Hazret-i Aişe-i Sıddıka (Radiyallah-u anha) – 5
Aişe-i Sıddıka (r.anha) yaptırdığı mescidin içerden görünüşü (Tenim)
Hazret-i Aişe-i Sıddıka (Radiyallah-u anha) – 5
Me’ariciünnübüvve de buyuruluyor ki;
Resulullah (s.a.v.) gazâya giderken, zevceleri arasında kur’a çekerdi. Hangisinin adı çıkarsa onu birlikte götürürdü. Bu gazâ’ya da Hazret-i Âişe validemiz (r.anha) ile Ümm-ü Seleme validemiz (r.anha) gitmişti.
Hazret-i Âişe (r.anha) buyururyor ki;
-“Kadınların örtünmesi için ayet gelmişti. Bana bir çadır yaptılar. Çadırla deveye bindirirlerdi. Gazâdan dönüşte, Medine’ye yakın konmuştuk. Seher vakti göç sesleri işitildi. Abdest için, askerden uzaklaşmıştım. Hemen geldim. Gerdanlığımı bulamadım. Geri gittim. Aradım, buldum. Yerime gelince, askeri göremedim. Gitmişler. Beni çadırın içinde sanıp deveye yükletmişler. O zaman az yerdim zayif idim. Şaşırdım kaldım. Beni bulamayınca ararlar diyerek, oturup bekledim. Uyumuşum. Resulullah (s.a.v.) safvan’nın arkadan gelmesini emr eylemişti. Gelip beni uykuda görünce, bağırmış. Sesden uyandım. Onu görünce yüzümü örttüm. Devsini çöktürdü. Uzaklaşarak (“deveye bin”) dedi. Bindim. Safvan yuları tuttu. Sıcak basınca, askere yetiştik. Önce munafıklara rastladık. Çirkin şeyler söyleşdiler. Onları İbn-i Ebi Selül kışkırtıyordu. Müslümanlardan Hassan bin Sabit ve mistah da onlara uymuştu. Medine’ye gelince, hasta oldum. İftira söylentileri her yere yayılmış. Benim haberim yoktu. Fakat Resulullah eskisi gibi beni aramıyor, hastalığımı da yoklamıyordu. Sebebini anlayamıyordum. Bir gece Mistah’ın annesi ile ihtiyaç için dışarı çıktım. Etekleri ayağına sarılarak düştü. Oğlu Msitah’a la’net etti.(-“Niçin söğersin?”) dedim. Söylemedi. Birkaç kere sordum. (–“ Ey Âişe! Onun ne söylediklerini işittin mi?”) dedi. Sordum. İftira sözlerini bana anlattı. Hastalığım hemen arttı. Ateşim yükseldi. Tepemden duman çıktı zanettim. Aklım gitti. Düstüm. Aklım başıma gelince evime geldim. Babamın evine gitmek için Resulullah (s.a.v.) tan izin istedim. İzin verdi. Ne olduğunu öğrenmek istiyordum. Annem’e sordum;(-“Yavrum hiç üzülme! Senin işin kolaydır. Güzel olan ve zevci tarafından çok sevilen her kadın için böyle şeyler söylerler.”) dedi.
Şaşırdım. Böyle şeyler acaba Resulullah (s.a.v.) ın mübarek kulağına da gitmiş midir? Babam da duymuş mudur diye üzüldüm. Çok ağladım. Babam başka odada kur’an-i kerim okuyordu. Sesimi duymuş. Anemden sormuş. Annem de; (-“dillerden dolaşan sözleri şimdi işitti.”) demiş.
Babam da ağladı. Sonra yanıma gelip;
(-“ Yavrum sabret! Allah-u Treâlâ’dan ne ayet geleceğini bekleyelim.”) dedi. O gece, sabaha kadar uyumadım. Gözlerimin yaşı dinmedi.”
Resulullah (Sallallahu aleyhi v selem, Hazret-i Ali (r.a.) ile Usame (r.a.) yi çağırıp;
-“Bu işin sonu nereye varacak?” dedi.
Usame (r.a.);
-“Ya Resulullah! (s.a.v.) Biz senin sevcenin yalnız iyi olduğunu biliriz.” Dedi.
Hazret-i Ali (r.a.) de;
-“Yeryüzünde kadın çok. Allah-u Teâlâ’nın sana yeryüzünü dar eylemedi. Âişe (r.anha) yı, cariyesi olan Büreyde (r.anha) den sor!” dedi.
Ona soruldu.
-“Allah’a yemin ederim ki, onda bir ayıb görmedim. Arada bir uyurdu. Çok zaman onun yanında bulundum. Onda hiçbir ayıp görmedim. Ağızlarda dolaşanlar doğru olsaydı Allah-u Teâlâ sana bildirirdi.” Dedi.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâla hazretleri bizleri ve sizleri Hazret-i Aişe radiyallah-u anha’nın yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.
Fuad Yusufoğlu
Etiketler: Aişe-i Sıddıka, Eshab-i kiram, Kadın Sahabeler, Menkıbeler, Rasulullahın Zevceleri
30 Kasım 2012, 22:14 tarihinde.
[...] Bağdad’i (Radiyallah-u anh)- 11 « Hazret-i Aişe-i Sıddıka (Radiyallah-u anha) – 3 Hazret-i Aişe-i Sıddıka (Radiyallah-u anha) – 5 [...]