Behâeddin Muhammed bin Muhammed Buhari (Şah-i Nakşibend Kaddasallahu sirreh)- 12
Şah-i Nakşibend hazretleri (kadesallah-u sirreh) nin mübarek makberleri
Behâeddin Muhammed bin Muhammed Buhari (Şah-i Nakşibend Kaddasallahu sirreh)- 12
İmâma dedim ki;
-“Zat-i âliniz benim hakkımda böyle düşünüyorsunuz, fakat ben yaldızlı ve parlak bir tuncum.”
Ben böyle deyince, imâm efendi bana şu beyti okuyarak cevap verdi.
-“Kalbinin yönünü aşk pazarına çevir.
Demirin halis olması ateş iledir.”
-“Bu söz kalbimde öyle tesirli oldu ve içime öyle bir dert salıp, beni öyle bir aşka düşürdü ki, ben bu aşk ile kararsız kaldım.”
Bundan sonra Allah-u Teâlâ bana lütuf ve kereminden kapılar açtı.
-“Önceki dostlarımdan birkaçı, bir gece yoluma çıktılar. Bana her biri bir şeyler söyledi. Böylece benim kendilerine uymam için çok uğraştılar. Onlara tabi olmak isterken, Allah-u Teâlâ’nın inayet-i ile bir ayet-i kerime de bildirildiği gibi, Allah-u Teâlâ’nın açmış olduğu kapıyı kapatmaya ve kapamış olduğu kapıyı açmaya kimsenin gücü yetmez. Dedim.”
Bu söz, eski dostlarıma çok te’sir etti.
-“Onlar da benim bulunduğum yola girdiler. Benim bütün gayretim, Allah-u Teâlâ’dan başka her şeyi bırakıp, Allah-u Teâlâ’ya (rızasına) kavuşmaktı. Allah-u Teâlâ’ya sonsuz hamdü senâlar olsun ki, bana inâyet-i Rabbani erişerek maksadıma kavuşturdu..”
Şah-i Nakşibend hazretleri (k.s.) yine şöyle anlatmıştır;
-“Talebeliğimin ilk günlerinde, büyük kocam Hâce Muhammed Bâbâ Semmâsi hazretleri (r.a.) nin emrettiği şeylerin hepsini yerine getirdim. Bunların faidelerini ve te’sirlerini kendimde gördüm.”
Hocam bana;
-“Resulullah (s.a.v.) ın ve Eshab-i kiram (r.anhüm) ın yolunda bulunmamı söylemişti. Ben bu vasiyeti tuttum. Bu hususta son derece dikkat ve gayret gösterdim. Âlimlerin meclisine devam edip, nasihatlarını dinledim. Âlimlerin eserlerini okuyup, bildirenlere göre amel ettim. Allah-u Teâlâ’nın ihsaniyle bunların faidesini gördüm.”
-“Tasavvuf’da en faydalı ve maksada çabuk kavuşturan şey, Allah-u Teâlâ’ya cân-ı gönülden, kendinden geçerek duâ ve niyaz etmek, yalvarmak ve Allah-u Teâlâ’nın rızasını istemek, nefsi ezmek, onu mağlup etmektir. İşte bizi bunun için bu kapıdan içeri aldılar. Her ne bulduksa, bu sebeple bulduk. Bu mekanda sarı yüz ve eski elbise ararlar. Atlas ve ipeğin pazarı buradan başka yerdedir. Bir Salih hakikat yolunda kendi nefsini Fir’avn’ın nefsiyle mukayese etmeli ve kendi nefsini onun nefsinden yüzbin defa aşağı görmeli. Eğer böyle olmazsa, o Salih hakikat yolunun ehli olamaz. O yolda yokluk, nefse tezkiye kolay değildir. Fakat bu, yolda maksada ulaşmak çin bir ipucudur. İşte ben de bunun için, nefsimi varlıkların her tabakasına nisbet edip, bu yolda yürüdüm. Nefsimi kainatteki her şey ile karşılaştırdım. Hakikatte her şeyi, her varlığı, her mahluku daha üstün ve daha hoş gördüm. O hale geldi ki, nefsim ile varlıklardan herhangi biri arasında kıyas yaparak düşündüm. Kendimi aşağı ve aciz gördüm. Bu, benim içimdeki her türlü kir ve pası temizledi. Kainatta ne varsa hepsinden faide gördüm. Fakat nefsimden hiçbir faide görmedim. Nefsimin önüne geçmemiş olsaydım, onu terbiye etmeseydim, beni bu kapıdan içeri almadıkları, bu makama koymadıkları gibi, nefsimin daha bana nice zararları olacaktı.”
Devam edecek…
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Silsile-i Âliye’nin ondördüncüsü olan Allah-u teâlâ’nın sevgisini kalblere nakşettiği için “Nakşibend” de denilen Behâeddin Muhammed bin Muhammed Buhari (Şah-i Nakşibend Kadasallah-u sirrehu) nin yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.
Fuad Yusufoğlu