İbn-i Cezeri (Radiyallah-u anhu) – 2
Zeynelâbidin Cami-i külliyaının restore edilme hali
İbn-i Cezeri (Radiyallah-u anhu) – 2
Sonra Kuran-i kerim’i okutmakla meşgül oldu. Önce Şam’da Beni Ümeyye Camii’nde iki sene kırâat dersi verdi. Sonra Âdiliye Medresesi’nin başmüderrisliğini yaptı. Daha sonra da Eşrefiyye’deki Dar-ül-hadis’ın başmüderrislik makamına getirildi.
Şeyh İbn-i Seyâr’dan sonra, Ümm-i Salih türbesi yanındaki medresenin idareciliğine getirildi. Bu tedrisat dönemlerinde, birçok âlim huzurna gelip ondan ilim tahsil etmişlerdir.
Şihab bin Haci bunlardan birisi olup dedi ki;
-“O, çok güzel ders verirdi.”
Emir kutlu Bey ile araları açıldığından, birkaç kere Mısır’a gidip geldi. Emir Berkuk tarafından Şihab-i Hasabi’den sonra Tute Camii Hatibliğine tayin edildi. İbn-i Burhan bin Cemâ’a’dan sonra Selahiyyet-ül-Kudsiyye Medresesi’nin müderrisliğine tayın edildi. 797 (M. 1394) senesi başlarına kadar bu vazifede kaldı.
Emir Kutlu Bey ile aralarındaki ihtilaf yüzünden, bu vazifesinden alınıp, Şam’da yaptırılan medresnin kırâat müdderisliğine tayin edildi. Orada bir müddet ders okuttu. Birçok kimseler, ondan Kur’an-i kerimi kırâat eylediler. Bir ara Şam Kadılığına da getiridi.
İbn-i Cezeri (r.a.), 798 )M. 1395) de Mısır’dan ayrılıp, İskenderiyye’den bir gemiye binerek, deniz yolu ile Anadolu’ya, Bursa’ya geldi. O zaman, Osmanlı padişahı Sultan Yıldırım Bâyezid Hân idi. Âdil ve âbid bir zât olan Sultan Bâyezid’in ilme ve âlimlere çok hürmeti ve derin saygısı vardı.
Ona çok ikrâm ve ihsanlarda bulundu. Onun yanında birkaç sene kaldı. Bu zatın geldiği, kısa zamanda her yerde duyuldu. Bursa’dan ve diğer şehirlerden birçok kimseler, ondan “Kırâat-i aşere”yi tahsil edip, bu ilimde yetiştiler. O kırâat ve hadis ilmini Anadolu’ya yaydı. Çok kimseler onun ilminden faydalandılar.
805 (M. 1402) yılında Timur ile Yıldırım Bâyezid Hân arasında vuku bulan Ankara Savaşından sonra, Timur Hân Bursa’ya kadar geldi. O da, ilme ve âlimlere çok değer verirdi.
İbn-i Cezeri hazretleri (r.a.) ni alıp, Mâverâünnehr’e götürdü. Kaş şehrinde kaldı. Sonra Semerkand’a gitti. Her şehirde çok sayıda talebe, ondan kırâat dersi aldılar. Semerkand’da ders okuttuğu sırada, büyük âlim Seyyid Şerif Cürcâni hazretleri (r.a.) ile buluştu.
807 (M. 1404) senesinde Timur Hân vefat edince, Mâverâünnehr’den çıkıp, Herat şehrine geldi. Sonra Yezd’e, oradan İsfahan’a, sonra da Şiraz’a geldi. Her şehirde, her memlekette ilim talibleri, isteklileri, Şeyh Cezeri’den, Kur’an-i kerimin kırâatinden kimisi “Kırâat-ı seb’a”yı kimisi, “Kırâat-ı aşere”yi öğrendiler. Kırâat ve hadis ilimlerini her yere yaydı. Sonra Şiraz valisi Sultan Pir Muhammed tarafından, arzusu hilafına olarak, Şiraz ve etrafının kadılığına tayin edildi.
Timur oğullarının hakim olduğu birçok beldede kadılık yaptı. Sonra Hacca gitmek niyatiyle bu görevinden ayrılıp, Basra’ya geldi. Oradan Yenbu’ya gidip, bir müddet ikâmet etti.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Fıkıh âlimi veli olan İbn-i Çezeri (Radiyallah-u anhu) yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.
Fuad Yusufoğlu
Etiketler: Allahın veli kulları, İbn-i Cezeri, Şeyh-i Cezeri, Tasavvuf
19 Şubat 2015, 08:20 tarihinde.
[...] durmak)Utbet-ül Ğulam (Radiyallah-u anh) « Muhammed Pârisâ (Radiyallah-u anhu) – 6 İbn-i Cezeri (Radiyallah-u anhu) – 2 [...]