İmâm-ı Rabbânı (Radiyallah-u anhu) – 13
İmâm-i Rabbâni (r.a.) nin yazmış olduğu “Mebde’ ve Meâd” risalesi
İmâm-ı Rabbânı (Radiyallah-u anhu) – 13
Müslümanların zayıf düştüğü, küfrün, sapıklığın, zulmetin, felsefecilerin ve sapık kimselerin her tarafı kapladığı bir zamanda, binlerce kâfir İmâm-i Rabbâni hazretleri (r.a.) nin elinde müslüman oldu.
Çok sayıda fasık ve fâcır onun güzel hallerini görüp, sohbetini işitip tövbe ederek Salih müslüman oldu. Uzaktan yakından çok kimseler, rü’yada ve uyanık, iken onu görerek yanına koşmuş, huzuruna geldiklerinde gördüklerini aynen bulmuşlardır.
Âlim, Salih, genç, ihtiyar binlerce kişi onu görüp, sohbetinde bulununca, feyz alarak kalbleri zikreder olmuştur. Huzurundaki pek çok sayıda talebeyi hâllere, yüksek derecelere kavuşturmuştur. Her an kerametleri görülür feyz ve bereket yayardı. Kerâmetlerinin altıbinden fazla olduğu bildirilmiştir
İmâm-i Rabbâni hazretleri (r.a.), İslâm dininde her sözü sened olan, Ehl-i sünnetin temel direklerinden çok büyük bir âlim ve velidir. Kelâm ilminde de müctehiddir. İmâm-i Rabbâni hazretleri (r.a.) daha ilim deryasına yeni daldığı sıralarda Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) i rüyada görmüştü.
Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) kendisine buyurmuştu ki;
-“Sen Kelâm ilminde müctehid olacaksın.”
Bu rüyasını hocasına anlatmıştı. O günden beri, ilm-i kelâmın her meselesinde ayrı ictihadı ve görüşleri vardır. Fakat, meselelerin çoğunda (Mâtüridiyye) imâmımız ile beraberdir. Eski Yunan filozoflarının islamiyette uymayan sözlerini reddedip, yanıldıklarını isbat etti.
Tasavvuf büyüklerini tanımayarak, sözlerini anlamıyrak, yoldan çıkan, sapıtan ve kendilerini din adamı sanıp, herkesi de yoldan çıkartan, cahil ve ahmakların yüz karalarını meydana çıkardı. Önceki birçok asırda İslamiyette çok sinsi bir şekilde, din düşmanları tarafından sokulmak istenen felsefi düşünceleri tamamen bertaraf etti.
Yazdığı mektublar ve kitablarla, kıyamete kadar bu yoldaki bütün suallere cevap teşkil edecek izahlar ve açıklamalar yaptı. Daha 18 yaşında iken yazdığı “İsbat-ün nübüvve” (peygamberliğin isbatı) kitabı ile peygamber leri filozoflardan kesinlikle ayırarak, peygamberlerin Allah’ın dinini bildiren ve Allah-ü teâlâ’nın seçtiği kimseler, filozofların ise, yalnız aklını rehber edinmiş sıradan insanlar olduğunu açıkça ve kesin delillerle isbap etmiştir. Böylece peygamberliğe inanmayanların, peygamberleri filozof zanedenlerin veya onlarla bir tutmaya kalkışanların, ne kadar yanlış düşündüklrini göztererek, İslâm dinine insan düşüncesi ve fikri karıştırmak ve böylce dini, zamanla değişir hâle getirmek isteyenlerin yolunu kapatmıştır.
Büyük ehl-i sünnet âlimleri ve evliyanın da ancak Muhammed Aleyhisselam’ın tam yolunda yürüyen yüksek insanlar olduğunu belirterek, bunlara da filozof diyenlerin bu sözlerinin ne kadar yanlış olduğunu göstermiştir.
Bundan sonradır ki, Müslümanlar arasındaki sapık kimselerin tesiriyle ortaya çıkmış fikir ayrılıkları, düşünce farklılıkları sona ermiş, şüpheye ve tereddüde düşürülmüş olanlar itminâna ve emniyete kavuşmuşlardır. Daha sonraki asırlarda ve zamanımızdaki filozofların her türlü sözlerine, onun eserlerinde cevaplar bol bol bulunmaktadır.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri “Silsile-i âliyye” denilen büyük âlim ve velilerin Yirmiüçüncüsü olan Ahmed Faruk-i serhendi İmâm-ı Rabbânı (Radiyallah-u anhu) yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.
Fuad Yusufoğlu
02 Şubat 2015, 21:16 tarihinde.
[...] ve babaya iyilik- 2Cemaat Sünnettir « İmâm-ı Rabbânı (Radiyallah-u anhu) – 11 İmâm-ı Rabbânı (Radiyallah-u anhu) – 13 [...]