Şah-ı Hazne (Ahmed el Haznevi) Radiyallah-u anhu;

23 Haziran 2008 Pazartesi

Tarikat edepten ibarettir. Burada bir tarikatin bir silsilesinin mürşidleri anlatılıyor. Lütfen başka silsilelerden şeyhlerin mürşidlerin adlarını kullanarak yorum yazmayın. Konu özeldir dağılmamalıdır.”

İslâm âlimlerinin büyüklerinden. İnsanları Hakka da’vet eden, onları doğru yolu gösterip, hakiki saâdete kavuşturan ve kendilerine “Silsile-i âliye” denilen büyük âlim ve velilerin Otuzaltıncisidir. Haznevi dergahının kurucusu; büyük alim, fazilet sahibi ve arif-i billah olan Şeyh Ahmed El-Haznevi (k.s.) dir. Babaları Hoca Murad Efendi, Türkiye’nin Mardin ili’nin İdil (Hazah) ilçesine bağlı Banıhe köyündendir. Hoca Murad Efendi âlim ve muttâki bir zat olup asil ve temiz bir aileden gelmektedir.

Şöyle ki;

Ahmed El-Haznevi (k.s.) ile kardeşi Molla Mustafa (k.s.) hazretleri daha çok küçük yaşta iken köydeki bazı insanların bayramına gitmişler (Ravi şek ediyor bir şeyler yemişlermi mi yememişler mi onu hatırlamiyorum.) Molla Murad hazretleri arkalarından koşup yakalamış ve kusmaları ağızlarını su ile yıkamışlardır ve arkasında da cemaata hazır olanlara şöyle buyurmuştur;

-”Elhamdulillah bu güne kadar benim ve çocuklarımın boğazlarına değil haram, şübheli lokma  girmemiştir.”

Şeyh Ahmed hazretleri (k.s.) babalarının İmam-Hatiplik yaptığı şu anda Suriye toprakları içerisinde kalan Kamışlı kazasına bağlı Hazna beldesinde 1886 yılında doğmuştur.

Doğduğu bu yerden dolayı da Haznevi namıyla anılmaktadır. Babalarından sonra ilk hocaları Diyarbakır’ın Silvan kazasının seçkin alimlerinden Müderris Molla Hüseyin Küçük Efendidir. Zamanın usulüne göre bu üstadlarının yanında okuyup, tahsillerini tamamlamış ve ilmi icazetlerini ondan almışlardır.

Şeyh Ahmed (k.s.) daha sonra tasavvufa ilgi duymuş Şeyh Abdurrahman-i Taği hazretleri (k.s.) nin halifesi olan Hizanlı Şeyh Abdulkadir Efendi (k.s.) nin sohbetlerinde bulunmuştur.

Birinci Dünya Savaşından önce hocası Şeyh Abdulkadir Efendinin vefat etmesi üzerine ise, büyük veli ve Allah dostu Abdurrahmani Taği hazretleri (k.s.) nin oğlu ve halifesi olan Şeyh Muhammed Diyaeddin Nurşini Hazretleri (k.s.) nin sohbetlerine devam etmeye başlamıştır.

Şeyh Hazret (k.s.) olarak ta anılan Şeyh Muhammed Diyaeddin (k.s.) Bediüzzaman Said Nursi hazrteleri (k.s.) nin de hocası olup, Üstad Bediüzzaman (k.s.) Tarihçe-i Hayat isimli eserlerinde onu ve onun mürşidi olan Abdurrahmani Taği Hazretlerin (k.s.) i kendisinin üstadları olarak belirtmiştir.

Hatta aynı adlı eserinde; Şöyle buyurmuştur;

-”Yeryüzünde melek misal insanları görmek isteyenlerin Nurşin’e Seyda hazretleri (k.s.) ile Şeyh Muhammed Diyaedddin (k.s.)’in dergahına gitmelerini ve onun müritleri ile tanışmalarını salık vermiştir.”

Şeyh Ahmed (k.s.) bu yüce dergaha dahil olduktan sonra on beş yıl boyunca Hazna’dan Nurşin’e bazen yaya bazen de binek üstünde olarak gitmiş, ilmi ve manevi tedrisatını burada tamamlamıştır.Talebeliklerinin ilk zamanlarında başlarından geçen bir olayı şu şekilde anlatmışlardır:

Nurşin’e gittikten on beş yirmi gün sonrasıydı. Hazretin evindeydim. Malum yemeğimiz darı ekmeği ve darı çorbasıydı.

Birgün Muş tarafından o bölgenin ileri gelenlerinden birisi Hazret’i (k.s.) i ziyarete gelmişti. Hazreti ve talebelerini yemeğe davet etti. Hazret de onun davetini kabul edip, icabet edeceğini bildirdi.
Nasıl olsa ben de gideceğim ve güzel yemekler yiyeceğim diye düşündüm ve sevindim. Bu durumdan nefsim çok zevk duydu. Hemen çarıklarımı ıslansınlar da rahatça giyeyim diye suya bıraktım.

Hazret (k.s.) yolculuk hazırlıklarını tamamladığında ben de diğer talebeler gibi hazırlanmıştım. Hazret (k.s.) dışarı çıktı, yüzünü bana döndürüp;

-’Haydi gidiyoruz. Bütün mollalar benimle beraber gelsin. Yalnız Molla Ahmed kalsın.” diye buyurdu.

Ben gitmeyip, kaldım. O zaman hocamın niye böyle dediğini anladım;

Ve nefsime dönüp dedim ki;

-”Bütün suç senindir. Sen güzel yemekler yerim diye iştahlandın. Güzel yemeklere tamah ettin. İşte bunun için Hazret seni götürmedi. Ey nefis senin uslanman için bu kapıda çok sabırlı olman ve kendi isteklerini bir kenara bırakman lazımdır. Bunu yaparsan Allahu Teala’nın ve sevdiklerinin rızasına kavuşursun.”

Şeyh Ahmed (k.s.) on beş yıl süren bu uzun talebelik döneminde Muhammed Diyaüddin Hazretleri (k.s.) inden çok istifade etti. İlim ve irfan yolunda çok ilerledi. Tasavvuf güzargahında çok yüksek derecelere çıktı.

Üstadı ona ilim öğretmek ve insanları Nakşibendi üstadlarının usulüne göre manevi olarak yetiştirip, terbiye etmek için icazet ve hilafet verdi.

Bunun üzerine o Hazna’ya dönmüş ve orada insanları irşada başlamıştır. Kısa bir süre sonra da asıl dergahın merkezini oluşturacak,Tel Maruf beldesine yerleşmiştir.

Mürşidi olan Şeyh Muhammed Diyaeddin (k.s.) Hazretleri ile Birinci cihan harbinde aynı safta düşmanlara karşı mücadele vermiştir. Hatta savaşın en şiddetli anlarında bile mürşidinin yanından ayrılmamıştır.

Şeyh Muhammed Diyaeddin (k.s.) Hazretlerinin kolunun şehid edildiği esnada yine Hazret (k.s.) ın yanlarında Şeyh Ahmed (k.s.) vardı.

O zamanları oğlu ve halifesi olan Şeyh İzzeddin (k.s.) şöyle anlatmaktadır:

-”Küçük yaşta Hazna’daki Haznevi medresesinde tahsile başladım. Medrese çok mahir ve muttaki alimlerden, çalışkan ve ahlaklı talebelerden müteşekkildi.

Birinci dünya savaşının zifiri karanlığı, açtığı yara, oluşturduğu kıtlık ve sıkıntı devam ediyordu. Memleketimiz Fransızların işgali altındaydı. Her taraftan dine, imana, irfana karşı saldırılar düzenleniyordu. Büyük şeyh babam Şeyh Ahmed El-Haznevi (k.s.) köyden köye sürülüyordu. Buna rağmen o yılmıyordu. Kimi zaman çölde, kimi zaman çadırlar içerisinde talebe okutmaya devam ediyor, misafir kabul ediyor ve insanların irşadıyla aralıksız bir şekilde uğraşıyordu.”

-”Bu zor şartlara rağmen insanlar da ona teveccüh ediyorlardı. Babam korkuyu tanımaz, yorulmak bilmez, en korkunç olaylar karşısında dahi kırılmaz bir irade sahibi, cesaretli, vakur, maneviyatı son derece kuvvetli engin bir alim, tanınmış bir İslam önderiydi.”

-”Medresemiz toprak bir bina idi. Duvarları delikler ve çatlaklarla dolu idi. İçerisinde akrep, fare gibi zararlı hayvanlar da eksik olmazlardı. Sergilerimiz hasırdandı. Rahlelerimiz ise içi saman dolu yastıklardı. Tüm bunlara rağmen ilim öğrenmek ve babamıza layık olabilmek için gece gündüz demeden çalışıp, didiniyorduk. Dünyamız bu anlattıklarımdan başka bir şey olmamasına rağmen Şeyh Ahmed (k.s.) medresenin kapısına gelir ve bizlere;’

-”Ey hocalar! Ey öğrenciler! İnancınızı ve ahlakınızı İslam’a uygun hale getirmek, cehalet karanlığından kurtulmak, insanlara hizmet etmek, halifelik makamına yakışır bir hale gelmek, helali ve haramı bilmek hülasa yüce Allah’ın rızasını kazanmak için ilim tahsil edin. İnsanların itibarını kazanmak, makam ve maddeyi elde etmek, ün salıp, şöhret kazanmak için ilim tahsilinin sonucu nedamet ve hüsrandır.”

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyururlar ki;

-”Allah’ı rızasını kazandıran ilmi, dünya menfaati için tahsil eden kimse kıyamet gününde cennetin kokusunu duyamıyacaktır. (Ebu Davut R.S 400)’d iye hitap ederlerdi.’

Şeyh Ahmed El-Haznevi (k.s.) tüm bu zor şartlara rağmen yılmadan çalışmaya devam ediyordu. Baskılar, sürgünler onu asla yıldırmıyordu. Cehalet her tarafta göze çarpıyordu. Şeyh hazretleri öyle oluyordu ki bazen bir çobana kelime-i şehadeti öğretmek ve düzgün bir şekilde söylenmesini sağlamak için saatlerce uğraşıyordu.

Bir seferinde yine böyle bir çobana namaz kılabilmesi için Fatiha suresini ve Ettahiyyatü duasını öğretmeye çalışıyordular. Ne yaptılarsa çoban bu duaları ezberliyemiyordu.

En sonunda Şeyh Ahmed (k.s.) çobanın tanıdığı ve birbirlerinden rahatlıkla ayırabildiği koyunlarına tek tek isim koymaya başladı. Bunun adı ‘Ettahiyyatü’, bu diğerinin ki’ Lillahi’, şuradaki ‘Vessalavatu’diye. Böylece çoban duaları ezberleyebildi.

Aradan bir süre geçtikten sonra bu çoban Tel Maruf’a ziyarete geldiğinde, Şeyh Hazretleri camide ona bu duayı okutturdu. Gördü ki duanın içindeki bir kelimeyi mesela ‘Vettayyibat‘ı eksik okuyordu. Sebebini sorduklarında o isimli koyunun öldüğü şeklinde bir cevap aldılar .

Yıllar süren uğraşları elbette ki boş kalmadı. Pek çok alim ve fazilet sahibi kişiler yetiştirdiler. Gerek talebelerini göndererek ve gerekse de kendileri irşatlara çıkarak insanları eğittiler. Fakat tüm talebeleri ve halifeleri arasında ilimleri, takva ve Allah’a yakınlıkları ile bambaşka olan üç kişi vardı ki bunlar oğulları olan Şeyh Masum (k.s.) Şeyh Alaaddin (k.s.) ve Şeyh İzzeddin (k.s.)’ dur.

Onlar için şöyle buyurmuşlardır:

-”Üç oğlum da kamil-i mükemmil şahsiyetlerdirler. Benden sonra sırayla yerime geçsinler. Bilindiği gibi tasavvufi literatürde ‘kamil-i mükemmil’ tabiri; Allah’a kavuşmuş, O’nun sevgisinde yeni bir hayat bulmuş, yüce marifetlerle, ilahi sırlarla donanmış ve insanları kamil bir şekilde irşad edebilecek bir özellik ve yetenek üzerinde olanlar için kullanılır.

Bu vasıflarıyla onlar Şeyh Ahmed’in (k.s.) diğer halifelerinden ayrıdırlar ve tarikatın asıl gövdesi onlar vasıtasıyla bu güne kadar devam ederek gelmiştir.

Şeyh Ahmed (k.s.) tüm yüce sıfatlarına ve kemallerle dolu, övülmüş hallerine rağmen çoğu zaman gözü yaşlı ve korku dolu bir halde bulunurdu. Yakınlarına ve sevdiklerine daima dert yanar ve kendisinde görülen bu hallerin ve insanların teveccühlerinin bir istidrac, nefsin veya şeytanın bir oyunu olmasından korktuğunu söylerdi. Kendilerini daima kusurlu ve hatalı görüyorlardı.

İnsanlardan gelen eziyetlere karşı çok büyük bir sabır sahibiydiler. Onun için onların İslam’dan bir şey öğrenmeleri, imanlarını kuvvetlendirecek bir sohbeti dinlemeleri ve kendilerini ıslah edecek bu yüce yola girmeleri herşeye bedeldi.

Bu uğurda gördüğü kabalıklara, çektiği eziyetlere hiç aldırış etmiyordu. Öyle oluyordu ki kendisini ziyarete gelenler ayakkabıları ile oturduğu yere basıyor, yaptıkları izdihamla bazen onu incitebiliyorlardı. Ama o bunlara hiç aldırış etmez ve yakınlarından bu gibi kimselere kızanları böyle yapmamaları için uyarırdı.

Bu yüce ahlakları ile pek çok insanın kalbini İslam’a, imana ve bu yüce ıslah yoluna ısındırdılar. Onların imanlarını kurtarmalarına vesile oldular. Çok büyük ve salih alimlerin yetişmesine vesile oldular.

Devam edecek…

“Şah-ı Hazne (Ahmed el Haznevi) Radiyallah-u anhu;” için 76 Yorum

  1. Muhammed ali diyor ki:

    Allah razı olsun kardeşim sadatları anlatıyorsun Allah hizmetini daim kılsın bir rir isteğim eğer şeyh ahmed.ks. vasııeyti elinizde mevcutsa yayınlamanız çok iyi olur bazı kişiler şeyh Ahmed k.s benden sonra üç oğlum sırayla yerime geçsinler dediğini biliyorlar ama işlerine gelmiyor şeyh abdulhakim bütün nisbeti manewiyatı şeyh ahmedden hazneden alıp götürmüş diyorlar işte büyük şeyhin k.s bu vasııyetini onlra göstermek lazım vesselam

  2. evrim diyor ki:

    Tekrar selamün aleyküm

    cevabinizi hemen yazdiginiz icin cok Allah razi olsun. Yalniz ben Avustralya degil AVUSTURYA dan yaziyorum :) Almanya ya sinir da kaliyoruz. eger buralardan tanidiklariniz varsa benim icin cok iyi olur en azindan yazisabilmek icin.

    Allah a emanet olun Allah emeklerinizin karsiligini hem bu dünyada hem ahirette verir insallah.

  3. Fuad Yusufoğlu diyor ki:

    Sübhanallah Ben de yanılmışım Gerçi az evvel de Dünya haritasında siteme baktım orada gelenlerin memleketleri ini gösteren harita vardır Gerçi avusturya’yı gösteren ışık yanmıştı ama ben Hep Avusturalyayıa bakıp duruyordum. (Siteme hangi ülkeden gelenler varsa sayaç altındaki rakam yazan yeri tıklayınca dünya haritasının üstü orada gelenlerin memleketleri görünür)

    Neyse sağlık olsun.

    Kurban mutlaka vardır

    İnşaallah sana en yakın zamanda haber veririm. İnşaallah

    Gerçi ablam Almanyada kalıyorlar.

    ve de blogtan bazı kardeşlrimiz de ALMANYA DA VARDIR. Her sene en az bir iki sefer Muhammed Muta’ hazretleri (k.s.)Almanya’ya gelir avrupanın bazı şehirlerini dolaşır irşad eder.

    HAYDİ HAYIRLISI

    Allah seni ve aileni muhafaza eylesin. Amin.

    Kurban sana şunu söyliyeyim ki Bu Mubarek Allah velileri herkese kısmet olmaz Ama sen şanslı bir kardeşimizsin ki bu Allah velilerini keşfetmişsin SENİ KUTLARIM.

    Dualarınız gelsin…

    Sevgilrimle…

  4. Fuad Yusufoğlu diyor ki:

    Ve aleykümesselam ve rahmatullahı ve berekatühü,

    Evet canım kardeşim… Evrim…

    Tasavvuf ehli olmak Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) ın bir lütfudur. Tasavvuf ehli olmak herkese nasıb olmuyor Bu da Yüca Rabbımın bir ni’metidir. Ne mutlu sana ki sen bu Haznevi tarikatına girmişsin. Allah muvaffak eylesin. Amin.

    Dünyada âlim olanlar çoktur Ama her âlim veli değildir. Ancak âlim Tasavvf ehli olunca veli olurlar.

    Murşidim olan Muhammed el Haznevi hazretleri (k.s.) (Muhammed Muta’ hazretlerinin babası) der ki;
    İmam-i Hanefi (r.a.) şöyle buyuruyor:

    “Eğer İmam-i Cafer-i Sadık (r.a.) ile geçirdiğim iki sene olmasaydı Numan (kendisini kasdediyor) helak olmuştu.”
    İmam-ı Hanefi (r.a.) böyle buyurarak tasavvuf’un ehemmiyetini belirtmiştir.

    Gene Muhammed El Haznevi (k.s.) der ki;
    İmam-ı Şafii (r.a.) şöyle buyurmuştur:

    “Hem alim ol, hem de mutasavvıf, eğer sadece alim olur da tasavvuf ehli olmazsan, kalbin katı olur. Eğer tasavvuf ehli olur da ilim sahibi olmazsan, sen zaten yolu kaybetmişsin, bu halinle başkalarına nasıl yol göstereceksin?”

    Evet bundan anlaşılacağı gibi Tasavvuf çok kıymetlidir.

    Senin bahs ettiğin konuya gelince sen sorduğun sorunun cevabını zaten kendin vermişsin. Ne güzel de anlamışsın evet kurban Bu gibi durumlar Vasiyet le devam eder.

    Ama malesef Hasad denilen bir kötü huy vardır işte buna mübtele olan için söyleyecek bir şey de yoktur.

    Kurban Sitemde çok geniş olarak Haznevi tarikatı hakkında bilgiler vardır.

    Musaid zamanda siteme girince TASAVVUF babında ‘Haznevi ailesi’ üzerini tıkla orada geniş bilgi var İnşaalah tatmın olursun.

    http://www.fuadyusufoglu.com/seyh-ahmed-el-haznevi-kuddisesirruh/

    zeten sırayla gerekli bilgiler de vardır.

    Bakayım İnşaallah Avusturya’da Bu mübarek tasavvuf ehli olan veli kullarının talabeleri olabilir ben araştırayım.

    Dualarını beklerim

    Avusturalya’ya kucak dolu selamlar.

    Sevgilerimle

  5. yesil diyor ki:

    değerli büyüğüm sitende ve yazılarında değindiğin konular çok güzel insanlığa faydalı bilgiler sunan tüm kullarından rabbim razı olsun saadatlar hakkında yazdıklarında çok rabbim önce allah ve peygamber yolunda sonra bu mübarek insanlaın ışığından gitmek nasip etsin uzun zamandır uğrayamıyordum kusura bakma fuad amca en emine amanetsiniz herşey gönlünüzce olsun inşallah

  6. Fuad Yusufoğlu diyor ki:

    Sevgili canım kardeşim Muhammedi;

    Evet senin dediklerin çok çok doğru.

    Allah senden ve ailenden ebedden razı olsun. Amin..

    Çok doğru bir söz söylediniz Bu Mübarek veli kullar Allah’ın sevgili veli kulları Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın yoluna ÇOK DİKKAT ederek yürütüyorlar.

    Mesele Haznevi ailesi içindeki Haznevi mürşidleri için söyliyeyim, BU TAM 90 YILDIR Allah yolunu harfiyyen takib ediyorlar ve Onun içinde bu güne kadar muvaffak olmuşlardır. Din için çok hizmetler yapmışlar ve Müslümanları irşada davet ediyorlar…

    Peki bu kadar yıldır bu yolu takip ederek yürütüyorlar niçin muvaffak oldular Bunun üç sebebi vardır

    1-Sırf Allah rızasını gözetmek;

    2-Siyaset ile uğraşmamak;

    3-Hiç kimseden mal ve para tolamamak

    AlLLAH Bizleri ve sizleri Bu mübarak veli zatlar hürmetine Günahlarımızı aff eylesin. Amin…

    Sevgili kardeşim dualarınız beklerim.

    Ailene de selamlarımı lütfen ilet onlar da bu fakir ve günahkar kardeşine dua etsinler.

    Sevgilerimle…

  7. lotuse diyor ki:

    sevgili fuat amca,
    yeğeniniz saygı ve sevgilerini bırakıyor,
    allah do-ualarımızı kabul etsin inşallah,

    ailenize de selamlar.

  8. Fuad Yusufoğlu diyor ki:

    Sevgili ama çok sevgili canım yeğenim..Lotuse

    Kurban asıl sen bizlere dua et. Çünkü senin duaların daha makbuldur. Musibetlere uğrayanların kalbleri (ziz) ince olur, her zaman ürpertilerle dolu olur. İşte bu zamanlarda bu fakir amcana dua et. Hele ailesine daha çok dua et.

    Allah (c.c.) seni aziz eylesin. Amin… Kalbınde ne varsa SIHHATLI bir şekilde Yüce Rabbim hasıl ayşesin. Amin.
    Yazına gelince…
    İşte bundan dolayıdır ki insanlar birbirlerinden mefret ediyorlar. Bibirlerini aldatıyorlar.
    Çünkü YANLIŞ adres var.
    Yanlış bahçede açmış olan gül gibi
    adres yanlış olunca da menziline de varamıyor insan.
    Haydi hayırlısı…

    Sevgilerimle..

  9. bahranur diyor ki:

    allah sizlerden razı olsun mücahid kardeslerim coook duaya ihtiyacım var dua ile

  10. Fuad Yusufoğlu diyor ki:

    Sevgili canım kardeşim Bahranur;

    Kurban Asıl sen bizlere dua et.

    Yüce Rabbim senin ne muradın varsa hasıl eylesin. Amin.

    Tekrar siteme geldiğin için teşekkürler.

    Dualarını beklerim.

    Sevgilerimle…

  11. bahranur diyor ki:

    selamün aleyküm hayırlı kandiller fuad abi dualarından dolayı cok tesekkur ederim bu mübarek günde yine dualarınızı bekliyoruz ailece. izninle bişe sorucaktım benim anne tarafı suriyede orada hafızlığa devam etmek istiyorum acaba haznevi cemaatinin suriye(şam) de kursları varmı öğrene bilirmiyim rabbim yolunuzu acık etsin bizlerede sizin gibi yolunun yolcuları olmayı nasip etsin şimdiden teşekkür ederim dua ile

  12. Fuad Yusufoğlu diyor ki:

    Sevgili canım kardeşim Bahranur;
    Kurban inşaallah araştıracağım
    Bakalım En kısa zamanda sana haber vereceğim İnşaallah
    Duların kabul edildiği bu mübarek gece de bu fakir ve günahkar kardeşine dua et.
    Allah senden de ve ailendende EBEDEN razı olsun.
    Amin..

  13. aise diyor ki:

    Fuad amca nasilsin insallah sihhatine kavusmussur. Bizlere verdigin bu güzel bilgilerden dolayi Allah´ü Teala sizlerden razi olsun bütün ümmeti Muhammede cennetini versin amin..

    Dualarinizi beklerim ailenize selamlarimi iletin lütfen

  14. Fuad Yusufoğlu diyor ki:

    Sevgili canım kardeşim Aişe;
    Kurban Asıl Allah (c.c.) senden ve aielenden ebedden razı olsun. Amin..
    Evet..
    Kurban Şah-ı Hazne ve evladların içinde Haznevi murşidlerinin himmeti çoktur. Allah bizleri onların yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin Amin…
    Bir ara Şeyh Muhammed Alaaddin Haznevi hazretleri (k.s.) Nurşin’e Muhterem babaları’nın mubarek murşitlerin markadlarını ziyarete gidiyor Orada büyük bir terbiye ve edeble markadı ziyaret ettikten sonra da O zaman hayatta bulunan Hazret (k.s.) ın torunlarını ziyarete gidiyor ve Onlar otur demeden de oturmuyordu . O zaman da Hazret ve seyda (r.anhüm) torunları bir dava için bir yere giderler ve İKİ büyük aileleri barıştırmak için Muhammed Alaaddin Haznevi (k.s.) ı da beraberinde götürürler.
    Her ne hikmetse Bu mubarek zatlar ne kadar bu aileyi barıştırmak istemişlerse de bir aile onların dinlememiş. Bir iki gün o sulh davası için uğraşmışlar. Ama netice alamamışlar.
    Tam da sulh ümidlerini kesecekleri zaman iki ailenin belirli insanları hazır oldukları halde Seyda gilin torunu (k.s.) Muhammed Alaadın Haznevi hazretlerine bakarak;
    -”Alaaddin sen hiç konuşmuyorsun bu sulhu galiba yapamayacağız sen ne diyorsun sen de konuş sana izin veriyorum.” dedi
    Alaaddin haznevi (k.s.) ;
    -”Kurban madenki bana konuşma izni verdiniz ben de musadenizle bir iki kelime söyliyeyim.” dedi
    Sonra oradakilere hitaben;
    -”Şayet Hazretgil ve Seyda Tağı hazretleri (r.anhüm) ailesinden bir küçük çocuk bizim memleketimizde ağzını açıp bu böyle olacak dese kesin kes bizler ve bizim yöremizdeki insanlar ağzını dahı açmadan ‘EMREDERSİNİZ’ Derler. Ben de şaşırıp kaldım nasıl sizler gibi mubarek zatların sözlerini dinlemiyor sizleri kırıyorlar.” dedi
    Orada inatlaşan ailenin reisi hemen söze mudahale ett;
    -”Ben de senin inadına bu sulhu onaylıyorum .” dedi
    Ve barışma oldu
    Sonra yolda gelirken Seyda (k.s.) torunlarından birisi Alaadin Haznevi hazretlerine bakıp;
    -”Alaaddin sen niçin daha evvel konuşmadın ki Hemen sulhumuzu yapmış çoktan beri evimize dönmüştük.” dedi
    Alaaddin Haznevi hazretleri (k.s.);
    -”Kurban siz bana konuşma izni vermeden ben nasıl konuşurum.” dedi.
    SONRA O MUBAREK ZAT ALAADDİN HAZNEVİ HAZRETLERİNE ;
    -”Alaaddin senin makamın birazcık yüksektir.” dedi.
    Alaaddin haznevi hazretleri ağlamaklı bir sesle;
    -”Kurban seyda ve Hazret (r.anhüm) ın çocuklarının bizler için buyurdukları’BİRAZCİK’ kelimeleri BENİM YANIMDA DÜNYA KADAR BÜYÜKTÜR.” dedi.
    Bir ara Seyda-i Tağı hazretlerinin (r.a.) torunları Hac’dan dönmüşlerdi Ve Telma’rufa uğramışlar.
    Alaaddin Haznevi hazretleri Caminin avlusunda EN AZ 5 BİN MÜRİD VARKEN Mubarek sarığını çıkarıp;
    -”Allah’a hamd olsun ki Seyda-i Tağı Hazretleri (k.s.) nin torunları bana misafır oldular Resulullah (Sallallahau aleyhi ve Sellem) a selat ve selam olsun” dedi.
    ÖNLERİNE ÇIKIP MUBAREK ELLERİNİ ÖPTÜ. Onları güzel ağırladıktan sonra da musaid zamandan Sonra da ta “Nurşin’e” kadar gitmeleri için de onlara kılavız verdi. ve yolda da olan olayları uzun olduğu için sizleri rahatsız etmekten korktuğum için anlatmayayım.
    Evet…
    İşte Şah-i Hazna ve Haznevi murşidleri böyle.
    Allah bizleri ve sizleri bu mübarek zatların hürmetine aff eylesin. Amin.
    Sevgilerimle…

  15. aise diyor ki:

    Sevgili Fuad amca rahatsiz etmek ne demek siz anlatinki bizde o mübarek Zatlari daha yakindan taniyabilelim. O Mübareklerde olan edebin zerresi bizde olsa heralde biraz farkli olurduk. Rabbim onlarin makamlarin yüceltsin.

    Selamlar

  16. Fuad Yusufoğlu diyor ki:

    Sevgili canım kardeşim Aişe;
    Evet kurban Allah bizleri Şah-i Hazna ile evladları olan Haznevi mürşidleri (Muhammed ma’süm, Muhammed Alaaddin, Muhammed İzzeddin, Muhamed El Haznevi ve Muhammed Muta’ hazretleri (Radiyalah-u anhüm) Makamını artırsın. Amin.
    İnşaallah Kurban elimizden gelidği kadar Bu zatlardan gördüğümüz edeb ve terbiyeyi kalemizin yazabildiği kadar onların menkıbelerini yazmaya çalışacağız
    Daha evvel de söyledim. Tasavvuf ehlinden İki şah çıkmış Biri Mübarek zat olan Şah-i Nakşibend (Muhammed bin Muhammed bahaaddin Buhari) Diğeri de Şah-i Hazna (şeyh Ahmed el-Haznevidir)Radiyallahü Teala anhüm
    Bu da hiç kimseye nasib olmayan bir Allah vergisidir.
    Şeyh Aziz-i Debağ hazretleri (k.s.) ilginç bir hikayesi vardır.
    Şeyh Aziz-i Debağ hazretleri (k.s.) ile bir kaç arkadaşı ile beraber bir mürşidin yamnına giderler ve orada talebelik hayatına başlarlar. Çok kısa bir zamanda büyük makamlara varırlar. Aradan kısa bir zaman geçer Mürşidleri vefat eder. Arkadaşları ilimlerini bitirdikleri için oradan ayrılırlar;
    Şeyh Aziz-i Debağ hazretleri (k.s.) kendi kendine şöyle der;
    -”Benim mürşidim vefat etti ve arkasından dül bir hanım ile bir kaç yetim çocuk bıraktı. Ben bundan sonra nereye gideceğim ki en iyisi bu yetimlere ve dul hanım anneme hizmet edeyim de aldığım ilim bana yeter sadece bu mürşidimin çocuklarını yetiştireyim onlarla ilgileneyim Bu da benim vefadarlık borcum olsun.” dedi
    Aradan uzun zaman geçti Murşidinin hanımının ve yetim çocuklarının iaşesini tedarık etmek için gece gündüz çalıştı ve onları buluğ çağına kadar erişmelerine vesile oldu.
    Sonra bir gün kendi kendine;
    -”Elhamdülıllah benim mürşidimin hanımı ile çocukları gereken ilmi aldılar ve kendi iaşelerini artık kendileri tedarik etmeye başladılar ben de vefadarlık görevimi yaptım Artık ben de başka yere gideym.” dedi
    Ve Mürşidinin merkadına gidip vedalaşmak istedi;
    Murşidinin merkadına gidince Mürşidinin ruhaniyeti o’na zahir olup kendisine Halifelik makamını verdi Bundan dolayı da ÜVEYSİ oldu Peki üveysi ne demek;
    Üveysi;
    Mürşidi sağ iken değil de vefat ettikten sonra onun ruhaniyetinden feyz alıp makama erişen kimselere denir. Bu makam da herkese nasib olmaz. Çünkü tasavvuf’ta çok yüce bir makamdır
    İşte onun için Bu zati muterem Üveysi oldu.Çağımızdan Bir örnek daha verirsek
    Bediüzzaman hazretleri (k.s.) gibi Üstad Bediüzzaman hazretleri (k.s.) de İmâm-i Rabbanı hazretleri (k.s.) nin ruhaniyetinden feyz aldığı için Bu zat-i mühterem de ÜVEYSİ makamını almıştır.
    Evet Sevgili canım kardeşim. Sıhatımla ilgilendiğiniz için Allah ve Resulu senden ve ailenden ebedden razı olsun. Elhamdulıllah ayağa kalkabiliyorum Elhamdulıllah Allah bizleri daha büyük müsibetlerden muhafaza eylesin Yüce Rabbim bizlere ve sizlere İman ve sıhhat ve afiyet ihsan eylesin. Amin…
    Sevgilerimle…
    Dualarınız beklerim.
    Sevgilerimle

  17. barış sağlam diyor ki:

    allahrazıolsun

  18. Fuad Yusufoğlu diyor ki:

    Sevgili canım kardeşim Barış;
    Kurban Allah senden de razı olsun. Amin.
    Dualarınızı beklerim.
    Sevgilerimle…

  19. Fuad Yusufoğlu diyor ki:

    Sevgili canım kardeşim alikonya;
    Kurban Senin samimiyetine can-ü gönülden katılıyor ve sana da inaniyorum bu böyle biline
    Benim gayem kimsenin ne giybetini yapmak ne de tartışmalar girmektir. Sen benim gibi durumunu açıkladıktan ve sana da hüznü zanım yüksek olduğundan ben bu sağlam ve hakiki bilgileri veriyorum. BİR BAKIMA DOĞRU BİLGİLERİ VERMEK DA BİR MÜSLÜMANIN GÖREVİDİR.
    Yoksa benim amacım başka insanları giybet yapmak ediğidir. Çünkü Allah korusun gıybet çok tehlikeli bir şeydir. Zaten zar zor birkaç sevabımız var Onları da heba etmeyelim. Değil mi?
    Çünkü gıybet kul hakkına girer GIYBET EDİLEN HAKKINI HELAL ETMEDİKÇE DE ALLAH DA AFF ETMEZ.
    Yukarıdaki bilgileri verdikten ve de amacımı belirtikten sonra derim ki senin de isabet buyurduğun gibi Mola ahmed müfti ile Mola Ahmed Hüseyni İSİM BENZERLİĞİNDEN KAYNAKLANAN BİR HATADIR.
    Evet…
    Diğer sorularınıza gelince de cevablamakta pek yarar göremiyorum. Gerçi senin samimiyetine canu gönülden inanıyorum ama bu sitemne gelen herkes bu yorumları okur bazıları değil bir satır için bir kelime için uzun uzadiye tartışmaya girer tabiî ki bilmeden sorup sorşturmadan Çünkü soru ve cevaplar arkasından daha bir çok soru ve cevabları getirir. Dolayısıyla da bakarsın kendimizi gıybet ve hakaratlar arasında görürüz.En iyisi bunlarla iktifa edelim.
    Çünkü ben de senin vesilenle bir hayır kazandım.
    Peki bu hayrin Nedir biliyor musun?
    Aslında daha çok doğru bilgiler verecektim ama senin işaretinle söylediğin siteye gittim. İNAN Kİ BEN DE DEHŞETE DÜŞTÜM. Çünkü öyle yanlış ve hamasa dolu sözler varki insan ister istemez dehşete düşüyor.(Bu soruların ve cevapların bırakın tasavvufla ilgisi olsun inan ki insanlıkla ilgisi yok)
    Tabiî ki siz bana bu siteyi vermeseydiniz ve bende vesilenizla oraya girmeseydin. Bunları görmezdim. Daha güzel ve hakiki bilgileri anlatırdım.
    Ama o sitede şunu gördüm ki;
    Bazılarının kalbleri kör olduğu gibi gözleri kör olmuş kalb gözleri zaten yok ve ha bire dedikodu yapıyorlar İnsanları bırakın tasavvuftan Haşa İslamiyetten de soğutuyorlar İŞİN ACI TARAFI BİLMEDEN KONUŞUYORLAR. Ağızlarına ne gelirse doğru yanlış söyliyorlar.
    Yazık hemde çok yazık…
    Evet…Sevgili kardeşim…
    Bu da bir musibettir.
    Elin Gavuru neler peşinde koşuyor biz neler peşinde koşuyoruz. Hani diyoruz ya Misyonerler İslam diyarını şöyle yapıyorlar böyle yapıyorlar diye değil mi?
    Aslına bakarsan Allah korusun biz onların yerine İslamiyete darbe vuruyoruz. Bu misyonerler yerlerinde rahat rahat otursunlar Ah… Ah… Ah…

    Heyhat… Heyhat ki ne Heyhat…

    Kurban senin bana verdiğin site’yi iznin olursa ben senin yorumundan çıkarayım. Buna musaade ediyor musun?
    Çünkü bu internet alemi’ne her yerden gelenler var iyisi kötüsü.
    Müslümanı var Hiristiyanı
    Veya Sadece İslami lekelemek için bahane arayanlar…
    Barı biz o site’ye girdik üzüldük o siteye başkaları girmesin de Onlar da üzülmesin veya aksıda olabilir İSLAMİYET DÜŞMANLARI SEVİNMESİNLER.
    Son olarak sana şunu söyleyebilirim ki
    Hilafet makamı çok kutsal bir makamdır. Bu makam sadece ve sadece Tasavvuf ehli olanlar oturabilir.
    Son olarak da senin bana yazdığın yorumun son kısmı ile ilgilidir galiba derdimizi anlatamadık çünkü bazen insan içindekini bir türlü aksetettiremiyor söylemek istediğini yazıya ve karşındakine tam olarak aktaramiyor yanı becerisi yoktur Galibe ben de beceriksizin biriyim
    Senin söylediğin 10- Son olarak; açıkçası yorumunu okuyunca biraz şok geçirdim. Çünkü benim Şahı Haznenin evlatları ve torunlarına itimadım çoktur. Kendimden çok onlara güvenirim ve nefsani hareket etmediklerine hüsnü zannım vardır. Tüm bu tartışmalar beni çok üzmekte ve şaşırtmaktadır. Nasıl sizler Hazretgilde böyle olaylar olursa üzülürseniz, diğerleri de üzülürler.
    İşte bu yazımı müsaade edersen açıklayayım.
    Kurban hilafet makamı çok büyük bir yoldur. Şayet Benim siteme girip de eski yazılarımı okursanız ne demek istediğimi daha çok anlarsınız
    Kısaca şunu söyleyebilirim;
    Hiafet makamında işin ehlini bilen ve bunu hak eden bir kişi oturur değil mi?
    Şayet öyle olmazsaydı Hülafe-i Raşidin devam etmezdi.
    Orada da nasıl İslam’ın içine NİFAK soktularsa da Maalesef bu gün de aynı nifakı başkaları (ve ne yazık ki ben tam müslümanım diyenler tabiî ki kendilerince) sokuyor. Allah bizleri ıslah eylesin.
    Haznevi tarikatı öyle köklü bir tarikat ki İnşallah bu fitneyi yapanlar İnşallah başarılı olmazlar.
    Yüce Rabim (c.c.) den hem ÜMİDİM hem de UMUDUM budur.
    Bilinmeyen öyle gerçekler varki veya görüp de gözleri kör olanlar o kadar çok kişi varki
    Son olarak Allah bizleri de onları HAK YOLDA ISLAH eylesin. Amin.
    Hakkını helal et.
    Dualarını beklerim.
    Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Bu mübarek tasavvuf ehli sevgili kullarının yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin…
    Sevgilerimle…

  20. alikonya diyor ki:

    selamün aleyküm fuad abi.

    ***Kurban senin bana verdiğin site’yi iznin olursa ben senin yorumundan çıkarayım. Buna musaade ediyor musun?***

    Estağfirullah! Müsade ne demek? Kurban nasıl uygun görüyorsan öyle yap. Aslında, benim o sitenin adını vermem başkaları için sakınca doğurabilecek bir durumdur. Çünkü yazılanlar bu yolları bilmeyen ve mübarekleri tanımayan insanların kafasında olumsuz düşünceler bırakabilir. Bu sebeple o sitenin ismini çıkarman çok münasip olmuş.

    ***Tabiî ki siz bana bu siteyi vermeseydiniz ve bende vesilenizla oraya girmeseydin. Bunları görmezdim. Daha güzel ve hakiki bilgileri anlatırdım.***

    Suat abi! Lütfen bizi Sadatlar hakkında anlatacağın güzel menkıbe ve olaylardan mahrum etme.

    ***Son olarak da senin bana yazdığın yorumun son kısmı ile ilgilidir galiba derdimizi anlatamadık çünkü bazen insan içindekini bir türlü aksetettiremiyor söylemek istediğini yazıya ve karşındakine tam olarak aktaramiyor yanı becerisi yoktur Galibe ben de beceriksizin biriyim***

    Estağfirullah! Kurban sen de aktarma becerisi değil, biz de anlama becerisi yok. Beni üzen tartışmalardan kastım geneldi. Yani o malum sitedekiler, diğer olaylar v.b.

    Şimdiye kadar sizi sıkmamışımdır umarım. Allaha (c.c) emanet olun. Güzel bilgilerinizi beklerim.

  21. Fuad Yusufoğlu diyor ki:

    Sevgili canım kardeşim alikonya
    Gerçi seni biraz rahatsız edeceğim şimdiden Hakkınızı HELAL edin.
    Kurban sizlerin de bildiği gibi Tasavvuf kolay bir iş değildir.Tasavvufun köküne baktığımız zaman daha da çok önem arzedilir.
    Bilindiği üzere tasavvuf Allah (c.c.) tarafından Cebrail Aleyhis selam vasitasıyla Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) a O’da Hazret-i Ebû Bekr-i Sıddık (r.a.) a, sonra Selman-ı Farisi (r.a.)… ve mübarek zatlarla devam ederek günümüze gelmiştir. (Gerçi buna karşı olanlar da vardır tabiî ki yanlıştırlar.)
    Tabiî ki her zaman ve devirde Tasavvuf alimleri bulunur. Ama bir farkla Kimi nasibini az alır kimi çok alır. Bu da Allah’ın ni’metidir.
    Bunu daha da açıklığa kavuşturmak için bir kıssayı anlatayım;
    Bizim yörede tasavvuf ehli ve ayni zamanda derin bir âlim olan zat şöyle anlatır;
    -“Benim babam çok derin bir âlimdi. Söz bir gün Ahmed el Haznevi (k.s.) den açıldı Bana şöyle söyledi.
    –“Bizlere duaların kabul olunduğu falan gece de bizlere duâ etmemiz için işaretler zühur olundu. Hepimiz O gece Bu Büyük ni’metin bizlere verilmesi için Yüce Rabbımıza ellerimizi açtık. Ama Yüce Rabbimiz içimizden Ahmed-i Berivani (Ahmed el Haznevi) (k.s.) yi seçti O’nun içindir ki O da ‘Şah’ oldu.”
    Burada MÜHHİM bir noktayı dikkatlarınıza çekmek istiyorum. Bunu kıssayı söyleyen RAHMETLİ BABASINDAN NAKL EDEN Mübarek zat (Belki bu yazımı Bizim yöreden olan insanlar da okur diye) Molla Halil-i Serdefi (k.s.) idi.
    İşin garip (Tabiî ki hakiki tasavvuf’u bilmeyenler benim gibi insanlara söyliyorum) tarafı da Bu mübarek zat; Nakşibendi tarikatına mensub ama Şah-i Hazne (k.s.) ya bağlı değildi. Bizim yöredeki SEYDA lakabiyle Meşhur ŞEYH SEYDA hazretleri (k.s.) inin halifelerindendi.
    Yani demek istediğim şudur ki;
    Bu zat-i mühterem Şah-i Hazne (k.s.) ye bağlı olmamasına rağmen Başka bir üstadının Kerametlerini dürüst ve doğru olarak nakledebiliyor.
    İşte bunda ders almak lazım.
    Bu satırları karaladıktan sonra da asıl mevzuya geçeyim. Şah-i Hazne (k.s.) nın yukarıda bahsettim gibi 13 Halifeleri vardı. Bu halifelerden Ölünceye kadar Bu dergaha sadık olanlar olduğu gibi, Nefislerine uyup da ayrılanlar da olmuştur. Onun için Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) in ‘Allahumma ahsin akibetine Fil umuri küllihe’ buyurmuştur.
    Allah bizleri ve sizleri ve bütün Müslümanları Kötü akibetten muhafaza eylesin. Amin.
    Bizlerde bu aile’ye bir talabe olarak (gerçi ne kadar talabe olabilmişsem ki o da meçhul) HANI NASIL DERLER KARINCA KARARINCA Bu aile içerisinde bulunduğum için bazı olaylara şahid olduğumuz ve görmüşlüğümüz da vardır.Tabiki bunlardan bazılarını söylememiz uygun olmaz.
    Ama maalesef gözleri görmeyenler ve aşırı derecede bu Tasavvuf yoluna katılanlar olduğu gibi SIRF KALBLERİNİN ISLAHI İÇİN katılanlar da çoktur.
    Peki Ya Tasavvuf nedir?
    Gerçi hepinizin de bildiği gibi Tasavvuf kısaca;
    TASAVVUF, RESULULLAH (A.S.V.) İN İZİNDE BULUNMAK, O’NUN GÖSTERDİĞİ YOLDAN AYRILMAMAKTIR.
    Yani Tasavvuf kısaca budur.
    Bunu daha da açarsak ve yukarıda da bahsettim gibi Tasavvufun nereden geldiğini dikkat’a alırsak Sözlerimi Aşağıdaki İslam âlimleri ansiklopedisinde kısa olarak geçen bir yazıyla son vermek istiyorum;
    Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) Görülecek mes’ele hususunda, önce bu ikisi (Ebû Bekir ve Ömer Radiyallahu anhüm) nin rey’ini, görüşünü sorar, sonra da diğer sahabilerin (r.anhum) görüşlerine yer verirdi.
    Çünkü Hazreti Ebû Bekir (r.a.) in ilmi o kadar yüksekti ki, Eshab-i Kiram (r.anhum) in en yükseklerinden olan Hazreti Ömer (r.a.), Peygamber Efendimiz (s.a.v.) in Hazreti Ebû Bekir (r.a.) seviyesinde anlattığı şeyleri anlayamazdı.
    Hazreti Ömer (r.a.) birgün geçerken, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) in Eb’u Bekir Sıddık (r.a.) a bir şey anlattığını gördü. Yanlarına gidip dinledi. Sonra, başkaları da, gördü ise de, gelip dinlemeye çekindiler.
    Ertesi gün, Ömer (r.a.) i görünce;
    -“Ya Ömer (r.a.) Resulullah (a.s.v.) dün size bir şey anlatıyordu. Bize de söyle, öğrenelim.” Dediler.
    Çünkü daima;
    -“Benden duyduklarınızı, din kardeşlerinize de anlatınız! Birbirlerinize duyurunuz!” Buyururyordu.
    Hazreti Ömer (r.a.);
    -“Dün Ebû Bekir (r.a.) Kur’an-i Kerim’den anlıyamadığım bir ayetin manasını sormuş, Resulullah (a.s.v.) onu anlatıyordu. Bir saat dinledim, Bir şey anlıyamadım.” Dedi.
    Çünkü Ebû Bekir (r.a.) in yüksek derecesine göre anlatıyordu.

    Hazreti Ebû Bekir (r.a.), tasavvuf iliminin bütün yüksek marifetlerine kavuşmuştu.
    Resulullah (a.s.v.) ın kalbine akıtılan feyizlerin, marifetlerin hepsi O’na da verilmişti. Resulullah (a.s.v.) tan sonra Allah-u Teâlâ’yı en iyi tanıyan ve en çok ibadet eden O’dur.
    TASAVVUF, RESULULLAH (A.S.V.) İN İZİNDE BULUNMAK, O’NUN GÖSTERDİĞİ YOLDAN AYRILMAMAKTIR. İnsanların yaratılışları ayrı ayrı olduğu için TASAVVUF Yoları da ayrılmıştır.
    Bu ümmetin sonra gelen evliyası, Resulullah (a.s.v.) tan gelen feyizlere, nurlara iki yoldan kavuşmuştur. Birisi nübüvvet yolu, diğeri de vilayet yoludur.
    Müslümanlar, nübüvvet yolunun bütün marifetlerine, Hazreti Ebû Bekir (r.a.) VASİTESİ İLE KAVUŞMUŞLARDIR. Eshab-i Kiram (r.anhum) in hepsi, Allah-u teâlâ’ya bu yoldan kavuştular.
    Dualarını beklerim.
    Sevgilerimle..

  22. alikonya diyor ki:

    selamün aleyküm fuad abi. Müsadenle denizden bir damla da olsa Sadatı Kiramın güzelliklerinden bahsedelim. Sohbet olsun, bereketlenelim. İşte birkaç mekıbe…

    Gavsi Hizani (k.s.) vefat ederken halifesi Şeyh Abdurrahman et-Tahi (k.s.) çağırdı ve ona bir vasiyette bulundu dedi ki: Ben gidiyorum Ahmet Berive isminde birine rastlarsan benden selam söyle, bize dua etsin. Şeyh Abdurrahman et-Tahi (k.s.) hayatı boyunca Şeyhinin bu vasiyetini yerine getirmek icin gözünü açtı fakat Berive isimli bir zatı bulamadı. O da vefat ederken halifesi Şeyh Fethullah (k.s.)ı yanına çağırdı bu emaneti ona devretti. Dedi ki: Şeyhimin bana bir vasiyeti vardı ben onu yerine getiremedim o vasiyeti sana devrediyorum Ahmet Berive isimli bir zatı görürsen ona Şeyhimin ve benim selamımı söyle, bizlere dua etsin. Şeyh Fethullah (k.s.) bu emaneti yerine getirmek için uğraştı ama öyle bir zata o da rastlayamadı. O da vefat ederken halifesi Şeyhinin oğlu Şeyh Muhammed Diyaüddin (k.s.) e aynı emaneti devretti. Dedi ki: Gavsın selamı var, Seyda Tahi’nin selamı var, Seyh Fethullah olarak benim de selamım var, Ahmet Berive’yi bulursan bu selamları ona ilet ve bizlere dua etmesini talep et. Bir gün atının üstünde giderken, karşıdan gelen iki tane genç gördü . Gençlere selam verdi onlarda selamı aldı, tanışalım dediler.Gençlerin birisi adını söyledi, sıra diğerine gelince ben de Ahmet Beriveyim dedi. Hazret atından indi seni arıyoruz genç dedi. Dedi: Ey genç! Gavsı Hizani’nin selamı var, Seyda Tahi’nin sana selamı var, Şeyhim Fethullah’ın sana selamı var. Onlar senden dua istiyor ama onların yanında bana da dua et Genç dedi ki: o dediğin zatlar kim ben kim, onlara dua etmek? Hazret dedi ki: Sen orasını karıştırma selamları al ve dua et Genç ve aleykum selam dedi ve ellerini açtı emri yerini getirdi. Ondan sonra Hazret tut elimi dedi Yarabbi! Ben pişmanın… diye Sadat-ı Nakşibendiyye’nin tevbesini verdi. Onu kendine mürit kabul etti.Terbiyesine aldı ve yetiştirdi.Ve daha sonra Hazretin halifesi olarak Sadatin nisbetini Hazne şehrine götürdü ve irşada orda devam etti.

    Şeyh Ahmed Haznevi (k.s) Şeyhinin huylarını huy edinmeye, onun hareket ve davranışlarını örnek edinmeye çok önem verirdi. Öyle ki, çoğu kere sağ kolunu cübbesinden çıkarır, mescide ve başka yerlere öyle giderdi. Çünkü Şeyhi (Hazret) Rus savaşları sırasında yaralanarak sağ kolunu kaybettiği için, son yıllarda, hep böyle gezerdi.

    Şeyhinin tüm sohbetlerini ezberlemişti. Üstelik o sohbetlerin yapıldığı yerleri, o sırada şeyhin irşad için hangi köyde bulunduğunu, kendilerini ağırlayan ev sahibinin kim olduğunu, şeyhi ile birlikte iken ne gibi olaylar geçtiğini olduğu gibi hatırlardı. Öyle ki, bunları anlatırken kendisini dinleyenler, önünde duran yazılı bir metin olduğunu sanırlardı.

    Şeyhin aile mensuplarına karşı o kadar saygılı, onların haklarına karşı o kadar riayetkar idi ki, bu konudaki bütün gördüklerimi anlatsam (Şeyh Alaaddin anlatıyor) söylediklerime inanılmaz diye korkuyorum. Mesela Üstad Molla Abdülbaki’nin kızı ile evlenişinden ölümüne kadar ondan ne içecek su istemiş, ne seccadesini hazırlamasını emretmiş ne ona bir kere bile olsun «lambayı yak» veya «çorba hazırla» demiştir.Tam tersine eşine kendisi hizmet ederdi. Üstelik eşi çok iyi bir aile terbiyesi ile yetiştiği, iyi ahlaklı ve mütevazi olduğu için kocasının kendisine hizmet etmesini istemez, bu iltifat kendisine fevkalâde ağır gelirdi. Bu durumu izah ederken de «Saide’yi eşimdir diye değil, Üstadımızın torunudur diye seviyor, ayrıca ulu Allah bize Üstadımızın torunundan Abdülgani adında bir evlad nasib ettiği için iftihar ediyoruz» derdi.

    Mektubatında buyurdu ki: Ey kardeşim! Yanımıza gel! İnşaallah gelmenizin büyük bir faydası olacaktır. Bazı olgun zatlar, demişler ki: Kişi yeryüzünü ilimden doldurup da, onu tasavvuf ehlinin silsilesine ulaştıracak bir mürşidi olmadığını gördüğünüzde, kendisi akim (kısır) kişi gibidir. Diğer bir rivayete göre, çocuk doğurmayan kısır bir kadın gibidir. Yani kendisi ve ilmi, karısı kısır olan kişiye benzer demektir. Zira ilmi kocasına hiç bir evlad getirmeyip, kısır olan kadın gibi ona hiç bir fayda sağlamaz.

    Bazı mürşidler de demişler ki: Mürşidi olmayan kimse, tasavvuf ehli nezdinde lakit (sahipsiz çocuk) diye adlandırılır. Bundan maksat, neseb itibarı ile evliyalardan kesiktir. Kardeşim! Terbiye edilmeden bakımsız olarak kendi kendine yetişmiş ağacın meyvesi yoktur. Şayet olsa da, tatsız olur. Her şeyin bir sebebi olmasının gerektiği, Allah’ın cari bir adetidir. Tenasül, doğma, şeklen, anne ve babasız olmadığı gibi, manevi ilerleme de, eğitimsiz mümkün değildir. İlahi cezbe ve ilhami ilme, yaratılışından kudsi nefis sahibi olmayan kimsenin üzerine tehlikeli ve kurtarıcı haslardan manevi sırların adabı ve muamelelerinden ibaret olan batıni ilmi öğrenmesi farz-ı ayndır. Eğitimsiz manevi makama yetişenler pek azdır. Dinin hükümleri ancak, galibiyet ve ekseriyet teşkil eden kaideler üzerine kurulur. Kişi hadd-i zatında ne gibi bir ilim öğrense öğrensin zahir ilmin öğrenmesi, onu batıni ilmin istifadesine ulaştırmaz.

    Şeyh Abdulgani, Şeyh Selahaddin’e (Kızıltepe) (Şeyh Abdurrezzakın oğlu)sormuş “kurban Seyda duada ellerini nasıl açardı” sorusuna Şeyh Selahaddin göstererek “işte böyle yapıyordu” dedi. Bunun üzerine Şah-ı Haznenin oğlu Şeyh Abdulgani dedi ki “bundan sonra biz de öyle yapacağız. Zira Şeyh Abdurrezzak Şeyh Ahmed gibi yapar, bizim de öyle yapmamız gerekir” dedi.

    Seyyid Muhammed Raşid (k.s)un halifelik emri gelince Seyyid Abdülhakim Hz.leri Seyda Hz.lerini Ahmed Haznevi Hz.lerinin oğlu Şeyh Alaaddin‘in yanına götürdü. O da Seyda Hz.lerini çok büyük veli, Allah dostu ve erkek olduğunu, halifeliğin Ravza-i Mutahharâda Hz. Rasűlüllah‘ın manevi huzurunda verilmesinin daha uygun olacağını söyledi. Seyyid Abdülhakim Hz.leri de onun emrini yerine getirdi.

    Şeyh Alaaddin Haznevinin Tuhfetül Alaiyye isimli eserinde buyrulur ki:

    Teslimiyet Şudur; Mürşidin elinde cenazeyi yıkayan kişinin elindeki o cenaze gibi olmak. Her şeyde maksadı; mürşidin emirlerini yerine getirmek olmalı. Yaptığı her şeyde fayda ve zararını düşünmeden yapmalı. Şeyh’in hekim olduğunu bilmeli ve her birini bir şekilde ulaştırdığını kim ne hal üzereyse o hal onun için daha iyi olduğunu bilmeli. Şeyh’in arkadaşlarıyla muamele
    etmesine kızmamalı ve neden bana da bu şekilde davranmıyor dememelidir.

    İHLÂS ŞUDUR: Mürşidin fenafillah olduğuna inanmak Şeyh’in bütün hal ve hareketleri Allah için olduğuna inanmak, Şeyh’in yaptığı her şey hikmetsiz olmadığına inanmak,bütün Şeyhlerin içinden hidayeti kendi Şeyhinin eliyle olduğuna inanmak ve bilmek, Mürşidi insanlara hangi gözle bakarsa oda o gözle bakması gerekir. Düşünce ve fikri olmaksızın hep şeyhin arkasında
    olması gerekir ki Mürşidin sevdiği kişiyi sevmek görünüşte Fasık bile olsa!.. Sevmediğini ise sevmemek, görünüşte o kişi Salih bile olsa’!

    Muhabbet: Muhabbet ise şudur : kişi şunu bilmeli nefis, mal, evlat (çocuklar) ve akrabalar hepsi insanı helaka götürür. Sadece Şeyhi onu hidayete erdirir diye itikat etmeli onun yanında Şeyhten daha tatlı ve daha sevimli hiç kimse olmamalı ve onsuz hiç sabretmemeli ve durmamalı’!

    Kendim bunlarla amel edemesem de inşallah sizlerin hürmetine Allah bana da nasip etsin. Biraz uzun oldu, ama paylaşmak istedim.

  23. Fuad Yusufoğlu diyor ki:

    Sevgili canım kardeşim alikonya;
    Kurban açıkladığınız menkıbeler için teşekkürler ederim.
    Ayriyetten de dualarınızı de beklerim.
    HAKKINIZI HELAL EDİN.
    Sevgilerimle…

  24. zeynep gümüş diyor ki:

    masallh teberekallh okudumda bu tarıkata bole hızmet eden abilerimizi orunce cok sevındım
    CENABI ALLAH MUAFFAKIYET VERSIN INSALLH DUA ILE FIEMANILLAH

  25. Fuad Yusufoğlu diyor ki:

    Sevgili canım kardeşim Zeynep Gümüş;
    Allah bizleri ve sizleri Şah-i Hazne (k.s.) nin yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.
    Tasavvuf güzel ama meşakatlı bir yoldur. Allah bu sevgili veli kullar hatırına bu kötü dünya afet ve belalarından bizleri muhafaza eylesin. Amin.
    Dualarınızı beklerim.
    Sevgilerimle…

  26. Fuad Yusufoğlu diyor ki:

    Sevgili canım kardeşim Suat temiz;
    Mektubat-ı ahmet el haznevi hazretleri (k.s.) nın kitabını inşaallah en kısa zamanda sana bulmaya çalışacağım
    inşaallah Allah beni sağ bırakırsa sana inşaallah göndereceğim
    veya sen neyi merak ediyorsan da O konuda sana meil atabilirim
    Dualarını beklerim
    Sevgilerimle…

  27. zeynebb(acizane) diyor ki:

    FUAT ABI RICAM BANADA ŞEYH HZLERININ VARSA VE ZAHMET OLMASA BANA YOLLARMISN DUA ILE

  28. zeynebb(acizane) diyor ki:

    EGER SENIN SERMAYEN ÖMRÜN İSE ÖMRÜNÜ GAYRİ VACİPLERDE KAYBETME CUNKU GECE VE SABAH ARASINDA BUYUK VE GENIS BIR SAVAS MEYDANLARI VARDIR O MEYDANIN OLAYLARI ACAYİPTİR;BIZE HUCUM EDIYOR BIZI VAKTIMIZI KAYBETMEYE TEŞVİK EDİYOR(ŞEYH MUHAMMED MUTA)……….ZAMAN KILINC GIBIDIR SEN ONU KESMESSEN O SENI KESER!!!!!!!!!!!!DUA ILE

  29. Fuad Yusufoğlu diyor ki:

    Sevgili canım kardeşim Zeynebb;
    Evet çok doğru bir söz
    Malesef Ömrümüz olan bu sermayeyi gene söyliyorum malesef boşa harcıyoruz. Allah bizlere ve sizlere izan versin. Amin. Sermeyamiz olan ömrümüzü boş şeylerle heba etmeden O’nun yolunda harcamayı nasıb eylesin. Amin.
    Dualarını beklerim
    Sevgilerimle…

  30. zeynebb(acizane) diyor ki:

    FUAT ABII K.BAKMA EKSIK YAZMISIM FOTOGRAFLARINI RICA ETMISTIM BIDE BANA ONUN ANLATMIS OLDUGU GUZEL KISSA VE MENKIBELRI YOLLARMISN ALLAH RAZI OLSUN DUA ILE

  31. Fuad Yusufoğlu diyor ki:

    Sevgili canım kardeşim Zeynebb;
    Tamam anladım. İnşaallah en kısa zamanda sana Muhammed Muta’ hazretleri (k.s.) nın fotoğrafları göndereceğim.
    Gerekirse de menkıbelerini de göndereceğim. Gerçi Daha Onun hakkında yazılarım devam edecek ama site’mi bir arkadaşım gözden geçiriyor İnşaallah bazı düzenlemeler yaptıktan sonra O’nun hakkındaki menkıbeleri de kaleme alacağım. İnşaallah.
    Dualarını beklerim.
    Sevgilerimle…

  32. Silsile-i aliyye büyüklerinin isimleri | Allahın veli kulları diyor ki:

    [...] En çok Okunan 10 YazıŞah-ı Hazne (Ahmed el Haznevi Kuddisesirruh) [...]

  33. suat temiz diyor ki:

    hamd alemlerin rabbi olan allaha salad-u selam onun habibi rasulü muhammed aleyhisselam (s.a.v)in üzerine ali eshaplarına ehlibeytlerine cümle sadat-ı nakşibendilerin ve sizlerin üzerine olsun lahavlavelakuvvetaillabillahil aliyyül azim.bismillahirrahmanirrahim…………….
    sevgili fuat abimiz evela selam eder ellerinden öperim başta sana ve bu siteden ister iyi ister kötü ister çirkin ister güzel olsun herne olursa osun yazılarını esirgemeyen kardeşlerimizden allak razı olsun .
    nasılsın fuad abi iyimisin…
    abi uzun zaman oldu size yazamayalı hakkınızı helal edin fuat bi eyer siz
    müsade ederseniz ben her hafta şahi hızna ve sadat-ı nakşibendi hakkında sohbetler yazmak isterim eyer siz uygun görmezseniz başım gümle beraber .
    oyüzden size olan saygımdan ötürü adapsızlık olmasın siz bana müsade vermezseniz a bile demem sizin yorumunuzu bekliycem hayırlı günler ellerinizden öperim

  34. Fuad Yusufoğlu diyor ki:

    Sevgili canım kardeşim Suat Temiz.
    Zaten bu günahkar ve fakır kardeşiniz Şah-i Hazne hakkında bir kitap yazmak niyetinde. Ve bazı karamaları da hazırlamışım.
    İnşaallah Şah-i Hazne (k.s.) nin muritlerini tek tek arıyorum ve Sırasıyla Şah-i Hazne, Haznevi mürşidleri olan Muhammed Ma’sum, Muhammed Alaaddin, İzzeddin el Haznevi, Muhammed el haznevi ile Muhammed Muta’ el haznevi (Radiyallah-u anhum) hakkında bir araştırmalarım da var.
    Şah-i Hazne (k.s.) nin sevenleri temiz muttakkı (benden daha iyi insanlardan menkıbeler kerametler i topluyorum İnşaallah bazı çalışmalarım da vardır ama biliyorsun ki Ben temiz ve sıhhatlı bilgi arkasında bir yerden bir yere gidip gelmekteyim. İlk hedefim Yaşlı ve Şah-i Hazne (k.s.) ve sevgili halifeleri hakkında bazı yazılar ve sıhhatlı bilgiler de topladım. İnşaallah zamanla bunları (Sağ kalırsam) sitemde yer vereceğim
    Kurban ben farkındaysan Şah-i Hazne (k.s.) hakkında yorumlar yazan bazı kardeşlerimin uluorta sözleri için yorum yazanları ben yayınlamıyorum
    Yanı bu site dedikodu sitesi değildir ben bir yorum yazacağım bir kardeşimiz bu yorumumdan kendine bir pay çıkaracak ve o da cevap niteliğinde bir yorum yazacak ve daha başka kardeşlerimiz de bu yoruma cevab yazacak ve böylece istemeden ve bilmiyerekten bu arada tasavvuf hakkında bilgileri alıp kendi payımıza dersler çıkarmak yerine yorumlara takılıp ha bire birbirimiz hakkında dedikodu yaparak bu kısa ve gafletle geçirdiğimiz günleri daha da gafletler içerisinde geçiriyoruz
    Çünkü Şah-i Hazne (k.s.) öyle değerlidir ki O mübarek zatın ismini ben dedikodu gibi kullanmamaya ahd ettim.
    Yanı bu site ye gelenler Şah-i Hazne (k.s.) a Allah-u Teâlâ ne büyük bir kerem ihsan eylemiş ve bugüne kadar onbinlerce alim ve halifeler yetiştirmiş bir mübarek zatın ismini ( haşa ve sümme haşa) dedikodu sözlerle uğraşmak niyetinde değilim ve ben de Şah-i hazne ve ailesi ile sevgili halifeleri hakkında boş söz söyleyenleri veya dedikodu yapan insanların yorumlarını yayınlamıyacağım.
    Barı bizler bu mübarek zatların yaşayışları ve menkıbelerini okyup karınca kararınca onların altın değerinde ki sözlerinden yararlanmak olmalı
    Çünkü Şah-i Hazne (k.s.) gibi zamanımızda Onun gibi değerli bir Müceddid gelmemiştir.
    Allah senden de ailenden de ebedden razı olsun.
    Dualarını beklerim.
    Sevgilerimle..

  35. bilvanisli diyor ki:

    gönderdiğimiz yorumlar niçin yayınlanmıyor

  36. Fuad Yusufoğlu diyor ki:

    Kardeşim bilvanıslı;

    bazı yorunları yayınlarım ve bazı yorumları da yayınlamam …Bu da benim en tabii hakkım. Çünkü Bu site benim sorumluluğum altındadır… Aynı zamnanda bu sorumluluğum Bu mübarek zatla hakkında olunca BİN SEFER düşünürüm…

    Sebebine gelince de açıklamak mecburiyetinde değilim. Ama senin samimi niyetine inandığım için sana kısa bir açıklama yapayım…

    Bu site diğer siteler gibi dedikodu yapan ve her gelen kişin bazı yorumlarına cevap verecek de değilim çünkü Silsile-i aliye o kadar şerefli bir tarıkdır ki bazı sönük karalamalara meydan vermemek için bu özelliği titizlikle koruyorum..

    Senin daha öncede yazıdığım yoruma gelince de her yoruma cevab verilemez ki …

    Çünkü herkes gelip o yorumu okuyup ve kendi kafasına göre cevab ve yorum yazarak insanların gıybetini yaparak zaman geçirir…

    Bu da dinimize ters düşen bir harakettir

    Yanı ne gıybet edeceğiz be de GIYBET ETMEYE SEBEP VERECEĞİZ…

    Sadece şunu söylemek istiyorum…

    Sen hakikatten bilgi sahibi mı olmak istiyosan sana cevap yazayım ama öylesine soruyorsan o zaman da benin ne sana ne de bir başkasına söyliyecek sözüm olamaz…

    Şah-i Hazne (k.s.) Hazret lakabıyle ün almış Muhammed Diyaaddin hazretleri (k.s.) nin GÖZDE halifelerindedir…

    Bu muhterem zat Türklerle ve Ruslar arasındaki savaşa katılmış olup çok kahramanlıklar göstermiştir. (Sen bakma Suriye’de ikamet edildiklerine) Onun halifeleri yani Haznevi mürşidler de Büyük oğlu Muhammed Ma’sum-i sani (ks.), Muhammed Alaaddin el-Haznevi (k.s.), İzeddin el-Haznevi (k.s.), Muhammed el haznevi k.s.), ve Muhamed Muta’ el haznevi hazretleri sırayla halifelik amışlardır. Başka kimseleri de tanımıyorum. Çünkü Tasavvuf’ta Murşidlerin sözleri geçerlidir ya şifa-i olarak söylenen sözler veya Yazılı olarak beyan edilen vasiyetlerdir.

    Dualarıunı beklerim..

    NOT;

    Ben 15-20 gündür Yurt dışında olduğum için yorumuna cevab yazmak gecikti.

    Sevgiyle kalın…

    Duayla kalın…

  37. Fuad Yusufoğlu diyor ki:

    Mehaba;
    Kardeşim Fatih;

    Kardeşim kafan hiç karışmasın… Çünkü tasavvuf çok derin ve ince bir yoldur…
    Öncelikle sen sen ol Tasavvufta halifeler nasıl seçilir onu bir incele Kısaca izah etmek gerekirse;
    Ya şifahen söylenir yada yazıyla teyid edilir. (tabiki muteber şahidler olması lazım)
    Zikrettiğiniz kişileri tanımakla beraber onlarla alakam yoktur… Gerçi haklarında bilgi sahibi olmamla beraber gıybet olacağından dolayı hiç onlar hakkında sözler sarfetmiyeyyim daha iyi…
    Çünkü benim sitem gıybet ve başka insanlar hakkında dedikodu yapan bir site değildir. Elhamdulillah Bu yüksek silsiel-i aliyye o kadar büyüktür ki ancak bu yüksek zatlar hakkındaki menkıbelerini okumak ve onlardan yararlanmak bizlere düşer… sadace kendi nefsimizi bir bakıma Allah’ın izniyle ve sadatların bereketiyle tebriye yoluna gitmektir…
    Dualarını beklerim..
    Sevgiyle kalın…
    NOT;
    Sen sen ol bu Haznevi tarıkatından sevab ve feyz almak istiyorsan; Şah-i Hazne (k.s.) kime halifelik vermiş bir onlara bak ve de Bu haifelerin içinde GÖZDE halifeleri kimlerdir halifelik verdiği kimseleri neye ve kime sadakat etmeleri işaret etmiştir sen ona bak; Çünkü Haznevi ailesi çok büyük bir ailedir. Nufusları 10000 kişinin üzerindedir ama gel gelelim hangileri Şah-i Hazne (k.s) nin yolun dadırlar ve o’nun yolunda gitmektedirler biz ona bakıyoruz.. Yoksa her ailenin fertlerini şayh diye anarsan halimiz harap ve dinimizi de yanlış algılarız..
    Şah-i Hazna başta olmak üzere Haznevi mürşidleri (k.s.) Muhammed Mahsum (k.s.), Muhammed Alaaddin (k.s.), İzzeddin el-Haznevi (k.s.) ye, oda Muhammed el-haznevi (k.s.) ye, Dolayısıyla da O da Muhammed Muta’ hazretleri (k.s.) ye halifelik vermiştir
    Bu bizler için yeterlidir ve kafidir yoksa başka kimseler hakkında konuşmak değildir.
    Sevgilerimle…

  38. bilvanisli diyor ki:

    haşa ve haşa ben asla ne allah dostlarına ne gıybet nede onlara sırf benim söylediklerim yüzünden her hangi bir laf gelmesini isterim. özellikle ve özellikle ŞAHI HIZNA ve akrabalarına. mürşidimizin dedesi olan GAVSI KASREVİ seyyid Abdulhakim el Hüseyni sizinde söylediğiniz gibi mürşidi olan ŞAHI HIZNA ya candan bağlıydı. ve edep ve hizmet olarak en ilerilerindendedi. benim bu tariki aliyyeyi sevmemde bu zatlar hasebiyle olmuştur. çünkü ALLAHU TEALA nın Kuranı kerimde (ve ona (ALLAH)a ulaşmak için vesile arayın) ayeti kerimesini en güzel bir biçimde yerine getirmişlerdir. benim sadece öğrenmek istediklerim bu devirde bazı cahiller tarafından çıkan fitneler yüzünden ne ALLAH dostlarının hilafetleri hakkında nede başka tasavvufi konular hakkında kalbime vesvese girmesini istememe yişimdendir. zira mürşidimiz buyuruyor ‘bu tariki aliyye çoluğun çocuğun elinde değildir bu tarikin kurulu edebleri var bunu kimse değiştiremez’ sözlerimde asla kötü niyet aramayın. benim ŞAHI HIZNA ve ailelerine beslediğim hürmet başkadır. her birisi birer cevherdir. Bunun en iyi örneğini mürşidimin topraklarına ŞAHI HIZNA nın evlatlarından birisi geldiği zaman mürşidimin o zatlara gösterdiği hürmetten anlıyorum. buradan bütün telma’ruf ve telirfan sofilerine selamlar SELAM ve DUA ile

  39. Fuad Yusufoğlu diyor ki:

    Kardeşim bilvanisli;
    Kurban senin samimiyetine güveniyorum..
    Hakkını helal et..
    Dualarını beklerim…
    Sevgiyle kalın.. Duayla kalın…

  40. bilvanisli diyor ki:

    estağfirullah kurban sizde dua edin sizinde bu dergahta 40 yılınız geçmiş. bu soruların cevabı için size güvenmemin nedenide buydu.AEO

  41. Fuad Yusufoğlu diyor ki:

    Allah senden de ve ailenden de razı olsun… Amin…
    Dualarını beklerim…
    Allah bizleri ve sizleri Kendi sevgili kulları olan evliyaullah ın yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin.. Amin..
    Sevgiyle kalın…

  42. ressenger diyor ki:

    can dostlarım;şeyh muhammet muta haznevi hazretlerini adını bu kulaklar duyduktan sonra başka birşey duymak istemiyor.dileğim odur ki ondan tövbe alanlardan olurum.
    dualarınızı bu fakirden esirgemeyin. onunla alakalıbildiklerinizi bana gönderirseniz beni çok mutlu edersiniz.
    Allah.ccnün selamı ve bereketi üzerinize olsun.iyi ki varsınız.

  43. Fuad Yusufoğlu diyor ki:

    Kardeşim ressenger;
    Allah bizleri ve sizleri Muhammed Muta’ hazretleri (k.s.) nin yüzü suyu hurmetine günahlarımızı aff eylesin.. Amin..
    Duayla kalın…
    Sevgiyle kalın…

  44. Fuad Yusufoğlu diyor ki:

    Kardeşim ressenger;
    Muhammed Muta’ hazretleri (k.s.) hakkında bildiklerim sadace benim sayfamdaki yazılarla sınırlıdır; Bu yazıların devamını da okumanda yarar vardır. videoları da açıp dinlesen daha yararlı olur…
    sana link vereyim onları oku

    http://www.fuadyusufoglu.com/muhammed-muta%E2%80%99-hazretleri-radiyallah-u-anh/
    sevgilerimle…

  45. samet koc diyor ki:

    selamunaleykum

    Ben herhangibir murside sahip degilim.Kendi capimda dinimi yasamaya calisiyorum.Bir ara bazi yakinlarima -ki bunlar bir tarikat mensubu-dedimki bana birkac zikir soyleyin bende cekeyim.Hatta bir gun menzile gitmek istedim ve birisi ‘sen bu isin altindan kalkamazsin’dedi,ben de nasil gittiklerini bilemedigim icin,bir de zamanim planli misafir oldugum icin akim kaldi gidisim.Herneyse niyetim bir tarikata mensup olup sorumluluk almak degil idi.Sadece birkac zikir ogrenip kendime cekmek istemistim.Birde sofilerin manevi atmosferini bizzat iclerinde bulunarak hissetmek istemistim.Derken birisiyle tanistirdilar Konyadan.Hemen telefonda bana bir zikir programi soyledi ve bende aldim.Lakin yanlis anladi yahut beni anliyamadi galiba ki bu telefon gorusmemizi bir nevi ‘el almak’ gibi anladi agabey.Ben de birkac kez cektim virdi.Arada bir halen cekiyorum lakin programa uymuyorum.

    size bu yolda basarilar dilerim..

    hurmetler

  46. Fuad Yusufoğlu diyor ki:

    Kardeşim Samet Koç;
    Tarıkat yanı Tasavvuf her insana kısmet olmayan çok değerli bir ilimdir…
    Evet… BEN, SEN VEYA BİR BAŞKA KARDEŞİM TASAVVUF için uğraşmalı ama ezbere de tarıklata girilmez…Tarikat ta mutlaka bir mürşidin yanına gitmeli ve orada amel etmeli..Bir de tarıkata girmek kısmetin varsa girersin …
    Şayet sen tasavvuf yanı tarikat hakkında bilgi almak istiyorsan siteme gelip TASAVVUF hakkındaki yazıularımı okumanda çok yarar vardır..
    şu linge tıklarsan…
    http://www.fuadyusufoglu.com/tasavvuf/

    Tabiki öncelikle Altın silsile-i aliye’yi okumanda yarar vardır…
    Çünkü tasavvuf’un kaynağı oradadır…

    http://www.fuadyusufoglu.com/silsile-i-aliyye-buyuklerinin-isimleri/

    Ufak bir hatırlatma;
    İmam-i Şafi-i hazretleri (radiyallahu anh) ni tanırsın Şafi-i mezhebinin kurucusu Onun da hayatını okumakta yarar vardır..
    5-6 yaşlarında kur’an-i kerim ezberledi 10 15 yaşlarında fetva vermeye başladı çok derin alim oldu… Ama veli değildi.. (Yani alim lar çoktur ama veli olmazlar ne zaman ki tasavvuf ilminden kendilerine bir pay aldıkları zaman da Yüce Rabbim onlara velayet makamını verir.. Allah her şeye kaadirdir…
    Ne zaman ki Tasavvuf ehli olan Mekkenin güneyinde ikamet eden Selim-i Rai (radiyallahu anhu) nun yanına gidip tasavvuf ilmini aldı işte o zaman veli oldu.. Menkıb elerinde geçer…

    http://www.fuadyusufoglu.com/imam-i-safi-i-radiayallah-u-anh/

    Dualarını beklerim..
    Sevgiyle kalın.. Duayla kalın…

  47. abdi uyumaz diyor ki:

    Allah razı olsun,bu mubarek insanları tanımakta bize yardımcı oluyorsunuz.ne mutlu haznevi tarikatına mensup müride

  48. Fuad Yusufoğlu diyor ki:

    Kardeşim Abdi uyumaz;
    Allah senden de ebedden razı olsun….
    Evet hakikatten bu zatlra Mübarek ve Allahın sevgili kullarıdırlar. Allah bizleri ve sizleri bu veli zatlar hürmetine günahlarımızı aff eylesin… Amin…
    Dualarını beklerim…
    Sevgiyle kalın…

  49. Derya diyor ki:

    selamunaleykum ben menzil deki tarikata girdim elhamdullillah fakat bana bir kac kisi seyyid abdulbaki hz vekil olduguunu yani mursidi kamil olmadigini soylediler bunlar ne kadar dogru bana yazabilirmisiniz ve seyyid abdulbaki hz babasinin ismi ney oluyor ve dedesinin
    seyyid abdulhakim hz kimdir neyleri oluyor lutfen bunlari bana aciklarsaniz cok sevinirim allah sizlerden razi olsun

  50. Fuad Yusufoğlu diyor ki:

    Ve aleykümesselam ve rahmatullahi ve berekatühü
    Kardeşim Derya;
    Sen Menzildeki tarikata girmişsin. Hayırlı ve uğurlu olsun… Amin…
    Şimdi gelelim senin suallerine
    Sen öncelikle kimsenin dedikodusuna bakma sen kendi kalbinle danış ve ona göre davran.
    Ben Menziledki tarikata bağlıu olmadığım için sualların bazılarına cevap veremiyeceğim Çünkü hakikattan emin olmamakla beraber bilmiyorum…Çünkü bilmediğim bir vakia hakkında konuşmam çok yanlış olur.
    Seyyid Abdülhakim Hazretleri (k.s.) ni tanıyorum Bu mubarak zat Şah-i Hazne hazretleri (k.s.) nin halifelerindendi.
    Zaten aşağıdaki linki tıklarsan orada da Şah-i Hazne hazretleri (k.s.) nin halifelerin isimleri vardıur oradan da takib edebilirsin.

    http://www.fuadyusufoglu.com/sah-i-hazne-kuddise-sirreh-nin-halifeleri/

    Seyyid Abduıhakim hazretleri (k.s.) gerek Şah-i Hazne gerekse Haznevi murşidlerinden Muhammed Ma’sum el haznevi hazretleri (k.s.) Muhammed Alaaddin el haznevi hazretleri (k.s.) ve gerekse İzzeddin el haznevi hazretleri (k.s.) zamanlarında Telma’rufa her zaman giderdi Bazen de ŞAH-İ HAZNE MURŞİDLERİ İLE DE (K.S.) İrşad’a çıkardı. En çok Alaaddin Haznevi hazretleri (k.s.) nin irşad seferlerine çok katılmıştır. Allah bizleri ve sizleri onun hatırına günahlarımızı aff eylesin… Amin…
    Ben bu zatı muhteremi Oradan tanırım Çok muhterem ve mubarek bir zat idi.
    Ondan sonra oğlu Muhammed Raşid hazretleri (k.s.) yerine halife oldu o da çok zaman değerli babası gibi Telm’arufa giderdi. Onu da buaradan tanır idim. Allah ondan da razı olsun… Amin…
    Sonra onların yerine kimler geçmiş sıhhatlı bir şekilde bilmiyorum bilmediğim birşey Hakkında da konuşmak doğru değildir. En son Seyyid Abdülbaki hazretleri (k.s.) nin halife olduğunu duymuşum Allah onu da muvaffak eylesin… Amin… Allah hepsini muvaffak eylesin… Amin…Ama sıhhatı bilgim yok
    Sen sen ol kendi kalbinle danış ve ona göre kararlarını kendin ver başka insanların dedikodularına kapılma.
    sana bir özel tavsiye;
    Tarikat uzun ve ince bir yoldur. Bunu murşidim Alaaddin Haznevi hazretleri (k.s.) her zaman söylerdi.
    Dualarını beklerim…
    Sevgiyle kalın…

  51. samet koc diyor ki:

    selamunaleykum

    Bir mubarek zati ziyaret edipde bir dua istemek nasib olmadi.Cevremde de hic tanidigim yok.Ne murit var ne de Mursit. Fuad hocam,sizin surekli ziyarette bulundugunuzu zan ederek hem sizden hem de ziyaret ettiginiz muhterem mursitlerinizden sizin araciliginiz ile bir dua istesem cokmu bir sey istemis olurum? Nasil makbule gecer bir bilseniz! Allah cc hem mursitlerinizden hem de sizden razi olsun…AMIN!… Allah cc ile gonul bagi olanin ayaginin kiri olayim.
    Rabbim iki cihanda aziz eylesin,hem dunyada hem ahirette afiyet versin hepinize..amin.

  52. Fuad Yusufoğlu diyor ki:

    Ve aleykümesselam ve rahmatullahi ve berekatühü
    Kardeşim Samet Koç;
    Öncelikle sen Türkiyemizin neresinde ikamet ediyorsun bu bir ikincisine gelince, bu fakir ve günahkar için fazla hüsnü zan eylemişsin Allah bu hüsnü zannın için senden ve ailenden ebedden razi olsun… Amin..
    Ama ben senin tahmin ettiğin gibi sürekli Şah-i Hane murşitlerinden Muhammed Muta’ hazretleri (k.s.) ni ziyaret eden bir kimse değilim… Eh arada sırada Telirfan’a gidip geliyoruz ama Muhammed Muta’ hazretleri (k.s.) ile değil konuşmak 100 metre dahi yanına İzdihamdan yaklaşamıyorum…
    İnan ki bu fakir gusul tevbesini yapmak için tam 3 yıl boyunca Bu mübarek zat olan Muhammed Muta’ hazretleri (k.s.) nin arkasında doılaştı en son 3.yılın sonunda Tel-Ma’ruf’ta Yüce Rabbim bana Gusul tevbesini kısmet etti.
    Hal böyle iken ben kim Muhammed Muta’ hazretlerin (k.s.) den dua talep etmek kim. Bu çok zordur.
    Ama genede şeyhin vekiline senin için bu Mubarek zatdan dua taleb etsin. Ben bunu ancak söyleyebilirim…Daha da benden başka bir şey gelmez…
    İnanki bayramlarda veya mevlütlerde Telirfan’a gittiğim zaman zar zor Şeyh Hazretlerini uzaktan görebiliyorum çünkü söylemek ile görmek bir olmaz Ancak ve ancak senin musaid zamanda onun köyuüne gidip ziyaret etmen olur…Ancak o zaman sen de bana hak verirsin…Sen ne zaman gelirsen sana hizmette hazırım…
    Dualarını beklerim…
    Sevgiyle kalın…
    Duayla kalın…

  53. samet koc diyor ki:

    Allah cc razi olsun,ben Malezyadayim hocam.Zor oldugunu tahmin ettim fakat yine de onemli oldugu icin nasibimi arayayim dedim.Zira insan ihtiyac hissettimi zoruda gozu gormuyor.Nasil kolayiniza gelirse oyle yapin hocam,sizi muskul durumda birakmak istemem.Allah cc razi ve YAR olsun…amin.

  54. Fuad Yusufoğlu diyor ki:

    Kardeşim Samet Koç;
    Allah senden de ve ailenden de ebedden razi olsun… Amin…
    Maşaallah Tebarakallah… Ne güzel bir şey Sen Hemen hemen dünyanın öbür ucundasın ve böyle bir imanla Şah-i hazneyi takip ediyorsun.. Ne mutlu sana inşaallah Yüce Rabbim sana istediğini (kalbinde ne varsa) verecek İnşaallah.
    Dile kolay yabancı bir yerde ve yabancı bir memlekette ve hala sen İslamiyet ve tasavvufla ilgileniyorsun… Hakikatten çok büyük bir şeref… Allah seni ve aileni aziz eylesin… Amin…
    İnşaallah en kısa zamanda senin talebini Muhammed Muta’ hazretleri (r.a.) ne ileteceğim… İnşaallah senin vesilenle de inşaallah bizlere de nazar eder…
    Elhamdulillah senin gibi bir kardeşle tanıştığım için Milyonlarca kere Elhamdulillah…
    Hem sana ve hemde aile efradına selamlarımı lütfen kabul edin ve bu fakir ve günahkar kardeşinize de dua edin…Çünkü dualar çok kıymetlidir. Zaten bizler sen ve senin gibi salih ve saliha kardeşlerin dualarıyla ayakta kalıyoruz..
    Dualarını beklerim…
    Sevgiyle kalın…

  55. samet koc diyor ki:

    Allah cc sizden de razi olsun…amin

  56. evrim diyor ki:

    selamün aleyküm hac arkadasımız.

  57. evrim diyor ki:

    nasılsın fuad amca ınsaallah ıyısındır.

  58. Fuad Yusufoğlu diyor ki:

    Ve aleykümesselam ve rahmatullahi ve berekatühü;
    Sevgili Hac kardeşim Evrim;
    Elhamdulillah Sıhhat ve afiyetteyiz Gerçi Geçenlerde Ailemle beraber Mersin dönüşü sizlere de uğramayı düşündük ama Sizi rahatsız etmemek için vazgeçtik…
    Hac arkadaşımız olan Haci Mahmut geçenlerde ailesiyle bana misafırliğe gelmişti ama çok durmadılar Sizleri andık zaten hemen de haca gitti.
    Yeni ev almışsınız sevgili hac arkadaşım beyiniz bana söyledi
    HAYIRLI VE UĞURLU OLSUN,
    Sıhhat üzere oturun…
    Sevgili annenize de selamlarımı lütfen iletin Nasılsa bende onun da hakkı var. Hatirlarsan Umre yapmak için, İhrama girmek için beraber CU’RANA’ ya gitmiştik
    Allah-u Teala hazretleri sizleri ve bizleri kendi rahmetiyle aff eylesin. Bu kötü dünya afet ve belalarından muhafaza eylesin…Amin… Bu dua’yı Şah-i Hazne hazretleri (k.s.) Süriye Cumhurbaşkanı’na MEKTÜP yazarken kullanmış çok güzel bir dua… Zaten belalerin belasi Dünya fitnesidir.
    Dualarınızı beklerim…
    Sevgiyle kalın…

  59. ihvan diyor ki:

    ben bir SÜLEYMAN HİLMİ TUNAHAN K.S. evladı olarak diyorumki ALLAH C.C. cümlesinden razı olsun bunlar olmasaydı ne olurdu bizim halimiz?ALLAH C.C. ye sonsuz şükürler olsun.ALLAH C.C. cümlemize şefaatlerine nail eylesin ,dua ile..
    saygılarımla

  60. Fuad Yusufoğlu diyor ki:

    Kardeşim İhvan;
    Allah-u Teâlkâ hazretleri sizden de ebedden razı olsun… Amin…
    Evet çok doğrudur Bu mübarek zatlar olmasaydı bizim halimiz bir saman çöpü yığını gibi olur rüzgardan sonra bir şey(eser) kalmazdı…
    Süleyman Himi Tunahan (k.s.) Çok büyük bir zat idi Allah bizleri onun şefaatına nail eylesin.. Amin…
    Dualarınızı beklerim…

  61. ercan diyor ki:

    ALLAH’ın selamı rahmeti ve bereketi üzerinize olsun…
    ALLAH-u TEALA hepinizden razı olsun kurbanım..

  62. Fuad Yusufoğlu diyor ki:

    Kardeşim Ercan;
    Allah senden de ve ailenden de ebedden razı olsun.. Amin…
    Dualarını beklerim…

  63. veysel baysal diyor ki:

    as krdş yazıların icin tşkr ederim yakın zaman da inşlh adana bir mevlüt programı olacak onu sana haber versem burtan duyursan sevinirim kendine iyi bak allahın duası senle olsun

  64. Fuad Yusufoğlu diyor ki:

    Kardeşim Veysel;
    Allah razı olsun… Amin. Murşidimiz Olan Muhammed İzzeddin el haznevi hazretleri (k.s.) dua ettiği şekilde ben duamı tekraralayayım -”Allah bizlere ve sizlere SAHİH akıl ihsan eylesin… Aminm.-” Çünkü bu sahih akıl sayesinde yolumuzun doğruluğunu anlarız…
    Yüce Rabbimiz (c.c.) Önce Akıl’ı nurlu bir şekilde yaratı. Ve ona;
    “-Yürü” diye buyurdu…
    Akıl da yürüdür bir zaman sonra Kendisinden daha nurlu bir cisimi farkedip ona;
    -”Sen kimsin?”
    O nuranı cisim;
    -”Senin bulunduğun yerdeyim..” dedi
    Akıl;
    -”Peki sen nesin? diye sorusunu tekrarlayınca;
    Nurani cisim;
    -”Ben tevfik’im Yanı birlik ve beraberliğim.” dedi
    Allah bizlere ve sizlere sahih akıl ile birlikte birlik ve beraberlik ihsan eylesin… Amin…
    Dualarını beklerim…
    İnşaallah mevlid güzel geçer ve Murşidimizin gönlü de hoş olur… İnşaallah,,,,
    Ama ben buradan duyuru yapamam. Zaten Mevlid günü belli olunca Haliyle Murşidimiz bunu yaynlayın der ve gereken ne ise yapılır…
    Allah bizleri ve sizleri Muhammed Muta’ hazretleri (k.s.) nın yüzü suyu hurmetine günmahlarımızı aff etsin… Amin…
    Dualarını beklerim… Sevgiyle kalın…

  65. Fuad Yusufoğlu diyor ki:

    Kardeşim Murat;
    Allah senden ebedden razı olsun…
    Haznevi tarikatında bu bir kuraldır. Şah-i Hazne hazretleri (k.s.) ve ona bağlı olan halifeler ve de onların muridleri hiçbir zaman siyasetle iştiğal etmezler…Elhamdulillah bu mirası GÜNÜMÜZE KADAR taşımışlardır…Şah-i Hazne hazretleri her nereye giderse önce Kendini tanıtır ve cemaatla da tanışırdı Ben Ahmed El Haznevi derdi.. tanışmak sünnettir tanışalım ve de akibinde ben kimseden mal toplamıyorum birde Kesin kes Siyasetle uğraşmıyorum. Beni sevenler de bu şekilde yolumu takib etsinler…Onun yerine geçen halifeler de Muhammed Mahsum-i Sani (k.s.), Muhammed Alaaddin haznevi (k.s.) daha sonra, İzzeddin el haznevi (k.s.) akibinde de Muhammed El haznevi (k.s.) Şimdide Muhammed Muta’ el haznevi (k.s.) ayni şekilde bu kuralları yerine getirdiler. Tabiki Şah-i Hazne hazretlerinin (k.s.) nin halifeleri de bu kuralları yerine getirdikleri müddetçe de daha çok büyümüşler ve müslümanların hidayetine vesile olmuşlardır…
    Küçük bi misal Eski Suriye cümhurbaşkanı Haznevi ailesinden bir kişinin bakan olmasını söyler kabul etmezler.. Ve bu dünya nimetini def ederler
    Elhamdulillah ki bizler bu sadatların müridleri olduk Velevki mürid olamamış isek de bari müridlerle dolaşır olduk Elhamdulillah onları seviyoruz…
    Dualarını beklerim…

    Bu linki tıklarsan daha çok bilgi sahibbi olursun…

    http://www.fuadyusufoglu.com/seyh-ahmed-el-haznevi-kuddisesirruh/

  66. Fuad Yusufoğlu diyor ki:

    Kardeşim Fatma;
    Nasılsın… İnşaallah sıhhatın yerindedir. Ve de geçmişi sana söylediğim gibi unut…Şmdi Durumun nasıl oldu Herhangi bir gelişme yok mu?
    Dualarını beklerim…
    Sevgi her zaman seninle olsun…
    NOT;
    Herkes sevebilir herkes aşık olabilir ama HERKES SEVİLMEZ… İnsan sevilince de başkalrının kalbinde taht kurar ve oradan da kolay kolay çıkmaz…Sevilen insanlardan olman dileğiyle…Sevgiyle kal…

  67. Aciz Kul diyor ki:

    Her kim bu sitenin hazırlanmasında emeği geçtiyse,Yüce Allah razı olsun.Rabbim hepimize hidayet versin.Amin…selam ve dua ile.Allaha emanet olun.

  68. Fuad Yusufoğlu diyor ki:

    Kardeşim Aciz Kul;
    Gerçi hepimiz Allah’ın aciz ve günahkar kullarıyız ya,
    Bu güzel dualarınız için Allah senden de ebedden razı olsun… Duaların devamını dilerim…
    Allah bizleri ve sizleri Şah-i hhzne hazretleri (k.s.) nin şefaatına nail eylesin… Amin…

  69. murat diyor ki:

    Selam ve Esselamun Aleyküm ve Rahmetullahi ve Bereketuhu (Burdaki selam Allahın lafzı manasındadır.)

    Ben şahe nakşebent hazretlerine öldüm bittim yav. ne zaman aklıma gelse bu harama ve pisliğe bulaşmış gözlerim ağlar durur. ben bursadayım. hıtme denen bir olay var. utanıyorum hiç bir bilgim yok nasıl bir şeydir. dua mıdır sırası nedir mailime özel atarsan sana bir fatiha okur sevabını sana yollarım. adreside yaz. inşaAllah. Eş-şeyh Muhammed Mut’a (Kuddise sirruhu) hazretleri bursaya gelecek mi? kaçırmayalım ya HU. Allah kısmetimizi azaltmasın inşaAllah. ne kerametler ne kerametler MaşaAllah.

  70. EMRAH diyor ki:

    Selamunaleykum
    SİZE BİR SORU SORABİLİRMİYİM? ŞUAN NAHŞİBENDİ TARİKATININ GÖVDESİ AHMED EL-HAZNİVİNİN SOYUNDAN TORUNU MUHAMMED EL-HAZNEVİNİN OGLU MUHAMMED MUTA’MIDIR YOKSA MENZİLMİDİR GÖVDE

  71. Fuad Yusufoğlu diyor ki:

    Ve Aleykümesselam ve rahmatullahi ve berekatühü
    Kardeşim Emrah
    Yorumunu okudum bu sorduğun sualı bilgi edinmek için sormuşsa bu fakir sana bildiklerini ve duyduklarını anlatmaya hazırdır Ama başka yerlere çekmek ve dedikodu için sormuşsan sana verecek cevabım yoktur.
    Biraz rahatsız olduğum için yorumum kısa oldu ama Şah-i Hazne hazretleri (r.a.) ni tanıyan veya onu zamanımızdaki şeyhlerle mukayese edenler aldanırlar Çünkü Şah-i Hazne hazretleri (r.a.) Nakşibendi tarikatında Şahların ikincisidir Birinci Şâh Muhammed Buhâri hazretleri olup İkincisi de Ahmed el-Haznevi (r.a.) dir
    Şah-i Hazna (r.a.) den kısa bir menkıbayı aktarayım.
    Şah-i Hazna hazretleri (r.a.) nin yıllar süren uğraşları elbette ki boş kalmadı. Pek çok alim ve fazilet sahibi kişiler yetiştirdiler. Gerek talebelerini göndererek ve gerekse de kendileri irşatlara çıkarak insanları eğittiler. Fakat tüm talebeleri ve halifeleri arasında ilimleri, takva ve Allah’a yakınlıkları ile bambaşka olan üç kişi vardı ki bunlar oğulları olan Şeyh Masum (k.s.) Şeyh Alaaddin (k.s.) ve Şeyh İzzeddin (k.s.)’ dur.

    Onlar için şöyle buyurmuşlardır:

    -”Üç oğlum da kamil-i mükemmil şahsiyetlerdirler. Benden sonra sırayla yerime geçsinler. Bilindiği gibi tasavvufi literatürde ‘kamil-i mükemmil’ tabiri; Allah’a kavuşmuş, O’nun sevgisinde yeni bir hayat bulmuş, yüce marifetlerle, ilahi sırlarla donanmış ve insanları kamil bir şekilde irşad edebilecek bir özellik ve yetenek üzerinde olanlar için kullanılır. Yani Kamil-i mükemmel demek hem kendisi mükemmeldir hem de başkalarına NAZAR ettiklerine onları da MÜKEMMEL yapan mürşidlerdir

    Bu vasıflarıyla onlar Şeyh Ahmed’in (k.s.) diğer halifelerinden ayrıdırlar ve tarikatın asıl gövdesi onlar vasıtasıyla bu güne kadar devam ederek gelmiştir.
    Zanedersem kısa olarak bu yeterlidir
    İnşaallah musaid zamanda sana daha detaylı bilgiler vereceğim.
    Sevgiyle kalın

  72. Hüseyin diyor ki:

    Allah bizleri bu büyük Allah dostlarının şefaatlerinden mahrum etmesin

  73. Fuad Yusufoğlu diyor ki:

    Kardeşim Hüseyin; Amin…Amin…Amin…
    Duanızı beklerim

  74. Fuad Yusufoğlu diyor ki:

    Muhterem Şeyhimiz Şeyh Muhammed Muta’ Haznevi Hazretleri’nin Medine-i Münevvere’de yaptığı sohbetin tam metnidir./ 01.07.2016

    Rabbim bizlere, nasihat alanlardan olmayı nasip eylesin.

    “Rahman ve rahim olan Allah’ın adıyla. Âlemlerin rabbi olan Allah’a sonsuz hamd ve senalar olsun. Peygamberlerin efendisine, peygamber efendimiz Hz. Muhammed’e (sas) sonsuz salât ve selam olsun.
    Ben aslında Allah Resulü (as) bulunduğu bir diyarda konuşmaktan gerçekten hayâ ediyorum, eriyip bitiyorum. Aslında konuşmak benim haddim değildir. Ancak değerli kardeşlerim, mutlaka bir takım ilkeleri, prensipleri, adapları sizlerle paylaşmam gerekiyor. Bunları açıklamak zorundayım. Buralarda dikkat etmemiz gereken bazı adapları, hususları, mutlaka korumamız gereken noktaları sizlere arz etmem gerekiyor.
    Babam şeyh hazretlerinden duydum, Şeyh Ahmed el-Haznevi hazretlerinin naklettiği bir menkıbe bu. Seyda’nın halifelerinden bir tanesinin şöyle dediğini rivayet ediyor bize.
    Seyda’nın halifesi özellikle âlimlere hitaben şöyle bir konuşma yapmış: “Alim de olsanız bir takım kural ve kaideleri benden dinlemeniz gerekiyor. Çünkü ben sizden önce hicaza gitmiş birisi olarak burada dikkat edilmesi gereken bazı hususları sizlerle paylaşmak zorundayım” demiştir.
    Büyük şeyhimiz Şeyh Ahmed el-Haznevi’nin âlimlere hitaben bir takım tavsiyeleri var. Ben özellikle bu tavsiyeleri şimdi sizlerle paylaşmak istiyorum. Şeyh hazretleri özellikle âlimlere ‘ siz, bilhassa siz, taşıdığınız bu vasıf ve içinde bulunduğunuz nimetlerden dolayı Allah’a çokça şükretmelisiniz’.
    Özellikle sizin kalplerinizin sevinçle dolması gerekiyor, çokça sevinmeniz gerekiyor. İki açıdan dolayı Cenab-ı Hakk’a şükretmeniz gerekiyor. Birincisi şu, pek çok insanlar vardır içleri yanıyor. İmkânsızlıktan dolayı bu kutsal mekanlara gelemiyorlar. Cenabı Hakk’ın sizlere verdiği bu mali imkândan dolayı, Cenabı Hakk’ın size bahşettiği bu güzel nimetlerden dolayı, sizlerin bil hassa Allah’a teşekkür etmeniz gerekiyor.
    İkinci olarak da bu nimeti yerinde kullanma nimeti verdiği için Cenab-ı Hakk’a şükredip teşekkür etmeniz gerekiyor. Çünkü nice insanlar vardır, maddi imkânları sizlerinkinden çok daha fazla olduğu halde onlara nasip olmuyor, kısmet olmuyor. Cenab-ı Hakk’ın bu mali imkânı yerli yerinde kullanmış olmayı nasip etmesinden dolayı ayrıca şükretmeniz gerekiyor.Siz de özellikle Cenabı Hakk’ın size verdiği bu maddi imkânları, O’nun sevgili peygamberinin, (S.A.V) O’nun evinin ziyaretine sarf etmenizden dolayı hamd etmelisiniz. Bu nimeti sıradan bir nimet olarak değerlendirmeyin, çok büyük bir nimettir. Bu nimetin kıymetini çok iyi biliniz ve bu nimetin değerini fazla fazla düşününüz değerli kardeşlerim.
    Rasulullah (s.a.v) bu diyarları ziyeret etme konusunda buyurmuştur ki : “ Beni ve ravzamı ziyaret edene şefaatim vacib olur.” Yine Resulullah (s.a.v) buyuruyor ki : “Beni vefatımda ziyaret eden aynen hayatımda ziyaret etmiş gibi olur.” Bu çok değerli bir müjdedir değerli kardeşlerim. Demek ki bu ziyaret kişiyi sahabe (r.a.) katına çıkarıyor. Bu çok büyük bir nimettir. Sahabe fazileti deyip geçmeyin. Bu fazilet çok yüksek bir derecedir. Sahabenin en düşük derecesi sayılan Hazeti Vahşi’nin derecesi (r.a.) bile (ki kendisi Hazreti Hamza’yı şehit etmiştir.) en büyük velilerimiz olan Şah-ı Nakşibend Hazretleri’nin, Abdülkadir Geylani Hazretleri’nin (k.s.) derecelerinden daha üstündür.
    Şeyh Ahmed el Haznevi de buyuruyor ki :
    “ Beytullah’ı ziyaret eden annesinden doğduğu gün gibi tertemiz günahsız olur.”
    Bütün bunlara şunu ilave etmemiz gerekiyor: Evet kişilerin tüm günahları affolumur ama bu kutsal yerleri ziyaret edenleri de ikiye ayırmamız gerekiyor. Bu kişilerin bir kısmı tüm bu faziletleri elde eder fakat bir kısım insanın da bu ziyaretleri yapmakla üzerlerinden sadece farzları düşer. Yani üzerine düşen farzı yerine getirmiş olur fakat başkaca bir fayda veya fazilet elde edemez. Hac veya umre vazifelerini yerine getirmiş olmalarına rağmen neden büyük faziletleri elde edemiyorlar derseniz. Çünkü Allah katında makbul olan bir ziyaret gerçekleştirememişlerdir.
    Büyük Şeyh Ahmed el Haznevi buyuruyor ki: “ Size söylediğim tavsiyeleri dikkate aldığınız ve Hac,umre adaplarını yerine getirdiğiniz takdirde inşaalah sizin de ziyaretleriniz Allah katında makbul olacaktır.
    Birinci şart Allah’ın hakkını ve hukukunu, O’na karşı vazifelerimizi ve O’nun kullarının hakkını ve hukukunu gözetmemiz gerekiyor. Alacaklarımız ve borçlarımızı Borcumuz varsa hemen ödememiz gerekiyor. Ödeyemiyorsak da borçlu olduğumuz kişiyle görüşmemiz ve tehir istememiz, gönüllerini de almamız gerekiyor. Yani her türlü hakkı ve hukuku gözetmemiz gerekiyor.Üzerinde kul hakkı bulunan insanın haccının kabul olması mümkün değildir. Onun için buralara gelmeden evvel vasiyetlerinizi yazmanız, akraba ve komşularınızdan helallik almanız gerekir.

    İkinci huhus işe şudur: Buraya gelirken kalbimiz dünyada , çoluk çocuklarımızda kalmamalıdır. Onları bulundukları yerde bırakıp sağlam bir gönül ile buralara gelmemiz gerekiyor. Şeyh Hazretleri buyuruyordu ki: Şeytan insanla özellikle iki noktada uğraşır. Birincisi hac yolculuğuna niyetlenen insandır. Ona der ki : “Sen çoluk çocuğunu bırakıp gidiyorsun. Burada onların ne bakanları ne ihtiyaçlarını gören birileri var. Kimsesiz sahipsiz halleri ne olacak?” Şeytanın buradaki asıl niyeti kişiyi bu haccın sevabından mahrum etmektir. Kalbine vesvese vermek suretiyle kişiyi perişan etmek niytindedir. Halbuki şunu düşünmemiz gerekiyor. Her şeyin sahibi , koruyucusu Allah’tır. Her yerde hazır ve nazır olan Allah’tır. Her şeyin maliki Allah olduktan sonra çoluk çocuğun geride bıraktığımız her şeyin maliki de Allah’tır. Bu noktada şeytanın eline koz vermemek gerekir.
    İkinci olarak Allah yoluna giden mücahit ile uğraşır. Gideceksin , belki öldürüleceksin , senden sonra çoluk çocuğun ne olacak? diye vesvese verir. Bu noktada size tavsiyem müsterih olmanız , bu vesveselere kanmamanız, kafanızı kalbinizi dünyayla ve bu tip vesveselerle doldurmamanızdır.
    Üçüncü bir tavsiye olarak büyük şeyh Ahmed el Haznevi (k.s) şöyle buyuruyor: Yolculuğunuz boyunca büyük küçük demeden bütün günahlardan haramlardan uzak durmanız, hiçbir şekilde günaha bulaşmamanız gerekir. Özellikle ihrama girdikten sonra adeta kendinizi ölü bilmek suretiyle kendinizi bir hiç bilerek, yok farz ederek çok dikkat etmeniz gerekiyor. İşlenen günahların haccın sevabını yiyip bitirdiğini unutmamamız lazım.
    Dördüncü tavsiyesi de şudur ki bu kutsal diyarlara Medine-i Münevvere’ye , Beytullah’a geldikten sonra dönüş yolunda çok acele etmememiz gerekiyor. Bir an önce döneyim, buralardan kaçayım gibi fikirlere kapılmamamız gerekiyor. Ne yazık ki birçok insan buhataya düşüyor. Halbuki Allah’ın evini ve Beytullah’ı ziyaret etmek çok büyük bir fırsattır. Öyle büyük bir fırsat ki bazen insana ömründe sadece bir defa nasip olur. O yüzden burada geçen saniyeler ve dakikalar bile çok çok kıymetlidir iyi değerlendirmek gerekir.
    Değerli kardeşlerim bir hususu daha özellikle hatırlatmak isterim ki Beytullah’ta yapılan ibadetlerin sevabı normal zamanda ve başka yerlerde yapılan ibadetlerin sevabına göre yüz bin kat fazladır. Burada okuduğunuz bir cüz Kur’an yüz bin cüz Kur’an hükmünde, bir rekat namaz yüz bin rekat namaza denk, verdiğiniz bir sadaka yüz bin sadaka değerindedir. Demek ki burada yaptığımız ibadetler ömrümüz boyunca yaptığımız ibadetlerle eş değerdir. O yüzden çok dikkatli olmalıyız değerli kardeşlerim.
    Ravza-i Mutahhara’da , Medine hareminde yapılan ibadetlerin de diğer yerlerde yapılanlara göre bin kat daha faziletli olduğunu unutmayalım. Bunca fazilete rağmen Kabe’de ve Ravza’da kalmak bize nasıl ağır gelir. Bu fırsatları kaçırmamak gerekir değerli kardeşlerim. Ve burada yapacağımız ibadetleri çeşitlendirmemiz gerekiyor.
    Şeyh Hazretlerinin beşinci vasiyeti ise özellikle Hac ve Umrenin şartları ile ilgilidir. Buraya gelirken Hac ve Umrenin nasıl yapılacağını,Cenab-ı Hakk ziyaretlerinizi kabul etsin, sizi katında makbul olan kullarından eylesin. İbadetlerimizi kabul eylesin. Bizden dua talebinde bulunanların ,annelerinin, babalarının ,evlatlarının , nesillerinin hepsinin dualarını kabul eylesin. Cenab-ı Hakk ibadetlerimizi kabul görmüş taatlerden eylesin.
    Cenab-ı Hakk tüm İslam memleketlerindeki sıkıntıları gidersin, bizi buralardan eli boş çevirmesin, ibadetlerimizi kabul etsin! Bihassa Suriye’deki ve diğer İslam ülkelerindeki sıkıntıları bertaraf etsin. Ümettin birlik ve beraberliğini sağlasın. Ümmeti korusun inşaalah.
    Rabbim bizi Efendimiz’in (s.a.v.) şefaatinden mahrum etmesin. Rabbimizin her şeye gücü yeter. Efendimiz’e al ve ashabına sonsuz salat ve selam olsun. “

  75. Abdullah diyor ki:

    Allah u zülcelal sadatlarin makamını Ali eylesin dercelerini yükseltin mürşidi mız şeyh Muhammet mutaâ k.s. sırrını pak eylesin Allah razı olsun emeğinize sağlık kurban şahı haznenin mektubat kitabını nerden temin edebiliriz bulamıyorum yardımcı olabilir misiniz selam ve dua ile

  76. Fuad Yusufoğlu diyor ki:

    Kardesim Abdullah dualariniza bütün kalbimle Amin diyorum elimizden geleni yapacağız İnşaallah mesajlaşiriz
    Dualarınızı beklerim

Yorum Yapın