‘Tabiin’ Kategorisi için Arşiv

Mardin (uzaktan görünüşü)


-“3-Arş üzerinde İstiva, yerleşme ve oturma Ma’nasında değildir. Allah-u Teâlâ zamandan, mekandan münezzetdir. Arş mahlukdur. Önceden yok idi. SONRADAN YARATILDI.”

-“4-Kur’an-i Kerim, Allah-u Teâlâ’nın kelâmi, vahyi, tenzili ve sıfatıdır. (Bütün sübut sıfatları gibi,) kendi değildir. Gayri de değildir. Mushaflarda yazılıdır, dillerde okunur, gönüllerde saklanır. Yalnız bir perde, bir vasıta ile değil, mürekkep, kağıt yazma işi, harfler, kelimeler ve cümlelerin hepsi, kulların O’na ihtiyacları sebebi ile, kur’an’ın âletleridir. Allah-u Teâlâ’nın kelâmı mahluk, sonradan olma değildir. Zatı ile kaimdir. Ma’nası, bu sayılan şeylerde anlaşılmaktadır. Kur’an-i kerim mahluktur diyen kafir olur.”

-“5-Bu Ümmetin Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) den sonra en üstünleri Hazreti Ebû Bekir sıdık (r.a.), sonra Hazreti Ömer-ül Faruk (r.a.), Sonra Hazreti Osman-ı zünnureyn (r.a.), sonra Hazreti Ali-yül Murteza (r.a.) dır. ‘Ridvanullahi teâlâ aleyhim ecmain).”

-“Ya’ni üstünlükleri hilafetteki sıralarına göredir. Allah-u Teâlâ onlar hakkında Vâkı’a suresi 10 ve 11. ayet-i kerimelerinde;

“İşte onlar sâbikundur, onlar mukarreblerdir.” Buyuruyor.

O halde içlerinde en esbâki, en önde ve en önce geleni en üstündür. Onları seven her mü’min muttaki, onlara düşman olan ise, munafık ve şakidir.”

-“6-Kul, bütün fiilleri, yaptıkları ile mahluktur. Amelleri, ikrarı, bilmesi de mahluktur. Fail, işi yapan mahluk olunca yaptıkları elbette mahluk olur.”

-“7-Yaratıcı ve rızık verici Allah-u Teâlâ’dır. Rum suresi kırkıncı ayetinde; “Sizi yaratan, rızık veren, sonra sizi öldüren ve dirilten Allah-u Teâlâ’dır.” Buyuruyor. İlimle kesb helâldır. Helâldan mal, para kazanmak helâl, haramdan kazanmak ise haramdır.”

-“İnsanlar üç kısımdır.”

-“Biri, imanda halis mü’minler;”
-“İkincisi, küfründe inkar üzere olan kafirler;”
-“Üçüncüsü, nifakında sabit olan münafıklardır.”

-“Allah-u Teâlâ, mü’mine amel ve ibadeti, kafire imanı, münafıka ihlası farz etmiştir. Nitekim Bekara suresi yirmibirinci ayetinde;

-“Ey insanlar, Rabbınıza ibadet ediniz.”

Bşka bir ayetinde;

-“Ey mü’minler taat ve ibadet ediniz.”

Ve

-“Ey kafirler iman ediniz, Ey münafıklar ihlas üzere olunuz. ” Buyuruyor.

-“8-Allah-u Teâlâ hiçbir şey’e muhtaç değildir.”

-“9-Mest üzerine mest câizdir; Mukim için müddeti yirmidört saat, misafir için üç gün, üç gece, Yâ’ni yetmiş iki sattır. Hadis-i şerifte böyle bildirilmiştir. Bunu inkar edenin kafir olmasından korkulur. Çünkü bu hadisi-i şerif ‘Mutevâtire’ yakındır. Yolculukta dört rek’atlı farzları iki rek’at kılmak ve oruç tutmak, Kur’an-i kerim ile sabittir.”

-“Nitekim Allah-u Teâlâ (c.c.); “Seferi olduğunuz zaman, namazı iki rek’at kılmakla, sizden zorluk kaldırıldı.” Ve bir başka ayet-i kerime’de “Sizden biriniz hasta olursanız, yahut seferde olursanız, bu haldeki oruçlarını sonra tutsun.” Buyuruyor.

-“10-Allah-u Teâlâ Kaleme yazmayı emredince, Kalem,; ‘Ya Rabbi ne yazayım.” dedi.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri İmâm-i A’zam Ebû Hanife hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

çağ-çağ barajı (Nusaybin)


-“10-Allah-u Teâlâ Kaleme yazmayı emredince, Kalem; ‘Ya Rabbi ne yazayım.” dedi. –“Kıyamete kadar olacak her şeyi” emr-i ilahisi geldi Allah-u teâlâ kamer suresi elliikinci ayetinde; “Bununla beraber, işledikleri her şey defterlerindedir.” Buyuruyor.

-“11-Azab vardır ve olacaktır. Olmama ihtimalı yoktur. Münker ve Nekir’in kabirde suâl sormaları haktır. Hadisi-i Şerifler böyle olduğunu bildirmektedir. Cennet ve Cehennem yok olmazlar. Allah-u teâlâ Cennet için;”Mü’minlere hazırlanmıştrı.” Cehennem için de; “Kafirlere hazırlanmıştır.” Buyuryor.”

-“Allah-u Teâlâ, cennet ve cehennemi mükafat ve ceza için yarat. İkisi de devamlı olup, geçici değildir. Mizan haktır. Allah-u Teâlâ; “Kıyamet gününde amellerin tartılması için terazi kurulur.” Buyuruyor.”

-“Herkesin amel defterinin okunması haktır. Ayet-i kerime’de; “Bugün senin hesabın için, sana kitabını, ya’ni amel defterini okuman kafidir.” Buyuruldu.”

-“12-Allah-u Teâlâ insanları, öldükten sonra, kıyamette diriltecek. Bir araya toplayacak. O günün (hesab günü) uzunluğu dünya senesi ile elli bin yıldır. Sevab, azab ve hakların görülmesi içindir. Allah-u Teâlâ; “Uzunluğu ellibin sene olan günde” buyuruyor. Bir ayet-i kerime’de de; “Allah-u Teâlâ kabirlerde olanları diriltir.” Buyurmaktadır.”

-“Cennettekilerin Allah-u teâlâ’yı nasıl olduğu bilinmeyen, bir şeye benzetilmeden ve cihetsiz, Ya’ni herhangi bir yönde olmadan görmeleri haktır. Bir ayet-i kerime’de; “Bütün yüzleri, Rablarına bakınca parlar.” Buyurulmuştur.”

-“Muhammed Mustafa (Sallallahu aleyhi ve selem) şefaatı haktır. Cennetlik olan mi’minlere ve büyük günahı olanlara Şefaat edecektir. Hazreti Aişe Validemiz (Radiyallah-u anha), Hadice-tül Kübra anamız (Radiayallah-u anha) dan sonra bütün kadınların üstünü ve mü’minlerin analarıdır. Cennet ehli cennete, cehennemdekiler de Cehennemde sonsuz kalır.”

-“Allah-u Teâlâ Bakara suresi 82, A’raf suresi 42, Yunus suresi 26, ve Hud suresi 23, ayetlerinde Mü’minler için “Onlar cennetliklerdir, orada ebedi kalacaklardır.” Buyurdu.”

İmâm-i Â’zam (r.a.) ın vasiyeti budur. Bu itikad üzere olan ehl-i Sünnet ve cemaat Mezhebindendir, denir. Bu itikat üzere ölürse kurtulmuşlar zimresinden olur.

İmâm-i Â’zam Ebû Hanife Hazretleri (r.a.) buyurdu ki;

-“Allah bize, insanların mü’min olanlarını sevmemizi, onlar karşı saygı beslememizi ve asla kırıcı olmamızı, haraketlerimizi buna göre ayralamamızı emir etmiştir.”

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri İmâm-i A’zam Ebû Hanife hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

çağ-çağ Barajı (Nusaybin)

İmâm-i A’zam (Ebu Hanife)- Radiyallah-u anh- 21’Vasiyeti’

Talebesi Yusuf bin Halid es-Semti (r.a.) bir vazifeye ta’yin edilip, Basra’ya giderken, Ebû Hanife (r.a.) ona şu tavsiyelerde bulunmuştur.

-“Basra’ya vardığında halk seni karşılayacak, ziyaret ve tebrik edecek. Herkesin değer ve yerini tanı, ileri gelenlere ikramda bulun, İlim sahiblerine hürmet et, yaşlılara saygı, gençlere sevgi göster.”

-“Halka yaklaş, fasıklardan uzaklaş, iyilerle düşüp kalk, Sultanı küçümseme, hiçbir kimseyi hafife alma. İnsanlığında kusur etme, sırrını hiç kimseye açma, iyice yakınlık peyda etmedikçe kimsenin arkadaşlığına güvenme, cimri ve alçak insanlarla ahbablık kurma, kötü olduğunu bildiğin hiçbir şeye ülfet etme!”

-“Seninle başkaları arasında bir toplantı akdedilir veya insanlar mescit’de senin etrafını sarıp aranızda ba’zı mes’eleler görüşülürse, yahut onlar bu mes’elelerde senin bildiğinin hilafına iddia ederlerse onlar hemen muhalefet etme.”

-“Sana bir şey sorulursa ona herkesin bildiği şekilde cevap ver! Sonra bu mes’elede şu veya bu şekilde görüş ve delillerin de bulunduğunu söyle. Senin bu türlü açıklamalarını dinleyen halk, hem senin değerini, hem de başka türlü düşünenlerin değerini tanımış olur.”

-“Sana, bu görüş kimindir? diye sorarlarsa, Fakihlerin bir kısmınındır, de. ONLAR, VERDİĞİN CEVABI BENİMSERLER VE ONU SÜREKLİ OLARAK YAPARLARSA, SENİN KADRİNİ DAHA İYİ BİLİR VE MEVKİİNE DAHA ÇOK HÜRMET EDERLER.”

-“Seni ziyarete gelenlere ilimden bir şey öğret ki, bundan faydalansınlar ve herkes öğrettiğin şey’i belleyip tatbik etsin. Onlara Umumi şeyleri öğret, ince mes’eleleri açma.”

-“ONLARA GÜVEN VER, BA’ZEN ONLARLA ŞAKALAŞ VE AHBAPLIK KUR. ZİRA DOSTLUK, İLME DEVAMI SAĞLAR. Bazen onlara yemek ikram et. İhtiyaçlarını temine çalış, değer ve itibarlarını iyi tanı, kusurlarını görme. Halka yumuşak muamele et, müsamaha göster, hiçbir kimseye karşı bıkkınlık gösterme. ONLARDAN BİRİ İMİŞSİN GİBİ DAVRAN.”

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri İmâm-i A’zam Ebû Hanife hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Çağ-çağ Barajı (Nusaybin)

Hasan-i Basri (Radiyallah-u anh);

Tabiinin en büyüklerinden. Adı el-Hasan ibni Ebil-Hasan Yesar el Basri’dir. 21 (M.641) senesinde Medine’de doğdu. Bu sırada Hazreti Ömer (r.a.) halife idi. 110 (M.728) 88 yaşında iken bir Cuma’ günü Basra’da vefat etti.

Babası; Eshab-i Kiramdan Zeyd bin Sabit (r.a.) kölesi Ca’ferdir. Annesi, Peygamberimiz (Sallallahu alyehi ve selem) in hanımlarındanHazreti Ümmü Seleme anamız (r.anha) nin cariyesi idi.

Oğulları Hasan-i basri (r.a.) doğunca azâd edildikleri rivayet edilmektedir. Ümmü Seleme anamız (r.anha) ın evine gidip hizmetinde bulunan annesi, bu hizmetleri sırasında çocuğunu (Hasan-i Basri) da yanında götürüyordu.

Bir iş için dışarı çıkınca yalnız kalan küçük Hasan’ı Hazreti Ümmü Seleme anamız (r.anha) kucağına alarak bağrına basıp ona dua ediyor, hatta oyalamak için emzirdiği de oluyordu. Hazreti Ümmü Seleme anamız (r.anha) nin ihtiyar olduğu halde sütünün gelmesi ile, Hasan-i Basri (r.a.) o’nun sütünü emmiştir.

Böylece büyük bir berekete ve bu bereket sebebiyle de ni’metlere kavuşmuştur.

Medine’de bulunduğu sırada ilimde önemli bir unsur olan Arapçayı iyice öğrendi. Oniki On üç yaşlarında iken Kur’an-i Kerimi ezberledi. Birçok önemli hadiselere şâhid oldu.

Eshab-i Kiram (r.a.) ın büyüklerinden, Hazreti Osman bin Affan (r.a.) Hazreti Ali Eb-i Talib (r.a.),Hazreti Abdullah bin Abbas (r.a.) ve daha bir çok Eshab-i kiram (radiayallah-u anhüm) ile görüştü.

Görüştüğü Eshab’ın sayısı 120 veya 130 kişi civarındadır. Medine mescidinde Hazreti Osman (r.a.) ın hutbelerini dinledi.

Hasan-i Basri (r.a.) onbeş yaşından sonra medine’den Basra’ya gitti. Orada Eshab-i Kiram’dan İbn-i Abbas (r.a.), Enes Bin Mâlik (r.a.), Abdurrahman ibn-i Semura (r.a.), Semura ibn-i Cundeb (r.a.), iyad ibn-i Hımâr (r.a.), Ma’kıl ibn-i Yesar (r.a.) ve EL-Esvad İbn-i Seri (r.a.) gibi büyüklerin derslerine ve sohbetlerine devam etti.

Bundan sonra Abdurrahman ibn-i Semura (r.a.) komutasındaki orduyla Sicistan’a giden Hasan-i Basri (r.a.) ilmi çalışmalarının yanında fetih ordularına da katıldı.

Yine İbn-i Ziyad Horasana vali olunca onunla birlikte Horasan’a gitti. On sene kadar, süren faaliyetleri sırasında da bir çok sahaba-i Kiram (r.a.) la görüştü. onlardan ilim öğrendi. Ve rivayetlerde bulundu.

Daha sonra Basra’ya dönüp, orada bulunan Sahab-i’lerden ve tabiinin büyükleri (r.anhüm) den ders almaya devam etti. Böylece Eshab-i Kiram (r.a.) in Peygamberimiz Efendimiz (sallallahu alayehi ve selem) den naklen bildirdiği itikad, İman, Zahır ve Batın ilimlerini iyice öğrendi. Ve yetişti.

İlimde, Rivayetlerine çok başvurulan âlimlerden oldu. İlim aldığı kaynağın sağlamlığı ve Asr-i Saadete yakınlığı sebebiyle ilimde çok yüksek seviyeye ulaştıktan sonra fetva vermeye ve talebe yetiştirmeye başladı.

İlimdeki şöhreti, ahlakı, ders vermedeki üstünlüğü her tarafa yayıldı. Derslerine ve va’zlarına pek çok insan toplanırdı. Hatta sohbetlerinden istifade etmek için gelenlerle evi dolup taşardı.

O zamanın devlet adamları da ilminden istifade etmek için ona başvururlardı. Bir müddet Basra Kadılığı yaptı.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Hasan-i Basri hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

çağ-çağ barajı (Nusaybin)

Hasan-i Basri (Radiyallah-u anh)- 2

Yetiştirdiği talebeierinden ikiyüz altısının ismi kitaplara geçmiş olup, bunlardan altmış sekizinin hadis rivayetleri Kütüb-i sitte denilen meşhur hadis kitablarında yer almaktadır.

Talabelerinin en meşhurları;

Hasan-i Basri (r.a.) nin tefsirlerini nakleden talabelerinin başında gelen Katâde (r.a.), hadisteki rivayetlerini en iyi bilen Hişam ibn-i Hassan (r.a.), Hadis naklında “Hüccet” derecesine gelen Yunus bin Ubeyd (r.a.) “Basra gençlerinin seyidi” buyurduğu ve hadis’de ‘hüccet’ derecesine yükselen talabesi Eyyub İbn-i Ebû Temime (r.a.) gibi kıymetli âlimlerdir.

Eshab-i Kiram (r.anhüm) ın, Peygamber Efendimiz (Sallallahu alayhi ve selem) den bildirdiği din bilgilerini ve doğru inanış olan Ehl-i sünnet itikadını naklederek insanların hidayete kavuşmasına hizmet eden hasan-i Basri hazretleri (r.a.) nin konuşması, ilmi, vakarı, süküneti ve görünüşü Resulullah Efendimiz (sallallahu aleyhi ve selem) e çok benzerdi.

Tasavvuf hakkında söylediği sözler, diğer evliyadan işitilmezdi;

-“Bu ilmi kimden aldın?” diye soranlara

Hasan-i Basri (r.a.);

-“Eshab-i Kiramdan olan Hazreti Huzeyfet-ül Yemânı (r.a.) den aldım.” Dedi.

Soranlar;

-“O kimden aldı?” tekrar sorulunca;

Hasan-i Basri (r.a.) buyurdu ki;

-“Hazreti Huzeyfe (r.a.) bana dedi ki; (“Bu Resulullah Efendimiz (sallallahu aleyhi ve selem) in bana bir ikramıdır. Çünkü herkes Resulullah (s.a.v.) a hayırdan sorarlar, ben ise şer’den sorardım. Çünkü, kötülükleri yapmağa korkar ve kötü şeylerden sakınırsam iyilikleri yapabileceğimi düşünürdüm.”)

Hayatının son yıllarında kendisinden faydalanmak için bir şeyler soranlara;

-“Size üç şey söyliyeceğim.” Buyurdu.

Ve şunları söyledi;

-“1-Size haram edilen şeylerden, insanların en çok sakınanı olunuz.”
-“2-Emredildiğiniz şeyleri de iyi şekilde amel etmeye çalışınız.”
-“3-Yapacağınız işler zararlı ve faydalı olmak üzere iki kısma ayrılır. SİZ FAYDALI OLANINA YÖNELEREK BU HUSUSTA KENDİNİZİ İYİ KONTROL EDİNİZ.”

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Hasan-i Basri hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

çağ-çağ barajı (Nusaybin)

Hasan-i Basri (Radiyallah-u anh)- 3

Ömrünün son yılları hastalık ile geçti. Ölüm döşeğinde iken;

Devamlı;

-“Biz Allah’ın kuluyuz ve (öldükten sonra) yine ona döneceğiz. Derler.” Mealindeki ayet-i kerimeyi okumuştu.

Vefat etmeden önce şöyle buyurmuştur;

-“İnsanoğlu sıhhatlı günlerinde ve hasta olduğu günlerde faydalı olan şeyler yapmış olsa (ömrünü iyi değerlendirirse) ne iyi olur.”

Bundan sonra da vasiyyetini şöyle yazdırmıştır;

-“Hasan ibn-i Ebil-Hasan şehadet eder ki; Allah-u Teâlâ’dan başka ilah yoktur. Muhammed (Aleyhis selam) O’nun resûlüdür.” Dedikten sonra, Muaz bin Cebel (r.a.) den şu hadis-i şerifi rivayet etti; (“Bir kimse ölüm anında sıdk ile Kelime-i şehadet getirerek ölürse cennette girer.)”

Vefat etmeden az önce, bir müddet kendinden geçti ve tekrar ayıldı;

-“Beni cennetlerden, pınarlardan ve güzel konaklardan uyandırdınız.” Buyurdu.

Bundan sonra vefat etti.

Eserleri;

1-Tefsir-i Hasani’l Basri; Bu kitabı bir bütün olarak zamanımıza kadar ulaşmıştır.Ancak kaynak tefsir kitablarında dağınık rivayetler halında bulunmaktadır.
2-Kitabü’l-Hasan ibni Ebi’l Hasan fil aded; Kur’an-i kerimin ayetlerinin adedi ile ilgilidir.
3-Risale fi Faldı harami mekketi’l mükerreme; Mekke’nin faziletine dairdir.
4-Risale Abdi’l Melik ibni Mervan ile Hasanil Basri ve cevabihi aleyha; Halife Abdül Melik’e yazılmış bir risaledir.
5-Risale Erbea ve hamsin farida; Elli dört farzı anlatan bir kitabdır.
6-İmande aranılacak elli fazilet hakkında bir risalesi
7-El-İstiğfaratu’l munkıza mine’n nar (Bu kitabın bir adı da ’Errad-ı hıfzıyye’ dir)
İstiğfar yanitövbe hakkındadır. Bunlardan başka eserlerinin de olduğu kaynaklarda bildirilmektedir.

Menkıbelerinden bir kısmı şöyledir;

Hasan-i Basri (r.a.), Allah korkusu ile çok ağlardı. Bir defasında dostlarından birinin cenazesinde bulundu. Cenaze defn edilince kabir başında ağlayıp, çok göz yaşı döktü.

Sonra orada bulunanlara şöyle dedi;

-“Ey Müslümanlar! Kabir dünya konaklarının sonu ahret menzilinin ilkidir. Madem ki hepimiz ölüp kabre gireceğiz, o halde nasıl zevk, sefaya dalıp, gezebiliriz.” Orada bulunanlar bu sözlerinden dolayı ağladılar.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Hasan-i Basri hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Türkiye’den Suriye’nin uzaktan görünüşü (Nusaybin)

Hasan-i Basri (Radiyallah-u anh)- 4

Hasan-i Basri (r.a.) Bir gün evin üstünde namaz kılarken secdede o kadar ağladı ki, biriken gözyaşı altında oturan bir zatın üzerine damladı.

Kapıyı çalıp;

-“Üzerime damlayan su, temiz midir. Pis midir?” diye sordu

Hazreti Hasan-i Basri (r.a.);

-“Elbisenin orasını yıka! Onunla namaz kılınmaz. Çünkü o asi’lerin gözlerinden akmıştır.” Buyurdu.

Bir gün Hasan-i Basri (r.a.) ya birisi gelip;

-“Filan kimse seni çekiştirdi, gıybet etti.”

Hasan-i Basri (r.a.);

-“Sen o zatın evine niçin gitmiştin?”

Adam;

-“Misafir olarak da’vet etmişti.”

Hasan-i Basri (r.a.);

-“Sana ne ikram etti?”

Adam;

-“Çeşitli yemekler ve meşrubat…”

Hasan-i Basri (r.a.);

-“Bu kadar yemekleri, içinde sakladın da, bir çift sözü mü saklamayıp bana getirdin!”

Daha sonra kendisinin aleyhinde konuşan bu kimseye, bir tabak taze hurma ile birlikte özür dileyerek, şöyle haber gönderdi;

-“Duyduğuma göre sevablarını, benim amel defterime geçirmişsin! İsterdim ki, karşılık vereyim! Kusura bakmayın! Bizim hediyemiz sizin ki kadar çok olmadı.”

Hasan-i Basri (r.a.) yi sevenlerden bir zat şöyle anlatmıştır;

Hasan-i Basri (r.a.) nin de bulunduğu bir kafile ile hacca gidiyorduk. Çölde susadık. Bir müddet sonra bir kuyunun yanına ulaştık. Yanımızda kova ve ip yoktu.

Hasan-i Basri (r.a.);

Ben namaza durunca, siz suyunuzu içiniz.” Dedi.

Ve namaz kılmaya başladı. Su kuyunun ağzına kadar yükseldi. Kana kana içip susuzluğumuzu giderdik. Arkadaşlarımızdan biri kabına da su doldurunca su kuyunun dibine çekildi.

Hasan-i Basri (r.a.) namazı bitirince;

-“Allah-u Teâlâ’ya sağlam bir tevekkülle bağlanmadığınızdan su kuyunun dibine indi. BU ÇEŞİT SULLARDAN AZIK ALINMAZ.” Dedi.

Oradan ayrıldıktan sonra Hasan-i Basri (r.a.) yolda bir hurma buldu. O hurmayı bize verdi. Hepimiz sırasıyla o hurmadan yedik, çekirdeği altın çıktı. Medineye götürüp satarak bir kısmı ile yiyecek aldık ve kalan kısmını da fakirlere sadaka olarak dağıttık.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Hasan-i Basri hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Süriye’nin Türkiye’den yakın görünüşü (Nusaybin)

Hasan-i Basri (Radiyallah-u anh)- 5

Adalaeti, takvası ve hizmetleriyle meşhur Emevi halifesi Ömer Bin Abdulaziz (r.a.) halife olunca, Hasan-i Basri (r.a.) ye mektub yazıp, âdil devlet reisinin nasıl olması gerektiğini kendisine yazmasını istedi.

Bu arzu üzerine Hasan-i Basri (r.a.) şu mektubu yazdı;

-“Ey Mü’minleri emiri! Bilmiş ol ki, Allah-u teâlâ âdil devlet reisini, zulme, haksızlıklara manı olucu, zayıflara yardımcı, darda kalanlara destek olarak yaratmıştır.”

-“Âdil devlet reisi, kendi malını nasıl korur ve evladına nasıl şefkatlı davranırsa, Teb’asına da öyle davranır. O bedendeki kalb gibidir. Uzuvlar onun iyi olmasıyla iyi olur. Bozulmasıyla da bozulur.”

-“Âdil devlet reisi Allah-u teâlâ’nın emirlerine uyar. O’na itaat eder. Emrindeki teb’asını da Allah-u Teâlâ’ya itaat etmeye sevk eder.”

-“Ey Mü’minleri emiri, saltanatta, sahibinin himayesine verdiği malı ve aileyi darmadağın eden köle gibi olma! Allah-u Teâlâ kötülüklerden sakınılması için cezalar emretti Bunu uygulaycak olan (reis) suç işlerse hiç olur mu?…”

-“Ey Mü’minleri emiri’ Ölümü, ölüm anında yakınlarının sana yapacakları yardımın azlığını ve ölümden sonrasını düşün. Ölüme ve ondan sonrasına hazırlık yap. İYİ BİL Kİ, ŞİMDİ BULUNDUĞUN MAKAMDAN BAŞKA, SENİN BAŞKA BİR MAKAMIN DAHA VARDIR. Orada uzun müdet kalacaksın. Dostların seni oradayalnız bırakacak tek başına (kabir) içinde kalacaksın.”

-“KİŞİNİN KARDEŞİNDEN, ANASİNDAN, BABASINDAN, HANIMINDAN VE ÇOCUKLARINDAN KAÇACAĞI GÜNDE, SANA YARDIMCI VE DOST OLACAK ŞEYİ HAZIRLA. Kabirdekilerin diriltileceği, gizli olan şeylerin ortaya çıkarılacağı zamanı hatırla. Artık o zaman bütün sırlar açılmış olacaktır. BÜYÜK KÜÇÜK NE VARSA HEPSİ AMEL DEFTERİNE YAZILMIŞTIR.”

Ey mü’minleri emiri! Şu anda sen bir mühlet içindesin. Fırsat elde iken ve ecel gelip, çatmadan, fırsat elden gitmeden ALLAH-U TEÂLÂ’NIN KULLARI HAKKINDA ADALETLE HÜKÜM VER. (Cahillerin hükmü ile hüküm verme!) onlar hakkında zalimlerin tuttuğu yolu tutma! Böyle yaparsan HEM KENDİ GÜNAHINI, HEM DE BAŞKA GÜNAHLARI YÜKLENİRSİN!..”

-“Senin felaketine sebep olan şeylerden istifade eden insanlar seni gaflete düşürmesin. Kendileri dünya menfaatlarını elde etmek için seni ahiret’de kavuşacağın ni’metlerden uzaklaştırırlar.”

-“BU GÜNKÜ GÜCÜNE KUVVETİNE BAKMA, AHİRET’TE HALİNİN NE OLACAĞINI DÜŞÜN (Ona göre iş yap). Ölüm bir ağ gibi seni sarmış her an yaklaşmaktadır. Hesab vereceksin.”

Ey Mü’minlerin emiri! Sana şefkat edip, elimden gelen nasihatı yaptım. Sana yazdığım bu mektubu dostunu tedavi eden tabibin ilacı gibi kabul et. O, DOSTUNU ŞİFAYA KAVUŞTURMAK İÇİN ACİ İLAÇ İÇİRİR.”

-“Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerine olsun ey Mü’minlerin Emiri.”

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Hasan-i Basri hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Suriye’nin Türkiye’den yakın görünüşü (Nusaybin)

Hasan-i Basri (Radiyallah-u anh)- 6

Hasan-i Basri hazretleri (r.a.) nin Ömer bin Abdulaziz (r.a.) e yazdığı başka bir mektup da şöyledir;

-“ŞÜPHESİZ Kİ DÜNYA, GEÇİP GİDİLECEK BİR KONAKTIR. EBEDİ KALACAK YER DEĞİLDİR. Dünyada zenginlik ona dalmamaktır. Üzerinde yaşayanlar her an BİRER BİRER ÖLMEKTEDİR ONU ÜSTÜN TUTAN ZİLLETE, TOPLAYAN FAKİRLİĞA DÜŞER. Dünya zehir gibidir. Onu bilmeyen yer, o da onu helak eder (öldürür). “

-“Dünyada, yaralı olup da yarasını tedavi ile uğraşan kimse gibi ol. Yaralı kimse yarasının azmasından korkarak perhiz yapar, daha şiddetli acıya düşmemek için çektiği acıya sabreder. Tuzakları süsler altında gizlenmiş olan şu gaflet dünyasından sakın. ONA DALMA!

-“Bitmeyen arzularla gönüller çeken sözleri süslenmiş, niceleri aldatıp, kendine meftun etmiştir. SÜSLENMİŞ GELİN GİBİDİR. Gözler ona bakmakta, kalbler ona hayran, nefsler ona aşık, O ise AŞIKLARINI HELAK EDİYOR.

-“Yaşayanlar ölenlerden, sonrakiler öncekilerden ibret almıyor. Ârif olanlar bu hususta dalgındır. Ona düşkün olan, ondan dünyalık elde eder. Fakat aşırı giden aldanır, ahrete gidecğini, dönüşünü unutur. Kalbi dünyaya dalar ve ayağı kayar. Sonra da büyük bir pişmanlığa ve derin bir hasrete düşer.”

-“Dünyaya düşkün olan, duradına kavuşamaz. Birgün olsun rahat nefes alamaz. Hergün ayrı bir düşünce, keder getirir. Derken dünyaya o kadar dalar ki, ömrü biter de ecel bir gün onu yakalayıverir. Sonunda azıksız ahret yolculuğuna çıkmak zorunda kalır. İşte böyle bir duruma düşmekten sakın.”

-“Ey Mü’minlerin Emiri! Dünyada kendini muhafaza edebildiğin müddetçe, sevinçli ol! Yoksa, ne kadar üzülsen yeridir. Dünya kimi sevindirirse, sonunda mutlaka beğenilmeyen bir şey vardır. DÜNYAYA SEVİNEN ALDANMIŞTIR. Bu gün faideli görünen dünya yarın zarar verir.”

-“Dünyada, ümit, belâ beraberdir. Dünyada kalmanın sonu yok olmaya gider. Onun sevinci hüzün ile karışıktır. Dünyada ne geleceği belli olmaz ki, beklenip tedbir alınsın. DÜNYADAKİ ARZULAR YALANCIDIR. EMELLERİ BOŞTUR. ONUN İYİLİĞİ KEDERDİR.”

-“Eğer iyi düşünürse, ademoğlu, onda her an tehlike ile karşı karşıyadır. İnsan, rahatlık halinde de, musibet zamanında da, tehlikeli durumlara düşmemeğe gayret göstermelidir.”

-“İnsan öleceğini Allah-u Teâlâ ve peygamberleri (Aleyhimüsselam) bildirmemiş olsa bile, dünya onu uykudan mutlaka uyracaktır. Bununla beraber, yine Allah-u teâlâ’dan azap ile korkutan, cennet ile müjdeleyen rehbetler geldi.”

-“Allah-u Teâlâ’nın indinde dünyanın zerre kadar kıymeti yoktur. Resulullah Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) e dünya hazineleri arz olundu da, o kabul etmedi. Verilmiş olsaydı bile, Allah-u Teâlâ’nın nezdindekinden sivrisinek kanadı kadar bir şey eksilmezdi.”

-“Dünya imtihan için sâlih ve ibadet edenlerden alındı. Aldatmak için de, Allah-u Teâlâ’nın düşmanlarına verildi. Dünya verilerek aldatılanlar, dünyayı elde etmekle, ele geçirmekle, kendilerine İKRAM EDİLDİĞİNİ ZANEDERLER.”

Allah-u Teâlâ’nın, Musa (aleyhis selam) a şöyle buyurduğu rivayet edilir;

-“Zenginliğin geldiğini gördüğün zaman, (Bu cezası çabuklaştırılmış bir günah) de, fakirliğin geldiğini görsen, (Hoş geldin ey Salihlerin şiâri, alâmeti) de, istersen rahatlık sahibini öv.”

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Hasan-i Basri hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Çağ-Çağ deresi Bor-e Veysike (Nusaybin)

Hasan-i Basri (Radiyallah-u anh)- 7

İsa (aleyhis selam) şöyle buyurmuştur;

-“Katığım açlık, şiârım korku, bineğim iki ayağım, elbisem yün, ışığım ay, yemeğim ve meyvem yerden bitenler. Yanımda hiçbir şey olmadığı halde sabahlar ve akşamlarım. Yeryüzünde benden zengin kimse yoktur.”

Yunus bin Ubeyd’e r.a.);

-“Amel bakımından Hasan-i Basri (r.a.) nin yerini tutan bir kimseyi gördün mü?” diye sormuşlardı.

O da şöyle cevab vermişti;

-“Vallahi ben, söz bakımından bile onun yerini tutan bir kimseyi görmedim. Amel bakımından onun gibisini nerden göreceğim. Onun va’z ve nasihatları gönülleri ağlatırdı. Başkalarının va’zları ise, gözleri bile ağlatamiyor.”

Hazreti hasan-i Basri (r.a.) nin güzel sözleri ve nasıhatları meşhur olup, pek te’sirlidir.

Bu sözlerin bir kısmı şunlardır;

Hasan-i Basri (r.a.) Buyurdular ki;

-“Sonsuz olan Cennet, dünyada yapılan birkaç günlük amelin değil, halis bir niyetle yapılanların karşılığıdır.”

Haan-i Basri (r.a.) buyurdular ki;

-“İnsan dünyadan üç şey’e hasretle gider;”
-“1-Topladığına doymaz.”
-“2-Umduğuna kavuşamaz,”
-“3-Önündeki ahret yolculuğu için, iyi azık temin etmez.”

Hasan-i basri (r.a.) yine buyurdular ki;

-“Kalbin fesada uğraması altı şeyden hasıl olur.”
-“1-Tevbe etmek ümidi ile günah işlemek,”
-“2-İlim öğrenip ilmiyle amel etmemek,”
-“3-Amel ettiklerinde de İHLAS göstermemek.”
-“4-Allah’ın verdiği ni’metlere şükr etmemek,”
-“5-Allah’ın taksim ettiği şeye razı olmamak.”
-“6-Ölüleri defn edip ibret almamak, kendi öleceğini düşünmemek, ahret için azık hazırlamamak,”

Yine Hasan-i Basri (r.a.) Buyurdu ki;

-“Dünyanın senden sonra nasıl olduğunu görmek istersen, senden evvel ölenlerden sonra ne olduğuna bak.”

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Hasan-i Basri hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu