‘Aşere-i Mübeşşere’ olarak etiketlenmiş yazılar

Geliye Şam’e Navala sipi (Nusaybin)

Hazreti Ömer-ül Faruk (Radiyallah-u anhu)- 20

Sonra genci yanına çağırdı;

-“Senin hakkında iyi düşünürüm. Bu çirkin işi senin yapacağını zanetmiyorum. Korkma, yakın gel, Hâk Teâlâ doğru kullarının yardımcısıdır.” Buyurdu.

Genç;

-“Bu kadın bana birkaç yıldır aşık olmuştu. Çok kere haber gönderdiği halde razı olmamıştım. Sonunda bir kocakarı hilesiyle beni evine çağırdı.”

Ondan sonraki hadiseleri birer birer anlattı.

Hazret-i Ömer (r.a.);

-“O kocakarıyı görünce tanır mısın?” buyurdu.

Genç;

-“Evet tanırım.” Dedi.

Şehirdeki bütün kocakarılarının dışarı çıkmaları emir edildi. Hepsi bir yerde gizlenen gencin önünden geçtiler. Genç hile yapan kocakarıyı tanıdı.

Kocakarıyı Hazret-i Ömer (r.a.) in huzuruna getirdiler. Hazret-i Ömer (r.a.) in heybetine dayanamayıp para için bu işi yaptığını ikrar etti.

Kocakarı söyleyince, aşık olan kadın ne yaptıklarını anlattı.

Hazret-i Ömer (r.a.), kalkıp genc’in ellerini çözüp, mendili ile başının kanını silip bağladı.

-“Allah-u teâlâ’ya hamd olsun ki, Resül-i Ekrem (s.a.v.) in;

-“Ümmetimden, kardeşim Yusuf aleyhisselam’ın kendini Zeliha’dan sakladığı gibi, yabanci kadınlardan muhafaza eden sıddıklar çıkacaktır.” Hadis-i Şerifi bizim zamanımızda bu genc’e nasib oldu.” Buyurdu.

Genc’in sırtını okşayarak hayır dua etti.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ömer-ül-Faruk (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Beyaz su başı (Nusaybin)

Hazreti Ömer-ül Faruk (Radiyallah-u anhu)- 21

Hazret-i Ömer (r.a.) halife iken bir bayram gelmişti. Herkes çocuklarına yeni elbiseler alıyordu. Hazret-i Ömer (r.a.) in oğlunun elbisesi eski idi. Bayram günü çocuklar, eski elbiseli olan halifenin çocuklarıyla alay etmeğe başladılar.

Hazret-i Ömer (r.a.) in oğlu ağlayarak babasının yanına geldi. Hazret-i Ömer (r.a.) oğluna şefkat adip acıyarak, Beyt-ül-malın emin’ini çağırdı.

Oğlunun ağlama sebebini anlattıktan sonra, gelecek ayın maaşından bir miktar vermesini istedi.

Beyt-ül-mal emin’i;

-“Ya Emire’l-Mü’minin, yaşayacağınızı muhakkak biliyor musunuz ki, hak etmediğiniz paradan istiyorsunuz?” dedi.

Hazret-i Ömer (r.a.);

-“Allah-u Teâlâ’dan başka kimse bilemez.” Buyurdu.

Beyt-ül-mal emin’i;

-“O zaman Ya Halife! Yaşayacağınızı bilmedikten sonra, ne almanız size yakışır, ne de bizim vermemiz makul olur.” Dedi.

Hazret-i Ömer (r.a.) söylediğine pişman olup, Beyt-ül-mal emin’in sözünü beğendi, hayır dua buyurdu. Allah-u Teâlâ çocuğunun kalbine bir yolla teselli verip, her biri safâyı kalb ile gittiler.

Bir gece Hazret-i Ömer (r.a.) Medine-i Müneverre’de geziyordu.

Bir kadın kızına evi içinde;

-“Kızım süte biraz su kat.” Diyordu.

Kızı;

-“Anneciğim Emir-ül-mü’minin süte su katmayınız buyurmamış mıydu?” dedi.

Annesi;

-“Kızım Emir burada yok ki bizi görsün.” Dedi.

Kızı;

-“Sevgili anneciğim Hazret-i Ömer (r.a.) burada yok ise, Rabbi bizi görüyor.” Dedi.

Hazret-i Ömer (r.a.); O evi işaret etti.

Evine gelip oğluna;

-“Oğlum senin için bir kız buldum, onu sana alayım.” Buyurdu.

Ertesi gün kadının evine gitti.;

-“Kızını oğluma ver.” Buyurdu.

Kadın;

-“Bunu kalbimden dahi geçirmeğe cesaretim yoktu.” Dedi.

Hazret-i Ömer (r.a.);

-“Kızının bu sözü çok hoşuma gitti. Onun için geldim.” Buyurdu.

O kızı oğlu Âsım (r.a.) a aldı. Âsım (r.a.) ın kızından Abdülaziz oldu. Abdulaziz’in oğlu Ömer bin Abdülaziz (r.a.) oldu ve İslâm âleminde halife oldu. Adaletiyle dedesine (Hazret-i Ömer) çok benzeyen bir halife oldu. Onun zamanında da kurd ile kuzu bir arada gezerdi.

Âlimler Ömer bin Abdülaziz (r.a.) için Hülafe-i Raşidinin beşincisi de demişlerdir.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ömer-ül-Faruk (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Siyah su -Navale reş- (Divane)

Hazreti Ömer-ül Faruk (Radiyallah-u anhu)- 22

Hazret-i Ömer-ül Faruk (r.a.) buyurdu ki;

-“Sadık arkadaşlar bulun ve onların arasında yaşayın. Dürüst ve samimi arkadaşlar, darlıkta yardımcı, genişlikte süs ve zinet’dirler. Dostunun sana düşen işini güzel bir şekilde gör ki, lüzumunda, sana daha güzeli ile karşılıkta bulunsun. Düşmanlarından uzaklaş, her dosta bel bağlama. Ancak emin olanları seç emin olanlar, Allah-u Teâlâ’dan korkanlardır.” 

-“Kötü huylu insanlarla düşüp kalkma, onlardan kötülük öğrenirsin. Onlara sırrını verme ifşa ederler. İşlerini Allah-u Teâlâ’dan korkanlara danış ve onlarla istişare et.”

-“Allah-u Teâlâ’ya itaat eden büyük zatların sözlerine dikkat edin, çünkü Allah tarafından gerçekler tecelli eder ve onu konuşurlar.”

-“İyilik kolay bir şeydir. Güler yüz ve yumuşak söz bunu temin eder. Şiddet göstermeksizin kuvvetli, zayıflık göstermeksizin yumuşak ol.”

-“Çok gülenin heybeti azalır. Şaka yapan eğlenceye alınır. Bir şeyi çok yapan onunla tanınır. Çok konuşan çok yanılır hataya düşer. Böyle kimsenin hayâsı azalır. Hayâsı azalan şüpheli şeylerden az kaçınır. Şüpheli şeylerden az kaçınmanın kalbi ölür.”

-“Hakkımda hangisinin daha hayırlı olduğunu bilmediğim için darlı (fakirlik) ve bollu (zenginlik) günlerimin hiçbirine aldırış etmedim.”

Hazret-i Ömer (r.a.) bir defasında Şam’a gitmişti. Orada giydiği eski elbiselerden dolayı söz edildiğini duyunca;

-“Biz İslâmiyet ile izzet bulduk, izzeti, şerefi başka yerde aramayınız.” Buyurdu.

-“Amellerin efdali farzları yapıp haramlardan kaçınmak ve Allah katında sadık niyettir.”

Dul kadınlara, yetimlere sırtında un taşırdı. Bu halini gören biri;

-“Bırakın biz taşıyalım.” Deyince

Hazret-i Ömer (r.a.);

-“Ya kıyamet günü günahımı kim taşır?” buyurdu.

-“Tevbe edenlerle oturun, onların kalbleri yumuşak olur.”

-“Tevbe’den maksat günahı bilip yapmamaktır. Amel-i salihte bulunmaktan maksad, kendini beğenmektir. Şükürden maksat, aczini itiraf edip kulluğu bilmektir.”

-“Mescidler yer yüzünde Allah-u Teâlâ’nın evleridir. Mescide namaz kılanlar Allah-u teâlâ’nın misafirleridir. Ev sahibine, ancak misafirine hizmet düşer.”

-“Bana ayıplarımı, kusurlarımı söyleyen kimse Allah-u teâlâ’nın merhametine kavuşsun.”

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ömer-ül-Faruk (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

DSC00050  Fuad Yusufoğlu Hazret-i Osman (Radiyallah-u anhu) nın mübarek kabirleri Baki' kabristanlığı

Osman (r.a.) nın mübarek kabri şerifleri (Baki’ mezarlığı)

Osman-i Zınnureyn (Radiyallah-u anhu);

Eshab-i Kiram (r.anhum) ın büyüklerinden ve Peygamber Efendimiz (Sallallahu alayhi ve selem) in damadı, üçüncü halifesi 577 senesinde Mekke’de doğdu. Babası Affan olup, Kureyş kabilesinin Beni Ümeyye kolundandı.

Hazret-i Osman (r.a.) ın soyu, Abdi Menafta Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) in temiz nesebi ile birleşir.

Dünyada iken Cennetle müjdelenen on kişiden biridir. Hazret-i Rükiyye (r.a.) den Abdullah isminde bir oğlu olmuş ve bu sebeple Ebû Abdullah künyesi ile de tanınmıştır.

Hazret-i Osman (r.a.) ilk Müslüman olanların   B e ş i n c i s i d i r . Müslüman olmadan önce ticaret ile uğraşırdı. Zengin bir tüccar olup, mükemmel ve zarif bir cemiyet insanı idi.

Kabilesi arasında geniş bir çevresi ve büyük itibarı vardı. İslâmiyet gelmeden önce Hazret-i Ebû bekir (r.a.) ile yakın arkadaş ve dost idi. On’a karşı içten bir sevgi duyar, iş hususunda da görüşüp konuşurlardı. O da Hazret-i Ebû Bekir gibi cahiliyet devrinin hükümlerinden uzak durmuştur.

Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) gibi cahiliyet devrinin kötülüklerinden uzak durmuştur. Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) Müslüman olduktan sonra Hazret-i Osman (r.a.) da onun teşviki ile Müslüman oldu.

Müslüman oluşunu kendisi şöyle anlatır;

-“Benim kahin bir teyzem vardı. Bir gün onun evine varmıştım.”

Bana dedi ki;

-“Sana bir hatun nasib olacak ki, ne sen ondan önce bir hatun görmüş olursun, ne de o, senden önce bir erkek görmüş olur. Güzel yüzlü ve zahide bir hatun olup, bir büyük peygamber kızı olsa gerektir.” Ben teyzemin bu sözüne hayret ettim.

Yine bana dedi ki;

-“Bir peygamber geldi. O’na gökten vahy nazil oldu.”

Ben dedim ki;

-“Ey teyzem, böyle bir sır şehirde hiç duyulmadı. O halde bu sözü açık söyle.”

O Zaman teyzem dedi ki;

-“Muhammed bin Abdullah’a peygambrlik geldi. Halkı dine davet eder. Çok zaman geçmez ki, O’nun dini ile Âlem nurlanır. O’na karş gelenin başı kesilir.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Osman-ı Zınnureyn (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Ay Resmi (Antalya) Yüzyılda bir ay ile iki yıldız bir araya gelebiliniyor.

Osman-i Zınnureyn (Radiyallah-u anhu)- 2

-“Teyzemin bu sözleri bana çok te’sir etti. Endişeye düştüm. Ebû Bekir (r.a.) ile, aramızda büyük bir dostluk vardı. Birbirimizden hiç ayrılmazdık. Bu mes’eleyi görüşmek üzere, iki gün sonra hemen Ebû Bekir (r.a.) in yanına gittim. Teyzemin söylediklerini O’na da söyledim.”

Ebû Bekir (r.a.) bana dedi ki;

-“Ya Osman’ Sen akıllı bir kimsesin. Hiç görmez ve işitmez ve hiçbir şeye fayda ve zarar vermez olan bir kaç taş ilâhlığa nasıl layık olur?”

Ben;

-“Doğru söyliyorsun, teyzemin sözü gerçektir.” Dedim.

Hazret-i Ebû Bekir (r.a.), Osman (r.a.) a İslâmiyeti anlattıktan sonra O’nu Resulullah (a.s.v.) in huzuruna götürdü.

Peygamberimiz (a.s.v.) Hazret-i Osman (r.a.) a şöyle buyurdu;

-“Ya Osman. Hak Teâlâ seni cennete misafirliğe davet der. Sen de icabet eyle! (Kabul et) Ben bütün insanlara hidayet rehberi olarak gönderildim.”

Hazret-i Osman (r.a.) Resulullah (a.s.v.) ın yüksek halleri ve güler yüzle söylediği sözler karşısında kendinden geçip, büyük bir şevk ve teslimiyetle;

-“Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resulüh.” Deyip Müslüman oldu.

Sonra da daha Şam’a gittiği sırada gördüğü bir ruyayı şöyle anlattı.

-“Ya Resulullah biz müan ileZerka denilen yer arasında idik, bir ara orda uyumuştuk.”

O sırada;

-“Ey uyuyanlar. Uyanın. Ahmed (a.s.v.) mekke’de zuhur etti.” Diye nida eden bir ses işittik.

-“Mekke’ye gelince de sizin Peygamber olarak göderildiğini öğrendik.”

Teyzem Müslüman olduğunu duyunca çok sevinip aşağıdaki şiiri okuyarak yanıma geldi.

-“Sözlerim sebebiyle, Hak Teâlâ Osman’a,
Doğru yolu gösterdi, h,dayet verdi ona.
Kendi fikrini bırak, uy Resül fikrine,
Her sözü doğru olan, Allah’ın resüluna.
Hak dini ile gönderilen, iki kızını nikahladı ona,
Ufukda mezc olan ay’la güneş gibi oldu.”

Hazret-i Osman (r.a.) Müslüman olduktan sonra, diğer Müslümanlar gibi o da çeşitli işkencelere uğradı. Bilhassa amcası tarafından çok işkence yapıldı.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Osman-ı Zınnureyn (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Mscid-ül Kıbleteyn (Eski resim) Medine-i Münevvere

Mescid-ül Kıbleteyn (Yeni resim) Medine-i Münevvere

Osman-i Zınnureyn (Radiyallah-u anhu)- 3

Hazret-i Osman (r.a.) Müslüman olduktan sonra, diğer Müslümanlar gibi o da çeşitli işkencelere uğradı. Bilhassa amcası tarafından çok işkence yapıldı.

Müslüman olduğu için amcası ona ip ile belinden ağaca bağlayıp, yoruluncaya kadar kırbaç ile döverdi. O bütün işkencelere sabr eder hep kelime-i şehadet okurdu.

Müslüman olduktan sonra Peygamberimiz (a.s.v.) in kızı Rukkıyye (r.anha) ve Ümmü Gülsüm (r.anha) daha önce Ebu leheb’in oğulları Utbe ve Uteybe ile nişanlanmışlardı. Peygamberimiz (a.s.v.) insanları Müslüman olmaya davete başlayınca, Ebu leheb düşmanlık etmeye başladı.

Oğulları da düşmanlık edip, Resulullah (a.s.v.) in kızlarını almaktan vazgeçtiler. Böylece Resulullah (a.s.v.) ı sıkıntıya düşürmek istediler. Bunun üzerine vahiy gelerek Rukıyye (r.anha) Hazret-i Osman (r.a.) a nikah edildi.

Rukıyye (r.anha) Bedir savaşından sonra vefat edince, Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) in Diğer kızı Ümmü Gülsüm (r.anha) de Hazret-i Osman (r.a.) a nikah edildi. Bu bakımdan o’na Peygamberimiz (a.s.v.) in iki kızıyla evlenme ni’metine kavuşmuş olduğu için iki nur sahibi manasına “Z  i  n  n  û  r  e y n” denilmiştir.

Hazret-i Osman Müslüman olunca, müşrikler tarafından yapılan işkencelere uzun zaman tahammül edip, Habeşistan’a hicret etmeye izin verilince, hanımı Rukıyye (r.anha) ile Habeşistan’a hicret etti.

Böylece Habeşistan’a ilk hicret eden Müslümanlardan biri de Hazret-i Osman (r.a.) dır. Ayrıca Hud aleyhis selam’dan sonra ailesi ile birlikte   i l k    h i c r e t edenlerden oldu.

Bir müddet sonra Mekke’ye dönüp, ikinci olarak tekrar Habeşistan’a hicret etti. Bu ikinci hicretten sonra Mekke’ye dönüp, son olarak Medine’ye hicret etti. Böylece dini uğruna   ü ç    k e r e     h i c r e t etti.

Medine’ye hicret ettiği ilk günlerinde şehirde su sıkıntısı çekiliyordu. ‘Rume’ kuyusundan başka içecek su yoktu. Bu kuyu ise bir Yahudiye ait olup suyunu satardı.

Resulullah (Sallallahu aleyhi vesellem);

-“Rume kuyusunu kim satın alır, kendi kovasını Müslümanların kovası ile beraber tutarsa, cenneteki kovası bundan hayırlı olur.”Buyurdular.

Hazret-i Osman (r.a.) kuyuya varıp, Yahudi ile pazarlık etti. Yahudi kuyunun hepsini satmadı. Hazret-i Osman (r.a.) a nöbetleşe bir gün kendisinin, bir gün yahudinin olmak üzere yarısını satın aldı.

Hazret-i Osman (r.a.) kendi nöbet gününde kuyuyu Müslümanlara serbest bırakırdı. Yahudi nöbetinde suyu para ile satardı. Müslümanlar Hazreti Osman (r.a.) ın nöbetinde iki günlük sularını alır, yahudinin nöbetinde kuyunun yanına uğramazdı. Yahudinin işi böylece bozuldu.

Sonra;

-“Ya Osman (r.a.) işimi bozdun.” Deyince

Hazret-i Osman (r.a.) kuyunun diğer yarısını da aldı. (İlk yarısını on iki bin dirheme almıştı. İkinci yarısını sekiz bin dirheme aldı.) hapsini Sebil yaptı.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Osman-ı Zınnureyn (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Osman-i Zınnureyn (Radiyallah-u anhu) nun kılıçları

 

Osman-i Zınnureyn (Radiyallah-u anhu)- 4

Hazret-i Osman (r.a.) Bedir savaşı hariç bütün savaşlarda bulundu. Hudeybiye andlaşmasında mekke’ye elçi olarak gönderildi. Tebük seferinde onbin kişilik İslâm ordusunun, bütün ihtiyaçlarını karşılayıp donattı.

Ayrıca bin altın da para yardımında bulundu. Bütün malını İslâmiyetin yayılması, insanların kurtulması, saadete kavuşması için Allah yolunda harcadı.

Bedir savaşı yapıldığl sırada, Peygambermizin (a.s.v.) kızı olan, hanımı Rukiye (r.anha) nin ağır hasta olması sebebiyle, Bedir savaşına katılmasına izin verilmedi.

Zafer haberi geldiği gün hazreti Rukiye (r.anha) vefat etti. Hazret-i Osman (r.a.) ın Rukiye (r.anha) den Abdullah adında bir oğlu olup, hicretin dördüncü yılında altı yaşında vefat etti.

Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi vesellem), kızı Rukiye (r.anha) nin vefatından sonra diğer kızı Ümmü Gülsüm (r.anha) ü Hazret-i Osman (r.a.) ile evlendirdi.

Hicretin dokuzuncu yılında Ümmü Gülsüm (r.anha) de vefat edince

Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve selem);

-“Ya Osman bir kızım daha olsaydı, onu da sana verirdim.” Buyurdu.

Hazret-i Osman (r.a.) i Peygamber efendimiz (a.s.v.) in vahiy katiplarinden idi. Güzel yazar, güzel konuşur ve çok kuvvetli bir hatip idi. Daima Kur’an-i kerim okur, ondan çeşitli meseleler çıkarırdı.

Kur’an-i Kerimi hıfzı (ezberi) çok kuvvetli idi. Namazda bir rek’atte bütün Kur’an-i kerimi okuyan döt kişiden biri de Hazret-i Osman (r.a.) dır. Çok okuduğu için iki Mushaf elinde eskimiştir.

İslamiyet yayılmaya başlayınca, her taraftan Müslümanlar çoğalıp Medine’ye geliyordu. Pygamberimiz (a.s.v.) in mescidi dar gelmeye başlamıştı.

Bunun üzerine Resulullah (sallallahu aleyhi ve selem);

-“Bizim mescidimizi bir zira’ olsun genişleten Cennete gider.” Buyurdu.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Osman-ı Zınnureyn (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Cöke Bekiro (Nusaybin)

Osman-i Zınnureyn (Radiyallah-u anhu)- 5

Hazret-i Osman (r.a.);

-“Ya Resulullah (a.s.v.), malım mülküm sana feda olsun, Mescidi genişletme işini üzerime alıyorum.” Dedi.

Mescid-i Kırk zira’ (20 metre) genişletti ve bütün masraflarını karşıladı.

Bunun üzerine;

-“Allah’ın mescidlerini ancak, Allah’a, ahret gününe inanan, namaz kılan, zekat veren ve yalnız Allah’dan korkan kimseler tamir eder. İşte hidayet üzere bulunanlardan oldukları umulanlar bunlardır.” Mealindeki Tevbe suresi onsekizinci ayeti nazil oldu.

Ekseriyetle Peygamberimiz (a.s.v.) in yanından ayrılmadı. Veda haccında da Resulullah (a.s.v.) ile beraber bulundu.

Peygamberimiz (a.s.v.) in vefatından sonra Hazret-i Ebû Bekir (r.a.), kendisinden sonra Hazret-i Ömer (r.a.) in halife olmasını bildirdiği ahitname Hazret-i Osman (r.a.) tarafından yazılıp hazırlandı.

Hazret-i Ömer (r.a.) in halifeliği sırasında seçtiği altı kişilik hususi şûra azlarından biri de Hazret-i Osman (r.a.) idi.

Bu Şûra hazret-i Ömer (r.a.) in şehid edilmesinden sonra Hazret-i Osman (r.a.) ı halife seçti. Eshab-i Kiram (r.anhum) ona biat ettiler. Böylece hicretin 24. yılında (M. 644) senesinde Muharrem ayının birinci günü hilafet makamına geldi.

12 sene hilafet makamında kalan Hazret-i Osman (r.a.), cesur idi. Hiçbir felaket karşısında sarsılmamıştır. Bunun için halifeliği de başarılı geçmiştir.

Bilhassa halifeliğinin ilk yılları, İslâm tarihinde altın bir devir teşkil eden Ebû Bekir ve Ömer (r.anhum) devirlerinin bir devamıydı. Devrinde bir çok fetihler yapmıştır. Horasan, Hindistan, Maverâünnehir, Kafkasya, Kıbrıs adası ve kuzey Afrika’nın bir çok yerleri, O’nun devrinde İslâm topraklarına katılmıştır.

Yine onun halifeliği sırasında Şam’da valilik yapan Hazret-i Muaviye komutasındaki ordu Kıbrıs adasını alarak Akdeniz’de önemli bir mevki elde etti.

Hazret-i Osman (r.a.) herkese layık olduğu vazifeyi verirdi. Onun tayin ettiği valileri, emirleri, onu sevmekte ve emirlerini yapmakta, askerlikte ve memleketleri feth etmekte, çalışkanlıkta en seçme kimselerdi.

Onun zamanında İslâm memleketleri batıda İspanya’ya kadar, doğuda Kabil ve Belh’e kadar genişletildi. İslâm orduları denizde ve karada büyük zaferlere ulaştı.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Osman-ı Zınnureyn (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Bore Beşire Mecido (İlk bahar mevsimi) Nusaybin

Osman-i Zınnureyn (Radiyallah-u anhu)- 6

Hazret-i Osman (r.a.), Hicaz’daki ve Irak’daki bakımsız yerleri, güvendiği kimselere ve yakınlarına verir, ziraat aletleri de temin ederek çalıştırır, millete çok toprak kazandırarak ziraatı geliştirip, bağlar, meyve bahçeleri yetiştirirdi. Kuyular kazdırıp kanallar açtırırdı.

Arabistan’ın kuru toprakları onun zamanında en bereketli yerler olmuştu. Emniyet ve huzur da böylece kendiliğinden meydana gelmişti. Hanlar, misafirhaneler yapılmıştı.

Ticaret ve nakliyatta kolaylık da, bunlara bağlı olarak gelişmişti. Mal, servet artıp iş hayatı canlandı.

O’nun zamanında Medine’de tarla sürmeyen, bağ yetiştirmeyen kimse kalmadı. Bu bereketi ve huzuru gören Eshab-i Kiram, Hazret-i Osman (r.a.) ı çok takdir ettiler.

Hazret-i Osman (r.a.) nin hizmetlerinden biri de Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) in bir araya toplattığı Kur’an-i Kerim nüshasından, altı nüsha daha yazdırıp, büyük İslam merkezlerine göndermesidir. Bu bakımdan O’na ‘Nâşir-ül Kur’an’ (Kur’anın yayıcısı) denilmiştir.

Hazret-i Ömer (r.a.) in oniki senesinde ilk altısı, refah ve rahatlıkla geçerek, islâm memleketlerinin hepsinde dini hükümler uygulandı ve islâm dünyası çok genişledi.

Hatta, bütün Arabistan ve Afrika’nın büyük bir kısmı, İslâm memleketinin bir parçası olmuş, Trablusgarb, Fizan, Bingazi,Tunus, Cezayır, Fs, merakeş, Dimyat, Zeyyad, Aden, San’a, Asir, Bahreyn, Hadremüt, Katif, Necd, bütün Irak, Hindistan ve Sind, Çin, Semerkand, Hayve, Buhara ve Türkistan, İran, Kafkasya İslâm’in idaresi altına girerek, islâm sancağı, İstanbul surlarının önüne kadar götürülmüştü.

Feth edilen memleketlerin ahalisi de seve seve Müslüman olmakla şereflendiklerinden İslâm nufusu pek artmış, milyonları aşmıştı. Bu kadar genişlik ve çokluk sebebiyle fikirlerde ayrılık çoğalmış, düşünüş tarzları, idrak şekilleri arasından ayrılık baş göstermişti.

Müslüman şekline giren munafıkların körüklemesi ile halife’ye karşı çıkan isyan yüzünden, Osman (r.a.) ın hilafetinin son altı senesi karışık ve gürültülü geçti.

Yahidiler ve diğer İslâm düşmanları, çeşitli ihtilaflar çıkararak, fitne ve fesadi yaymak teşebbüsüne geçtiler.

Fitnenin ve fesadın en büyük kaynağı Mısır’da idi. Buradaki fitne haraketini, Yemenli bir Yahudi olan Abdullah ibn-i Sebe adındaki bir munafık yapıyordu. Her tarafa yerleştirdiği adamları ile temas halinde olup, fitnenin yayılması için her yola başvuruyordu.

İslamiyet’i içerden yıkmak için faaliyete geçen Abdullah ibn-i Sebe, önce Basra ve Kufe’de gizli bir teşkilat kurdu. Daha sonra Medine’ye gelip, orada bir takım fitne karıştırıcılıkfaaliyeti göstermek istedi ise de, tutunamayıp, mısıra kaçtı.

Mısır’da yıkıcı faaliyetlerini devam ettirmek üzere, kendisi gibi fitneci kimseleri etrafına topladı ve faaliyete geçti.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Osman-ı Zınnureyn (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Bore Beşire Mecido (İlk bahar) Nusaybin

Osman-i Zınnureyn (Radiyallah-u anhu)- 7

Burada Fi t n e n i n   i l k  t o h u m l a r ı n ı  a t ı p, sebbeiyye fırkasını ortaya çıkardı.

Kurduğu gizli teşkilatla, cahil ve başı boş Mısır kıbtilerini aldatarak bir çapulcu alayı topladı. Asilerden onüç bin kişi, Medine-i Münevvere şehrini sarmağa kadar ileri gidip, halifeye, hilafetden çekilmesini teklif etmişlerdir.

Osman (r.a.) ise,

-“(Server-i Alem Aleyhisselam’in bana giydirdiği elbiseyi, elimle çıkarmam)” buyurdu.

Sahab-i Kiram (r.anhum) in ve Tabiin-i kiramın hepsinin ictihadları da böyle idi. Fakat asiler ikna edilemedi.

Hicretin otuzbeşinci senesinde Medine’ye gelerek, Hazret-i Osman (r.a.) ın evini kuşattılar. Muhasara, kırk gün devam etti. Hazret-i Hasan ve Hüseyn ile Talha (r.anhum) halifenin kapısında nöber tuttular.

Eshab-i Kiramın büyüklerinden Abdullah bin Selam hazretleri buyuruyor ki;

-“Muhasarada bulunan Hazret-i Osman (r.a.) ı ziyaret etmek üzere yanına gittim. Selam verdim. Hazret-i Osman (r.a.) selamımı aldı. Oturdum,”

Az sonra Hazret-i Osman (r.a.);

-”Kardeşim bu gece ruyamda şu pencereden Resul-i Ekram (a.s.v.) i gördüm.”

Bana;

-“Osman seni muhasare ettiler öyle mi?” diye sordu.

Ben de;

-“Evet Ya Resulullah .” dedim.

Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve selem);

-“Seni susuz bıraktılar, öylemi?” diye tekrar sordular.

Ben de;

-“Evet Ya Resulullah.” Dedim.

Bunun üzerine Resul-i Ekram (a.s.v.) bana bir bardak su verdi ve ben de o suyu içtim. Hatta soğukluğunu göğsümde duyarcasına kandım.

Sonra Resul-i Ekram (a.s.v.) bana;

-“İstersen seni onlara galip getirelim. İstersen iftarı bizim yanımızda yap.” Buyurdu.

Hazret-i Osman (r.a.);

-“Ben de Resul-i Ekraem (a.s.v.) in yanında iftarı tercih ettim.” Dedi.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Osman-ı Zınnureyn (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu