Ebû Zer Ğıfâri (Radiyallah-u anh)- 2
Navala reş ile Navala sipi (Nusaybin)
Ebû Zer Ğıfâri (Radiyallah-u anh)- 2
Üneys, Mekke’ye gidip Peygamber Efendimiz (s.a.v.) in mübarek cemali, sohbeti ve ihsanları ile şereflendi. Hayran kaldı. Sonra tekrar memleketine döndü.
Kardeşi Ebû Zer hazretleri (r.a.);
-“Ne haber geirdin?” diye sorunca
Karedeşi Üneys;
-“Efendimiz, Vllahi öyle yüce bir zatı gördüm ki, hep hayrı, iyiliği emr edip, kötülüklerden sakındırıyor.”dedi.
Ebû Zer Ğıfâri (r.a.);
-“Peki insanlar o’nun hakkında ne diyorlar?” dedi.
Zamanın meşhur şairlerinden olan kardeşi Üneys şöyle cevap verdi;
-“Şair, Kahin, Sihirbaz diyorlar. Fakat o’nun söyledikleri ne kahinlerin sözüne ne de Sihirbazların sözüne benzemiyor. O’nun söylediklerini şairlerin her çeşit şiirleriyle karşılaştırdım. Onlara hiç benzmiyor, hiç kimsenin sözüyle ölçülemez. Vallahı O zat hakkı bildiriyor, doğruyu söyliyor, O’na inanmayanlar yalancı ve sapıklık içindedirler.” Dedi.
Ebû Zer Ğıfâri (r.a.) kardeşinin getirdiği haber üzerine hemen Mekke’ye gitmeye ve Peygamberimiz (s.a.v.) i görüp Müslüman olmaya karar verdi. Eline bir deynek ve biraz da azık alarak büyük bir şevkle Mekke yoluna düştü.
Mekke’ye varınca halini kimseye anlatmadı.
Çünkü bu sırada müşrikler peygamberimiz (s.a.v.) e ve yeni Müslüman olanlara şiddetli düşmanlık yapıyorlar ve bu düşmanlıklarını safha safha ilerletiyorlardı. Bilhassa Müslüman olup da, kimsesiz ve garip olanlara işkence yapıyorlardı.
Ebû Zer Ğıfâri (r.a.) de Mekke’de kimseyi tanımıyordu. Garip ve yabancı idi. Bu bakımdan kimseye bir şey sormadan Kâ’be’nin yanına varıp oturmuştu. Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) i görmek için bir işaret arıyordu.
Akşam üstü bir sokak köşesine çekildi. Hazret-i Ali (r.a.) Ebû Zer (r.a.) i gördüi Garip olduğunu anlayarak alıp evine götürdü. Halinden bir şey sormadığı gibi Hazret-i Ebû Zer (r.a.) de sırrını açmadı.
Sabah olunca tekrar Kâ’be’ye gitti. Akşama kadar dolaştığı halde hiçbir ip ucu elde edemedi. Eski oturduğu köşeye gelip oturdu.
Hazret-i Ali (r.a.), o gece yine oradan geçerken, Ebû Zer (r.a.) i görünce;
-“Bu biçare hâlâ evini öğrenememiş.” Diyerek tekrar evine götürdü.
O gece de orada kaldı.
Ebû Zer (r.a.) Sabahlayın yine Beytullah’a gitti, sonra oturduğu köşeye çekildi. Hazret-i Ali (r.a.) tekrar evine da’vet edip götürdü.
Nereden ve ne için geldiğini sordu.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Zer Ğıfâri (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Etiketler: Eshab-i kiram, Hayat-üs Sahabe, mekke, Menkıbeler
08 Ocak 2014, 07:29 tarihinde.
[...] 5 YazıEbû Zer Ğıfâri (Radiyallah-u anh)- 2Haci Hüseyin-i Kinike (Radiyallah-u anhu) – 4Behâeddin Muhammed bin Muhammed Buhari (Şah-i [...]