‘Allahın veli kulları’ olarak etiketlenmiş yazılar

12-Fuad-Yusufoğlu-Ali-Ramiteni-r.a.-nin-mübarek-türbeleri

Ali Ramiteni hazretleri (r.a.) nin mübarek türbeleri

Ali Râmiteni (Radiyallah-u anhu)- 2

Azizân hazretleri (r.a.) Seyyid Atâ ismindeki zat ile görüşür, aralarında yazışmalar olurdu. Buna rağmen Seyyid Atâ (r.a.), Ali Râmiteni (r.a.) nin büyüklüğünü anlayamamıştı. Bu sebeple kendisinde ona karşı, zahirde edebe uymaz gibi görünen bu hâl meydana geldi.

O sıralarda Kıpçak sahrasındaki Türklerden bir grup, Seyyid Atâ (r.a.) nın bulunduğu havaliyi yağmaladılar. Oğlunu da esir ettiler. Seyyid Atâ (r.a.), bu üzüntünün, Azizân hazretlerini üzmenin cezası oladuğunu anladı. Yaptığına pişman oldu.

Büyük bir ziyafet hazırladı. Özür dilemek için Ali Râmiteni (r.a.) yi da da’vet etti. Azizân (r.a.), Seyyid (r.a.) in maksadını anlayıp, ricasını kabul etti ve da’vetine geldi. Bu mecliste çok sayıda âlim ve evliya var idi.

Bugün Ali Râmiteni (r.a.) nin üzerinde büyük bir rahatlık vardı. Sofralar kuruldu. Herkes buyur edildiğinde;

Ali Râmiteni (r.a.);

-“Seyyid Atâ (r.a.) nin oğlu gelmeyince, Ali bu sofradan ağzına tuz koymaz ve elini yemeklere uzatmaz.” Dedi

Ve sonra bir müddet sesiz beklediler.

Orada bulunanlar, bu sözün ne demek olduğunu düşünürken, birden kapı çalındı, içeriye Seyyid Atâ (r.a.) nın oğlu giriverdi. Bu hali görünce meclisten bir feryad-ü figandır koptu. Oradakiler şaşırdılar, dona kaldılar.

Gelen gençten nasıl kurtulduğunu sordular.

Genç de;

-“Şu anda bir gurup kimsenin elinde esir idim. Elim ayağım iplerle bağlı idi. Şimdi ise kendimi yanınızda görüyorum. Nasıl oldu, ellerim nasıl çözüldü, beni kim kurtararak on günlük yoldan yanınıza geldim, hiçbir şey bilmiyorum.” Dedi.

Meclistekiler bunun Azizân hazretleri (r.a.) nin bir kerâmeti ve tasarrufu ile olduğunu anladılar. Her biri onun talabesi olmakla şereflenmenin büyük bir ni’met olduğunu anladılar.

Ali Râmiteni hazretleri (r.a.), Harezm şehrine göç etmek istedi. Yakınlarıyla birlikte Hârezm’e gelip, oranın sultanına iki talabesini gönderdi.

Talabelerine;

-“Sultan’a gidiniz. Fakir bir dokumacı şehrinize gelmiştir. Musaade ederseniz burada kalacak, izin vermezseniz tekrar geri gidecektir deyiniz. Şayet izin verirse, Sultanın elinde mühürlü bir “vesika” alınız.” Buyurdu.

Talebeleri de gidip sultan’a durumu arz ettiler. Sultan böyle bir isteği ilk defa duyduğu için tuhaf karşıladı. Fakat gelen talebeleri de kırmayarak mühürlü bir “vesika” verdi.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Silsile-i âliye âlimlerin onikincisi olan, ayriyetten de kendisine “Âzizân” de denilen Ali Râmiteni (Radiyallah-u anhu) yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

12- Fuad Yusufoğlu Ali Ramiteni (r.a.) nin mübarek kabirleri

Ali Ramiteni Hazretleri (r.a.) nin mübarek türbeleri

Ali Râmiteni (Radiyallah-u anhu)- 3

Bu “vesikayı” talebeler hocalarına getirdiler. Azizân hazretleri (r.a.) şehrin kenarında bir semte yerleşti. Hergün işçilerin toplandığı pazara gidip, içlerinden birkaç kişiyi alırdı.

Onlara günlük yevmiyelerini verdikten sonra;

-“Şimdi abdestlerinizi alıp, ikindi namazına kadar sohbetimize katılınız. İkindiden sonra da ücretlerinizi alıp evlerinize dönünüz.” Buyururdu.

İşçiler çalışmadan oturmak suretiyle, hem de ibadetlerini yaparak hiç işitmedikleri şeyleri öğreniyorlar, akşama doğru da ücretlerini almayı ganimet biliyorlardı.

Ali Râmiteni (r.a.) nin sohbetine bir katılan kimse, sohbetin lezzetine doyamayıp, bir daha Azizân hazretleri (r.a.) nden ayrılamıyordu. Bu durum bütün şehre yayıldı. Harkes Ali Râmiteni (r.a.) nin talebesi olmak, câna can katan sözlerini işitmekle şereflenmek için kapısına koştular.

Hergün evi dolup dolup boşaldı, onun duâsını almak için herkes birbiriyle yarıştı.

Nihayet ba’zıları durumu sultana şöyle anlattılar;

-“Şehirde bir hoca türedi, herkes akın akın ona koşuyor. Onun yolunda yürüyör, bir dediği iki edilmiyor. Bir arzusunu, emirmiş gibi yapmak için yarış ediyorlar. Bu gidişle şehirdekiler, onu başlarına sultan seçerler de saltantınızdan olursunuz. Şimdiden çaresine bakmazsanız, sonu iyi olmaz. Yine de siz bilirsiniz…”

Sultan, Ali Râmiteni (r.a.) nin şehirden çıkması için bir ferman yazdırıp adamlarıyla gönderdi.

O da gelen adamlara;

-“Biz, koynumuzda şehre girebileceğimize ve orada yerleşeceğimize dair altı imzanlanmış, mühürlenmiş bir ferman taşıyoruz. Sultan, eğer kendi imzasını, mührünü ve müsâadelerini inkar ediyorsa, biz çıkıp gitmeye razıyız.” Cevabını verdi.

Bu cevabı sultana bildirdiler. Sultan, verdiği müsâadeyi geri almak küçüklüğüne düşmedi Ayrıca Ali Râmiteni hazretleri (r.a.) ni ziyaret edip sohbetine katıldı. Onun sohbetindeki lezzeti, nasıhatlerindeki inceliği iyi anlayan sultan, onun en önde gelen talebelerinden oldu.

Ali Râmiteni hazretleri (r.a.) anlatır;

-“Hocam Mahmud İncirfağnevi (r.a.) zamanında, talebelerinde biri Hızır aleyhis selam’i gördü.”

-“Ve Ona;

-“Bu zamanda kendisine uyulacak rehber, üstad kimdir?” diye sordu.

Hızır aleyhis selam;

-“Şimdiki halde, bu dediğiniz vasıfları taşıyan Hâce Mahmud İncirfağnevi hazretleridir.” Diye cevap verdi.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Silsile-i Âliye’nin onikincisi olan Ali Râmiteni (Radiyallah-u anhu) nin yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

12- Ali Ramiteni hazretleri (r.a.) nin mübarek kabirleri

Ali Ramiteni hazretleri (r.a.) nin mübarek kabirleri

Ali Râmiteni (Radiyallah-u anhu)- 4

Birgün Azizân Ali Râmiteni (r.a.) talebe arkadaşları ile Râmitan sahrasında Allah-u Teâlâ’nın zâtı ve sıfatları hakkında sohbet ederlerken, havada uçan büyük beyaz bir kuş gördüler.

Kuş onların üzerine gelince, açık bir lisan ile;

-“Ey Ali! Kâmil bir er ol! Sözlerini söyledi.

Bu kuşu görmek, söylediklerini duymakla, arkadaşlarını bir hal kapladı, Kendilerinden geçtiler. Sonra kendilerine geldiklerinde, kuştan ve konuşmasından sordular.

Ali Râmiteni hazretleri (r.a.);

-“O hocam Mahmud İncirfağnevi hazretleri (r.a.) idi. Allah-u Teâlâ, ona bu kerameti ihsan eyledi. Kelimullah Musa aleyhisselam’in makamında, binlerce söz ve kelâm ile daima uçmaktadır. Şimdi Hâce Dihkân (r.a.) hastadır, son anlarını yaşamaktadır. Onu ziyarete, yoklamağa gidiyor. Çünkü o, Allah-u Teâlâ’dan, son nefeste yardımcı olması için evliyasından birini kendisine göndermesini istemişti. Hocam Mahmud İncirfağnevi (r.a.), bu sebeple onun yanına gidiyor.”diye anlattı.

Azizân hazretleri (r.a.) nin dört büyük halifesi olup, hepsi de fazilet ve kemâl sahibi idiler. Her biri onun vefatından sonra, cenab-ı Hakkı isteğen talabeye ders öğretmekle meşgül oldular.

Dört halifesinin de adları “Muhammed’dır”

Birincisi;Hâce Muhammed Külâhdüz (r.a.) dır. Harezm’de medfundur.

İkincisi; Hâce Muhammed Hallac-ı Belhi (r.a.) dir. Belh şehrinde medfundur.

Üçüncüsü;Hace  Muhammed Bâverdi (r.a.) dir.  Harezm’de medfundur.

Dördüncüsü; Hâce Muhammed Bâbâ Semmâsi (r.a.) olup, Halifelerin en büyüğüdür.

Vefatı yaklaştığında bütün talabelerini yetiştirmesi için onu vazifelendirdi. Yerine Muhammed Bâbâ Semmâsi hazretlerini “vekil” olarak bıraktı.

Ali Râmiteni hazretleri (r.a.) buyurdu ki;

-“Allah-u Teâlâ, mü’min bir kulunun gönlüne bir gecede ”üçyüzaltmış defa” nazar eder.”

Sözünün ma’nası şudur;

-“Kalbin, vücuda açılan “üçyüzaltmış” penceresi vardır. Gönül Allah-u Teâlâ’nın zikriyle kaynayıp coşunca, Allah-u Teâlâ o kalbe nazar eder. Bu nazar ile kalbe doğan feyzler ve nûrlar vücuda yayılır. Böyle nûrların ve feyzlerin yayıldığı bir uzuv, kendi haline göre zevkle ibadet eder, yapılan tâat ve ibadetlerden zevk alınır.”

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Silsile-i Âliye’nin onikincisi olan Ali Râmiteni (Radiyallah-u anhu) nin yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

12- Fuad Yusufoğlu Ali Ramiteni hazretleri (r.a.) nin mübarek kabirleri

Ali Ramiteni hazretleri (r.a.) nin mübarek türbeleri

Ali Râmiteni (Radiyallah-u anhu)- 5

Yine Ali Râmiteni hazretleri (r.a.) buyurdu ki;

-“Talebenin maksadına kavuşması için çok çalışması, nefsini terbiye etmek için çok uğraşması lazımdır. Fakat bir yol vardır ki, nefsi itminâna kavuşturup, ruhu kısa zamanda yüksek derecelere kavuşur. O da; Allah-u Teâlâ’nın sevgili kullarından birinin gönlünü kazanmaktır. Zira onların kalbi, Allah-u Te;âlâ’nın nazar ettiği yerdir.”

Rükneddin Alâüddevle Semnani (r.a.) Azizân hazretleri (r.a.) nin zamanında yaşamış idi. Birbirlerine mektup yazarlardı.

Derler ki;

Bir defasında Rükneddin (r.a.) bir kimse gönderip, suallaerinin cevabını istedi.

Suâllerinden birisi şöyle idi;

-“Biz gelenlere her hizmeti yaptığımız halde, gelenler size gelir. Biz mükellef sofralar, çeşit çeşit yemekler ikram ettiğimiz halde, sizde böyle bir şey yok iken, gene de insanlar sizden razıdırlar, bizden değillerdir. Bunun sebebi nedir?”

Cevap olarak Ali Râmitenei hazretler (r.a.İ) şu karşılığı vermiştir;

-“Minnet karşılığı hizmet edenler çoktur. Hizmetini minet bilenler ise azdır. Çalışınız ki, hizmetinizi minnet bilesiniz. O zaman şikayetçiniz olmaz.”

İkinci suâl;

-“Duyduğumuza göre, sizi Hızır aleyhisselam terbiye etmiş; bu nasıl olmuştur?”

İkinci suâla karşı verdiği cevap şöyle olmuştur;

-“Allah-u Teâlâ’nın, zatına aşık olan kulları vardır ki, Hızır da onlara aşıktır.”

Buyurdu ki;

-“Hallac-ı Mensur (r.a.) zamanında, büyük mürşid Abdulhalık goncdüvâni hazretleri (r.a.) nin talebesinden birisi bulunmuş olsa, elbette ona imdâd edip, tasavvuf’un en yüksek makamlarına çıkarır idi.”

Hallac-i Mensûr (r.a.) o hallere düşmezdi. Buyurdu ki;

-“Allah-u Teâlâ’ya hiç isyan etmediğiniz bir dille duâ ediniz ki, duânız kabul olsun.”

-“İki halde kendinizi sakının; Söz söylerken ve yemek yerken.”

-“Halkı hakka da’vet eden kimse, canavar terbiyecisi gibi olmalıdır. Canavar terbiyecisi, nasıl uğraştığı hayvanın huyunu ve istidadını bilip de ona göre davranırsa, o da öyle…”

Farisi şiirlerinden bir kıt’a;

-“Birisiyle oturup kalbin toparlanmazsa,
Kalbindeki dünya derdini senden almazsa,
Onun ile sohbetten etmez isen teberi,
Sana yardıma gelmez azizân’dan hibiri.”

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Silsile-i Âliye’nin onikincisi olan Ali Râmiteni (Radiyallah-u anhu) nin yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

12- Fuad Yusufoğlu Ali Ramiteni Hazretleri (r.a.) nin mübarak makamları

Ali Ramiteni Hazretleri (r.a.) nin mübarek makamları

Ali Râmiteni (Radiyallah-u anhu)- 6

Hâci Azizân hazretleri (r.a.) nin iki oğlu olup, ikisi de maddi ve ma’nevi ilimlerde söz sahibi idiler. Hâci Azizân (r.a.) vefatından sonra bulunduğu yerdeki talebelerle meşgül olmayı küçük oğlu İbrahim (r.a.) e bıraktı.

Büyük oğlu da maddi ve ma’nevi ilimlerde büyük âlimdi. (-“İnsanlara doğru yolu gösterme vazifesi, niye büyük oğluna verilmedi?”) Diye, bunları tanıyanlarda bir düşünce hasıl oldu.

Büyük âlim Hâci Ali Râmiteni hazretleri (r.a.) bu düşünceleri anlayıp buyurdu ki;

-“Büyük oğlum bizden sonra fazla yaşamaz. Kısa zamanda bize kavuşur.” Gerçekten onun vefatından “ondokuzgün” sonra büyük oğlu da babasına kavuştu.

Ali Râmiteni hazretleri (r.a.) nin yazdığı, Süleymâniye Kütübhanesinin Tâhir ağa kısmında, 265/2 nolu risalede buyuruyorlar ki;

-“Allah-u Teâlâ’nın sevdiği kul olabilmenin on şartı vardır.”

-“Birincisi; temiz olmaktır.”

-“Temizlik de iki kısıma ayrılır;”
-“1- Zahiri temizlik; Dış görünüşün temiz olmasıdır ki, bütün insanların dikkat edeceği hususlardandır. Giyecek, yiyecek, içeceklerin ve kullanılacak bütün eşyaların temiz olmasıdır.”
-“2- Batın temizliği; Kalbinin iyi huylarla dolu olmasıdır. Hased etmemek, başkaları hakkında kötülük düşünmemek, Allah-u Teâlâ’nın düşmanlarından nefret etmek, dostlarına da muhabbet etmek gibi Cenâb-ı Hakkın beğendiği iyi huylardır. Kalb Allah-u Teâlâ’nın “nazargahıdır.” Bu sebeple kalbe “dünya sevgisi” doldurmamalıdır. Haram olan yiyeceklerle beslenmemelidir.”

Nitekim Hadis-i şerifte;

-“Uzak yoldan gelmiş, saçı sakalı dağılmış, yüzü gözü toz içinde bir kimse ellerini göğe doğru uzatıp duâ ediyor.(-“Ya Rabbi! Diye yalvarıyor. Halbuki, yediği içtiği haram gıdası hep haram. Bunun duâsı nasıl kabul olur?” Ya’ni haram yiyenin duâsı kabul olmaz.” buyurdu.

-“Gönül ya’ni kalb temiz olmazsa ibadetlerin lezzeti alınamaz, ma’rifet’e, Allah-u Teâlâ’ya ait bilgilere kavuşulamaz.”

-“İkincisi; dilin temizliğidir.”

-“Dilin münasebetsiz ve uygun olmayan sözleri söylemeyip susması, Kur’an-i kerim okuması, emr-i ma’ruf ve nehy-i münker’de bulunması, yani Allah-u Teâlâ’nın emirlerini yapmayı ve yasaklarından kaçınmayı bildirmesi, ilim öğretmesi gibi.”

Zira sevgili Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki;

-“İnsanlar dilleri yüzünden Cehennem’e atılırlar.”

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Silsile-i Âliye’nin onikincisi olan Ali Râmiteni (Radiyallah-u anhu) nin yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

12- Fuad Yusufoğlu Ali Ramiteni Hazretleri (r.a.) nin mübarek markadları

Ali Ramiteni hazretleri (r.a.) nin mübarek türbeleri

Ali Râmiteni (Radiyallah-u anhu)- 7

-“Üçüncü şart;”

-“Mümkün olduğu kadar insanlardan uzak durmağa çalışmalıdır. Bu sebeple göz haram olan şeylere bakmamış olur. Zira kalb, göze tabidir. Her “harama bakış”, kalb aynasını karartır.”

Nitekim Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki;

-“Yabancı kadınların yüzlerine şehvet ile bakanların gözlerine, kıyamet günü ergimiş kızgın kurşun dökülecektir.”

Yabancı kadınlara bakmak haramdır. Allah-û Teâlâ, Nûr suresinin otuzuncu ayet-i kerimesinde meâlen;

-“Ey Resulüm müminlere söyle, harama bakmasınlar ve avret yerlerini haramdan korusunlar! İmânı olan kadınlara da söyle, harama bakmasınlar ve avret yerlerini haram işlemekten korusunlar!” buyurdu.

-“Dördüncü şart;

-“Oruç tutmaktır. İnsan oruç tutmak suretiyle meleklere benzemiş nefsini kahretmiş olur.”

Bununla ilgili hadis-i Kudsi’de;

-“Oruç bana aittir. Oruc’un ecrini ben veririm. Sevabı nihayetsizdir. Muhakkak, sabrederek ölenlerin ecirleri hesapsızdır.” Buyurulmaktadır.

Yine hadis-i şerif’te;

-“Oruç, Cehennem’e kalkandır.” Buyuruldu.

-“Oruç tutarak gönlü huzura kavuşturmalı ve şeytanın yolunu kapatıp, siper hâsıl etmelidir.”

Yine hadis-i şerifte Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurudu ki;

-“Oruçlu için iki ferahlık (sevinç) vardır. Birincisi iftar anında, ikincisi de Rabbine kavuştuğunda.”

-“Oruç tutarak sıhhate kavuşulur. Bilhassa Receb, Zilka’de, Zilhacce ve Muharrem aylarında tutulan orucun faziletleri hakkında hadis-i şerifler pek çoktur.”

-“Beşinci şart;”

-“Allah-u Teâlâ’yı çok hatırlamak, ismini çok söylemektir. En faziletli olan zikir, “Lâ İlâhe illalah” tir. Lâ İlâhe illalah diyen kimse “ihlas sahibi” olur. İhlas, bütün işlerini Allah-u Teâlâ’nın rızası için yapmak, dünyaya ait mal ve makamlardan hevesini kesip ahreti taleb etmektir.”

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Silsile-i Âliye’nin onikincisi olan Ali Râmiteni (Radiyallah-u anhu) nin yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

12-ali-ramiteni 1

Ali Ramiteni hazretleri (r.a.) nin mübarek türbeleri

Ali Râmiteni (Radiyallah-u anhu)- 8

İhlaslı olan kimse;

-“İlahi! Benim maksudum sensin, seni istiyorum” der.

Nitekim Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“ ‘Lâ İlâhe illalah’ demenin çok faziletli olduğunu ve günahların affedileceğini,” buyurdu.

Allah-u Teâlâ Kur’an-i kerimde, Ahzab suresinin kırkbirinci ayet-i kerimesinde mealen;

-“Ey iman edenler! Allah’ı çok zikrediniz.” Buyurdu.

Nefsin arzu ve isteklerinden kurtulmak için

-“Devamlı” Allah-u Teâlâ’yı zikretmelidir.”

-“Altıncı şart;”

-“Hatıra ya’nı kalbe gelen düşünceler. İnsanın kalbine gelen düşünceler dört kısımdır.”

Bunlar;

-“Râhmani, melekâni, şeytani, nefsani’dir.”

Hatırı Rahmâni;

-“Gafletten uyanmak, kötü yoldan doğru yola kavuşmaktır.”

Hatırı melekâni;

-“İbadete, tâate rağbet etmektir.”

Hatırı şeytani;

-“Günahı süslemektir.”

Hatırı nefsâni de;

-“Dünyayı taleb etmek, istemektir.”

Eğer insan buna güç yetiremiyorsa, şöyle duâ etmelidir;

-“Allahumme erinel hakka hakan verzukna ittibâ’ahü ve erinel bâtıla batilen verzukne ictinabehü bi-hurmeti Seyyidil-beşer Sallallahu aleyhi ve sellem.”

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Silsile-i Âliye’nin onikincisi olan Ali Râmiteni (Radiyallah-u anhu) nin yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

12-ali-ramiteni 5

Ali Ramiteni Hazretleri (r.a.) nin mübarek türbeleri

Ali Râmiteni (Radiyallah-u anhu)- 9

Yedinci şart;

-“Allah-u Teâlâ’nın hükmüne rıza göstermek, tevekkül ve tevfiz eylemek, ya’ni dünyadaki şeylerden bir şeyi beğenmeyip, cenab-i Hakkın ihtiyar ve iradesine teslim olmaktır. Havf ve recâ, korku ve ümid arasında yaşamaktır. Zira Allah’tan korkan kimse, günah işlemez. Ayrıca mü’min, ümitsizliğe de düşmez. Allah-u Teâlâ, ümitsizliğe düşmemeyi emretmektedir.”

Sekizinci şart;

-“Salihlerle sohbeti seçmektir. Salihlerle sohbet edildiği takdirde, günahlara perde çekilir, haramlar gözüne kötü görünür.”

Dokuzuncu şart;

-“İyi ve güzel hasletlerle bezenmektir. Bu da, her şeyi yaratan Allah-u Teâlâ’nın ahlakıyla ahlaklanmaktır.”

Çünkü Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem;

-“Allah-u Teâlâ’nın ahlakıyla ahlaklanınız.” Buyurdu.

Onuncu şart;

-“Helal ve temiz lokma yemektir. Bu da farzlardandır.”

Nitekim Allah-u Teâlâ, Bakara suresinin yüzaltmış sekizinci ayet-i kerimesinde meâlen;

-“Yeryüzündekilerden helâl ve temiz olanını yiyiniz.” Buyurmaktadır.

Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) ise;

-“İbadet on cüz’dür. Dokuzu helâlı taleb etmektir.” Buyurmuştur.

-“Geriye kalan bütün ibadetler bir cüz’dür. Helâl yemeyen kimse, Allah-u Teâlâ’ya itâat etme gücünü kendisinde bulamaz. Helâl yiyen kimse de Allah-u Teâlâ’ya isyankâr olmaz. Helâl ve temiz yer, israf etmez.”

Nitekim Allah-u Teâlâ, A’râf suresinin otuzbirinci ayet-i kerimesinde meâlen;

-“Yiyiniz, içiniz, fakat israf etmeyiniz.” Buyurmaktadır.

-“Aynı zamanda, Besmelesiz kesilenleri de yememelidir. Zira, Allah-u Teâlâ, En’âm suresinin yüzyirmibirinci ayet-i kerimesinde meâlen;

-“Üzerlerine Allah’ın ismi zikredilmeyen (Besmele çekilmeyen) şeyden yemeyiniz.” Buyurmaktadır.

-”Gafillerle beraber oturmamalıdır. Yiyeceği temiz ve Besmele ile yemek pişiren kimselerin yiyeceğini yemelidir. Çünkü bu husus gaflet sebebidir. Allah-u Teâlâ’nın dostları, uygunsuz kişilerin elinden gelen lokmayı, yaradılışlarına layık görmeyerek, yememişlerdir. Allah-u Teâlâ biz ve bütün mü’minleri, helâl ve temiz rızıklarla rızıklandırsın.”

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Silsile-i Âliye’nin onikincisi olan Ali Râmiteni (Radiyallah-u anhu) nin yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

13- Fuad Yusufoğlu Muhammed Bâbâ Semmâsi (r.a.) mübarek kabirleri

Muhammed Bâbâ Semmâsi hazretlerinin (r.a.) mübarek türbeleri

Muhammed Bâbâ Semmasi (Radiyallah-u anhu);

Hâce Ali Râmiteni hazretlerinin (r.a.) yetiştirdiği evliyanın büyüklerinden. Kendilerine “Silsile-i âliye” denilen büyük İslam âlimlerinin “onüçüncüsüdür.” Râmiten ile Buhârâ arasında bulunan ve Râmiten’e iki kilometre, Buhârâ’ya ise altı kilometre uzaklıkta bulunan Semmâs köyünde doğdu. 755 (M. 1354) de orada vefat etti.

Tasavvuf ilmini büyük âlim Ali Râmiteni (r.a.) den öğrendi. Onun derslerine ve sohbetlerinde yetişip, tasavvuf’da yüksek dereceye ulaştı.

Hocası, kendisinden sonra irşad makamına Muhammed Bâbâ Semmâsi (r.a.) yi vekil bıraktı. Diğer talebelerine de, ona tâbi olmalarını vasiyet etti.

Hocasının vefatından sonra irşad makamına geçen Muhammed Bâbâ Semmâsi (r.a.), çok talebe yetiştirdi ve içlerinden bir kısmını tasavvuf’da yüksek makamlara kavuşturdu. Bu talebelerinin başında, kendisinden sonra yerine geçen ve ilim deryasında sadef misâli olan Seyyid Emir Külâl hazretleri (r.a.) gelmektedir.

Bir talebesi de, Şah-i Nakşibend Behâüddin Nakşibendi hazretleri (r.a.) dir. Behâüddin Nakşibendi hazretleri (r.a.) Kasr-i Hindüvan’da doğdu.

Henüz o doğmadan evvel hocası Muhammed Bâbâ Semmâsi (r.a.) onun doğduğu yerden geçerken;

-“Bu yerde büyük bir zatın kokusu geliyor. Pek yakında Kasr-i Hindüvan, Kasr-i ârifan olur.” Buyurdu.

Birgün yine oradan geçiyordu;

-“Şimdi o güzel koku daha çok geliyor. Ümid ederim ki, o büyük insan dünyaya gelmiştir.” Buyurdu.

Böyle buyurduğu zaman, Behâüddin-i Buhâri hazretleri (r.a.) doğalı üç gün olmuştu. Dedesi, çocuğun göğsünün üzerine hediye koyup, Muhammed Bâbâ Semmâsi (r.a.) ye getirince;

Muhammed Bâbâ Semmâsi (r.a.);

-“Bu bizim oğlumuzdur. Biz bunu kabul eyledik.” Buyurup,

Talebelerine de;

-“Kokusunu aldığımız işte bu çocuktur. Zamanının rehberi ve    b i r  t a n e s i olacaktır.” buyurdu.

Sonra halifesi Emir Külâl hazretleri (r.a.) ne, bu çocuğun iyi yetiştirilmesini t e n b i h etti.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Muhammed Bâbâ Semmasi (Radiyallah-u anhu) yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

13- Fuad Yusufoğlu Muhammed Bâbâ Semmâsi (r.a.) mübarek kabirleri

Muhammed Bâbâ Semmâsi hazretleri (r.a.) nin mübarek kabirleri

Muhammed Bâbâ Semmâsi (Radiyallah-u anhu)- 2

Behâüddin Buhari hazretleri (r.a.) anlatır;

-“Evlenmek istediğim zaman, büyük babam beni Muhammed Bâbâ Semmâsi hazretleri (r.a.) ne gönderdi. Ona gideceğim günün gecesi, içimde gözyaşı ve duâ isteği kabardı. Muhammed Bâbâ Semmâsi (r.a.) nin mescidine gidip iki rek’at namaz kıldım.

Ve Allah-u Teâlâ’ya şöyle duâ ettim.

-“İlâhi! Bana, belâlarına tahammül için kuvvet ve aşkın yüzünden doğacak mihnetlere (meşakkat ve sıkıntılara) karşı güç, kuvvet ver!”

Sabahlayin hocamın huzuruna varınca;

-“Bir daha duâ ederken, (-“İlâhi, senin rızan nerede ise, bu kulunu orada bulundur!) diye duâ et! Eğer Allah, dostuna belâ göndrirse, yine inayti ile o belâya sabır ve tahammülü de ihsan eder, Fakat, Allah’tan ne geleceğini bilmeden, belâ ister gibi duâ doğru değildir.” Buyurdu.

-“Muhammed Bâbâ Semmâsi hazretleri (r.a.) nin bir gece evvelki hâlimi keşfetmekte kerâmetini anladım ve ona tam bağlandım.”

Yine Behâüddin-i Buhâri hazretleri (r.a.) anlatır;

-“Bir defasında Hocam Muhammed Bâbâ Semmâsi hazretleri (r.a.) ile yemek yiyiorduk. Yemek bitince,”

Bana bir ekmek uzatıp;

-“Al, bunu sakla!” buyurdu.

-“Yemek yediğimiz halde, bana bu ekmeği vermesinin hikmetini düşünmeye başlamıştım.”

Bu sırada bana;

-“Faydasız düşüncelerden kalbi muhafaza etmek lazımdır!” buyurdu.

-“Daha sonra yolculuğa çıktık ve bir tanıdığımın evinde misafir olduk. Misafir olduğumuz evin sahibinin sıkıntılı bir halde olduğu görülüyordu.”

Hocam ona;

-“Niye üzülüyorsun?” buyurdu.

Ev sahibi de;

-“Bir kâse sütüm var, fakat ekmeğim yok ki, süte banıp da yiyeyim. O’na üzülüyorum” dedi.

Hocam bana dönüp;

-“İşte acaba ne için ayırıyoruz? Diye düşündüğün ekmek bu iş için idi, var sahibine ver yesin.” Buyurdu.

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Silsile-i Âliye’nin onüçüncüsü olan Muhammed Bâbâ Semmâsi (Radiyallah-u anhu) nin yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu