‘Ebû Ali Fârmedi (Radiayllah-u anhu)’ olarak etiketlenmiş yazılar
Ebû Ali Fârmedi (Radiyallah-u anhu);
23 Haziran 2008Ebû Ali Farmedi (radiyallah-u anhu) nun türbeleri
Ebû Ali Fârmedi (Radiyallah-u anhu);
Horasanda yetişen evliyanın büyüklerinden. İsmi, Fadl bin Muhammed’dir. 433 (M. 1042) senesinde doğdu. Yaşadığı devrin âlimleri arasında bir tane idi. Zahiri din ilimlerini, Ebü’l Kasım Kuşeyri hazretleri (r.a.) den öğrendi.
Ayrıca Ebû Abdullah Muhammed bin Muhammed Şirâzi, Ebû Mensûr Tememi, Ebû Abdurrahman Neyli, Ebû Osman Sâbûni (radiyallah-u anhu) ve daha başka âlimlerden de ilim tahsil etti.
Sözü, nasıhatları pek tesirli idi.
Selçuklu devletinin meşhur veziri Nizam-i-mülk ve zamanın devlet erkanı, ona çok hürmet ederdi. 478 (M. 1085) senesinde vefat etti. Kabri Tûs Ya’ni Meşhed şehrindedir.
Tasavvuf ilminde yüksek derecelere kavuşması iki vasıta ile olmuştur.
Birisi; Ebü’l-Kasım Gürgani-i Tus’i,
Diğeri de Ebü’l-Hasen-i Harkâni (r.a.) dir.
Ebû Ali Fârmedi (r.a.), insanların i’tikad, amel, ibadet ve ahlak hususunda doğruyu öğrenmeleri ve yapmaları, böylece Allah-u Teâlâ’nın rızasına kavuşmaları için onlara rehberlik edip, buna kavuşturan ve kendilerine “silsile-i âliye” denilen meşhur velilerden olup, bu âlimler’in yedincisidir. Ruh ilimlerinin mütehassısı idi.
Ebû Sa’id-i Elbuhayr (r.a.) dan da istifade ederek feyz aldı. Hocası Ebü’l Kasım-i Gürgâni (r.a.), Ebû Osman-i Mağribi (r.a.) nin, bu da Cüneyd-i Bağdadi hazretleri (r.a.) nin talebesi olup, her birisi, insanlara doğru yolu göstermek için yetişmiş yetkili kimselerdir.
Ebû Ali Fârmedi Hazretleri (r.a.), hem İmâm-i Ğazali, hem de Yusuf-i Hemedâni hazretleri (radiyallah-u anhüm) nin hocası idi. Her ikisi de ondan istifade ederek kemâle gelmiş, yüksek derecelere kavuşmuştur.
Tasavvuf yoluna girişini, bizzat kendisi şöyle anlatıyor;
-“Gençliğimin başlangıcında, Nişabûr’da ilim öğrenmekle meşgül idim. Ebû Sa’id-i Ebülhayr hazretleri (r.a.) ilim meclisimize teşrif ettiler. Hemen huzurlarına gelip hizmete başladım. Hallerindeki ve yüzündeki güzelliğe aşık olmuştum. Bu büyüklerin yoluna bağlı olan evliyanın (sevgisi kalbime yerleşmişti.)”
Bir gün onun evine gitmiştim;
-“Gizlice bir köşeye oturdum. Şeyh hazretlerine hiç görünmedim. O sırada kendileri tam bir vecd halinde idiler. Kendisinden geçmiş bir haldeydi. Üzerinde bulunan elbiseleri birkaç parçaya ayırmıştı. Bu parçaları, bereketlenmek için talabeleri topladılar.”
Kendi yanında bulunan parçalarda birini saklayıp;
-“Ey Ebû Ali Tusi neredesin?” diye seslendi.
Bu mübarek zat beni tanımaz ve gözlerinin önünde değilim düşüncesiyle cevap vermedim.
-“Fakat bu seslenmeyi üç defa tekrarladılar.”
Bunun üzerine beni çağırdıklarını anlayarak yanlarına gittim.
-“O esnada kalbimde öyle bir nûr parladı ve ferahlık ve huzur hasıl oldu ki, tarif edemem. Bu hal günden güne arttı. Kendimde, anlayamadığım ve anlatamıyacağım bir takım haller meydana çıkmaya başladı.”
Huzurlarından ayrılıp, hocam Ebü’l-Kasım Kuşeyri (r.a.) nin huzurlarına vardım. Başıma gelenleri anlattım.
-“Mübarek olsun!” buyurdular.
Bundan sonra üç yıl daha ilim tahsili ile meşgül oldum.
-”Bir gün kalemi mürekkebe batırdım. Siyah mürekkeb beyaz oluvermişti. Şaşırıp kaldım. Doğruca hocamın huzuruna gittim.”
Durumu arz ettim;
-“Mende ki kalem senin elinden kaçtı. Sen de onu terk eyle ve başka bir işle meşgül ol.” Buyurdu.
İslâm âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve Ebû Ali Fârmedi (Radiyallah-u anhu);
hazretlerinin yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.
Fuad Yusufoğlu