‘Tabiin’ Kategorisi için Arşiv
Üveys-ül Karani (Radiyallah-u anh)- 6
23 Şubat 2009Geliye Şam’e Ziyareti civarı (Nusaybin)
Üveys-ül Karani (Radiyallah-u anh)- 6
Veysel Karani (r.a.) kendisine ‘HIRKA’ verildikten sonra Yemen’den Kufe’ye gitti. Küfe’ye gittikten sonra çok az kimse onu görebildi.
Görenlerden biri Harem bin Hayan (r.a.) dır.
Harem bin Hayan (r.a.) anlatır;
-“Üveys (r.a.) in şefaatının ne derecede olduğunu bildiren hadis-i şerifi işitince, onu görmek istedim. Küfe’ye gidip, onu aradım. Nihayet Fırat nehri kenarında abdest alırken buldum. Daha önce hakkında ma’lumatım olduğundan onu tanıdım.”
Selam verdim. Selamımı aldı. Bana baktı. Musâfeha etmek istedim, elini vermedi.
-“Allah sana merhamet eylesin, seni bağışlasın ey Üveys nasılsın?” dedim.
O’nu o kadar sevmiştim, ona o kadar acımıştım ki ağladım. Çünkü çok zayıf idi.
O da ağladı. Ve;
-“Allah sana ömür versin ey Harem bin Hayan? Nasılsın ey kardeşim? Beni sana kim gösterdi?” dedi.
Ben;
-“İsmimi ve babamın ismini nasıl bildin ve hiç görmeden beni nasıl tanıdın?” dedim.
Üveys-ül Karani (r.a.);
-“Her şeyi bilen ve her şeyden haberi olan bana bildirdi. Ruhum senin ruhunu tanıdı. Çünkü mü’minlerin ruhları birbirlerini tanırlar, birbirini göremeseler de.” Dedi.
Ben;
-“Resûlullah (Sallallahu aleyhi ve selem) dan bana haber ver.”dedim
Veysel Karani (r.a.);
-“Ben onu görmedim, O’nun haberini başkalarından işitmişim. Hadis yolunu kendime açmağı istemem. Muhaddis, müftü veya müzekkir olmağı istemem. Benim meşgüliyetim vardır. Bunlarla uğraşamam.” Dedi.
Ben;
-“Bana bir ayet okuyun. Sizden duyayım dedim. ELİMİ TUTTU. Euzü besmele okudu ve çok ağladı.
Sonra Allah-u teâlâ bir ayette;
-“Cinleri ve insanları beni tanımaları, ibadet etmeleri için yarattım.”
Bir başka ayet’te;
-“Gökü, yeri ve ikisi arasındekileri oyun olsun diye yaratmadım.” Buyuruyor.
-“İnnehû hüvel azizür-rahim’e” kadar okudu
Sonra bir seyha vurdu (feryad etti) Aklının gittiğini sandım.
İslâm âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Üveys-ül Karani (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Üveys-ül Karani (Radiyallah-u anh)- 7
23 Şubat 2009Geliye Şam’e Mevki-i (Nusaybin)
Üveys-ül Karani (Radiyallah-u anh)- 7
Sonra;
-“Ey Hayyân’nın oğlu, sen buraya niçin geldin?” dedi.
Ben de;
-“Seni tanımak, seninle sohbet etmek arzusu ile.” Dedim.
Üveys-ül Karani (r.a.);
-“Bir kimsenin Allah-u teâlâ’yı tanıdıktan sonra, herhangi bir kimse ile ahbablık etmek istemesine hiçbir zaman bir ma’na veremem.” Dedi.
Ben de;
-“Bana vasiyet, nasıhat et.” Dedim.
Üveys-ül Karani (r.a.);
-“Yattığın zaman ölümü yastığının altında bil. Kalkınca da karşında bulundur. Günahın küçüklüğüne değil, onunlaâsi olmaklığının büyüklüğüne bak! Günahı küçük tutarsan, onu yasak eden Rabbi’ni küçük tutmuş olursun. Onu büyük tutarsan, Rabbini büyük tutmuş olursun.” Dedi.
Ben de;
-“Nereye yerleşmemi tavsiye edersin?” dedim.
Veysel Karani hazretleri (r.a.);
-“Şam’a.” Dedi.
Ben de;
-“Orada geçim nasıldır?” dedim.
Üyes-ül Karani (r.a.);
-“Şübhenin ağır bastığı şu kalbe yazıklar olsun, nasihat kabul etmez.” Dedi.
Ben de;
-“Bana bir tavsiyede daha bulun?” dedim
Üyes-ül Karani (r.a.);
-“Ey Hayyan’ın oğlu! Baban öldü, Adem aleyhis selam, Davûd aleyhis selam, Muhammed Resulullah (Sallallahu alaeyhi ve selem) öldüler. Halifesi Ebû Bekir (r.a.) öldü, Kardeşim Ömer-ül Faruk (r.a.) öldü. AH ÖMER!… AH ÖMER!…” dedi.
İslâm âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Üveys-ül Karani (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Üveys-ül Karani (Radiyallah-u anh)- 8
24 Şubat 2009Dara harabaleri (Mardin)
Üveys-ül Karani (Radiyallah-u anh)- 8
Üyes-ül Karani (r.a.);
-“Ey Hayyan’ın oğlu! Baban öldü, Adem aleyhis selam, Davûd aleyhis selam, Muhammed Resulullah (Sallallahu alaeyhi ve selem) öldüler. Haklifesi Ebû Bekir (r.a.) öldü, Kardeşim Ömer-ül Faruk (r.a.) öldü. Ah Ömer!.. Ah Ömer!..” dedi.
Ben;
-“Allah sana rahmet eylesin, Hazreti Ömer (r.a.) ölmemiştir.” Dedim.
Veysel Karani (r.a.);
-”Allah-u Teâlâ hazretleri c.a.), onun öldüğünü bana bildirdi.” Dedi
Ve devam etti.
-“Ben ve sen ölülerdeniz.” Salavat okuyup, kısa bir dua yaptı
Ve vasiyettim şudur ki;
-“Allah’ın kitabını ve onda bildirilen sırat-ı mustakimi (doğru yolu) elden bırakma ve ölümü bir an unutma. Kavmine ve akrabana varınca onlara nasihat et ve Allah’ın kullarına öğüt vermekten geri durma. Ehl-i sünnette uymakta bir adım ayrılma ki,dinini kayıp edersin de haberin olmaz ve Cehennem’e düşersin.” Dedi.
Sonra birkaç dua daha etti ve sonra;
-“Git Harem bin hayyan, bir daha ne sen beni gör, ne de ben seni. Beni dua ile hatırla, ben de seni dua ile anarım. Sen bu taraftan git, ben de şu taraftan gideyim.” Dedi.
Bir zaman onunla gitmek istedim Bırakmadı. Gitti. Ağlıyordu. Ben de ağladım. Ardından baktım durdum. Gözden kayıboluncaya, şehre girinceye kadar baktım. Hala ondan haber alamadım.
Bana;
-“Benimle en çok konuşan Hazreti ömer kardeşim ile Hazreti Ali dir (Radiayallah-u Anhüma)” demiştir.
Veysel Karani (r.a.), Mekke’de hac yapıp, Medine’ye gidince;
-“İşte Resûlullah (sallallahu aleyhi ve selem) in türbesi burasıdır.” Diye kendisine gösterildi.
Üveys-ül Karani kendinden geçerek düşüp bayıldı.
Ayılınca;
-“Beni buradan götürün. Resulullah (sallallahu aleyhi ve selem) in medfun bulunduğu bir beldede benim için yaşamanın tadı olmaz.” Demiştir.
Rebi’ bin Haysem (r.a.) anlatır;
-“Üveysi (r.a.) görmeye gittim. Sabah namazında idi. Bitirdi. Tesbihlrin sonuna kadar bekleyeyim dedim. Kuşluğa kadar kalkmadı. Sonra kalkıp kuşluk namazını kıldı. Öğle oldu, öğleyi kıldı. Velhasıl üçgün namazdan kalkıp, dışarı çıkmadı. yemedi, uyumadı. Dördüncü gece O’na kulak verdim. Gözüne uyku gelmişti. Derhal münacata başladı,
Ve;
-“Ya Rabbi, çok uyuyan gözden, çok yiyen karından sana sığınırım.” Dedi.
Ben de;
-“Bana bu yeter.” dedim ve halini bozmadan kalkıp gittim.
İslâm âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Üveys-ül Karani (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Üveys-ül Karani (Radiyallah-u anh)- 9
24 Şubat 2009Çağ-Çağ barajı (Nusaybin)
Üveys-ül Karani (Radiyallah-u anh)- 9
Üveys-ül Karani hazretleri (r.a.) nin geceleri hiç uyumadığı bildirilir.
Bir gece;
-“Bu gece kıyam gecesidir.” Der.
Diğer gece;
-“Bu gece Rükû gecesidir.”
Öbür gece;
-“Bu gece Secde gecesidir.” Der
Bir geceyi kıyam, bir geceyi rükû, bir başka geceyi de secde ile geçirirdi.
-“Ey üveys, bu kadar uzun geceyi bu halde geçirmeye nasıl katlanıyorsun? Dediklerinde;
Üveys-ül Karani hazretleri (r.a.);
-“Secdede sabah oluyor da, ben hala bir kere “Sübhane Rabbiyel A’lâ” diyemem. Halbuki üç tesbih sünnettir. Bunun yapmamın sebebi, meleklerin ibadetini yapmak istememdir.” Dedi.
Kendisine;
-“Namazda huşû nedir?” dediklerinde,
Veysel karani (r.a.);
-“Böğrüne iğne batırılsa, namazda duymamaktır.” Dedi.
Kendisine;
-“Nasılsın?” dediler.
Üveys-ül Karani hazretleri (r.a.);
-“Sabahlayın kalkıp, akşama sağ çıkacağını bilmiyenin hâli nasıl olur?” dedi.
Veysel Karani hazretleri (r.a.) ne;
-“Şuracıkta bir adam var. Otuz senedir, bir mezar kazdı. Kefenini giydi, o kabrin başında oturmuş ağlar, gecesi gündüzü yok.” dediler.
Veysel karani (r.a.);
-“Beni oraya getirin.” Buyurdu
Veysel Karani hazretleri (r.a.) ni onun yanına götürdüler.
Sararmış, zayıflamış kurumuş, gözleri ağlamaktan çukurlaşmış halde idi.
İslâm âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Üveys-ül Karani (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Üveys-ül Karani (Radiyallah-u anh)- 10
24 Şubat 2009Fırından pişirilmiş, üzerinde Allah yazılı olarak çıkan bir pide (Şehidilharameyn)
Üveys-ül Karani (Radiyallah-u anh)- 12
Veysel Karani (r.a.);
-“Ey kişi, bu kabir ve kefen, seni otuz senedir, Allah’dan alıkoydu. Sen Allah’ı düşünecek, zikr edecek yerde, hep kefeni ve kabri düşündün.” Buyurdu.
O kişi Veysel Karani hazretlerinin nuruyla o tehlikeyi kendinde gördü. Feryad ederek o kabre düşüp can verdi.
Bir zat, Veysel Karani (r.a.) yi ziyarete gitti.
Ona hitaben;
-“Ey Allah-u teâlâ’nın sevgili kulu. Bana bir nasihatta bulun?” dedi.
Veysel Karani hazretleri (r.a.);
-“Allah-u teâlâ’yı bilir misin?” dedi
Adam;
-“Evet bilirim.”
Veysel Karani hazretleri (r.a.);
-“Öyle ise, Allah-u Teâlâ’dan gayri şeyleri bilme. Bu yetişir.” Dedi.
Adam;
-“Ya Üveys (r.a.) bir nasihat daha söyle!” dedi.
Üveys-ül Karani (r.a.);
-“Allah-u Teâlâ seni biliyor mi?”
Adam;
-“Evet bilir.” Dedi.
Üveys-ül Karani (r.a.);
-“Öyle ise, Allah’tan gayrisi seni bilmesin. Allah-u Teâlâ’nın bilmesi senin için kafidir.”
Veysel Karani hazretleri (r.a.) yi çocuklar bazen taşa tutardı.
O ise çocuklara;
-“Yavrucaklar mutlaka beni taşa tutmanız gerekiyorsa, hiç olmazsa küçük taş atın da ayaklarımı kanatıp da namaz kılmakta bana zorluk olmasın.” Derdi.
Devam edecek…
İslâm âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Üveys-ül Karani (Radiyallah-u anhu) nın şefaatına nail eylesin. O yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Üveys-ül Karani (Radiyallah-u anh)- 11
24 Şubat 2009Fırından yeni çıkmış, üzerinde Allah yazılı olan bir pide (Şehidilharameyn)
Üveys-ül Karani (Radiyallah-u anh)- 11
Veysel Karani hazretleri (r.a.) bir dafesında üç gün üç gece yemek yememişti. Dördüncü gün sabahı dışarı çıktı. Yolda bir altun para gördü.
-“Bir kimsen düşmüştür.” Deyip almadı.
Açlığını gidermeye çalışırken baktı ki, bir koyun kendisine doğru gelir ve ağzında o bir altınla önünde durur.
Veysel Karani (r.a.);
-“Bir kimsenin olabilir.” Deyip, yüzünü çevirdi.
Koyun dile gelip;
-“Ben de, Senin kulu olduğun zatın kuluyum. Allah’ın rızkını Allah’ın kulundan al.” Dedi.
Veysel Karani hazretleri (r.a.), altını almak için elini uzatınca onu eline bıraktı ve koyun kayıboldu.
Veysel Karani Hazretleri (r.a.) buyurdu ki;
-“Allah-u Teâlâ’yı tanıyana hiçbir şey gizli kalmaz.”
Yine buyurdu ki;
-“Ey İnsan bu fani hayatta Allah korkusunu kalbinden çıkarma! Kurtuluş çaresi O’na itâattır.”
Veysel Karani hazretleri (r.a.) buyurdu;
-“Yüksekliği aradım, tevazu’da buldum.”
-“Başkanlık aradım, halka nasihat’ta buldum.”
-“Neseb aradım, takva’da buldum.”
-“Şeref aradım, kanaat’te buldum,”
-“Rahatlık aradım, zühd’de buldum,”
-“Zenginlik aradım, tevekkül’de buldum.”
İslâm âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Üveys-ül Karani (Radiyallah-u anhu) nın şefaatına nail eylesin. O yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Üveys-ül Karani (Radiyallah-u anhu) – 12
24 Şubat 2009Çağ-Çağ deresi Bor-e veysike (Nusaybin)
Üveys-ül Karani (Radiyallah-u anh)
Üveys-ül karanı kazretleri (r.a.) zaruret dairesini o kadar dar tutu ki, bir iki sene onu gören olmazdı.
Resulullah (aleyhisselam) onu görmediği halde onu överdi.
Ömer bin hattap (r.a.) Irak’lılerı toplayıp minbere çıktı ve
-“Ey insanlar, Irak’lı olanlar otursunlar.” Buyurdu.
Hepsi oturdu, bir kişi oturmadı.
-”Sen karn’limi sin?” buyurdu
-“Evet dedi .
-“Üveysi tanır mısın ?” buyurdu:
-“Tanırım, o sizin tarafınızden anılmaya layık olmayan bir kimsedir. Bizim aramızda, ondan ahmak (haşa) ondan akılsız, fakır ve kimsesiz bir kimse yoktur.” Dedi.
Ömer (r.a.) bunu duyunca ağladı .Ve
-“Onu şunun için arıyorum ki, Resulullah (aleyhisselam) den duydum ki: Rebia ve mudır kabilelerindeki inanlar sayısınca kimse, onun şefaatiyle cennete girer.” Buyurdu.”
(Bu iki kabile büyük kabilelerden olup, insanların sayısı, çokluğundan belli değil idi.)
Sonra Herm ibn Hayan (r.a.) der ki:
-”Bunu duyar duymaz Kufe’ye gittim. Onu (üveysil karanı) yi aradım. Fırat nehrinin kenarında buldum.
Abdest alıyor, çamaşır yıkıyordu. Onu anlattıkları gibi buldum. Selam verdim, selamımı aldı ve bana baktı Musafaha edeyim dedim. elini vermedi.
Dedim ki:
-“Allah sana merhamet etsın, senı mağfiret etsin.Ya Üveys nasılsın? Onu O kadar sevmiştim ki içimden bir ağlamak geldi. Zayıf olduğu için içim parçalandı. O da bana baktı ve
-““Allah sana uzun ömür versin Ey Herm ibn Hayan kardeşim, nasılsın “ dedi.
-”İsmimi ve babamın ismini nereden bildin? Ve hiç görmediğin halde beni nereden tanıdın.?” Dedim.
–“İlminden ve haberinden hiçbir şey eksik olmayan bana bildirdi. Ruhum ruhunu tanıdı. Mü’minlerin ruhları birbirlerini tanırlar. Birbirlerini görmeseler de birbirleriyle görüşürler “ dedi.
Bana Resulullah (a.s.v.) den bir haber ver dedim. Dedi ki :
-”Ruhum ve bedenim Resulullah (a.s.v.) a feda olsun. Ben onu görmedim. Onun haber ve hadislerini başkalarından duydum. O büyükten hadis rivayet etmek yolunu kendime açmak istemem. Muhaddis, müzekkir ve müftü olmak da istemem. Çünkü benim meşguıliyetim vardır, bunlarla uğraşamam.”
-“Bana bir ayet oku, senden dinlemiş olayım, bana dua eyle ve vasiyet eyle ki, onunla amel edeyim. Çünkü Allah için seni çok seviyorum” dedim.
Kimyay-ı Saadet (İmami Ğazali)
Allah-u Teala Hazretleri(c.c.) bizleri ve sizleri Üveysıl karanı Hazretlerı (r.a.) nın Yüzü suyu hürmetine afv eyleyip Cennetine koysun …Amin…
Fuad Yusufoğlu
Üveys-ül Karani (Radiyallah-u anh) -13
24 Şubat 2009Çağ-Çağ Nehri (Bor-e veysike)
Üveys-ül Karani (Radiyallah-u anh)- 13
-”Dünyadan sana verilen her şey, senden önce başkasına verilmişti. Senden sonra da başkasına verilir. kalbini ona nasıl bağlarsın?
Çünkü;
Dünyadan nasibin kuşluk ve akşamdan fazla değildir. Bu kadar zaman için kendini helak etme Dünyada mümkün mertebe ORUÇLU ol (sakın), ahirette orucunu aç (her nimeti ye) Çünkü dünyanın sermayesi hava, karı ise cehennemdir.”
Bunun üzerine elimi tuttu ve Fırat’ın kenarına götürdü.
-”EUZUBİLLAHİ MİNEŞŞEYTANIRRACİM, dedi ve ağladı sonra benim Rabbim Böyle buyuruyor ki”
-”Gökleri ve yeri oyun olsun diye yaratmadık. Onları hak üzere yarattık. Fakat insanların çoğu bunu bilmiyorlar. O gün ki, dost dosta kavuşmaz ve onlara yardım eden de bulunmaz Ancak Allah’ın merhamet ettikleri bundan ayrıdır. O Allah’ın her şeye gücü yeter ve esirgeyicidir.”(Duhan-38-42) Ayetlerini okudu
Sonra öğle bir feryet etti ki,düşüp bayılacak zanettim.
Dedi ki:
-”Ey Hayyan’ ın oğlu Baban hayan öldü. senin ölmende yakındır.Ya cennete gidersin ya cehenneme. Baban Adem (a.s.) öldü Annen hava da öldü. Nuh (a.s.) öldü Allahu tealanın Halil’i İbrahim (a.s.) öldü Allah-u Tealanın sırdaşı Musa (a.s.) öldü. Allahu tealanın halifesi olan Davud (a.s.) öldü. Allahu Tealanın en seçkin Resulu Muhammed (Aleyhis selam) öldü. Halifesi Ebu Bekir (r.a.) da öldü. Ömer (r.a) kardeşim öldü. Ben onu çok severdim.
Sonra
-“Ey vay Ömer dedi. Allah (c.c.) Sana merhamet etsin.“ dedi.
Ben;
-“Ömer (r.a.) ölmedi dedim “
Üveys-ül Karani (r.a.);
-“Allahu Teala öldüğünü bana bildirdi.”dedi. Bunu dedi ve “Ben de sende ölülerdeniz” deyip Slavat okudu ve hafifçe dua etti ve
Üveys-ül Karani (r.a.);
-“Vasiyetim şudur ki;
-”Allahu Tealanın kitabına ve evliyanın yoluna sıkı sarıl ve ölümü bir an aklından çıkarma. Kavmıne gidince onlara nasıhat et. Allah’ın kullarınden nasıhatı esirgeme. Ehl-i sünnetten bir adım geri kalma ki, dininden olursun ve onunla Cehenneme düşersin.” Dedi.
Ve çok dua eyledi. Ve
-“Ey Herm ibn Hayan, gideyim. Bundan sonra ne sen benı görürsün ne de ben seni görürüm. Sende bana dua et ki ben de senı dua ila anarım. Sen bu taraftan git ben de diğer taraftan gideyim.”dedi.
Bir müddet onunla gitmek istedim. Musaade etmedi. O ağladı bende ağladım arkasından uzun uzun baktım. Köye girdi . O zamandan beri ondan bir haber alamadım.
Kimyay-ı Saadet (İmami Ğazali)
Allah-u Teala Hazretleri(c.c.) bizleri ve sizleri Üveysıl karanı Hazretlerı (r.a.) nın Yüzü suyu hürmetine afv eyleyip Cennetine koysun …Amin…
Fuad Yusufoğlu
Zeynel Âbidin (Radiyallah-u anhu);
09 Ocak 2010Baki’ kabristanı (Zeynal Âbidin radiyallah-u nun medfun olduğu mekan)
Zeynel Âbidin (Radiyallah-u anhu);
Tâbiinin büyüklerinden ve oniki İmâm’ın dördüncüsü, İsmi, Ali bin Hüseyin bin Ali bin Ebi Talib (r.a.) dır.
Künyesi, Ebû Muhammed ve Eb’ûl-Hasen’dir. Lakabı, Şeccad ve Zeynel Âbidin (r.a.) dir. Hazret-i Hüseyin (r.a.) in oğludur.
Annesi Acem padişahının kızı Şehr-i Bânû Ğazâle’dir. 46 (M. 666) senesinde Medine-i Münevvere’de doğdu. 94 (M. 713) senesi Muharrem ayının onsekizinde yine doğum yerinde şehid edildi. Baki’ kabristanında amcası Hasan (r.a.) ın yanında defn edildi.
İmâmlığı, yani tasavvuf’ta insanlara feyz vermesi, doğru yola kavuşturması otuzdört sene sürmüştür. Hadis, fıkıh ve tasavvuf ilminde âlimdir. Eshab-i Kiram’dan çoğunu görmüştür.
Hazret-i Abdullah ibn-i Abbas, Hazret-i Ebû Hüreyre, Hazret-i Âişe (r.anha), babası Hazret-i Hüseyin, amcası hazret-i Hasan, Hazret-i Ümmi Seleme (r.anhüm) ve diğerlerinden hadis-i şerifler işitip rivayet etmiştir. Rivayet ettiği bazı hadis-i şerifler, Küttüb-i Sitte adı verilen altı hadis kitabında yazılıdır.
Zeynel Âbidin (r.a.) den kendi oğulları, Muhammed Bâkır, Zeyd bin Ali, Abdullah bin Ali, Ömer bin Âmr, Ebû Seleme bin Abdurrahman, Tavus bin Keysan, Yahya bin Said, Eb’uz-Zinad (r.anhüm) ve diğerleri hadis-i şerif rivayet etmişlerdir.
İmâm-i Zühri (r.a.);
-“Ondan daha üstün fıkıh âlimi görmedim.” Demiştir.
Tasavvuf ilmindeki yüksek derecesi ve halleri medhedilmiştir. Hergün ve gecede bin Rek’at namaz kıldığı ve buna ölünceye kadar devam ettiği nakledilmiştir.
Hazret-i Ömer (r.a.) in hilafeti zamanında Eshab-i kiram’ın ordusu İran’a gidip, Yezdicürd’ün memleketini feth ettiler. Oradan çok gamimet ile köle getirdiler. Kölelerin arasında padişahın üç kızı da vardı. Medine-i münevvere’ye geldikelrinde hepsini Halife Ömer (r.a.) e teslim ettiler.
Hazret-i Ali (r.a.) bu kızları satın aldı. Bunlardan Şehr-i Banû Ğazale’yi oğlu Hazret-i Hüseyin (r.a.) e nikah etti. (Zeynel Âbidin radiyallah-u anhu bundan oldu). Birisini Hazret-i Abdullah bin Ömer (r.a.) e, diğerini de Hazret-i Muhammed bin Ebû Bekir (r.a.) e nikah ederek verdi.
Hazret-i Zeynel Abİdin (r.a.), her abdest aldığında yüzü sararır, vücudu titrerdi.
Sebebini sorduklarında;
-“Kimin huzuruna çıkacağımı biliyor musunuz?” buyururdu.
Bir gece teheccüd namazı kılıyordu. Şeytan ejderha şekline girip, kendisini meşgül etmek istedi. Fakat o hiç aldırış etmeyince, ayak parmağını ısırdı. Namaz’dan sonra Ejderhanın şeytan olduğunu anlayınca ona vurup;
-“Defol ey mel’un.” Dedi.
İbadetlerini tamamlamak için kalktığında gaybdan bir ses üç kere;
-“Sen Zeynel Âbidin’sin (Yani ibadet edenleri süsüsün.)” dedi.
Devam edecek…
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Zeynel Ağabeydin hazretleri (Radiyallah-u anhu) nın yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.
Fuad Yusufoğlu
Muhammed-ül-Bakır (Radiyallah-u anhu);
09 Ocak 2010Muhammed Bâkır Baki’ kabristanı (Radiyallah-u anhunun medfun olduğu yer)
Muhammed-ül-Bakır (Radiyallah-u anhu);
Ehl-i beyt’ten olan on iki İmâm’ın “beşincisi.” Hazret-i Hüseyin (r.a.) in torunu ve İmâm-i Zeynel Âbidin (r.a.) ın oğludur. 57 (m. 676) Senesinde Medine’de doğdu. 113 (M. 731) de orada vefât etti.
Medine’deki Bâki’ kabristanında babasının yanına defnedildi. Ca’fer-i Sâdık (r.a.) ın babasıdır. Künyesi Ebû Ca’fer’dir.
Muhamed Bâkır (r.a.) Medine’nin büyük fıkıh âlimlerindendir. Eshab-i Kiram’dan Hazret-i Cabir ve Hazret-i Enes (r.anhüm) ve ayrıca Tabiinden olan büyük zatlardan hadis-i şerifler rivayet etti.
Ebû İskah es-Sebil, Atâ bin Ebi Rebah, Âmir bin Dinar, İbn-i Şihabez-Zühri, Reb’i bin Heysem, Haccac bin Ertad, Mekhul eş-Şami, İmâm-i Evzâi, İmâm-i A’meş, Kâsım bin el-Fadl ve İbn-i Cüreyc, İmâm-i Buhari ile İmâm-i Müslim (r.anhüm) ve başka âlimler de kendisinden hadis-i şerif rivayet ettiler.
Zamanında, bütün dünyadaki evliyanın feyz kaynağı olup, evliyalık yolunda olanlara feyz, bunun vasıtası ile verildi.
İmâmlığı ondokuz sene sürdü. Bütün ilimlere vâkıf olduğu için kendisine, ilimden ve fazilette üstün ma’nasına “Bâkır” denilmiştir.
Hazret-i Ebû Bekir ve Hazret-i Ömer (r.anhüm) ü çok severdi. Zamanında ba’zı kimselerin bunlara düşmanlıkta bulunduklarını ve bunu da Ehl-i beyte olan sevgilerinden yaptıklarını iddia ettiklerini duyunca çok üzüldü.
Buyurdu ki;
-“Ben Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) le, Hazret-i Ömer (r.a.) e düşmanlık eden kimselerden uzağım. Onlar da benden uzaktırlar.”
Muhammed Bâkır (r.a.) ın ilim ve hikmet dolu sözleri çoktur;
-“Bir gün, sohbet esnasında, Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) den rivayetle bir hadis-i şerif okudular.”
Orada bulunanlardan birisi dedi ki;
-“Hayır, bu hadis-i şerifin râvisi, Hazret-i Ebû Bekir değil, başka bir zattır.”
Bunun üzerine Hazret-i İmâm;
-“Bu hadis’in ravisi Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) dir.” Buyurdu.
O kimse ikna olmayıp, i’tiraza devam edince, İmâm-i Muhammed Bâkır (r.a.) toparlandı, ellerini dizlerine koydu ve;
-“Ey Hazret-i Ebû Bekir! Bu hadis-i şerifin râvisi siz değil misiniz?” dedi.
Bunun üzerine;
-“Evet, ya Muhammed bin Ali, doğru söyliyorsun. O hadis-i şerifin benim.” Sesi duyuldu ki, herkes bu sesi işitti.
Devam edecek…
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Muhammed-ül-Bakır hazretleri (Radiyallah-u anhu) nın yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.
Fuad Yusufoğlu