Molla Câmi (Radiyallah-u anhu) – 3
Mevlânâ Câmi (r.a.) mübarek kabirleri (Herat)
Molla Câmi (Radiyallah-u anhu) – 3
Mevlânâ Abdurrahim (r.a.) ise;
-“Abdurrahman Câmi hazaretleri (r.a.), aklı ve naklı ilimleri bırakıp tasavvuf yoluna girene kadar, insanı zahiri ilimlerden başka hiçbirşey kemâl derecesinde olgunlaştırmaz der idim. Fakat onun tasavvufa yönelişinden sonra, bu düşüncemin yanlış olduğunu anladım.” Dedi.
Abdurrahman Câmi (r.a.), Sa’düddin-i Kaşgâri hazretleri (r.a.) nin emriyle tenha bir yerde halvet etmeye, nefsini terbiye için riyâzet ve mücâhede yapmaya başladı. Yani, nefsinin isteklerini terk edip, istemediklerini yapmak için uğraştı. Vakitlerini, insanlardan uzak yerlerde Allah-ü teâlâ’yı zikretmek, namaz kılmak ve kur’an-i kerim okumakla geçirdi.
İnsanlardan öyle ayrılmıştı ki, âdetâ insanlarla konuşmayı unuttu. Aylarca devam eden bu hâlin sonunda kalb gözü açıldı ve melekler âlemini seyretmeğe daldı. Daldığı bu âlemin tecellileri onun gözünün önünde belirdi. Ve her şeyden sıyrılmış olarak kendini Allah-ü teâlâ’ya verdi. O zaman anlıyamadığı bir arzu ile Kâ’be’ye doğru yollara düştü.
Bir müddet gittikten sonra kendine gelip;
-“Ben hocamdan izin alamadan nereye gidiyorum? İzinsiz ve rızasız bir iş yapılır mı? Bu benim yaptığım doğru değildir, derhal dönmeliyim.” Diyerek, hocası Sa’düddin-i Kaşgâri huzuruna döndü.
Bu hadise üzerine Molla Câmi hazretleri (r.a.) buyurdu ki;
-“Bu Ahrâriyye ismi verilen âlimler sisilesinin yoluna ilk girdiğim zamanlarda, bana nûr belirtileri görünmeye başladı. Hocamın emri üzerine bunlara iltifat etmeyip, o nûrun devamlı olmasını sağlamaya çalıştım.”
-“Şunu iyi bilmelidir ki; nûr, keşif ve kerâmetin meydana gelmesi, insanın tamamiyle olgunlaştığına, nefsini terbiye ettiğine işaret değildir. Bunlara güvenmemelidir. Talebeye em üstün kerâmet, hocasının sohbetiyle pişmesi, onun teveccühleri altında nefsinden kurtulmasıdır.”
Molla Câmi hazretleri (r.a.) birgün buyurdu ki;
-“Bize verilen bu kadar ihsanlar, hep Muhammed Pârisâ hazretleri (r.a.) nin bereketiyledir. Ben beş yaşında idim. O sene Hâce Muhammed Pârisâ (r.a.) hacca gidiyordu. Yolu bizim Câm kasabasına uğradı. Babam ve Câm’ın ileri gelen âlimleri, onu ziyaret etmek için huzuruna gittiler. Babam, beni de yanında götürmüştü. Babam onunla müsâfeha ettikten sonra, bana elini öpmemi emretti. Elini öptükten sonra, Muhammed Pârisâ bana iltifat ederek bir meyva (şeker) hediye etti. Teveccühlerine kavuştum. Aradan altmış yıl geçmesine rağmen, nurlu, mübarek yüzlerinin güzelliği hala gözümün önünden gitmemektedir. İşleriminm rast gitmesi, büyüklere olan muhabbet ni’metinin ihsan edilmesi, hep Muhammed Pârisâ hazretleri (r.a.) nin teveccühleri ve duaları bereketiyledir.”
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri büyük âlim ve veli olan Molla CÂmi (Radiyallah-u anhu) yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.
Fuad Yusufoğlu
14 Şubat 2015, 09:42 tarihinde.
[...] bin Zürare (Radiyallah-u anhu)- 7Fakr ve zühd « Molla Câmi (Radiyallah-u anhu); Molla Câmi (Radiyallah-u anhu) – 3 [...]