Ma’rûf-i kerhi (Radiyallahu anh)- 2
Çağ-çağ Barajı (Nusaybin)
Ma’rûf-i kerhi (Radiyallahu anh)- 2
Büyük tasavvuf alimlerinden ve vefat ettikten sonra da yeryüzünde tasarrufu devam eden dört büyük evliyaullahtan birisi olan Ma’ruf-iKerhî (r.a.) için Ehl-i Beyt’ten İmâm-i Alı Rıza hazretleri (r.a.) şöyle buyurmuştur;
İmâm-i Ali Rıza (r.a.);
-“Ma’rûf, huy ve Muhabbet bakımından ehl-i beyttendir. Fakat ırk ve neseb bakımından değil. Muhakkak o kerem ve izzet bakımından, Selmân-i Farisi (r.a.) nin ceddimize ilhak edilip ehl-i beytten sayıldığı gibi, O da bize dahil edilmiştir.
Ma’rûf-i Kerhi (r.a.), Dâvûd-i Ta-i hazretleri (r.a.) nden feyz almış olup, büyük velilerden Sırrı-yı Sekâti (r.a.) de, Ma’rûf-i Kerhi (r.a.) den ders ve feyz alarak yetişti. Harun Reşid ile aynı zamanda yaşadı. Muhaddis olup, zamanın meşhur hadis âlimlerden hadis dinlerdi.
Ma’rûf-i Kerhi, Bekir bin Huneys, Rabi’ bin Sabih ve bir çok âlimden hadis öğrendi. Halef Bin Hişam (r.a.), Zekeriye bin Yahya el Mervezi (r.a.), Yahya bin Ebi Talib (r.a.) ve bir çok hadis âlimi de Ma’rûf-i Kerhi (r.a.) den Hadis-i şerif rivayet etmişlerdir.
Ma’rûf-i Kerhi (r.a.) Bağdad’ın İmâm-i ve zâhidi lakabını aldı. Dinde İMÂM OLUP, FIKIH, HADİS, TEFSİR VE KELÂM İLİMLERİNDE BÜYÜK ÂLİMDİR. Bütün bu ilimlerde hüccet (senet) idi. İctihad makamına erişmişti.
Abdulaziz bin Mansur (r.a.) diyor ki;
Babam dan işittim; Biz Ahmed Bin Hanbel (r.a.) ile beraber idik, Ma’rûf-i Kerhi (r.a.) den bahsedildi.
Orada olanlardan ba’zıları;
-“O’nun ilmi zayıfdır.” Dediler.
Bunun üzerine Ahmed Bin Hanbel (r.a.);
-“Böyle konuşmayan. Siz Ma’rûf (r.a.) un kavuşmuş olduğu ilimden bir şeye kavuşabildiniz mi?” diye cevab vererek onları susturdu.
Ahmed Bin Hanbel (r.a.) ve Yahya bin Muin (r.a.), Ma’rûf-i Kerhi (r.a.) ye müracaat ederler ve bir çok mes’eleleri O’ndan öğrenirlerdi.
Yahya bin Muin (r.a.) ve Ahmed Bin Hanbel (r.a.), Ma’rûf-i Kerhi (r.a.) nin yanına geldiler.
Yahya bin Muin (r.a.) Ma’rûf-i Kerhi (r.a.) ye ‘secde-i sehv’i sormak istiyordu.
Ahmed Bin Hanbel (r.a.) yahya’ya;
-“Sus!” dedi.
Fakat Yahya bin Muin (r.a.) susmadı ve;
-“Ya Ebel-Mahfuz, Secde-i Sehv hakkında ne dersin?” diye sordu.
Ma’rûf-i Kerhi (r.a.);
-“Kalbin namazdan gafil olup, namazdan başka bir şeyle meşgul olmasından dolayı bir cezadır.” Deyince.
Ahmed Bin Hanbel (r.a.);
-“Bu ne güzel ve ne ma’nalı bir cevabtır.” Buyurdu.
<<<Ma’rûf-i Kerhi (r.a.) nın bir başka yazısı>>>
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ma’rûf-i Kerhi hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
26 Temmuz 2010, 21:41 tarihinde.
[...] tasavvuf alimlerinden ve vefat ettikten sonra da yeryüzünde tasarrufu devam eden dört büyük evliyaullahtan birisi olan M… bir bayram arifesi camiye giderken cami avlusunda oynayan çocukları görür. İçlerinden bir [...]
12 Ekim 2011, 14:08 tarihinde.
[...] (c.c.) ın rahmeti « Mâruf-i Kerhi:(Radiyallah-u anh) Ma’rûf-i kerhi (Radiyallahu anh)- 2 [...]