‘Allah’tan korkmak’ olarak etiketlenmiş yazılar
Taata devam etmek. Haramı terk etmek
10 Temmuz 2008Çağ-Çağ barajı (Nusaybin)
Taat’ın manası:
Allah-u Teala (c.c.) nın farzlarını yerine getirmek, haramlardan kaçınmak ve Allah (c.c.) ın hudutlarında durmak demektir.
Mucahid (r.a.):
-“Dünyadan nasibini de unutma.”El –Kassas suresi ayet- 28/77 mealındeki ayeti celileyi açıklarken şöyle der:
-“Buradaki ”Nasip” ten maksat, kulun Allah (c.c.) a itaat etmesidir.”
Bil ki Ey Okuyucu:
Taatın aslı,
Allah (c.c.) ı bilmek,
Allah (c.c.) tan korkmak,
Allah (c.c.) ın Rahmetinden ümit var olmak
Ve bütün haraketlerini Allah (c.c.) için Murakabe etmektir.
Kul bu dört hasletten yoksun kaldığı zaman, İmanın hakıkatını idrak edemez.
Çünkü:
Tâat ancak Allah (c.c.) ı ve onun varlığını bildikten sonra sahih olur. Her şeyin yaratıcısı olduğuna, her şeyin bildiğine, her şeye kadir olduğuna, mahlukatın ilminin O’nu ihate edemiyeceğine, Katiyetle inanmak lazımdır. O’nu tasavvur bile edemiyeceğini, O’nun benzeri olmadığını bilmekle olur.
Bir A’rabi, MUHAMMED BİN Ali bin Hüseyn (r.a.) e şöyle der:
-“Sen Allah (c.c.) a ibadet ederken O’nu gördün mü?”
Muhammed Bin Ali (r.a.):
-“GÖRMEDİĞİME İbadet edici DEĞİLİM.” Dedi.
A’rabi:
-“Onu nasıl gördün,”dedi
Muhammed bin Ali (r.a.):
-“Onu bizim maddeleri gördüğümüz gibi gözler görmez.
Fakat:
O’nu, İmanın hakikatiyle Kalpler görür.
O duyularla idrak edilmez.
O insanlara benzemez.
O alemetlerle bulunmuştur.
KENDİ ZATINA MAHSUS ALEMETLERİ VARDIR.
Takdir ve hükümlerinde asla zülm etmez.
İŞTE O Allah (c.c.) tır.
İbadete layık tek İlah Ancak O’dur.
Yeryüzü ve göklerin RABBI O’dur.
Bunun üzerine A’rabi şöyle der:
-“Allah (c.c.) ahkamini nereye koyacağını daha iyi bilir.”
Ariflerin bazısına İlm-i batından soruldu:
Şöyle cevab verdi:
-“O Allah (c.c.) ın sırlarından öyle bir sırdır ki, Onu sevdiklerinin kalbine koyar. Ona ne melek ve ne de beşer Muttali olabilir.”
Kalblerin keşfi (İmam-i Ğazali)
Allah-u Teala hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri hakkiyle kendisine taat ve ibadet eden kullarından eylesin. AMİN…
Fuad Yusufoğlu
Havf ve Reca- 4
13 Temmuz 2008Girnavas -Cin tepesi- (Nusaybin)
Allah (c.c.) yolunda ilerleyen için havf ve reca iki kanattır. Yüksek ve beğenilen makamlara bu kuvvetlerle kavuşur.
Çünkü:
Allah-u Teâla (c.c.) ya kavuşmaya engel olan geçitler çok yüksektir. Gerçek bir ümid ve Allah-u Teala (c.c.) yı görmekten lezzet alan göz olmadıkça bu geçitler aşılmaz.
Cehennem yoluna sürükleyen şehvet ve arzular galibtir, hilecidir ve çekip götürmektir. Bunun tuzağı, düşeni yakalar ve çok çetindir. Kalbinde korku hakim olmayınca, ondan sakınamaz. Bunun için havf ve recanın fazileti büyüktür.
Reca (ümid) kulu çeken yular gibidir. Havf (korku) ise kendisini kamçılayan kamçı gibidir. Biz önce reca’yı, sonra Havf’ı anlatacağız.
Havf:
Allah-u Tealadan korkmak,
Reca,
Allah-u Teâla (c.c.) dan istemek , beklemek, ümid etmek demektir.
Bil ki:
Kerem ve fazilet ümidiyle Allah-u Teâla (c.c.) ya ibadet etmek, cezasından korkarak yapılan ibadetten daha iyidir.
Zira:
Ümid’den muhabbet doğar. Muhabbet makamında ise, yüksek makam yoktur. Korkudan, ürkeklik ve çekingenlik doğar.
Bunun için Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem):
-“Herkes ölürken, Allah-u Teâla (c.c.) ya hüsn-i zan ederek ölür. Buyurdu.
Allah-u Teâla (c.c.) Yakub (aleyhisselam) a vahiy gönderdi:
-“Yusuf (aleyhisselam) u niçin senden ayırdığımı biliyormusun? Sen dedin ki, korkarım onu kurt yer. Kurttan korktun ve bana güvenmedin, ümid etmedin. Kardeşlerinin dalgınlığından korktun, benim korumamı aklına getirmedin.”Yusuf Suresi Ayet: 13
Hazreti Ali (r.a.) günahlarının çokluğu sebebiyle ümidsiz olan birini gördü:
-“Ümidsiz olma, O (c.c.) nun rahmeti, senin günahından büyüktür.” buyurdu.
Resulüllah (a.s.v.) bir gün buyurdu:
-“Benim bildiğimi siz bilseniz, az güler, çok ağlardınız. Sahraya çıkar, elinizle göğsünüze vurur, inlerdiniz.”
Bunun üzerine Cebrail (a.s.) geldi ve Allah-u Teâla (c.c.) buyuruyor ki;
-“Kullarımı, rahmetimden niçin ümidsiz ediyorsun.” Dedi.
Tekrar dışarı çıktı ve Allah-u Teâla (c.c.) nın rahmet Ve fazlınden uzun uzun bahs etti. İnsanlara ümid verdi.
Yahya bin Eksem (r.a.) i ru’yada gördüler.
-“Allah-u Teâla hazrtleri (c.c.) sana ne yaptı?”dediler.
Yahya bin Eksemi (r.a.) dedi ki;
-“Beni suale çekti. ’Ey şeyh, sen böyle böyle yaptın, buyurdu. Çok korktum ve:
-“Ya Rabbi Bana seni böyle tanıtmadılar.” Dedim.
Allah-u Teâla (c.c.):
-“Nasıl tanıttılar.”buyurdu.
Dedim ki:
Devam edecek…
Kimya-yı Saadet (İmam-i Ğazali)
Allah-u Teâla hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri her zaman Havf ve reca yı gözeterek ibadet eden kullarından eylesin. AMİN……..
Fuad Yusufoğlu