Dâvûd-i Tâ-i (Radiyallah-u anhu)
Çağ-çağ barajı (Sonbahar manzarası) Nusaybin
Dâvûd-i Tâ-i (Radiyallah-u anhu)
İmâm-i A’zam Ebu Hanife hazretleri (r.a.) nin ileri gelen talebelerinden. İsmi, Ebû Süleyman Dâvûd-i Bin Nasr-i Kûfi (r.a.) dir.
Takva sahiblerinin büyüklerinden, kanaat ehli olup, zahidlerin (dinin emirlerini yerine getirenlerin) en meşhurlarındandır. Horasanlıdır. Habib-i Acemi (r.a.) nin halifesi idi.
Sultan Harun Reşid ve diğer makam sahiblerinin hediyelerini kabul etmezdi. Haramlardan, şübhelilerden, mübahların fazlasından sakınan, pek çok ilimlere sahip bir zatdır. 165 (M. 781) de Bağdad’ da vefat etti.
İmâm-i A’zam (r.a.) ın yirmi sene derslerine devam etti. Fıkh ilminde talebelerin içinde en önde gelenler arasına girdi.
Dâvûd-i Tâ-i hazretleri (r.a.) nin tevbe etmesine,
Şarkıcı bir kadının;
-“Hangi güzel yüzdür ki toprak olmadı.
Hangi tatlı gözdür ki, yere akmadı.”
Beyitini işitmesi sebep olmuştur. Bu beyti düşündükçe şuuru alt üst oldu. Zamanın en büyük Âlimi İmâm-i A’zam Ebû Hanife hazretleri (r.a.) nin huzuruna geldi.
İmâm-i A’zam (r.a.), bunun yüzünün renginin değiştiğini görünce sebebini sordu.
Hazreti Dâvûd-i Tâ-i (r.a.);
-“Dünyadan soğudum. Bende gelen bu hali, anlatamiyecek haldeyim. Bu halin ne olduğunu okuduğum kitablarda bulamıyorum. Ne yapmamı tavsiye edersiniz?” dedi.
İmâm’ın gösterdiği yolda, dünyaya düşkünlüğü tamamen terk edip, dinin emir ve yasaklarına uymada, haram ve şübhelilerden kaçmada örnek olacak şekilde ilerledi.
Evine çekildi. İnsanların arasına karışmadı. İbadetlerini hep evinde yaptı. Aradan bir müddet geçtikten sonra,
İmâm-i A’zam (r.a.) hazretleri evine gelip;
-“Ey Dâvûd! evde oturup, insanlar arasına karışmamak uygun değildir. Talabe arkadaşlarının arasına gir. Onları iyi dinle, fakat hiç konuşma, mes’eleleri çok iyi öğren.” Buyurdu.
Dâvûd-i Tâ-i (r.a.);
-“Peki efendim.” Diyerek İmâm-i Muhammed (r.a.), İmâm-i ebû Yusuf (r.a.), İmâm-i Züfer (r.a.) gibi arkadaşlarının arasında bir sene daha derslerine devam etti.
Ba’zı mes’elelerde konuşması ve mes’eleyi hal etmesi icabediyor. Kendini zor tutuyor, hocasının emrini unutmayıp sabrediyor, konuşmuyordu. Bir sene boyunca hep sabretti. Hiç konuşmayıp, sabırla dinledi.
<<<Davud-i Ta-i (r.a.) nın bir başka yazısı>>>
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Dâvûd-i Tâ-i hazretleri (Radiyallah-u anhu) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Etiketler: Allahın veli kulları, Habib-i Acemi (r.a.), kerametler, Menkıbeler, Tasavvuf
21 Ekim 2011, 07:34 tarihinde.
[...] Davud el-Tai Hazretleri (k.s.) mehtaplı bir gecede damının üzerinde bulunuyordu. Göklerin ve yerin sırları hakkında düşünüyordu. Göğe bakarken ağlıyordu, bir ara komşusunun bahçesine düştü. Ev sahibi onu hırsız sanarak yatağından sıçradı. Elinde kılıcıyla üzerine yürüdü. Davud (r.a.) u gördüğünde geri döndü. [...]