‘cehennem’ olarak etiketlenmiş yazılar
Allah (c.c.) a İman etmenin fazileti-2
13 Temmuz 2008Çağ-Çağ barajı mesire yeri (Nusaybin)
Köylü:
-“Üçüncüsü kimlerdir?”
Resulüllah (a.s.v.):
-“Küçük ve büyük günahlardan sual olunup sonra cennete girenlerdir.”
Köylü:
-“Bunlar niçin hesab olunurlar?”
Resulüllah (a.s.v.):
-“Bunların çok günahları vardır da onun için.”
Köylü:
-“Bunların günahlarını ne yaparlar?”
Resulüllah (a.s.v.):
-“Müşriklere yükletirler.”
Köylü:
-“Müşrikler başkasının günahını niçin yüklenirler?”
Resulüllah (a.s.v.):
-“Onlar ateş için yaratılmışlardır. Şirklerinden ve küfürlerinden dolayı cehenneme girerler. Mü’minlerin gunahı da bunlara yüklenir.”
Köylü:
-“Bunlar hakkında ayet nazil oldu mu?”
Resulüllah (a.s.v.):
-“Evet Allah-u Teala (c.c.) : (‘Elbette onlar kendi günahlarını ve mü’minlerin günahlarını yüklenirler.’)”
Köylü:
-“Bunlar ne bedbaht kimselerdir ki başkalarının günahlarını da yüklenirler.”
Köylü:
-“Ya Resulüllah (a.s.v.) dördüncü bölük kimlerdir?”
Resulüllah (Aleyhis selam):
-“Onlar cennete benim şefaatım ile girerler.”
Köylü:
-“Sübhanallah Senin şefaatın ile de cennete girilir mi?”
Resulüllah (Sallallahu aleyhi e sellem) tebessüm edip buyurdular ki;
-“Bilmez misin ki Cennetin anahtarları bendedir ve kiyamet günü cennetin muhafızı benim ?”
Köylü:
-“Ben niçin Cennetin muhafızı olup, anahtarları elinde olan kimse ile berabar olmayayım? Eğer iman edersem bana cennetin kapısını açar mısın ?”
Resulüllah(a.s.v.):
-“Evet açarım.”
Köylü:
-“Ehli beytime de açar mısın?”
Resulüllah (a.s.v.):
-“Eğer iman ederlerse onlara da açarım.”
Köylü; Şehadet getirip müslüman oldu.
Ve dedi ki:
-“Bana (siz nesiniz) diye sorarlarsa ne cevab vereyim ?”
Resulüllah (a.s.v.):
-“Müslimanız, de.”
Köylü:
-“Müslümanın manası nedir?”
Resulüllah (a.s.v.):
-“Cehennem ateşinden kurtulmuş insan demektir.”
Köylü:
-“Benim adım Matrah’tır.İsterim ki değiştiresin.”
Resulüllah (a.s.v.):
-“Müslim desinler.”
Köylü; Bu isimle daima övündü,
Dedi ki;
-“Ya Resulüllah (a.s.v.) Ümmetinin bundan başka ismi var mıdır?”
Resulüllah (a.s.v.):
-“Bir isimleri de Mü’mindir.”
Köylü:
-“Mü’min ne demektir?”
Resulüllah (a.s.v.):
-“Kiyametin dehşetinden emin olan demektir.”
Köylü:
-“Mü’min günah işler mi?”
Resulüllah (a.s.v.):
-“Eğer günah işlemeseler, Hak Teala (c.c.) günah işleyen başka bir taife getirir. Onları afv edip, Cennete sokar. Böylece kerem ve ihsanını geösterir.”
Köylü:
-“Elhamdulillah ki, beni senin ümmetinden eyledi.”
Resulüllah (a.s.v.):
-“Bundan büyük ni’met olur mu ki, Hak Teala (c.c.) seni cehennemden ve küfürden halas edip, İmana getirdi. Lat ve Uzza putlarına secde etmekten kurtarıp kendinin hizmetine kabul etti.”
Mearicün Nübüvve (Altiparmak)
Allah-u Teala Hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri İslamiyetle şereflendirdiği için Yüce Rabbımıza Şükr edelim…ELHAMDULİLLAHI RABBİLALEMİN.
Allah (c.c.) bizleri ve sizleri Efdal-ul Mahlukat olan Habibi Muhammed Mustafa (s.a.v.) ın Şefaatına nail eylesin. AMİN…
Fuad Yusufoğlu
Havf ve Reca- 4
13 Temmuz 2008Girnavas -Cin tepesi- (Nusaybin)
Allah (c.c.) yolunda ilerleyen için havf ve reca iki kanattır. Yüksek ve beğenilen makamlara bu kuvvetlerle kavuşur.
Çünkü:
Allah-u Teâla (c.c.) ya kavuşmaya engel olan geçitler çok yüksektir. Gerçek bir ümid ve Allah-u Teala (c.c.) yı görmekten lezzet alan göz olmadıkça bu geçitler aşılmaz.
Cehennem yoluna sürükleyen şehvet ve arzular galibtir, hilecidir ve çekip götürmektir. Bunun tuzağı, düşeni yakalar ve çok çetindir. Kalbinde korku hakim olmayınca, ondan sakınamaz. Bunun için havf ve recanın fazileti büyüktür.
Reca (ümid) kulu çeken yular gibidir. Havf (korku) ise kendisini kamçılayan kamçı gibidir. Biz önce reca’yı, sonra Havf’ı anlatacağız.
Havf:
Allah-u Tealadan korkmak,
Reca,
Allah-u Teâla (c.c.) dan istemek , beklemek, ümid etmek demektir.
Bil ki:
Kerem ve fazilet ümidiyle Allah-u Teâla (c.c.) ya ibadet etmek, cezasından korkarak yapılan ibadetten daha iyidir.
Zira:
Ümid’den muhabbet doğar. Muhabbet makamında ise, yüksek makam yoktur. Korkudan, ürkeklik ve çekingenlik doğar.
Bunun için Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem):
-“Herkes ölürken, Allah-u Teâla (c.c.) ya hüsn-i zan ederek ölür. Buyurdu.
Allah-u Teâla (c.c.) Yakub (aleyhisselam) a vahiy gönderdi:
-“Yusuf (aleyhisselam) u niçin senden ayırdığımı biliyormusun? Sen dedin ki, korkarım onu kurt yer. Kurttan korktun ve bana güvenmedin, ümid etmedin. Kardeşlerinin dalgınlığından korktun, benim korumamı aklına getirmedin.”Yusuf Suresi Ayet: 13
Hazreti Ali (r.a.) günahlarının çokluğu sebebiyle ümidsiz olan birini gördü:
-“Ümidsiz olma, O (c.c.) nun rahmeti, senin günahından büyüktür.” buyurdu.
Resulüllah (a.s.v.) bir gün buyurdu:
-“Benim bildiğimi siz bilseniz, az güler, çok ağlardınız. Sahraya çıkar, elinizle göğsünüze vurur, inlerdiniz.”
Bunun üzerine Cebrail (a.s.) geldi ve Allah-u Teâla (c.c.) buyuruyor ki;
-“Kullarımı, rahmetimden niçin ümidsiz ediyorsun.” Dedi.
Tekrar dışarı çıktı ve Allah-u Teâla (c.c.) nın rahmet Ve fazlınden uzun uzun bahs etti. İnsanlara ümid verdi.
Yahya bin Eksem (r.a.) i ru’yada gördüler.
-“Allah-u Teâla hazrtleri (c.c.) sana ne yaptı?”dediler.
Yahya bin Eksemi (r.a.) dedi ki;
-“Beni suale çekti. ’Ey şeyh, sen böyle böyle yaptın, buyurdu. Çok korktum ve:
-“Ya Rabbi Bana seni böyle tanıtmadılar.” Dedim.
Allah-u Teâla (c.c.):
-“Nasıl tanıttılar.”buyurdu.
Dedim ki:
Devam edecek…
Kimya-yı Saadet (İmam-i Ğazali)
Allah-u Teâla hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri her zaman Havf ve reca yı gözeterek ibadet eden kullarından eylesin. AMİN……..
Fuad Yusufoğlu
Havf ve Reca- 5
13 Temmuz 2008Girnavas(Cin tepesi mevki-i) Nusaybin
Allah-u Teâla (c.c.):
-“Nasıl tanıttılar.” Buyurdu:
Dedim ki;
-“Bana Abdurrazak, ona Muammer, ona Zühri, Ona Hazreti Enes (r.a.), ona Resulullah (Aleyhissalatu ve selam), ona Cebrail (aleyhisselam), ona siz bildirmişsiniz ki:
-’Ben kulumu beni zanettiği ve benden beklediği gibi olurum.’ Ben de sizden rahmet bekliyordum.”
Allah-u Teâla hazretleri (c.c.) buyurdu ki;
-“Cebrail (aleyhisselam) doğru söyledi. Resulullah (a.s.v.) doğru söyledi. Enes (r.a.) doğru söyledi. Zühri doğru söyledi. Muammer doğru söylerdi. Abdurrezzak doğru söyledi. Sana rahmet ettim.
Bunun üzerine bana hil’at veridi. Cennet hizmetçilerini yanıma gönderdiler. Eşi olmayan bir neşe’ye kavuştum.
Hadisi şerifte bildirildi ki;
-“Bir kimse bin sene cehennemde kalır. Sonra: Ya Hannan, Ya Mennan der.”
Allah-u Teâla (c.c.) Cebrail (Aleyhis selam) a;
-‘Git kulumu getir’. Buyurur.
Allah-u Teâla (c.c.) 0na:
’Cehennemdeki yerini nasıl buldun?’ Diye sorar.
Adam:
-“En fena yer olarak buldum.” Der.
Allah-u Teâla (c.c.):
-“Götürün bunu cehenneme.”buyurur.
Adamı Cehenneme götürürken adam geriye bakar.
Allah-u Teala (c.c.) niçin bakıyorsun?” buyurur.
Adam:
-“Zanettim ki, beni cehennemden çıkardıktan sonra bir daha cehenneme koymıyacaksın.” Der.
Allah-u Teâla (c.c.):
-“Onu Cennete götürün.” Buyurur.
Adam bu ümid ile kurtulur.
Kimya-yı Saadet (İmam-i Ğazali)
Allah-u Teala hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri her zaman Havf ve reca yı gözeterek ibadet eden kullarından eylesin. AMİN……..
Fuad Yusufoğlu
Emanet- 3
18 Temmuz 2008Karşı taraf Süriye…(Buğday siloları)
Müfessirler diyorlar ki;
-“Bu ayet-i kerime şeriat esaslarının bir çoğuna şamildir. Ayete, muhatap olanlar ise idareciler ve onlarla beraber bütün mükelleflerdir. Mazlumları gözetmek, onların hakkını koruyup almak idarecilerin üzerine vaciptir.
İşte bu bir emanettir. Müslümanların mallarını, bilhassa yetimlerin malını korumak idarecilere vaciptir. Bilginlere de halka dini hükümler öğretmek vaciptir. Bu öyle bir emanettir ki, âlimler bunun muhafazası için seçilmişlerdir.
Babaya, çocuğunu güzel terbiye etmek vâciptir. Çünkü çocuğu ona emanettir. Onun korunmasiyle baba mükelleftir.”
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve selem) buyurmuştur:
-“Hepiniz çobansınız. Her biriniz güttüğünüz sürüden sorumlusunuz.”
Zehrürriyâz’da şöyle bir kayıt vardır;
-“Kıyamet günü kul, getirilip, Allah(c.c.) ın huzurunda durdurulur.
Allah-u Teâla (c.c.) buyuruyor ki;
-“Felanın emanetini geri kendisine verdin mi?”
Kul;
-“Hayır Ya Rabbi.” Der.
Bunun üzerine Allah (c.c.) bir meleğe emreder. Melek kulun elinden tutup cehenneme götürür ve ona Cehennemin bir çukurunda emaneti aynen gösterir.
Kul cehenneme atılır, yetmiş sene yukarıdan aşağıye düşer. Ta ki, o çukura ulaşır. Sonra emanetle birlikte yukarıye çıkar. Cehennemin en üstüne çıktığı zaman ayağı kayar, tekrar ilk defa olduğu gibi cehenneme düşer. Peygamber’imiz (sallallahu aleyhi ve selem) ın şefaatiyle Allah (c.c.) ın lütfu ona yetişip, emanet sahibi ondan razı oluncaya kadar çıkıp- düşe devam eder.
Kalblerin Keşfi (İmam-i Ğazali)
Allah-u Teâla hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri emanete riayet eden ve emanete hiyanet etmeyen kullarından eylesin. AMİN
Fuad Yusufoğlu
Cenne-tül Muaalle (Hadice ananmız -r.a.-burada metfündür)
انِّ الصِدّقَ يهدىِ اِلى الَبِرّ وَانً البٍرً يَهْدِى اٍلَىْ اخَنًةِ وَانً الًرجُلَ لَيصْدُقُ حَتَّي
يُكْتُبَ عِنْدَ اللَّهِ صِدَّ يَقًا وَإنَّ الْكَذِبَ يَهْدِي إلَي
الْفُجُرِ وَ إنَّ الْفُجُو رِ يَهْدِي إلَي النَّا رِ وَإنَّ الرَّ جُلَ لَيَكْذِ بُ
حَتَّي يَكْتَبَ عِندَ اللَّهِ كَذَّ ابً
Meali;
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştır:
-“Hiç şübhe yok ki doğruluk iyiliğe götürür. İyilik de cennete götürür. Kişi doğru söyleye söyleye Allah katında Sıddıîk (doğru sözlü) diye yazılır. Yalancılık kötüye götürür. Kötülük de cehenneme götürür. Kişi yalan söyleye söyleye Allah katında kezzâb (çok yalancı) diye yazılır.”
Buhari, Müslim (r.a.)
Dinde kırk esas: (Akaid)- 9
04 Kasım 2008Çağ-Çağ nehri -BOR- (Nusaybin)
Dokuzuncu Esas: Ahret günü hakkında
Allah (c.c.), ruhlarla bedenleri ölümle birbirinden ayırır, Sonra ruhları bedenler haşir neşir anında iade eder.
Bütün ölüleri kabirden diriltir ve sinelerde olan her şey ortaya dökülür. Her mükellef hayır ve şerden yaptığını hazır görür.
Yapmış olduğu gizli ve aşikar her şeyi kitabta yazılı bulur. Öyle ki, büyük- küçük hiçbir şey bırakmayıp onları saymış. Ve her mükellef hayır, şer amelinin mikdarını Mizan (terazi) denilen doğru bir mi’yar (tartı) ile bilir.
Hakikatten amellerin tartıldığı ölçü aleti, zamanların, mikdarların ve şiirlerin mizani olan vezinler, diğer ölçü aletlerine benzemediği gibi, maddi cisimlerin ölçü aletine benzemez.
Sonra Allah (c.c.), insanları gizli ve aşikar olan fiileri, sözleri, niyet ve inançlarına göre hesaba çeker. İnsanların hesabı muhtelif olur. Kiminin hesabı zor, kiminin hesabı kolay olur. Kimi de hesabsız olarak cennete girer.
Sonra Allah (c.c.) insanları sırat’a sevk eder. Sırat, iyi kimselerle kötü kimselerin arasında uzanmış, kıldan ince ve kılıçtan keskin bir köprüdür. Dünyada doğru yol olan İSLÂM YOLUNDA gidenler o köprüyü kolaylıkla geçerler, doğru yoldan sapanlar ise geçemezler.
Allah (c.c.) ın lütf-u keremine mazhar olup yarlığananlar, hariç insanlar o anda sorguya çekilirler.
Allah (c.c.) peygamberlerden dilediğine, Peygamberliğini ve Allah’ın emirlerini tebliğ edip etmediğinden; Kafirlere, Peygamberleri yalanlamalarından, bid’atçılara, Peygamberin yolundan çıktıklarından ve onun sünnetlerine uymadıklarından, sorar.
Müslümanlardan dilediğine amellerinden sorar. Sadıklardan doğruluklarını, münafıklardan nifaklarını, sorar.
Sonra iyi ve bahtiyar olanlar cennete toplu olarak, kötü ve mücrimler de cehenneme tek, tek gönderilir.
Sonra Allah (c.c.), mümin ve muvahhidlerin cehennemden çıkarılmalarını emreder. Ta ki kalbinde zerre kadar iman bulunan cehennemde kalmaz.
Cehennemde azab çeken mü’minlerden bir kısmı Peygamberlerin, şehitler ve ulemânın ve şefaat sahibi olanların şefaatı ile azabını tamamlamadan önce Cehennemden çıkar.
Sonra, Said olanlar, ebediyen cennet ni’metlerinden nimetlenmek ve Cemalüllah’ı müşahede etmek üzere cennete yerleşirler.
Şaki olanlar da, çeşitli azablar içinde kıvranmak üzere ve Celal sahibi olan Allah (c.c.) ın cemaline bir perde çekilerek onu görmekten uzaklaştırılıp cehennemde karar kılarlar.
Devam edecek…
Dinde kırk Esas (İmam-i Ğazali)
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri ahiret gününe İMAN eden kullarından eylesin. Amin
Fuad Yusufğlu
Ömer bin Abdülaziz (Radiyallah-u anh)- 10
15 Şubat 2009Girnavas şelalesi (Nusaybin)
Ömer bin Abdülaziz (Radiyallah-u anh)- 10
Yezid-i Rekkası (r.a.),Ömer bin Abdülaziz (r.a.) in huzuruna geldi.
Ömer bin Abdülaziz (r.a.) yezid (r.a.) e;
-“Bana nasihat et.” Dedi.
Yezid-i Rekkasi (r.a.);
-“Ey Müslümanların emiri! Senden önceki halifeler öldüğü gibi sen de öleceksin.” Dedi.
Ömer (r.a.) bunu duyunca ağladı
Ve;
-“Devam et.” Dedi.
Yezid (r.a.);
-“Âdem (a.s.) den sana gelinceye hiçbir baban hayatta değildir. Hepsi vefat ettiler.” Dedi.
Ömer (r.a.) ağlayarak;
-“Yine devam et.” Dedi.
Yezid (r.a.);
-“Öldükten sonra Cennet ile Cehennemden başka gidileceke yer yoktur.”
Halife Ömer (r.a.) bunu duyunca düşüp bayıldı.
Ömer bin Abdülaziz (r.a.) in câriyesi yanına geldi. Selam verdi ve namaz kılınan odaya geçti. İki rek’at namaz kıldı. Sonra uyuya kaldı. Biraz sonra kalktı,
Ve halife’ye;
-“Ey Emir-ül Mü’minin tuhaf bir rü’ya gördüm.” Dedi.
Halife ömer (r.a.),
-“Ne gördün anlat.” Dedi.
Cariye;
-“Rü’yamda cehennemi gördüm. Cehennemlik olanların üzerine kükreyip duruyordu. Sonra cehennem üzerinde SIRAT KÖPRÜSÜ Kuruldu. Abdülmelik bin Mervan geldi, köprüye girdi. Birkaç adım attı, sonra devam edemeyip Cehennem’e düştü. Sonra Süleyman bin Abdülmelik geldi. O da aynı şekilde Cehennem’e düştü.” Dedi.,
Halife Ömer (r.a.);
-“Devam et.” Dedi.
Cariye;
-“Sonra da seni getirdiler.” Der demez, Ömer bin Abdülaziz (r.a.), bir AH çekti, düştü ve kendinden geçti.
Cariye Yüksek sesle;
-“Vallahi senin selametle Sırat köprüsünü geçtiğini gördüm.” Dedi ise de Halife Ömer (r.a.) bunu duymuyor, yerde çırpınıp duruyordu.
<<<Ömer bin Abdülaziz (r.a.) nın bir başka yazısı>>>
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ömer Bin Abdülaziz (Radiyallah-u anhu) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu