Allah (c.c.) için Sevgi
Çağ-Çağ barajı (Nusaybin)
Allah (c.c.) için sevmek nasıl olur:
Mektep, yolculuk ve aynı mahallede bulunmak sebebiyle olan dostluk, görüşme ve alışkanlık, Allah (c.c.) için sevme değildir. Yüzü güzel, sözü tatlı veya kalbine hoş geldiği için bir kimseyi sevmek de, Allah (c.c.) için değildir. Makam, mal veya dünya maksatlarından bir maksat için bir kimseyi sevmek de, Allah (c.c.) için değildir.
Bütün bunlar Allah-u Teala (c.c.) ya ve ahirete inanmayanlardan meydana gelir. Allah(c.c.) için olan dostluk ve sevgi, imansız ele geçmez.
Bu da iki derecedir:
Birinci derece:
Bir kimseyi, onun yapabileceği bir şeyden dolayı sever. Ama bu şey de dini bakımdan olur ve Allah (c.c.) için yapılır. Üstadını, ilim öğrettiği için sevmek gibi. Bu Allah (c.c.) için olan SEVGİDİR. Ama bunda da maksat makam ve mal değil, ahiret olmalıdır. Maksat dünya olursa bu sevgi Allah (c.c.) için olmaz.
Üstad, talebesini ilim okuttuğu için severse ve ona ilim öğretmekle Allah-uTeala (c.c.) nın razı olduğunu bilirse, Sevgisi Allah(c.c.) için olur. Makam ve kiyafeti için severse, Allah (c.c.) için sevmiş olmaz.
Bir kimse sadaka verir ve fakirlere sadaka vereni severse, yahut fakirleri misafir edeni, yedireni, içireni, çeşit çeşit yemekler hazırlayanı severse , Allah (c.c.) için sevmiş olur. Hata kendisine yiyecek ve giyecek verip, fazla ibadet etmek için yardımda bulunanı sevmesi, Allah (c.c.) için olur. Çünkü maksadı, ibadet için daha çok zaman bulmaktır. Alimlerden ve abidlerden bir çoğu bu maksatla zenginlerle sevişirdi. Her ikisi de Allah-u Teala (c.c.) nın sevgili kullarından olurlardı.
Hatta;
Kendisini GÜNAHTAN KORUDUĞU İÇİN HANIMINI SEVMEK BİLE, ALLAH (C.C.) İÇİN OLUR. YAHUT HANIMINI, KENDİSİNE DUA EDECEK BİR ÇOCUK DÜNYAYA GETİRMEK İÇİN SEVERSE, YİNE ALLAH (C.C.) İÇİN SEVMİŞ OLUR. HANIMINA VERDİĞİ HER NAFAKA SADAKA OLUR.
Hatta hizmetçisini iki sebeple sever.
Bir: hizmetini yapar.
Diğer de, daha fazla ibadet etmesi için, başka şeylerle meşgül eylemez. İbadet için olduğundan Allah (c.c.) rızası için olur ve bununla sevaba kavuşur.
İkinci Derece:
Bu daha yüksektir. Bir kimseyi yalnız Allah-uTeala (c.c.) için sevmek olup, ondan hiç bir fayda düşünmez. Ne ilim öğrenir, ne de ilim öğretir, ne de dinine hizmet ve yardım için herhangi bir iyilikte bulunur. Onu yalnız, Allah-u Teala (c.c.) ya itaat ettiği için, Allah-uTeala (c.c.) yı sevdiği için sever. Bu da Allah (c.c.) sevgisidir ve daha kiymetlidir.
Çünkü Allah-u Teala (c.c.) yı çok sevdiği için, böyle sevgiye kavuşmuştıur. Nihayet aşk derecesine çıkınca, aşıklar gibi sevgilisinin köyünü, mahallesini sever. EVİNİN DUVARLARINI SEVER. HATTA SEVGİLİSİNİN KÖYÜNÜN KÖPEKLERİNİ, DİĞER KÖPEKLERDEN DAHA ÇOK SEVER. Böyle olunca, sevgilisinin sevdiklerini, sevgilisini sevenleri, sevgilisinin sözünü dinleyenleri, kapıcı ve köleleri, akrabasını, yakınlarını da zaruri olarak sever.
Çünkü:
Onunla alakası olan herkese, sevgisi de sirayet eder. Aşk ne kadar fazla olursa, sevgiliye ve onunla alakalı olanlara sirayeti de o kadar çok olur.
Demek ki,
Bir kimsede Allah (c.c.) sevgisi galip olursa, hatta aşk derecesine çıkarsa, onun kullarını sever. Bilhassa Allah-u Teala (c.c.) nın sevdiklerini çok sever. Bütün yaratılmışları çok sever. Çünkü var olan her şey, mahbubunun, sevdiğinin kudret ve san’atının eserleridir.
Aşık, maşukunun kudret ve san’atını da sever. Peygamber Efendimiz (a.s.v.) e taze bir meyva getirdiklerinde hürmet edip gözüne sürdü.
Ve;
-“Allah (c.c.) a dönmek zamanı yakındır.” Buyurdu.
Allah-u Teala (c.c.) yı sevmek de iki çeşittir.
Biri:
Dünya ve ahiret ni’metleri için,
Diğeri;
Yalnız Allah (c.c.) sevmek olup araya hiçbir vasıta konmaz. Bu ise daha üstündür. BUNU KİTABIMIZIN DÖRDÜNCÜ RÜKNÜNDE MUHABBET ASLINDA ANLATACAĞIZ.
Muhakkak ki, Allah-u Teala(c.c.) yı sevmenin kuvveti, iman kuvveti derecesindendir. İman ne kadar kuvvetli olursa, sevgi o kadar kuvvetli olur. O zaman Allah-u Teala (c.c.) nın sevdiklerine ve beğendiklerine de sirayet eder.
Sevgi fayda için olsaydı vefat eden peygamberler, evliye ve alimler sevilmezdi. HALBUKİ HEPSİNİN SEVGİSİ MU’MİN’LERİN KALBİNDE BAKİDIR.
O halde;
Alimleri, seyyidleri, sofileri, zahidleri, abidleri, bunlara hizmet edenleri ve dostlarını seven, Allah (c.c.) için sevmiş olur. Fakat, sevgi, sevdiği kimse için makamını ve malını feda etmekle anlaşılır. Sevgide imanı o kadar olanlar vardır ki, Ebu Bekri’s-Sıddık (Radiyallahu anh) gibi bütün malını bir anda verirler. Bazıları da malının yarısını verirler. Hazreti Ömer ( radiyallahu anh). Bazıları da az bir şey verirler. Az da olsa, hiç bir müslümanın kalbi, bu sevgiden mahrum değildir.
Allah (c.c.) için Düşmanlık Nasıl Olur?
Devam edecek….
Kimya-yi Saadet (İmam-ı Ğazali)
Allah (c.c.) bizleri ve sizleri Sadece kendi rızasını gözeterek Sevmeği ve sevilmeyi İhsan buyursun. AMİN….
Fuad Yusufoğlu
Etiketler: ilim öğretmenın fazilet, İmam Gazali, sadaka, Tasavvuf
30 Haziran 2008, 20:59 tarihinde.
23/4/2007 – . . .
Yazan: DaMLaLaRaLTiNDa
Bugün yine Erzurum’a gidiyorum. Güzelliklerinizi paylaştığınız için, Allah razı olsun Amcacım, gerçekten çok kıymetlisiniz, dünya için ve dünyada yaşayan herkes için.
Muhabbet ve dua ile Amcacım…
30 Haziran 2008, 21:00 tarihinde.
24/4/2007 – selam amcacigim
Yazan: SEMA1
İnsanlar ve yaratılanlar sevilmeden Allah sevgisine erişilemez.
İman sevilmeden Allah sevgisine ulaşılamaz.
Peygamber sevilmeden Allah sevgisine ulaşılamaz.
İmanda kemale erişmeden Allah sevgisine ulaşılamaz.
Sizin gönül dostunuz Allah’tır.
İnsanlar ve varlıklar, Cenâbı Allah’ın sonsuz isim sıfatları nın manalarının karışık oluşarak yoğunlaşmasından meydana gelmiştir. Her bir yaratılanın, Mutlak Varlık’tan kaynaklanan bir yaratılış sebebi vardır. Oluş sırları ile donanmış bu yaratılışın en üstüne de insan oturmuştur. Cenâbı Allah; dilediği Yüce Özellikler’ini insana yansıtmış, bir bakımdan kul Yaratıcı’nın aynası olmuştur. İnsanlar birbirine ancak sevgi ile yaklaşmalıdır. Sevgi, parçadan (insandan) bütüne (Allahü Teâlâ’ya) giden yolun kılavuzudur.
Sevgi, yalnız insanlara değil, Cenâbı Allah’ın görüntüleri olan bütün yaratılmışlara da gösterilmelidir. İman edenlerden başlayarak bütün insanlar, hayvanlar, bitkiler ve bilip bilmediğimiz bütün varlıklar sevilmelidir. Bu gerçek, büyük tasavvuf şairi Yûnus Emre’nin sözleriyle en güzel ifadesini bulmuştur : ” Yaratandan ötürü, yaratılanları severim.”
Selam ve dua ile saygi ve sevgilerimi gonderiyorum…
30 Haziran 2008, 21:00 tarihinde.
24/4/2007 – SELAMÜN ALEYKÜM…
Yazan: sivist
Rabbim, Rabbim,
bu işin bildim neymiş türkçesi,
Senin aşkın ateştir,
ateşin gül bahçesi.
Sağlıcakla kalın.
30 Haziran 2008, 21:00 tarihinde.
24/4/2007 – selam…
Yazan: pamuk74
Ziyaretiniz ve yorumunuz için Allah razı olsun Fuad Amca.Dualarımdasınız zaten.Allah’a emanet olunuz.Hoşçakalın.
30 Haziran 2008, 21:01 tarihinde.
24/4/2007 – amin…
Yazan: azadgulu
Allah (c.c.) bizleri ve sizleri Sadece kendi rızasını gözeterek Sevmeği ve sevilmeyi İhsan buyursun..AMİN….
ALLAH İÇİN SEVMEK ,,,Karşılıksız sevmek..
Fuad amca nasılsın?Msn de denk gelemedik bi türlü…Kısmet …Hayırlı günler dileyip Allaha emanet ediyorum seni ve aileni…Allaha emanet olun…
25 Temmuz 2009, 15:00 tarihinde.
BENCE HARİKA BİR SİTE BU KİM YAPMIŞSA ELLERİNE SAĞLIK :)
25 Temmuz 2009, 15:56 tarihinde.
Sevgili canım kardeşim Ece…
Hüsnü zanınız için Teşekkürler.
Dualarını beklerim..
Zaten bu sitenin yapılmasının gayesinin amacı GELENLERİN BOL BOL DUA yapmalarıdır.
Bir kardeşimizn ‘ALLAH RAZI OLSUN’ demesi İnşaallah bizim için dünya ve dünya içindekilerden daha KIYMETLİDİR.
Her zaman beklerim..
Sevgilerimle…