İmâm-i A’zam (Ebu Hanife)- Radiyallah-u anh- 6
kasyan (Navala sipi) Nusaybin
İmâm-i A’zam (Ebu Hanife)- Radiyallah-u anh- 6
İmâm-i Â’zam (r.a.) ayrıca Ehl-i Beyt’den, Zeyd Bin Ali (r.a.) den, Muhammed bakır (r.a.) den, ilim öğrendi.
Muhammed Bakır (r.a.) ona bakıp;
-“Ceddim (a.s.v.) ın şeriatını bozanlar çoğaldığı zaman sen onu canlandıracaksın, sen korkanların kurtarıcısı, şaşıranların sığınağı olacaksın. Şaşıranları doğru yola çevireceksin. Allah-u Teâlâ (c.a.) yardımcın olacak.” Buyurmuştur.
Tasavvuf ilmini de Silsile-i Âliyeye denilen evliyanın büyüklerinden olan Ca’fer-i Sadık (r.a.) dan öğrendi. Onunla sohbet edip feyz olarak tasavvuf da yüksek makama kavuştu.
Eshab-i Kiram’dan İbn-i Abbas (r.a.) ın ilmini Mekke fakihi Atâ bin Ebi Rebah (r.a.) dan ve İkrime (r.a.) den Hazreti Ömer (r.a.) ve onun oğlu Abdullah (r.a.) dan nakledilen ilimleri Abdullah bin Ömer (r.a.) in azatlısı Nafi (r.a.) den öğrendi.
Böylece, Eshab-i Kiramdan İbn-i Mesud (r.a.) ve Hazreti Ali (r.a.) den nakledilen ilimleri de buluşup görüştüğü Tabiin (r.a.) den öğrendi. İlimde hiç kimseye nasıb olmayan yüksek bir dereceye ulaştı.
İmâm-i Â’zam (r.a.) bir gün Halife Mansur’un yanına girdi,
Orada bulunan İsa bin Musa (r.a.) Mansura;
-“Bugün dünyanın en büyük âlimi bu zattır.” Dedi.
Halife Mansur;
-“Ey Nu’man, bu ilmi kimden aldın?” diye sorunca,
İmâm-i Â’zam (r.a.) şu cevabı verdi;
-“Hazret-i Ömer (r.a.) den ilim alanlar vasitesiyle Hazreti Ali (r.a.) den, Abdullah bin Mesud (r.a.) den aldım.
Bunun üzerine halife Mansur;
-“Sen İşini gayet sağlam tutmuşsun, ilmi asıl menbainden almışsın.” Dedi.
İmâm-i A’zam (r.a) başta eshab-i kiram (r.a.) ın büyüklerinin ilim silsilesinden olmak üzere, dört bin kişi (r.a.) den ilim öğrenip, bütün ilimlerde ve üstünlüklerde en yüksek dereceğe ulaşmıştır.
Şöhreti her yere yayılıp, zamanında bulunan ve sonra gelen bütün müctehidler, âlimler, üstün kimseler hata hiristiyanlar bile onu hep medh etmiş, övmüşlerdir.
İmâm-i Â’zam (r.a.) ın hocası Hammad bin Süleyman (r.a.) vefat edince, hocasının talebeleri, arkadaşları ve halkın ileri gelenleri, onun yerini dolduracak âlimin, ancak İmâm-i Â’zam (r.a.) ın olduğunu görerek, ısrarla hocasının yerine geçmesini istediler.
Bunu gören İmâm-i Â’zam hazretleri (r.a.);
-“İlmin ölmesini istemem.” Buyurup, ilim kürsüsüne oturdu. Hocası Hammad bin Süleyman (r.a.) nin yerine müftü oldu. Ve talebe yetiştirmeğe başladı.
Dersleri ve Talebeleri;
Devam edecek…
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri İmâm-i A’zam Ebû Hanife hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
26 Kasım 2011, 10:30 tarihinde.
büyük mürşid-i kamil.cafer-i sadık.ks.hz.lerini tanıyınca o zata bağlandı.çok merhaleler kat ettiğini anladı.tarikatın ve tasavvufun önemini şöyle anlattı.iki senem olmasaydı numan helak olurdu…..vefatına iki sene kala imam-ı caferi sadık hz.lerine intisab etmesi büyük imamımızı dahada büyüttü.ya Rabbim yolundan ve mezhebinden son nefeslerimiz dahil ayırma..amin.