İmâm-ı Rabbânı (Radiyallah-u anhu) – 6
İmâm-i Rabbâni (r.a.) nin türbeleri (Serhend)
İmâm-ı Rabbânı (Radiyallah-u anhu) – 6
İmâm-i Rabbâni hazretleri (r.a.), memleketine gelince zahiri ve batını ilim ve nurlarını dünyaya yaymağa, talibleri yetiştirmeye ve yükseltmeye başladı. Şöhreti her yere yayılıp, her taraftan aşıkları, onun ilminden ve feyzinden faydalanmaya geliyordu.
Talebelerine Beydâvi tefsiri, Sahih-i Buhâri, Mişket-i Mesâbih, Avarif-ül-Meârif, Usul-i Pezdevi, Hidâye ve şerhi Mevâkıf gibi bazı din kitaplarını ders olarak mükemmel bir şekilde okuturdu.
Ömrünün son zamanlarında dahi talebelerine ilim tahsilini sıkı sıkı emreder, buna çok önem verirdi. Harkesin kalbini ilim ve nûr ile dolduruyor, Muhammed Aleyhis selam’ın dinini canlandırıyor ve kuvvetlendiriyordu.
Zamanın padişahlarını, vali, kumanda âlim ve hâkimlerini, çok tesirli mektupları ile, dine, sünnet-i seniyyeye teşvik ediyor, çok âlim ve evliyâ yetiştiriyordu. Allah-ü teâlâ ona o kadar ilm-i bâtın ihsan etmişti ki, kendine mahsus olan ilimleri de cihana yaydı.
Hocası Bâki-billah da bu yeni ilimlere kavuşmak için huzuruna gelir, hürmetle otururdu. Hatta birgün geldiği zaman, İmâm-i Rabbâni’yi kalbi ile meşgül ghörüp, odaya girmedi, hizmetçiye de haber verip;
-“Rahatsız etme!” dedi ve sesizce kapıda bekledi.
Bir müddet sonra İmâm-i Rabbâni hazretleri kalkıp;
-“Kapıda kim var?” deyince
Üstadı;
-“Fakir Muhammed Bâki” dedi.
Bu ismi duyunca kapıya köşup, edep ve tevazu ile karşıladı.
İmâm-i Rabbâni hazretleri (r.a.) bir müddet Serhend’de talebe yetiştirmekle meşgül olup, insanlara doğru yolu anlattıktan sonra, hocası Muhammed Bâki-billah (r.a.) i ziyaret için Delhi’ye gitti. Bir müddet hizmetinde kaldı ve hocası ile çok hoş sohbetleri oldu. Hâllerini bulunduklarından daha yukarıya götürdüler. Bütün bu lütufları ile çok yüksek hallere, fâziletlere kavuşmasına rağmen, hocası Muhammed Bâki-billah (r.a.) a öyle edeble davranıyordu ki daha fazlası mümkün değildi.
Muhammed Hâşim-i Keşmi (r.a.) şöyle anlatmıştır;
-“Hâce Hüsâmeddin Ahmed’den işittim. Hocam İmâm-i Rabbâni (r.a.) yi medhedip övdükten sonra şöyle buyurdu;
-“Mertebesi yüksek, fâzileti çok olmakla berâber, edebe riâyette, hocamız Muhammed Bâki-billah (r.a.) in talebelerinden hiçbiri, İmâm-i Rabbâni hazretleri gibi değildi. Bunun için bereketler herkesten önce ona nasib oldu.”
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri “Silsile-i âliyye” denilen büyük âlim ve velilerin Yirmiüçüncüsü olan Ahmed Faruk-i serhendi İmâm-ı Rabbânı (Radiyallah-u anhu) yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.
Fuad Yusufoğlu
29 Ocak 2015, 22:18 tarihinde.
[...] 6 Usâme bin Zeyd (Radiyallah u anhu; « İmâm-ı Rabbânı (Radiyallah-u anhu) – 4 İmâm-ı Rabbânı (Radiyallah-u anhu) – 6 [...]