Muhammed Ma’sum Faruki (Radiyallah-u anhu)- 4
ZeynelÂbidin cami şadırvanı
Muhammed Ma’sum Faruki (Radiyallah-u anhu) – 4
Muhammed Sıbğatullah, Muhammed Nakşibend (Hazret-i Hüccetullah ismi ile meşhurdur) Muhammed Ubeydullah (İslamiyeti kuvvetlendiren manasında; “Mürrevvicüşşeriat” lakablı ile meşhurdur. Muhammed Eşref, Muhammed Seyfeddin, Muhammed Sıddık (radiyallah-u anhüm)
Altı oğlu kemâl mertebelerinin en yüksek derecelerine çıkmışlardır. Yüksek babalarına mahsus nisbetten büyük pay almışlardır.
Altısı da kutb-i zaman idiler.
Oğlulları en yüksek halifelerinden ve sır mahremlerinden idi. En başta gelen talabelerinden biri de torunu Şeyh Ebü’l-Kasım olup, bu zatı oğullarından saymıştır.
Kardeşi Muhammed Said’in oğlu “Hazret-i Vahdet” ismiyle bilinen Abdülehad da meşhur talebelerinden olup, çok sırlara ve yüksek derecelere mazhar olmuştur.
Menkıbeler ve kerematleri;
Muhammed Ma’sum hazretleri (r.aleyh) 1068 (M. 1657) senesinde hacca gitti. Bu sefere çıkıp mukaddes beldelere varınca buyurdu ki;
-“Bu yerlerin her tarafını Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) in nurları ile dolmuş buluyorum.”
Mekke ve Medine’de bulundukları müddetçe, beyâna sığmaz haller müşahede eyleyip, bir kısmını yakınlarına anlatmıştı.
Buyurdu ki;
-“Mekke-i mükerremeye geldiğim zaman tavaf-ı kudum yaptım. Gördüm ki, melekler ve huriler Kâbe’yi öyle tavaf ediyorlardı ki, insanlarda böyle şevk ve kavuşma hasreti olamaz. Her defasında Kâ’be’yi üç defa medhederlerdi. Kâ’be’nin etrafında göğe kadar heryeri kaplamışlardı.”
Yine şöyle buyurdu;
-“Mekke’den arafat’a gitmek için yola çıktım. Mina’ya varınca, namaz kılmak için Mescid-i Hif’e girdim. Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) o mescidin yakınında çadır kurmuş, konaklamışlardı. Aynı zamanda orada Musa ve Harun aleyhissamın makamları vardı. Bu mescide oturduk. Allahın Peygamberi (Sallallahu aleyhi ve selem) tam bir heybet ve celâl ile geldi. O’nun o mübarek lâtif vucudunun nuruyla, yer ve gök nur ile doldu. Her şey o nurun içine gömüldü.”
Mekke-i muazzamada bulunduğum sıralarda, büyük kardeşi Hace Muhammed Said (k.s.) hastalanmıştı. Hastalığı da ağırdı. Kurtulması için dua etti.”
-“Teveccüh buyurdu. Ağlayarak Allah-ü teâlâ’ya sığındı. Ellerini kaldırarak, içli dua eyledi.”
Sonra buyurdu ki;
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri “Silsile-i âliyye” denilen büyük âlim ve velilerin Yirmidördüncüsü olan Muhammed Ma’sum Faruk-i (Radiyallah-u anhu) yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.
Fuad Yusufoğlu
08 Temmuz 2015, 23:55 tarihinde.
[...] 10Zeyd bin Harise (Radiyallah-u anhu)-2 « Muhammed Ma’sum Faruki (Radiyallah-u anhu)-2 Muhammed Ma’sum Faruki (Radiyallah-u anhu) – 4 [...]