İmâm-i Şafi-i (Radiyallah-u anh)- 6
Girnavas (Cin tepesi) mevki-i Nusaybin
İmâm-i Şafi-i (Radiyallah-u anh)- 6
Kendisi çok beliğ, edib olduğundan, ayet-i kerimelerin ve hadisi-i şeriflerin ifade tarzına bakıp, kuvvetli bulduğu tarafa göre hüküm verirdi.
İki tarafta da kendi usûlüne göre kuvvet bulamazsa, o zaman KIYAS Yolu ile ictihad ederdi.
Böylece Müslümanların ibadetlerinde ve işlerinde uyacakları bir yol göstermiştir.
Onun kendi usûlüne göre şer’i delilerden çıkardığı hükümlere, Ya’ni gösterdiği bu yola “Şafiî Mezhebi” denildi.
Ehl-i Sünnet i’tikâdında olan Müslümanlardan, amellerini ya’ni ibadet ve işlerini, bu mezhebin hükümlerine uyarak yapanlara “Şafiî” denir.
Allah-u Teâlâ, bütün Müslümanlardan tek bir iman istemektedir. İslamiyette, İmanda, İ’tikadda, tefrikaya, ayrılığa izin vermemiştir.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimizin inandığı ve bildirdiği ve Eshab-i Kiramın naklettiği gibi iman eden Müslümanlara “Ehl-i Sünnet vel-Cemaat” veya kısaca ‘Sünni’ denir.
Kur’an-i kerimde ve hadis-i şeriflerde hükmü açıkça bildirilmemiş olan bazı ibadetlerin ve günlük muamelelerin tarifinde ve yapılışında, Sünni Müslümanlara mezheb İmâm-i olan büyük İslam âlimleri tarafından gösterilen ve Allah-u Teâlâ’nın rızasına kavuşturan yollara, ameli mezhebler (Veya fıkhı mezhebler) denilmiştir.
Mezheb İmâm-i olan büyük İslam âlimlerinin aralarındeki böyle ictihad ayrılıklarına, dinin sahibi izin vermiş ve bu hal her zaman ve her yerde Müslümanların İslamiyette dosdoğru uymalarını temin ederek, Müslümanlar için rahmet olmuştur.
Nitekim Hadis-i şerifte Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem);
-“Âlimlerin (müctehidlerin) mezheblere ayrılması rahmettir.)
Buyurmuştur.
İmâm-i Şafi-i (r.a.) nin, talebelerinin ve kendisine sual soranların dini müşküllerini halederken ortaya koyduğu ve takib ettiği usûller, Şafi-i mezhebinin temel kaideleri olmuştur.
Bu mezhebin usûlleri de,diğer bütün müctehidlerin usulüne benzemekle beraber, ba’zı farklılıkları da vardır.
Bütün müctehidler, bir işin nasıl yapılacağını Kur’an-i kerimde açık olarak bulamazlarsa, hadis-i şeriflere bakarlar. Hadis-i şeriflerde de açıkça bulamazlarsa, bu iş için (İcmâ) var ise, öyle yapılmasını bildirirler.
İcmâ,
Eshab-i kiramın ve onlardan sonra gelen Tabiin denilen âlimlerin bir mes’eledeki sözbirliğine denir.
Bu işin nasıl yapılması lazım olduğu icmâ ile de bilinmezse, müctehidler kendileri kıyas’ta bulunarak ictihad ederler;
Mes’elenin dini hükmünü bildirirler. Kıyas, Kur’an-i kerim’de ve hadis-i şeriflerde, hakkında açık bir hüküm bulunmayan bir işi, açık hüküm bulunan diğer bir işe benzeterek hükme bağlamaktır.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Tâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Hadis ilimlerini etfara ışık saçar gibi yayan İmâm-i Şafi-i radiyallah-u anh veli kulun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
19 Aralık 2008, 23:50 tarihinde.
hayırlı cumalar dilerim…
sevgi ve sagılarımla
metekan
20 Aralık 2008, 06:35 tarihinde.
Sevgili Mete-Kan;
YORUM İÇİN SAĞOL ALLAH RAZI OLSUN.. DUALARINI BEKLERİM…
Ailene selamlar..
Sevgilerimle…
23 Ocak 2011, 18:21 tarihinde.
[...] (c.c.) ın rahmeti « İmâm-i Şafi-i (Radiyallah-u anh)- 4 İmâm-i Şafi-i (Radiyallah-u anh)- 6 [...]