Muhammed Behâüddin-i Veled –Sultan-ül-ulemâ- (Radiyallah-u anhu)- 8
Baki’ mezarlığı’ında tan yeri
Muhammed Behâüddin-i Veled –Sultan-ül-ulemâ- (Radiyallah-u anhu)- 8
Alâüddin Keykûad bir gün Sultan-ül-ulemâ Muhammed Behâüddin-i Veled hazretleri (r.a.) nin bütün halka va’z ve nasihat vermesi için rica etti. “Kanii” denilen yerde bir kürsü kuruldu. Bu yerin etrafında mezarlık bulunakta idi. İnsanlar kürsünün etrafında toplandılar. Kâriler Kur’an-i kerimi ezberliyenler, Yasin-i şerif’i okuduktan sonra Sultan-ül-ulemâ hazretleri (r.a.) bu süreyi “tefsir” etmeye başladı. Kıyametin kopmasını, kabirden kalkmayı, mahşer meydanına toplanmayı, güneşin “bir mızrak” boyu yaklaşması, insanların grup grup ayrılmasını, defterlerin uçarak “ele gelmesini”, mizân terazisinin, sırat köprüsünü, ceza ve mükâfatı uzun uzun anlattı. Bunları inkar edenlerin “cehenneme” kabul edilip te ehl-i sünnet i’katına uygun inanıp amel edenleri “cennette”gidebileceğini bildirdi.
Öyle anlattı ki, orada bulunanlar içinde ağlamadık kimse kalmadı. O kabristan da yatan bazı kimseler , Allahü Teâlâ’nın emriyle kefenleri boynunda olduğu halde kabirlerinden çıktılar ve “Eşhedü enlâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resülühü” dedikten sonra;
-“Ey Allah’ın veli kulu; Senin bu anlattıklarının hepsi doğrudur. Biz bu halleri burada yaşıyoruz, hepimiz şahidiz.” dediler ve tekrar mezarlarına girdiler.
Duâ edilirken de her kabirden iki el çıkmış olduğu halde “Amin” diyen sesler duyuldu. Bu olanları, orada bulunan herkes hayretle gördü ve işitti.
Bir kimse bir günah işleyip, tevbe etmeden Sultan-ül-ulemâ (r.a.) nın huzuruna çıksa gelenin durumunu hemen keşfederek;
-“Allah-u Teâlâ’nın veli kullarının huzuruna temiz olmayan kalb ile gelmeyiniz. Bu kötü halleri bırakın, güzel bir tevbe ederek gözyaşları akıtın ki, günah kirleri yıkansın evliyanın huzuruna, günahlarınıza tevbe ve istiğfar etmiş olarak girip, onların yüzlerine Allah-u Teâlâ’nın rızası için mühabbetle bakınız ki, onların feyz ve bereketlerinen istifade edesiniz.” Buyurdu.
Bu şekilde nasihat ederek, onların işlediği günahları söylemeden, yüzlerine vurmadan nasihat ederdi.
Sultan-ül-ulemâ Muhammed behâüddin-i Veled hazretleri (r.a.) takdiri ilahi hasta olup, yattı. Alâüddin-i Keykûbad Onun ziyaretine gelip;
-“Efendim! İnşallah tez zamanda sıhhata kavuşur da devlemizin başına geçip Tahta oturursunuz. O zaman zati alinizin hizmetiyle şereflenip, her ne murad ederseniz, bütün gücümüzle size yardımcı olmaya çalışırız. Böylece Rabbimizin ihsan edeceği nice ikranmlara ve gizli sırların keşfine nail oluruz. İnşallah .” deyince
Sultan-ül-ulemâ (r.a.);
-“Biz artık bu hastlaık sebebiyle bu fani dünyadan hakiki âleme göç ederiz, fakat arkamızda kısa zaman sonra, sizde bize kavuşursunuz. İşte orada sizinle beraber oluruz.” Dedi
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri “Sultan-ül-ulemâ” lakabını bizzat Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) tarafınden verilen Muhammed Behâüddin-i Veled (Radiyallah-u anhu) nin yüzü suyu hürmetine günahlarımızı af eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
28 Ocak 2013, 20:58 tarihinde.
[...] akdi-) « Muhammed Behâüddin-i Veled –Sultan-ül-ulemâ- (Radiyallah-u anhu)- 6 Muhammed Behâüddin-i Veled –Sultan-ül-ulemâ- (Radiyallah-u anhu)- 8 [...]