‘Adem aleyhis selam’ olarak etiketlenmiş yazılar


dsc00150-beyaz-su-basi-fuadyusufoglu.JPG

Navale sipi (Beyaz su) Nusaybin

Ebu Kulabe (r.a.) Ömer ibn Abdülaziz (r.a.) in yanına gitti.

Halife Ömer ibn Abdülaziz (r.a.):

-“Bana nasihat et.”dedi.

Ebu Kulabe (r.a.):

-“Adem (Aleyhisselam) dan bugüne kadar senden başka Halife kalmadı.”

Halife Ömer ibn Abdülaziz (r.a.):

-“Biraz daha nasihat et.”dedi.

Ebu Kulabe (r.a.) buyurdu ki;

-“Senden sonraki ilk Halife, senin sermayen olacaktır.”

Halife Ömer ibn Abdülaziz (r.a.):

-“Biraz daha söyle.”

Ebu Kulabe (r.a.) buyurdu ki;

-“Eğer Allah-u Teala (c.c.) seninle ise, neden korkuyorsun? Yok eğer seninle değil ise, kime sığınabilirsin?”

Halife Ömer ibn Abdulaziz (r.a.):

-“Bu sözün bana yetişir.” Dedi.

Ömer ibn Abdülaziz (r.a.) e:

-“Tevbe etmemizin sebebi nedir?” diye sorduklarında

Halife Ömer ibn Abdülaziz (r.a.):

-“Bir gün bir köleyi dövmüştüm.”

Bana:

(-”Sabahi kiyamet olacak son geceyi hatırla’ ) dedi.

-”Kölenin bu sözü, kalbime çok t’esir etti. Dedi.

Büyüklerden biri Halife Harun Reşid’i Arafat’ta, yalınayak, başı açık, kızgın kum ve taşlar üzerinde durup:

-“Ya Rabbi sen sensin, ben benim. Benim işim daima GÜNAH İŞLLEMEK, senin işin ise daima MAĞFİRET ETMEKTİR. Bana merhamet eyle.”derken gördü.

Din büyüklerimiz buyuruyor ki;

-“Yeryüzünün kudretli padişahının, yedi kat göklerin ve bütün Alemlerinen kudretli padişahı önünde nasıl yalvardığına DİKKAT ediniz!”

Ömer ibn Abdülaziz (r.a.) Ebu Hazım (r.a.) a:

-“Bana nasihat ver.”dedi.

Ebu Hazim (r.a.) Buyurdu ki:

-“Toprak üstünde uyu ve ölümü unutma. Ölümü sana hatırlatacak her şey’e DİKKAT et, Ölümü hatırlatmayandan ise uzak ol! Çünkü ÖLÜM çok yakın olabilir.”

Devam edecek…

Kimya-yı Saadet (İmam-i Ğazali)

Allah-u Teala (c.c.) bizleri ve sizleri Daima ölümü Hatırlayan ve ona göre Amel-i Salih işleyen kullarından eylesin. AMİN…

Fuad Yusufoğlu

dsc08332grnavaskprs1.jpg

Ruh,

Adem (Aleyhis selâm) ın cesedine yerleştikten sonra zaman zaman Hak Teâlaya yakınlığını ve eski makamlarını hatırlayıp üzülürdü. Bu keder kafesini parçalayıp alışmış olduğu eski vatanına dönmek isterdi.

Onun için ruhu, çocuk avutur gibi kâh meleklerle beraber yaparlar, kâh bağlarda bostanlarda gezdirip oyalarlardı. Böylece eski vatanına olan iştiyakı biraz sâkin oldu.

Zaman zaman Hazreti Rabbil İzzetten selam getirirler ve çeşitli vaadlar ve türlü müjdeler verirlerdi. Böylece ruh, bu fani dünyada birkaç gün, âlemin kokuları ile diri kaldı.

Şeyh Verkanı (kuddise sirruh) Fatiha Suresinın şerhinde der ki;

-“Ruh, bu cisim ile hiç yakınlık peyda etmedi. Onu sevemedi. Çünkü aynı çinsten değildiler.

Biri Âlem-i emrden diğeri âlemi halktan idi. Lakin sonsuz kudret sahibi olan Allah-u Teala (c.c.) birbirine hiç benzemiyen, birbirinin zıddı olan ruh ve bedeni birbirine yaklaştırdı. Bu yaklaşma:

-“Âgah olun, Ruh da Emr de o Allah içindir..” kavliyle oldu.Ruh kuşu beden kafesine kendi isteğiyle girdi.

Tenbih:

Ruh güneşi, beden sarayına doğunca aza pencerelerinden bu güneşin ışıkları aksetmeye başladı. O kadar ki her aza bu nurları kendinden sandı.

Hepsi kendi güzelliğini ve kendi olgunluğunu söyleyip iftihat etmeye başladılar.

Göz:

-“Ben olmasam alemi kim görürdü.” Dedi.

Ayak;

-“Ben olmazsam nasıl ayakta durulurdu. Ve ne ile yürünürdü.” Dedi.

-“El tutması ile,
-“Kulak işitmesi ile,
-“Lisan konuşmasıyle,
-“Velhasıl her âzâ kendi özelliğini ileri sürüp övündüler.

O esnada ruh, bunların bu konuşmalarını işitip;

-“Eğer ben olmasaydım, hepiniz haraketsiz olur ve çürüyüp heba olurdunuz.” Dedi.

Ruh sözünü bitirir bitirmez gaybdan bir nida geldi;

-“Ey Ruh ve Can! Eğer Cânanın cemâlından sana nûr aksetmese, Celâl ve Cemâlım hakkı için sen de beden gibi hemen fani olurdun.”

Peygamberler Tarihi (Altıparmak)

Allah-u Teâla (c.c.) hazretleri bizleri ve sizleri son nefesimizde kelime-i şehadet ile ahrete intikal etmeyi nasib eylesin. Amin….

Fuad Yusufoğlu