‘kul hakkı’ Kategorisi için Arşiv

Gıybet- 2

10 Temmuz 2008

Beyaz su başı (Şu andaki halı) Nusaybin

Bir (Evli) kimse zina ettiğini kendi ağziyla söyleyince, taş ile recm edilmesini buyurdu.

Biri diğerine,

-“Onu köpeği taşlar gibi taşlasınlar.” Dedi

Sonra Resullullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) bir leşin yanında geçti.

-“Bu leşi yiyin.” Buyurdu.

-“Leştir nasıl yeriz,” dediklerinde

Resullullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Yediğiniz kardeşlrinizin eti bundan daha kötüdür. Günahı da bundan büyüktür.” Buyurdu.

Eshab-i Kiram birbirleriyle doğru görüşür ve gıybet etmezlerdi ve bunu en üst ibadetlerden bilirlerdi. Buna uymamayı ise munafıklık sayarlardı.

Katâde (radiyallah-u anh) buyuryor;

-“Kâbir azabı üç kısımdır; Üçte biri gıybet, üçte biri söz taşımak, üçte biri de elbisesini bevilden korumamaktır.”

İsa Aleyhis selam, havarileri ile ölü bir köpeğin yanından geçiyordu.

Havarileri;

-“Bu hayvan ne pis kokuyor.” Dediklerinde,

İsa Aleyhis Selam;

-“Onun o beyaz dişleri ne güzeldir.” Buyurdu.

Bununla onlara, neyi görürlerse, iyi taraflarını söylemelerini öğretti.

Bir domuz, İsa Aleyhis Selam’ın yanından geçti.

İsa Alayhis selam;

-“Salâmetle git.” Buyurdu.

Havarileri;

-“Ya Ruhullah! Domuza da böyle söylenir mi?” dediklerinde

İsa Aleyhis Sealam;

-“Dilimi iyilikten başka bir şeye alıştırmak istemiyorum.” Buyurdu.

Ali Bin Hüseyin (Radiyallah-u anh) gıybet eden birini gördüğünde,

-“Sus! Bu, Cehennem köpeklerinin yiyeceğidir.” Buyurdu.

Devam edecek…

Kimyay-i saadet (İmam-i Ğazali)

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Dilleri, kalbleri her zaman zikir’le iştigal eden Gıybet etmeyen Salih kullardan eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Gıybet- 3

10 Temmuz 2008

Beyaz su ile siyah suyun birleşmesi görüntüsü (Nusaybin)

Gıybetin çeşitleri;

Gıybet, doğru olsa bile bir kimsenin arkasında ondan bahsedip, duyudğu zaman üzeleceği şekilde konuşmasıdır. Yalan söylerse, iftira ve bühtan olur.

Bir kimsenin kusurunu, noksanlığını ifşa etmek gıybet’tir. Soyunda, elbisesinde, hayvanında, evinde, işinde de olsa aynıdır.

Şöyle ki;

Bedeni için söylenen; uzun boludur, siyahtır,

Soyda ise; Hindu’dır, hamamcı çocuğudur, dokumacı çocuğudur.

Ahlâkta ise; kötü huyludur, gururludur, uzun dillidir, kötü kalblidir, acizdir ve bunun gibi şeyler.

İşinde ise; Hırsızdır, haindir, namaz kılmaz, rükû ve secdeyi tam yapmaz, Kur’an-i Kerim’i yanlış okur, temiz elbise giymez, zekat vermez, haram yer, dilini korumaz, çok yer, çok uyur, yerinde oturmaz

Giydiği elbisede; Yenleri geniş, eteği uzun ve çirkin demek

Ve Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem);

-“Bir kimse hakkında bir şey söylendiğinde o kimse onu duyduğunda rendice olacaksa olacaksa o sözü doğru bile olsa gıybettir.” Buyurduğu şekilde olan her şey gıybettir.

Aişe (Radiyallah-u anha) buyuryor;

-“Bir kadın için, kısadır” dedim.

Resullullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Gıybet ettin, tükür bakayım.” Buyurdu.

-“Tükürdüm, bir parça kan geldi.”

Bazıları demişlerdir ki; Bir kimsenin günahını söylemek gıybet olmaz. Zira bu kötü işi bildirmek de dindendir.

Bu iş hatâdır, Fakat fasıktır,içki içer ve namaz kılmaz demeleri doğru değildir. Ancak bundan sonra anlatacağımız özürle olabilir.

Zira Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) gıybetin sınırını, o kimseye kerih gelmek şartıyle çizmiştir. Bunlar ise üzer ve kerih gelir. Söylemekte fayda yoksa söylememelidir.

Devam edecek…

Kimyay-i saadet (İmam-i Ğazali)

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Dilleri, kalbleri her zaman zikir’le iştigal eden Gıybet etmeyen Salih kullardan eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Gıybet- 4

10 Temmuz 2008

Siyah suyun Beyaz suyla birleştiği yer

Bil ki Gıybet;

Yalnız dil ile değil, göz, el, işaret ve yazmak ile de olur ve hepsi de haramdır.

Aişe Radiayallah-u anha) buyuruyor;

-“Bir kadına elimle, kısadır diye işaret ettim.”

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Gıybet ettin.” Buyurdu.

Bunun gibi, bir kimsenin hâlini bildirmek için, topal yürümek, gözünü şaşı yapmak gibi şey’ler de gıybettir.
Fakat ismini söylemeden, bir kimse böyle yaptı demek gıybet olmaz. Bundan da, orada olanlar kimi kasdettiğini anlarlarsa gıybet olur. Haram olur.

Gıybet edenin yanında;

-“Subhanallah, ne kadar şaşılır.” Gibi sözler söylememelidir. Zira anlatan daha çok sevinir. Yahut da dinlemiyenleri ikaz etmiş olur.

-“Filan kimsenin böyle bir işe veya hâle düşmesine çok üzüldüm. Allah iyi etsin.” Demelidir.

Bir gün Ebû Bekir ile Ömer (Radiyallah-u anhuma) beraber gidiyorlardı.

Birbirlerine;

-“Filan kimse çok uyuyor.” Dediler.

Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) den yiyecek istediler.

Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Siz yemişsiniz.” Buyurdu.

-“Ne yediğimizi bilmiyoruz.” Dediler

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Evet, karedşinizin etini yediniz. İkiniz de aynısınız. Biriniz söyledi, diğeri dinledi.” Buyurdu.

Hadis-i Şerif’te (sallallahu aleyhi vesellem);

-“Bir Müslüman kardeşini gıybet edene karşı onu himaye etmeyip bırakanı, allahu- Teâlâ da, en lüzümlu zamanda bırakır.” Buyuruldu.

Devam edecek…

Kimyay-i saadet (İmam-i Ğazali)

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Dilleri, kalbleri her zaman zikir’le iştigal eden Gıybet etmeyen Salih kullardan eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Gıybet- 5

10 Temmuz 2008

beyaz su dağları (Nusaybin)

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki;

-“Hâk Teâlâ (c.c.) üç şey’i Müslümanlara haram kılmıştır; Müslümanların kanını, malını ve sû-i zan etmeyi.”

Açıkça bilinmeyen, duyulmayan ve insaf ve adalete uymayan şey’lerden kalbe gelenleri şeytan getirir.

Allah-u teâlâ;

-“Ey İman edenler, eğer bir fasık size haber getirirse onu tahkik edin. (yoksa) bilmeyerek bir kavme sataşırsınız da yaptığınıza pişman olursunuz.” Hucûrat suresi Ayet; 6 Buyuruyor.

Şeytan gibi fasık yoktur. Haram olan, o şey’i öyle olduğuna karar kılmasıdır. Gayri ihtiyarı kalbe gelip, gelmemesine uğraştığın düşünceler günah değildir.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyuryor;

-“Mü’min sû-i zandan tamamen boş olamaz. Fakat onun selameti, kalbinde hakikat olarak yer etmemesindedir.”

Şüpheli olan şeyleri elden geldiği kadar iyiye yorumlamalıdır.

Kimyay-i saadet (İmam-i Ğazali)

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Dilleri, kalbleri her zaman zikir’le iştigal eden Gıybet etmeyen Salih kullardan eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Arkadaşlık hakkı

12 Temmuz 2008

dsc09133-tem-yolu-uzerindeki-bir-selale-cag-cag-deresi.JPG

Billuri Göleti (Nusaybin)

Bir kimse ile arkadaşlık akdedince, nikah akdi gibi bazı haklar ortaya
çıkar. Peygamber efendimiz (s.a.v.) buyuruyorlar ki:

-”İki kardeş birbirini yıkayan iki el gibidir.”

Burada 10 hak vardır:

1- MAL (para ) HUSUSUNDADIR:

Burada en yüksek derece, arkadaşının hakkını kendi hakkına takdim etmek, bir müslümanı kendine tercih etmektir, arkadaşının ihtiyacını karşılamaktır.

Utbe-tüll Ğulam (r.a.) ın bir arkadaşı vardı..

-”Bana dört bin dirhem gümüş lazımdır” dedi.

Cevabında;

-”Gel iki bin gümüş vereyim” dedi,

Onunla arkadaşlık yapmaktan vazgeçti ve;

-”Allah için sevdiğini söyleyip, dünya işi için isâr yapmamaktan utanmıyor musun” dedi.

Halifenin yanında sufilerden bazısı gammazlık yapıp fena sözler söylediler. Hepsini öldürmek için kılıç getirtti. Ebu’l Hasan Nuri (r.a.)onların arasında idi, en önce kendisini öldürmesi için öne atıldı.

Halife;

-”Niçin böyle yaptın?” dedi.

-”Onlar benim din kardeşlerimdir, canımı onlara feda etmek istedim.”dedi.

Halife;

-Bböyle insanlar öldürülmez” diyip hepsini salıverdi.

Fethi Musuli (r.a.): bir dostunun evine gitti. Arkadaşı evde yoktu.

Cariyesi:

-”Bir kap getirdi stediğin kadar bunlardan al” dedi.

Akşam evine dönünce cariyenin yaptığı işi duyunca onu azad eyledi.

2- HİZMET HUSUSUNDADIR:

Hasan Basri (r.a.) buyuruyor ki:

-”Din kardeşlerimiz bize, ehlimizden ve evladımızdan daha azizdirler, çünkü onlar bize ahireti, çoluk çocuk ise dünyayı hatırlatıyor”

Din büyüklerinden bazıları vardı ki, din kardeşi öldükten sonra kırk sene evinin ve çoluk çocuğunun ihtiyacını arkadaşlık hakkı olarak görürlerdi.

Zahidlerden birisi bir arkadaşına rastladı.

-”Nasılsın”dedi.

Arkadaşı;

-”Nasıl olayım, evimde yiyecek bir şeyi olmayan ve 500 dirhem borcu olan insan nasıl olsun”. dedi.

Arkadaşı hiç konuşmadan oradan ayrılıp koşa koşa eve gitti, evden 1000 dirhem aldı.

Arkadaşına:

-”Al 500 dirhemle evine yiyecek, 500 dirhemle de kendi borcunu öde, ama ben de söz veriyorum, bir daha hiç kimseye nasılsın demiyeceğim” dedi

3- DİL İLE OLAN HAKTIR:

Din kardeşleri hakkında iyi söylemeli, ayıp ve kusurlarını örtmeli,

Devan edecek…

Kimya-yı Saadet (İmam-i Ğazali)
Allahu Teala Hz. (c.c.) bizleri din kardeşliğinin hakkını bilen ve gözeten kullarından eylesin. AMİN…

Fuad Yusufoğlu…

Arkadaşlık Hakkı- 2

12 Temmuz 2008

dsc09303-pire-seyid-bahaaddin-navale.JPG

Navale (Nusaybin)

3- DİL İLE OLAN HAKTIR:

Din kardeşleri hakkında iyi söylemeli, ayıp ve kusurlarını örtmeli, din kardeşlerini gıybet eden olursa cevap vermeyip, o kimse duvarın arkasında oturmuş konuşanı dinliyor farzetmelidir. Arkadaşıyla arası açık olsada sırlarını ifşa etmemelidir. Kusurlarını araştırmamalıdır.

Bilmelidir ki:

-“Kusursuz bir kimse ararsa, hiç bir zaman bulamaz ve arkadaşsız kalır.”

Büyükler buyuruyor ki:

-”Bir kimse ile dostluk yapmak istersen, ona kız ve sonra gizlice bir adam gönderip, onun yanında seni kötülemesini söyle. Eğer senin sırrını ifşa ederse, onunla arkadaşlık yapma.

Bir kimse dostuna gizli bir şey söyledi, ve

-”Hatırında mıdır?” dedi.

Dostu:

-”Hayır unuttum “dedi.

4- ONA SEVDİĞİNİ VE ACIDIĞINI SÖYLEMELİDİR:

Her halini sormalı, üzüntü ve neşesine ortak olduğunu bildirmeli, onun üzüntü ve neşesini, kendi üzüntü ve neşesi bilmelidir.

5- DİN KARDEŞLİĞİNE İLİM VE DİNDE OLANLARI ÖĞRETMESİDİR:

Çünkü, Allah (c.c.) için kardeş olanların birbirini cehennemden korunması, dünya sıkıntılarından korumasından mühimdir.

Bir din kardeşin, sana kimsenin olmadığı bir yerde tatlılıkla bir kusurunu söylerse, ona teşekkür etmelisin. Kızmamalısın. Bu şuna benzer ki, bir kimse sana, koynunda yılan veye akrep var dese, bu sözüne kızmazsın, hatta memnun olursun. İnsandaki bütün kötü sıfatlar, yılan ve akrep gibidir.

6- HATA VE KUSURUNU AFFETMELİDİR:

Büyükler buyurmuştur ki:

-”Bir din kardeşin sana bir kusur ederse, kendinde onun 70 çeşit özürünü ara. Nefsin kabul etmezse, nefsine de ki:

-”işte senin kötü huyun.”

Ebu Derda (r.a.) ya:

-”Din kardeşin günah işledi, onu düşman tutmuyor musun?”

Denildi ki;

-”Günahına düşmanım ama o benim kardeşimdir”.

Bir kimse bir kişiyle kardeşlik etmezse suç değildir,kardeşliği keserse suçtur.

7- DOSTUNU,DİN KARDEŞİNİ DUA İLE ANMALIDIR:

Hayatında da öldükten sonra da böyle olmalıdır. Bunun gibi ehlini ve çocuklarını da gözetmeli, dua etmelidir, kendine dua ettiği zaman ona da dua eyle ki, bu hakikatta kendine dua eylemendir.

Abdulaziz’e Dabbağ Hz. (k.s.): mürşidi vefat ettiği zaman daha ilmini bitirmemişti, mürşidinin vefatından sonra oradan ayrılmadı, mürşidinin çocuklarına hizmet etti, onların tahsili için çalıştı, dünya işlerinde hizmet etti.

Ta ki mürşidinin ruhaniyesi, zahır olup ona hilafeti teslim etti.Vefat eden bir mürşitten terbiye alan kimse UVEYSİ olur, makam bakımından sevabı çok büyüktür. Üstat BEDİÜZZAMAN Hazretlerinin İmam-ı Rabbani Hz.’nin (k.s.) ruhaniyetinden istifade ettiği gibi;

Kardeşlik öyledir ki:

Sen öldüğünde varisler malını paylaşırken, o din kardeşin mezardaki halini düşünüp senin için dua eder.

8- SEVGİDE, DOSTLUKTA VEFALI OLMALIDIR:

Vefakarlığın manası, ölümden sonra,ehlini, çocuklarını ve dostlarını unutmamalıdır.

Peygamber (s.a.s.) Efendimizin yanına ihtiyar bir kadın geldi. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz ona çok ikramda bulundu, Eshab-ı Kiram(r.a.) bu yakın alakaya hayret etti.

Buyurdu ki (s.a.v) :

-”Bu kadın, Hatice (Radiyallahu Teala Anha) zamanında bize gelirdi, ahda vefa imandandır.”

Dostun düşmanıyla dost olmamaktır. Belki onun düşmanını, kendi düşmanı bilmelidir, çünkü bir kimse, bir kimseyi sever, düşmanını da severse, sevgisi zayıf olur.

9- ARALARINDA ZAHMET EDİCİ ŞEYLER OLMAMALIDIR:

Hz.Ali (r.a.) buyuruyor:

-”Dostların en fenası, seni kendisine hizmete ve zahmete zorlayandır”

10- KENDİNİ BÜTÜN DOSTLARDAN AŞAĞI BİLMEKTİR:

Onlardan bir şey beklememeli, her şeyine hakkıyla riayet etmelidir. Din büyükleri buyuruyor ki;

-”Kendini din kardeşlerinden üstün gören günahkar olur, kendisini onlar gibi görürse kendisi de onlarla üzülür. Onlardan aşağı görürse kendiside onlarda rahat selametle olurlar.

Cüneyd’e Bağdadi Hz. (k.s.) buyurdu ki;

-”Senin sıkıntı ve cefalarını çekecek bir kimse arıyorsan bulamazsın, sıkıntı ve cefalarını çekeceğin bir kimse arıyorsan burada çok vardır.”

Kimya-yi Saadet (İmam-i Ğazali)

Allahu Teala Hz. (c.c.) bizleri din kardeşliğinin hakkını bilen ve gözeten kullarından eylesin. AMİN…

Fuad Yusufoğlu…

Müslumanlık Hakkı

12 Temmuz 2008

dsc09309-kasyane-fuadyusufoglu.JPG

Navale (Nusaybin)

Herkesin hakkı yakınlık derecesine göredir. Yakınlığın ise dereceleri vardır. En kuvvetli bağ Allah için olan kardeşliktir. Böyle kardeşliği olmayıp fakat Müslüman olmanın da hakları vardır.

1- KENDİSİNİN BEĞENMEDİĞİNİ HİÇ BİR MÜSLÜMAN İÇİN DE BEĞENMEMELİDİR:

Peygamber Efendimiz (s.a.s.)buyuruyor: “Mü’minler bir beden gibidir, bir uzvu acıyınca,bütün uzuvları bunu duyar ve acır” buyurdu.

Musa (a.s.) sordu:

-”Ya Rabbi kullarından daha adil hangisidir?”

Allahu Teala (c.c.);

-”Kendisini başkalarından aşağı görendir..” buyurdu.

2- ELİNDEN VE DİLİNDEN HİÇ BİR MÜSLÜMAN ZARAR GÖRMEMELİDİR:

Peygamber Efendimiz (s.a.v.)Buyurdu:

-”Müslüman kime derler biliyor musunuz?”

Eshabi Kiram (r.a.)

-”Allah ve Resülü daha iyi bilir “dediler.

Resulüllah (a.s.v.) Buyurdu ki:

-”Müslümanların, elinden ve dilinden zarar görmedikleri kimsedir.

Eshab (r.a.);

-”Mu’min kime denir.”dedi.

Resulullah (a.s.v.)” Buyurdu ki:

-”Müslümanların bedenlerinin ve mallarının,kendisinden emin olduğu kimsedir.”

Mücahid (r.a.) buyuruyor:” Cehenemde olanlara Allah’u teala hazretleri (c.c.) öğle yaralar verir ki, bütün bedenleri sızıp akar, yalnız kemikleri kalır. Sonra bir ses

-”Bu nasıl bir elemdir?” der

-”Çok şiddetlidir.” Derler.

Ayni ses;

-”Bu dünyada Müslümanlara verdiğiniz sıkıntının karşılığıdır .” der…

3- HİÇ KİMSEYE KİBİRLENMEMELİDİR:

Çünkü Allah’u teâla hazretleri (c.c.) kibirlileri sevmez, hiç kimseye hakaret gözü ile bakmamalıdır. Çünkü: o kimse Allah’ın veli kulu olabilir, fakat o bilmez Allah’u teâla hazretleri (c.c.) evliye kullarını herkesin nazarından örtmüştür…

4- MÜSLÜMANLAR HAKKINDA HİÇ BİR DEDİKODUYU DİNLEMEMELİDİR:

Adaletle konuşanın sözünü dinlemelidir hadisi şerifte.

-”Söz taşıyan bizden cennet’e giremez.”buyuruldu.

Bilmelidir ki:
Bir kimseyi senin yanında kötüleyen, senide başkasının yanında kötüler. Böyle kimseyle uzak durmalı…

5- AFETMEYİ SEVMELİDİR:

İkrime (r.a.) Buyurdu:

-”Allah’u Tela hazretleri Yusuf (a.s.) a senin dereceni ve ismini, kardeşlerini afet tiyin için büyük eyledim”

Hadisi şerifte;
“Din kardeşini afedenin, izzeti ve büyüklüğü artar.” Buyuruldu..
.
6- KARŞİSİNDEKİ İSTER İYİ, İSTER KÖTÜ OLSUN ELLİNDEN GELENİ YAPMALIDIR:

Peygamber efendimiz (s.a.v.):

-”Elinden geldiği kadar, herkese iyilik et, eğer o buna layık değilse, sen layıksın.”diye buyurdu.

7- YAŞLILARA HÜRMET ETMELİDİR:

Peygamber efendimiz (s.a.v.)şöyle buyurmuş:

-”Yaşlılara, büyüklere hürmet etmeyen, çocuklara acımayan bizden deyildir”

8- KOMŞU HAKLARAINI GÖZETMELİDİR:

Komşunun varsa eziyetlerine katlanmalı ikramda bulunmalı. Sıkıntılarını paylaşmalı…

Kimya-yi Saadet (İmam-i Ğazali)

Allah’u teala hazretleri bizleri Müslümanların Haklarına kendi rızası gibi riayet etmesini musayyer eylesin. AMİN…

Fuad yusufoglu

dsc0606060601.jpg

BÖYLE İDİ…

dsc0815081501.jpg

BU HALE GETİRDİLER…

dsc0600360031.jpg

BÖYLE İDİ…

dsc0813781371.jpg

BU HALE GTİRDİLER…

dsc059845984bykelale1.jpg

BÖYLE İDİ….

dsc082148214elaleyenihal1.jpg

BU HALE GETİRDİLER…

Peki sebep….?

Sebep basit….

Sadec iki kelime; “Dünya menfaatı…”

Tarla sahibi tarlasını bir kaç metre GENİŞLETMEK, Tarlasına bir kaç metre arazi eklemek için bu doğa harikasını yukarıda da görüldüğü şekilde nehrin yatağını değiştirmek suretiyle bu hale getirdi…

Eveeeeeeet….

Diyoruz ya…

Bu Dünya Fanidir. Kimseye kalmaz..

Bu fani dünyaya doyulmaz…

Aceba Bu fani dünyaya doyanlar olmuş mu? Evet olmuş…. Ancak ne zaman?

Evet ne zaman …Bu gibi insanlar ne zaman doyar….Ancak mezarda ağızlarına bir yudum toprak girdiği zaman doyarlar; veya ağızlarını bir yudum toprak doyurur…

Ama… Bir de ama’sı var….

Merak etmeyin Bu da Allah (c.c.) ın bir İlahı kanunıdir…

Bakarsın bir gün bu nehir gene eski halını alir ve belki de bu adamın arazısından; Onun dereden aldığının iki katını kendine bir pay eder…

Belki….
Kim bilir…
Allah (c.c.) her şeye Kadirdir…

Sevgiyle kalın… Duayla kalın…
Fuad Yusufoğlu

Yetimi gözetmek

13 Temmuz 2008

dsc00374-fuadyusufoglu-girnavas.JPG

Girnavas mevki-i (Nusaybin)

Hadis bilginlerinden bir topluluk tahriç ettiği ve Hakim (r.a.) ınde doğruladığı bir hadisi şerifte:

-“Allah-u Teala (c.c.) Yakub (Aleyhisselam) a şöyle buyurdu:

-“Gözünün görmesinin gitmesinin (ama olmasının) belinin bükülmesinin ve kardeşlerinin Yusuf (Aleyhis selam) a yaptıklarının sebebi şudur:

-“Yakub (aleyhisselam) a, yoksul, aç bir yetim gelmişti. Kendisi bir koyun kesmiş, efradi ailesiyle yiyordu. Yetime ondan yedirmediler.

Sonra Allah Teala (c.c.) Yakub (aleyhis selam) a şöyle bildirdi.

‘Allah(c.c.) mahlukatından yetimleri ve yoksulları sevdiği kadar hiç bir şey sevmez.’ Sonra Allah (c.c.) Yakub (Aleyhis selam) a yemek hazırlayıp yoksulları çağırıp yedirmesini emreder. Yakub (Aleyhis selam) da Allah (c.c.) ın emrini yerine getirir.

Buhari (r.a.) ve Müslim (r.a.) Ebu Hüreyre (r.a.) den rivayet ederler:

Resulüllah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyuruyor ki;

-“Dul ve yetimler için çalışan, Allah (c.c.) yolunda cihad eden gibidir.”

İbni Mace (r.a.) rivayet eder;

Resulüllah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyuryor ki;

-“Dul ve yetimler için çalışan kimse, Allah (c.c.) yolunda cihad eden ve gece gündüz namaz kılan, Gündüz oruç tutan gibidr.”

Seleften biri der ki;

-“Ben ilkin sarhoştum. Günah işlemekten geri kalmazdım. Bir gün bir yetim gördüm. Ona, babanın çocuğuna ikramından daha çok ikram ettim. Sonra yatıp uyudum. Rü’yamda cehennem zebanilerini gördüm. Beni şiddetle yakalayıp cehenneme götürüyorlardı.

-“Bir de baktım ki, O yetim çocuk beni götürmelerine itiraz edip, Zebanilere:”

-“Onu bırakın ta ki, Rabbım (c.c.) a müracaat edeyim.” dedi.

Zebaniler bunu kabullenmekten kaçındılar Bu sırada:

-“Onu bırakın. Onu yetime ihsan ettiği için, yetime bağışladı.” Diye nida geldi.

Bunun üzerine uyandım. O günden beri yetimlere ikram etmekte daha çok gayret sarf ettim.”

Mearicün Nübüvve (Altiparmak)

Allah-u Teala hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri hidayet eylesin…Dünya sevgisi nin şerrinden muhafeza eylesin ..AMİN…

Fuad Yusufoğlu

Yetimi gözetmek- 2

13 Temmuz 2008

dsc00984-fuadyusufoglu-sinne-dize-mevki-i.JPG

Sine dize-Mevki-i (Nusaybin)

Yüce Allah (c.c.) buyuruyor ki;

-“Gerçek, yetimlerin mallarını haksız (ve haram) olarak yiyenler karınlarına ancak bir ateş yemiş olurlar. Onlar çılgın bir ateşe (Cehenneme) gireceklerdir.”Nisa suresi ayet: 4/10

Katade (Radiyallahu anhu) der ki;

-“Ayet-i kerime, CATAFAN Kabilesinden bir adam hakkında nazil olmuştur. Bu adam kardeşinin yetim olan küçük çocuğunun malına vasi olmuş ve çocuğun malını haksız yere yemişti. Ayeti kerime deki,”Haksız yere ve haram olarak yemek” kaydedilmiştir. Bu kayıt ile, fıkıh kitablarında beyan edilen şartlar dahilinde vasinin yetimin malından yemesi çıkar. (O şartlar müvaccehesinde yemesi Helal olur.)”

Nitekim Cenabı Hak buyuruyor ki;

-“Velilerden kim zengin ise (yetimin malını yemeye tenezzül etmesin) kaçınsın. Kim de fakir ise o halde örfe göre (bir şey) yesin. Artık onlara mallarını teslim ettiğini zaman karşılarında şahid bulundurun.Tam bir hesab sonucu olmak bakımından ise şahid olarak Allah (c.c.) yeter.” Nisa Suresi ayet: 4/6

Yani:

Veli yetimin malından ancak ihtiyaci olduğu kadar yer. Yahud malından borç olarak yer. Veyahud da zor durumda kalırsa yetimin malından çalıştığının ücreti kadarını yer. Borç aldığı vakit ileride eğer durumu düzelirse borcunu öder. Düzelmezse vermez. O kendisine HELAL olur.

Allah-u Teala (c.c.) hazretleri bu ayetten önceki ayette yetimlerin hakkına riayet edilmesi ve itina gösterilmesi;

Hususunu beyan buyurmuştur;

-“Arkalarında aciz ve küçük evladlar bırakdıkları takdirden onlara karşı (halleri ne olacak diye düşünüp) endişe edenler, (himayeleri altındeki yetimler ve diğer mirasçılar hakkında da aynı hissi taşımamaktan) saygi ile korksun (lar), Allah (c.c.) tan sakınsınlar, (gerek vasiler, gerek onların nezdinde bulunanlar hatıra gönüle bakmayarak) sözü dosdoğru söylesinler.” Nisa Suaresi ayet: 4/9

Ayeti kerimenin ifade şekli ölürken malının üçte birinden fazlasını vasiyet eden hakkındadır diyenlerin hilafına delalet ediyor.

Allah-u Teala (c.c.) Davud (aleyhisselam) a vahy ederek buyurdu ki;

-“Ey Davud, yetime karşı şefkatlı bir baba gibi, dul kalmış kadına karşı şefkatlı bir koca gibi ol. İyi bil ki; neyi ekersen onu biçersin.Yani, sen başkalarına nasıl muamele edersen, sana da öyle muamele ederler. Zira muhakkak öleceksin. Senin yetim çocuğun ve dul kadının geride kalır.

Yetimlerin malları ve onlara zülm etmek hakkında ayet-i kerimeye uygun bir çok hadis-i şerif gelmiştir. Bütün bu hadisler insanları korkutarak bu öldürücü ve çok büyük günahtan insanları sakındırır.

Müslim (r.a.) ve başkaları rivayet eder:

Resulüllah (Sallallahu aleyhive sellem) buyuruyor ki;

-“Ey Ebu Zer, ben seni zayıf görüyorum. Ben kendim için sevdiğimi senin için de severim. Anaya babaya emretme, yetime vasi olma.”

Mükaşefe-tül Kulub (İmam-i Ğazali)

Allah-u Teala Hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri yetimin malına yaklaşmayan kullarından eylesin. AMİN…

Fuad Yusufoğlu