‘Biat-i Rıdvan’ın yapıldığı yer’ olarak etiketlenmiş yazılar

Biat-i Rıdvan’ın yapıldığı Yer (Hudeybiye)

Muhammed bin Mesleme (Radiyallah-u anhu)- 5

Muhammed bin mesleme (r.a.), Hudeybiye’de yapılan ve Biat-i Rıdvan olarak adlandırılan ve Eshab-i Kiram (r.anhüm) in, müşriklerle savaşmaktan asla yüz çevirmeyeceklerine Allah ve O’nun Resulü (s.a.v.) yolunda CANLARINI FEDA EDİNCEYE KADAR CİHAD EDECEKLERİNE DAİR SÖZ VEREREK AĞAÇ ALTINDA YAPTIKLARI BİATT’E DE BULUNDU.

Biât-i Rıdvan olarak adlandırılan bu biâtte bulunanlar hakkında Kur’an-i Kerim’de Fetih suresi, 19 ncu ayette.

-“Hakikatten Allah (Hudeybiye’de) ağaç altında sana biât etmekte oldukları vakit , O müminlerden razı oldu. Böylece kalblerinde olan sadakatı bildirdi, üzerlerine sekine (Manevi huzur) indirdi. Kendilerine de yakın bir zafer (Hayber’ın fethini) verdi. Buyurularak methedilenlerdendir.

(İslam âlimleri ansiklopedisi)

Bu sebeple Biât-a “Rıdvan biâtı” adı verildi.

Biat-i Rıdvan; Elçiler vasıtasıyla Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile Mekke müşrikleri arasında Umre ziyareti için görüşmeler devam ediyordu.

Resul-ü Ekrem Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ise, bir an evvel kat’i neticeyi elde etmek istiyordu. Geliş maksadını tekrar Kureyşlilere güzelce anlatmak için de bu sefer Hazret-i Ömer (r.a.) i göndermek istedi.

Hazret-i Ömer (r.a.) mazeretini bildirdi. Şöyle dedi;

-“Ya Resulallah! (s.a.v.) Kureyş reisleri, benim onlara ne derece şiddetli düşman olduğumu bilirler. Korkarım, bana suikastte bulunurlar. Mekke’de kabilemden hiç kimsem yoktur ki, beni himayesine alsın. Buna rağmen, muhakkak benim gitmemi istiyorsanız, giderim.”

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hiçbir şey söylemeden susutu. Bunun üzerine Hazret-i Ömer (r.a.);

-“Bu iş için, Osman bin Affan (r.a.) gitse daha münasip olur. Zira onun Mekke’de aşiret ve akrabası çoktur.” Teklifinde bulundu.

Gerçekten de Mekke’nin eşrafından olan Beni Ümeyye hep Hazret-i Osman (r.a.) ın amcazadeleri idiler.

Resul-ü Ekrem Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Hazret-i Ömer (r.a.) in bu teklifini kabul etti. Hazret-i Osman (r.a.) ı yanına çağırdı.

Osman (r.a) a şu talimatı verdi;

-“Kureyşlilere git! BİZ BURAYA HİÇ KİMSE İLE ÇARPIŞMAK İÇİN GELMEDİK. Sadece şu Beytullah’ı ziyeret için gelmiş bulunuyoruz. Yanımızdaki KURBANLIK DEVELERİ KESİP DÖNECEĞİZ. Diye söyle. Sonra da onları İslamiyet’e dâvet et.”

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem), ayrıca Mekke’de Müslümanlıklarını gizleyen Müslümanlarla da görüşüp onlara teselli vermesini ve Mekke’nin yakında FETH OLUNUP imanlarını gizlemeye ihtiyaç kalmayacağını da onlara haber vermesini Hazret-i Osman (r.a.) a emreti.

Kainatın Efendisi (Peygamberimizin hayatı)

Devam edecek….

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Biat-i Rıdvan Sahabeleri (Radiyallah-u anhüm) nın şefaatına nail eylesin. Onların yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Hacer-ül Esved (Kabe-i Mükerreme)

Muhammed bin Mesleme (Radiyallah-u anhu)- 6

Hazret-i Osman (r.a.), Kureyş müşriklerinin yanına vardı. Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in geliş maksadını tek tek anlattı. Onları İslm’a davet etti. Fakat bu görüşmeden de bir NETİCE ALINAMADI. Müşriklerin Hazret-i Osman (r.a.) a cevapları MENFİ OLDU.

-“Git seni göderene söyle. O hiçbir zaman Mekke’ye girip, Ka’be’yi tavaf edemiyecektir.”

Hazret-i Osman (r.a.) la birlikte ayrıca on kadar Muhacir (r.anhüm) Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in müsaadesiyle akrabalarını ziyaret maksadiyle gitmişlerdi.

Hazret-i Osman (r.a.) la birlikte onlar da görüştükleri Müslüman akrabalarına Mekke’nin yakında fethedileceği müjdesini vererek, onları sevindirdiler.

Bu arad Kureyş’in ileri gelenleri Hazret-i Osman (r.a.) a;

-“Ka’be’yi tavaf etmek istersen, et.” Dediler.

Hazret-i Osman (r.a.);

-“Hayır. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ka’be’yi tavaf etmedikçe, ben de etmem.” Dedi.

Kureyşliler bundan rahatsız oldular. Hatta hiddete gelerek Hazret-i Osman (r.a.) ı bir müddet yanlarında tutup GÖZ HAPSİNE ALDILAR.

Fakat bu durum, Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) e;

-“Hazret-i Osman, ve beraberindeki muhacir Müslümanlar (r.anhüm) ın müşrikler tarafından öldürdükleri tarzında ulaştı.” (Sire 3; 329)

İşte burada Biat-i Rıdvan dediğimiz olay vuku buldu; Peki Biat-i Rıdvan ne demektir:

Kainatın Efendisi (Peygamberimizin Hayatı)

Devam edecek….

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Biat-i Rıdvan Sahabeleri (Radiyallah-u anhüm) nın şefaatına nail eylesin. Onların yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu


Biat-i Rıdvan’ın yapıldığı yer (Hudeybiye kuyusu)

Muhammed bin Mesleme (Radiyallah-u anhu)- 7 Biat-i Rıdvan

Fakat bu durum, Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) e;

-“Hazret-i Osman, ve beraberindeki muhacir Müslümanlar (r.anhüm) ın müşrikler tarafından öldürdükleri tarzında ulaştı.”

İşte burada Biat-i Rıdvan dediğimiz olay vuku buldu; Peki Biat-i Rıdvan ne demektir:

Resul-i Kibriye Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Hazret-i Osman (r.a.) ın Müşrikler tarafından şehid edildiği haberini duyunca son derece müteessir oldu. Kureyşin bu haraketi karşısında üzerlerine yürümekten başka bir çare kalmıyordu.

-“Madem böyle, bu kavimle çarpışmadıkça, buradan kesinlikle ayrılmayacağız.” Buyurdu. (Taberi 3; 77)

Zaten yapabilecek başka bir şey de kalmamıştı. Sulh tekliflerine yanaşmadıkları gibi, elçi şehid etme cür’etini bile gösterebiliyorlardı.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem);

-“Allah-u Teâlâ (Celle şa’nuhu) bana biat yapılmasını emretti!” diye seslendi.

Hatemü’l-Enbiya efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem), daha sonra RIDVAN AĞACI olarak adlandırılacak olan ‘Semure ğacı’ altında durdu.

Müslümanlar da teker teker, çarpışmaktan yüz çevirmeyeceklerine, Allah ve Resul-ü (s.a.v.) yolunda canlarını fedâ edinceye kadar savaşacaklarına dair Biât ettiler. (Sire 3; 330)

Biât’ten bir tek kişi kaçındı; Munafıklardan Cedd bin Kays. (a.g.e. 3; 330)

Bu biât, sahabilere yeni bir cesaret, taze bir heyecan verdi. Yerlerinde âdeta duramaz bir hale gelmişlerdi. Bir an evvel ya Kâ’be’yi tavaf etmek veya müşriklerle çarpışmak istiyorlardı.

Cenab-ı Hak, bu biât’ta bulunan Müslümanlardan razı ve memnun olduğunu Kur’an-i Kerim’de şöyle beyan eder.

Biât-i Rıdvan olarak adlandırılan bu biâtte bulunanlar hakkında Kur’an-i Kerim’de Fetih suresi, 19 ncu ayette.

-“Hakikatten Allah (Hudeybiye’de) ağaç altında sana biât etmekte oldukları vakit , O müminlerden razı oldu. Böylece kalblerinde olan sadakatı bildi de, üzerlerine sekine (Manevi huzur) indirdi. Kendilerine de yakın bir zafer (Hayber’ın fethini) verdi. Buyurularak methedilmektedir.

Bu sebeple Bu Biât-a “Rıdvan biâtı adı verildi.

Resul-ü Ekrem (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de bir hadis-i şeriflerinde;

-“Ağaç altında gerçekten biât edenlerden hiç biri Cehennme girmiyecektir. (Müsned 3; 350)

Buyurarak bu biâtta bulunan Müslümanların faziletini açıkça beyan etmişlerdir.

Kainatın Efendisi (Peygamberimizin Hayatı)

Devam edecek….

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Biat-i Rıdvan Sahabeleri (Radiyallah-u anhüm) nın şefaatına nail eylesin. Onların yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Biat-i Rıdvan’ın yapıldığı yer (Hudeybiye)

Muhammed bin Mesleme (Radiyallah-u anhu)- 8 Biat-i Rıdvan

Biât haberi Kureyş müşrikleri tarafından duyulunca üç gün yanlarına alıkoydukları Hazret-i Osman (r.a.) ı SERBEST BIRAKTILAR.

Hazret-i Osman (r.a.) derhal Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın huzuruna çıkıp geldi. Böylece Şahadeti ile haberlerin asılsız olduğu anlaşıldı.

Fakat biât yapılmış ve tamamlanmıştı.

Sahabe-i Kiram (r.anhüm) Hazret-i Osman (r.a.) a;

-“Herhalde Kâb’yi tavaf etmişsindir?” dediler.

Hazret-i Osman (r.a.) şu karşılığı verdi;

-“Vallahi! Mekke’de bir yıl kalsaydım ve Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) da Hudeybiye’de otursaydı, O kâbe’yi TAVAF ETMEDİKÇE, BEN YİNE TEK BAŞIMA KÂ’BE’Yİ TAVAF ETMEZDİM.(İbn-i Kayyum. Zâdü’l-Mead 2;137)

Hudeybiye andlaşmasında şahit olarak imza atan Sahabe (r.anhüm) den biri de Muhammed bin Mesleme (r.a.) dir.

Hudeybiye andlaşması;

İslâm ve Asr-i Sadet tarihinin bir ‘dönüm noktası’ olan bu musallahanın adını, Lugat, hadis ve fıkıh âlimleri şeddeli olarak Hudeybbiye ve Şecdesiz Hudeybiye şeklinde iki türlü okumuşlardır.

Hudeybiye, küçük bir köyün adıdır. Köyün bu ismi alması da orada “Şecere mescidi” yanında bir kuyu’dan dolayıdır.

Hudeybiye köyü ile Medine arasında dokuz konak, Mekke arasında da bir günlük mesafe vardır. (tercid tercemesi; 4; 240)

Hicretin 6. senesi, Zilkâde ayı (Milâdi 628) Rıdvan biâtı, Kureyşlileri fazlasıyla korkutmuştu. Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in üzerlerine yürüyeceği endişesine kapılarak, alelacele sulh teklifinde bulunmak gayesiyle bir hey’et gönderdiler.

Hey’ette şu isimler vardı;

Süheyl bin Amr (başkan), Huveytip bin Abdu’l-Uzzâ ve Mikrez bin Hafs.

Kureyş müşrikleri üç kişilik bu heyette şu direktifi vermişlerdi.

-“Gidin Muhammed’le (a.s.v.) sulh anlaşmasında bulunun. Fakat buradan dönüp gitmek şartıyla. Eğer bu şartı kabul etmezse anlaşmaya yanaşmayın. (Sire; 3; 331, müsned; 4; 325)

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Süheylin gelişini, isminin ‘kolaylık’ manasını ifade etmesinden dolayı hayra yorarak Sahabelerine;

-“Artık, işiniz bir derece kolaylaştı! Kureyşliler, sulh yapmak istedikleri zaman hep bu adamı gönderirler.” Buyurdu. (Sire; 3; 331, müsned; 4; 325)

Kainatın Efendisi (Peygamberimizin Hayatı)

Devam edecek….

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Biat-i Rıdvan Sahabeleri (Radiyallah-u anhüm) nın şefaatına nail eylesin. Onların yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Biat-i Rıdvan’ın yapıldığı yer (Hudeybiye)

Muhammed bin Mesleme (Radiyallah-u anhu)- 9

Kureyş elçisi Süheyl bin Amr, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in huzuruna vardı. Önünde iki dizinin üzerinde diz çöktü. Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ise bağdaş kurmuştu. Müslümanlar da çevresinde oturmuşlardı.

Süheyl bin Amr, uzun uzadıya konuştu. Sonra Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) e sulh teklifinde bulundu.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sulh tekliflerini kabul etti. Bundan sonra sulh şartlarının müzakeresi yapıldı. Onlarla da anlaşmaya varıldı.

Sıra anlaşma şartlarını yazılmasına gelmişti. Hazret-i Ali (r.a.) musalahanın şartlarını yazmak üzere kâtip tayın edildi.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Hazret-i Ali (r.a.) ye

-“Yaz.” Dedi

-“Bismillahirrahmanirrahim.”

Süheyl bin Amr, buna itiraz etti.

-“Biz ‘Bismillahirrahmanirrahim’i ‘ bilmiyoruz. Sen böyle yazma’.” Dedi.

Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve Sellem);

-“Öyle ise ne yazalım?” diye sordu.

Süheyl;

-“Bismike Allahumme’yi yaz.” Dedi.

Kureyşliler, eskiden beri; ‘Bismillahirrahmanirrahim’ yerine ‘Bismike Allahümme’yi kullanırlardı.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem);

-“Bismike Allahümme de güzeldir.” Buyurduktan sonra Hazret-i Ali (r.a.) ye

-“Haydi yaz; Bismike Allahümme” diye emretti.

Hazret-i Ali (r.a.) de aynı şekilde yazdı. (Sire 3;332; Müsned, 4;325)

Bundan sonra Resul-i Kibriye (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Hazret-i Ali (r.a.) ye şöyle yazmasını emretti;

-“Bu, Muhammed Resulullah’ın, Süheyl bin Amr’la üzerinde anlaşmaya varıp sulh oldukları, icabının taraflarca yerine getirilmesi kararlaştırılıp imzaladığı maddelerdir.”

Kureyş heyeti başkanı Süheyl yine itiraz etti.

Kainatın Efendisi (Peygamberimizin Hayatı)

Devam edecek….

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Biat-i Rıdvan Sahabeleri (Radiyallah-u anhüm) nın şefaatına nail eylesin. Onların yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Hudeybiye andlaşmasının yapıldığı yer (Hudeybiye)

Hatib bin Ebi Beltea (Radiyallah-u anhu)- 2

Büyük Bedir, Müslümanlar ile müşrikler arasında yapılan İLK HARBTI. Bu harbe katılan Eshab-i Kiram (r.anhüm) ın gösterdikleri cesaret, sabır, fedakarlık ve Resulullah (s.a.v.) a olan bağlılıklarından dolayı, Allah-u Teâlâ, BEDİR HARBİNA KATILAN 313 SAHABİ’NİN BÜTÜN KUSURLARINI BAĞIŞLAMIŞ VE CENNETTE KAVUŞACAKLARI NİMETLERİ HABER VERMİŞTİR. Hatib bin Ebi Beltea (r.a.) da bu mücdeye kavuşanlardandır.

Ayrıca Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem), 1400 kadar Eshab-i Kiram (r.anhüm) ile Hac niyetiyle Medine’den yola çıkmıştı. Hazret-i Hatib (r.a.) da bunlar arasındaydı. Bunu haber alan Mekkeli müşrikler, Onları Mekke’ye sokmamaya karar verdiler. Elçi olarak gönderilen Hazret-i Osman (r.a.) dan bir haber gelmeyince buradaki müminler canlarını feda ederek Resulullah (s.a.v.) ı koruyacaklarına söz vermişlerdi.

“Biat-ı Rıdvan” adı verilen bu hadiseyi Allah-u Teâlâ Kur’an-i Kerim’de;

-“Ey Sevgili Peygamberim. And olsun ki, Allah, müminlerden (seninle o ağacın altında biat edenlerden) razı olmuştur da, kalblerindekini bilerek, onların üzerine sekine (manevi bir kuvvet) indirmiş ve onları yakın bir fetih ile mükafatlandırmıştı.” Fetih suresi 18.nci ayet-i kerime’si ile haber vermiş, ONLARDAN RAZI olduğunu bildirmiştir.

Hatib bin Ebi Beltea (r.a.), hicretin yedinci senesinin Muharrem ayında Hayber gazâsında, Yahudiler’e karşı büyük bir cesaretle, kahramanca savaşan ve kalalerini muhasara eden suvarilerden biriydi.

O kuvvetli bir hitabete ve ikna edici bir konuşma kabiliyetine sahipti. Sözleri çok tesirliydi. Dinleyenleri mest ediyor, etkisi altında bırakıyordu. Sureti, görünüşü çok güzeldi. Güler yüzlü, tatlı dilliydi, İyi bir şairdi.

Resulullah Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem), hicretin altıncı yılında Mekke’li müşriklerle bir sulh andlaşması yaptıktan sonra, MEDİNE CİVARINDA BULUNAN ALTI HÜKÜMDARA MEKTÜP göndererek onları İslam dinine davet etmişti.

Her bir Hükümdar’a gönderdiği elçileri, Eshabının EN SEÇKİNLERİ OLUP, suretleri ve sözleri en güzel olanlarıydı.

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunlardan Hatib bin Ebi Beltea (r.a.) yı Mısır kralı Mukavkıs’a göndermişti.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) O’nu göndermeden önce;

-“Ey Eshabım! Mükafatı Allah-u Teâlâ’dan beklemek üzere şu mektubu, Mısır hükümdarına hanginiz götürür.” Diye sorunca,

Hazret-i Hatib (r.a.), hemen yerinden fırlayıp ayağa kalktı. Ve Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in huzuruna varıp;

-“Ya Rasulallah! Ben götürürüm!” dedi

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de;

-“Ey Hatib! Bu vazifeni, Allah-u Teâlâ senin hakkında mübarek eylesin! Buyurdu.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Hatib bin Ebi Beltea (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu