Dâvûd-i Tâ-i (Radiyallah-u anh)- 9
Girnavas (Cin tepesi) civarı Nusaybin
Dâvûd-i Tâ-i (Radiyallah-u anh)- 9
Ebû Yahya (r.a.), bir gün Dâvûd-i Tâ-i hazretleri (r.a.) nin evine gitmişti. Evinin bazı yerleri yıkılmıştı, bir testisi, bir de ekmek torbası vardı. Evinin kapısı da yoktu.
Ziayeretine gelenlerin bazıları;
-“Evinize vahşı hayvanlar girip, size bir zarar varabilir. Bir kapı getirelim de takalım.” Dediler.
Dâvûd-i Tâ-i (r.a.) de;
-“Siz beni, vahşilerinden korumaya çalışıyorsunuz. Peki kabrin yılan ve çiyanlarından beni kim koruyacaktır? Kabirdekiler ise, Dünyadakilerden kat kat daha şiddetlidirler.” Buyurdu.
Bir gün Sultan Harun Reşid, Ebû Yusuf (r.a.) a;
-“Beni Dâvûd-i Tâ-i (r.a.) nin yanına götür, Onu ziyaret edeceğim. Nasihat isteyip, dua’sını alacağım.” Dedi.
Bunun için Dâvûd-i Tâ-i (r.a.) nin evine gitiler. İçeri girmek için izin istediler. Fakat içeri girmeye izin alamadılar.
Annesine rica ettiler. Annesi oğluna,
-“Evladım, musaade et de içeri girsinler.” Deyince,
Dâvûd-i Tâ-i hazretleri (r.a.) de;
-“Anneceiğim, Dünya ehli ile benim ne işim vardır? Onları görünce dünyayı hatırlıyor, Ahreti unutuyorum. Bunun için beni Ma’zur gör.” Dedi.
Annesi tekrar rica edince, kırmadı,
-“Ey benim Allahım! (–“Annenin hakkını gözet, zira onun rızası benim rızamdır.) Buyurduğun için kapıyı açıyorum.” Dedi.
Halife Harun Reşid ile İmâm-i Ebu Yusuf (r.a.) içeri girdiler. Dâvûd-i Tâ-i ile müsafeha yaptılar. Onların halini bir şair şöyle anlatır.
Davud uzunca tuttu Halifenin elini,
İyice tetkik etti, sağa sola çevirdi,
Dedi; Ne kadar zarif, Ne kadar nazik bir el,
Elbette yanmayacak, ellerden ise eğer.”
Ey Halife! Yaşadın, hükmettin bunca zaman,
Meyletme zülma sakın, kurtuluş yok hesaptan!
Dâvûd’un bereketli o güzel sohbetinde,
Her ikisi eridi, gözyaşları içinde.
Ayrılırken halife, Bir kese altın verdi,
Çok özür dileyerek, kabulunu diledi.
Fakat Dâvûd almadı, uzatılan keseyi,
Nezekatle red etti, incitmedi kimseyi,
Dedi; -”Evimi sattım, parası yeter bana,
Bu helal para için, Rica ettim Allah’a,”
Dedim; Ya Rab! Bu para, erince nihayete
Ömrüm’de sona ersin, gideyim kıyamete
Senden bunu isterim, hazretinden Ricam bu,
Ümmid ediyorum ama, dua’m kabul olur mu?”
Ayrıldı misafirler, aradan aylar geçti,
Ebû Yusuf, beylerden, birine şöyle dedi;
Dâvûd-i Tâ-i bu gün, eyledi hakka vuslat,
Gittiler gördüler ki ölmüş idi hakikat.
Dediler; -”Nerden bildin Dâvûd’un vefatını.”
Ebû Yusuf dedi ki; -”Sattı ev parasını,
Günlük sarfına böldüm, dediğim gün bimişti,
Bittiği gün ölmeyi, hak’tan taleb etmişti.”
Ölümünden bir gün önce, Kendisini ziyaret eden zat onu şöyle anlatmıştır;
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Dâvûd-i Tâ-i hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Etiketler: kerametler, Menkıbeler, Tasavvuf
28 Eylül 2011, 19:31 tarihinde.
[...] (c.c.) ın rahmeti « Dâvûd-i Tâ-i (Radiyallah-u anh)- 7 Dâvûd-i Tâ-i (Radiyallah-u anh)- 9 [...]