Abdullah bin Mubarek (Radiyallah-u anhu) – 5
Bore Veysike (Çağ-çağ deresi)
Kur’an’la Konuşan Kadın
Tebe-i Tâbiîn’den Abdullah bin Mübarek hazretleri (r.a.) anlatıyor:
-“Hacca gidiyordum. Irak Suriye topraklarından geçerken yalnız bir kadına rastladım. Selâm verdim,
Selâmımı Söz olarak
-“Rahîm bir Rabden selâm sözüdür onların duyacağı (Yâ Sîn: 58) âyetiyle aldı.
-“Buralarda ne yapıyorsun?” diye sordum.
-“Allah kimi yoldan çıkarmışsa ona yol bulduracak yoktur (A’râf: 186) âyetini okudu.
Anladım ki yolunu kaybetmiş.
-“Nereye gidiyorsun?” soruma ;
-“Bir gece kulunu Mescid i Haram’dan alıp Mescid i Aksâ’ya götüren Allah’ı tesbihederim (İsrâ: 1) âyetiyle karşılık verdi.
Anladım ki geçtiğimiz hacc mevsiminde haccını tamamlamış Kudüs’e gidiyor.
-“Ne zamandan beri böyle yolunu kaybettin?” dedim.
-“Tam üç gece (yani üç gündür) (Meryem: 10) dedi.
Yiyecek verme teklifinde bulundum.
-“Sonra orucunuzu gün batıncaya kadar tamamlayın” (Bakara: 187)âyetini okudu.
-“İyi de Ramazan’da değiliz.” dedim.
-“Kim Allah için nafile bir hayır yaparsa Allah her hayrın karşılığını verendir her şeyi hakkıyla bilendir” (Bakara: 158) âyetiyle cevap verdi.
-“Yolculukta oruç açılabilir.” dedim.
-“Ama orucu tutarsanız bu hakkınızda daha hayırlıdır” (Bakara: 184) âyetini okudu.
-“Niye benim gibi konuşmadığını” sordum.
Ağzından tek bir söz bile çıkmasın ki yanında onu gözleyen ve o sözü kaydetmeye hazır bir gözcü (melek) bulunmamış olsun” (Kâf: 18) dedi.
-“Kimlerdensin?” diye sordum.
Bu konuda bilgin yok (ailemi söylesem de tanımazsın). Sonra göz de kalb de (görmeden kesin bilgiye dayalı olmadan verdiğin her hükümden) sorumludur” (İsrâ: 36) âyetiyle cevap verdi.
-“Hata ettim hakkını helâl et!” dedim.
-“Bugün size kınama yok. Allah sizi bağışlasın” (Yusuf: 92) dedi. Deveme bindirip kafilesine ulaştırma teklifinde bulundum.
-“Hayır adına ne işlerseniz Allah onu bilir” (Bakara: 215) âyetiyle mukabele etti.
Devemi yanına getirdim.
-“Binecekken Mü’min erkeklere söyle bakışlarını sakınsınlar” (Nûr: 30) âyetini okudu.
Gözlerimi çevirdim; Binecekken deve ürküp kaçtı bu arada elbisesi az yırtıldı.
-“Başınıza musibet olarak ne gelirse bu bizzat işleyip onu hak etmeniz sebebiyledir” (Şûrâ: 30) âyetini mırıldandı.
-“Sabret deveyi bağlayayım!” dedim.
-“Bu hususta Süleyman’ı anlayışlı ve daha isabetli davranır kıldık” (Enbiyâ: 79) âyetini okuyarak devemi yönlendirme konusunda benim daha başarılı olduğumu kasdetti.
Deveye bindi ve
–“Bunu bize baş eğdiren Allah’ı tesbih ederim; yoksa bunu biz başaramazdık. Ve sonunda şüphesiz Rabbimize döneceğiz!” (Zuhruf: 13 14) âyetlerini okudu.
-“Haydi! diye deveyi hızlandırdım.”
-“Yürüyüşünde (ve davranışlarında) vakur ol ve sesini yükseltme. Seslerin en çirkini (bağıran) eşeğin sesidir!” (Lokman: 19) mukabelesinde bulundu.
Yürürken şiir okumaya başladım.
-“Kur’an’dan kolayınıza geleni okuyun!” (Müzzemmil: 20)dedi.
-“Şiir okumak haram değil ki!” dedim.
-“Bu hususu ancak gerçek idrak ve basiret sahipleri düşünüp anlar!” (Bakara: 269) cevabını verdi.
Bir süre gittik; sonra
-“Evli olup olmadığını sordum.”
Bana;
-“Ey iman edenler! Cevabı verildiğinde sizi üzecek meselelerden sormayın!” (Mâide: 101) âyetini okudu.
Derken kafilesine ulaştık ve
-“Kafile içinde kimsen var mı?” dedim.
Mal ve evlât dünya hayatının süsüdür!” (Kehf: 46) dedi.
Anladım ki evlâdı var.
-“İsimlerini sordum.”
-“Allah İbrahim’i dost edindi; Allah Musa ile konuştu; Ey Yahya Kitab’a kuvvetle tutun!” (Nisâ: 125 164; Meryem: 12) âyetlerini okudu.
-“Ey İbrahim ey Musa ey İsa!” diye kafileye seslendim.
Nur yüzlü üç genç
-“Buyur!”diye çıkageldi.
-“Onlara para verip; Bununla içinizden birini şehre yollayın! Yemeklerin helâl ve temiz olanına baksın ve size bir yiyecek getirsin. Dikkatli davransın!” (Kehf: 19) dedi.
Yiyecek gelince bana Geçmiş günlerinizde yaptıklarınızın karşılığında şimdi afiyetle yiyip için!” (Hâkka: 24) dedi.
Çocuklara;
–“Annenizin bu durumunu bana söylemezseniz bu yemekten yemem!” dedim.
Çocukları;
-“Annemiz dediler Ağzından Cenab ı Allah’ın gazabını çekecek yanlış bir söz çıkar korkusuyla 40 yıldır böyle sadece Kur’an’la konuşur.”
İbn Mübarek bu hadiseyi Kur’an’da her şeyin bulunduğuna delil olarak anlatırdı.
Allah-u Teala hazretleri bizleri ve sizleri Abdullah bin Mubarek hazretleri (Radiyallah-u anhu) nın şefaatına nail eylesin. Amin.
Fuad Yusufoğlu
21 Ekim 2010, 08:37 tarihinde.
[...] – (01) Ana baba hakkı… « Abdullah bin Mübârek (Radiyallah-u anh)- 3 Abdullah bin Mubarek (Radiyallah-u anhu) – 5 [...]
08 Temmuz 2011, 00:28 tarihinde.
Fesüphanallah …
Gerçekten böyle bir kadın ya da adam olabilir mi ki?
08 Temmuz 2011, 06:20 tarihinde.
Selam;
Evet vardır bu zamnda da Allahın evliyaları vardır… Ama onları görmek için tasavvufa girmek lazım ve orada amel etmek lazımdır…
Niçin olmasın ki;
Allah-u Teâla hazretleri herşeye kaadirdir Hikmet verince veriyor kimse ona mani değildir…
Sevgiyle kalın…
Bir zahmet bu linki tıkla
http://www.fuadyusufoglu.com/allahin-sevgili-kullari/
Dualarını beklerim…