Behâeddin Muhammed bin Muhammed Buhari (Şah-i Nakşibend Kaddasallahu sirreh)- 18
Diyare Rabia Köprüsü(10 Gözlü köprü) Diyarbakır
Sonra arkasından;
-“Hoş geldin Türkistanlı derviş.” Dedi.
Beni yanına yaklaştırıp, koynundan bir ekmek çıkardı. Ekmeği parçalayıp yarısını bana verdi.
-“Ey derviş, bu ekmeyin yarısını sana verdiğim gibi, bu mülkün yarısını da sana verdim.” Dedi.
Bu hadiseden sonra “Serahs” şehrine girdim. Çarşıya girince, bir başka divâne gördüm.
Çocuklar onu taşa tutuyorlardı;
-“Bu divânenin adı nedir?” diye sordum.
Bana;
-“Câvâdâr’dır. Bu beldenin divânelerindendir.” Dediler.
Kendi kendime;
-“Bundan da izin alayım.” Dedim.
Bir taraftan da çocuklar onu taşa tutuyorlardı. Bana bakıp;
-“Ey Türkistan’lı derviş, söz divâne dâvud’un söylediği gibidir.” Diyerek ilk karşılaştığım kimse ile görüşüp konuştuğumuz şeylere işaret etti.
Bundan sonra bende güzel bir hal, cem’ıyyet hasıl oldu. Yemek arzu ettim ve;
-“Herhalde bu şehirde Behâeddin Buhâri hazretleri (k.s.) nin sevenlerinden bir kimse bulunur ve ben ilk lokmayı onun elinden yerim.” Dedim.
Bu sırada yanıma birisi gelip;
-“Ben Behâeddin Buhâri hazretleri (k.s.) nin hizmetçilerindenim. Evime buyur.” Dedi.
Beni evine götürdü. Üç çeşit yemek getirdi.
Sonra bana;
-“Behâedddin Buhâri hazretleri (k.s.) “Behrâb” denilen yere gitmişler, oradan da buraya teşrif edecekler. Buraya teşrif edinceye kadar sen bizde kalacaksın, senin yerin burasıdır.” Dedi.
Devam edecek…
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Silsile-i Âliye’nin ondördüncüsü olan Allah-u teâlâ’nın sevgisini kalblere nakşettiği için “Nakşibend” de denilen Behâeddin Muhammed bin Muhammed Buhâri (Şah-i Nakşibend Kadasallah-u sirrehu) nin yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.
Fuad Yusufoğlu