yanlarında bulunanları aldılar.
Gazâli (r.a.), hırsızların reislerine giderek, kendisinden selâmet dilediği, Allah için kendisine yalnız kitablarının verilmesini rica etti. Onların faidelenecekleri bir şey olmadığını söyledi.
Bunun üzerine, hırsızların reisi ona;
-“ Senin o talikatın nedir?” dedi.
İmam-ı Gazâli (r.a.) ona:
-“ O torbadaki kitablardır ki, onları işitmek, yazmak ve içindeki ilimleri öğrenmek için (yabancı illere) hicret ettim.” dedi.
Bunun üzerine reis güldü ve:
-“ Sen onlardaki ilimleri bildiğini nasıl iddia edersin ki, biz onları elinden alınca bilmekten yoksun olup ilimsiz kaldın.” dedi.
Sonra bazı arkadaşlarına emrederek torbayı ona telsim etti.
Gazâli (r.a.)hırsızların reisinin sözünden faidelenerek dedi ki:
-“Şu konuşan Allah, onunla beni işimde irşad etmek için konuşturdu.” Vaktâ ki Tus şehrine ulaştı, üç sene çalışmaya yöneldi ta ki yazdıklarını ezberledi.
Ve dedi ki:
-“Ben öyle oldum ki, yolum kesilse de ben ilimsiz kalmam.”
İmam-ı Gazâli (r.a.) hırsızların reisinin sözü gibi gerçeği söyledi hakikaten: ”İlim çantanın içindeki kitabların ihtiva ettiği değil, ilim ancak dimağın kavradığıdır.”
İmam-ı Şafii (r.a.) buyurdu ki:
-“İlim benimledir, nerede bulunursam bana tabidir. Sandığın içinde değil, sinem onun kabıdır. Eğer evde olursam ilim benimle evdedir. Yahut ben çarşıda olsam ilim de çarşıdadır.”
Sonra, Gazâli (r.a.) Nişabur’a gelerek İmam-ı Haremeyenden ders aldı. Gece – gündüz çalışarak, Şafii mezhebinde din esaslarında, fıkıhta, cedel ve mantık bilimlerinde parladı.
Gazali (r.a.) Hikmet-i, Felsefeyi okuyup onları hazm ederek erbablarının sözlerini çok iyi anlayıp davalarını iptal için onlara reddiyede bulundu. Bu fenlerin her birinde çok güzel teliflerde bulundu. İlimlerden telif ettiği şeyi yerli yerine yerleştirmeyi başardı.
İmam El- haremeyn’in irtihalinden sonra (Kâdi) Askere çıkarak vezir Nizamülmülk’le görüşmek istedi ve onun meclisinde bilginler ve imamlarla münaza’ada bulunarak muhaliflerini susturdu.
Hepsinin katında sözü zahir oldu ve bilginler onun üstünlüğünü itiraf ettiler.
Sahib onu Bağdad’a davet ederek onu ta’zimle karşıladı. Hicrî 484. yılında Bağdad’taki mektebi’nin tedrisini ona verdi.
Nizamiyede ders okuttu. Sözünün güzelliği, lisanının fesahatı, fadlının kemali ince nüktesi ve hoş işaretleriyle halkın hüsnü kabulune mazhar oldu. Onu halk çok sevdi ve başlarına tac ettiler.
Gazali (r.a), derecesinin yüksekliği, örnek olarak gösterilen şanının büyüklüğü ve isminin şöhreti sebebi ile ilim öğrenmek için kendisine müracaat edildiği müddetle öğretimle meşgul oldu.
Sonra, dünyadaki şan ve yüksek derecesini bırakıp attı. Ve hacc ederek Hicrî 488, yılının Zil Ka’de ayında Şam’a yöneldi. Eğitimde kardeşi ona vekâlet etti.
Gazâlî, (r.a.)Beyti Makdis’e bir müddet kalarak, Dımışk’a döndü. Kendisine nisbet le bugün Gazâlîye diye bilinen camii Emevi’deki zaviyesinde itikafa girdi. Kalın elbise giydi. Yemek ve içmesini azalttı.
Hakkında, (İHYA’YI OKUMAYAN DİRİLERDEN DEĞİLDİR.) denilen İhya kitabını yazmaya başladı. Gazâli (r.a.) o zamandan beri meşhedleri, mescidleri ve kabristanları ziyaret ederdi.
Tenha yerlere sığınıp nefsini terbiye etmek üzere nefsiyle, iyi kişilerin savaştığı gibi savaşır ve ona en maşakkatlı ibadetleri yüklerdi. Nefsini çeşitli taatler ve ibadetlerle imtihan ederdi.
Bunun için varlığın kutbu ve her varlıklar için genel bir bereket kaynağı ve Allah’ın rızasına ulaşılacak bir vesile oldu. Sonra Bağdad’a dönerek orada va’z meclisi kurdu.
Ehli hakikat ve tasavvufun dili üzere konuşarak ihya kitabından bahsetti. Sonra Horosan’a döndü. Nişaburdaki Nizamiye mektebinde az bir zaman ders okuttu. Sonra Tus şehrine dönerek evinin yanında fakihlere bir mekteb ve ehli tasavvuf bir mahal ittihaz etti.
Vakitlerini, Kur’an-ı Kerim’i hatm etmek, ehli tasavvufla oturmak, öğrencilere ders vermek, namaz kılmak, oruç tutmak ve bunlardan başka ibadetlerdeki vazifelerine taksim etti.
Nihayet Milâdİ 1111. Hicri 505. yılın C.Ahirin 14. Pazartesi günü irtihal eyledi. Ve Tus şehrinin dışındaki Tabiran kabristanında defnolundu.( Allah ondan razı olsun.) AMİN…
Allah-u Teala Hazretleri Bizleri ve sizleri İmâm-i Ğazali hazretleri (radiyallah-u anhu) nin yüzü suyu hurmetine AFV eylesin. AMİN
Fuad Yusufoğlu
08 Temmuz 2008, 05:14 tarihinde.
16/8/2007 – selamün aleyküm FUAD AMCA
Yazan: hulos
fuad amcacım çok teşekkür ediyorum ilgilendiğiniz için sevgi ve saygılar amcacım…….
08 Temmuz 2008, 05:14 tarihinde.
16/8/2007 – slm
Yazan: siiringozyaslari
s.a Fuat amca ben nasılsınız sıhhatiniz yerindedir umarım.Ben bir süreliğine cüz okuyamayacağımı bildirmek için uğradım.duada unutulmamak dileğiyle.sevgilerimle…
08 Temmuz 2008, 05:15 tarihinde.
16/8/2007 – slm
Yazan: siiringozyaslari
bu hafta ki cüzü okuyacağım inş Fuat amca bu haftadan sonraki cüzler için yazmıştım.Tekrar okumaya başlayacağım zaman ben size bildiririm.iyi akşamlar diliyorum.sevgilerimle…
08 Temmuz 2008, 05:15 tarihinde.
17/8/2007 – Selâm
Yazan: kiremit
Dün gelip okumuştum.
Aslında çok güzel ders alınacak konular. Tekrar tekrar okunablir.
Sabah sorduğunuz soruyu cevaplamayı unuttum.
Siz ne yapılacak diyorsanız yaparız ama sayfanızda çok yer tutarlar.
iki tablo, üç tablo, dört, beş ya da altı tablo fark etmez.
27 Mart 2014, 21:23 tarihinde.
[...] (Şah-i Nakşibend Kaddasallahu sirreh)- 20 « Müslümanların haklarına riayet etmek- 5 Hucet-ül İslâm-İmam-i Ğazali (r.a.)- 2 [...]