‘Ebû Cendel vakası’ olarak etiketlenmiş yazılar
Muhammed bin Mesleme (Radiyallah-u anhu)- 12 Ebû Cendel vak’ası
15 Ağustos 2009Mescid-i Şemis (Hudeybiye) Biat-i Rıdvan’ın yapıldığı yer
Muhammed bin Mesleme (Radiyallah-u anhu)- 12
Ebû Cendel (r.a.) hadisesi;
Antlaşma maddelerinin yazılması bitmişti. Fakat taraflarca henüz imzalanmamıştı.
Tam o sırada, zincire vurulmuş birinin kendini Müslümanların arasına attığı görüldü.
Gariptir ki bu, Kureyş murahhas heyeti başkanı Süheyl bin Amr’in oğlu Ebû Cendel (r.a.) idi.
İslam şerefiyle şereflenmesine, müşriklerin, ayaklarını zincire vurmakla karşılık vermiş ve O’nu hapsetmişlerdi.
Ebû Cendel (r.a.) hapsedildiği yerden bir fırsatını bularak kaçmış ve Mekke’nin alt tarafından kimsenin göremiyeceği yollardan binbir zorlukla Hazret-i Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın huzurna çıkagelmişti.
O sırada babası Süheyl henüz Müslümanların karargahında bulunuyordu.
Ebû Cendel (r.a.), bizzat babasının kendisine reva gördüğü dayanılmaz işkence ve eziyetlerden kurtulmak için kendisni Hazret-i Fahr-i Âlem (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in ayakları dibine atmış, O’na iltica etmişti.
-“Ya Resulallah beni kurtar! Diyordu.
Ne var ki, az evvel yapılan anlaşma buna imkân vermiyordu. Nitekim, oğlunun geldiğini gören Süheyl, O’nu Peygamber Efendimiz (s.a.v.) den geri istedi.
-“İşte! Sulh şartları gereğince bana geri vereceğin kişilerden ilki budur.” Dedi.
Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem);
-“Biz sulh antlaşmasını henüz imzalamış değiliz.” Buyurdu.
Süheyl diretti;
-“Vallahi” dedi “Ben de sizinle hiçbir madde üzerinde sulh olmam!”
Resul-i Kibriye Efendimiz (Sllallahu aleyhi veSellem);
-“Haydi, bu seferlik bunu bana bağışla veyazıyı imza et.” Buyurdu
Süheyl’in bunu kabule asla niyeti yoktu;
-“Ben, bunu asla anlaşma dışında tutamam ve sana bırakamam.” Dedi
Peygambr Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) tekrar;
-“Hayır! Bunu benim hatırım için yapacaksın.” Buyurdu.
Buna rağmen Süheyl inadından vazgeçmedi;
-“Ben bunu asla yapamam!” (Sire, 3;332; Müsned, 4;325)
Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve Sellem), iki müşkil durumla karşı karşıya kalmıştı. Ebû Cendel (r.a.) i geri vermek demek, O’nu bile bile eziyet ve işkence çemberi içine atmak demekti. Vermediği takdirde, Kureyş heyeti anlaşmayı fesedeceklerdi. Halbuki o bir çok sebeplerden dolayı bunu istemiyordu. Ama her şeyden önce söz vermiş, anlaşma yapmıştı.
Elinde başka çaresi kalmayan Peygamber Efendimiz (s.a.v.) teessür içinde Ebû Cendel (r.a.) i babasına teslim etmek zorunda kaldı.
Kainatın Efendisi (Peygamberimizin Hayatı)
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Biat-i Rıdvan Sahabeleri (Radiyallah-u anhüm) nın şefaatına nail eylesin. Onların yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Muhammed bin Mesleme (Radiyallah-u anhu)- 13 Ebû Cendel vak’ası
16 Ağustos 2009Mescid-i Şemis (Hudeybiye) Biat-i Rıdvan’ın yapıldığı yer
Muhammed bin Mesleme (Radiyallah-u anhu)- 13 Ebû Cendel vak’ası
Ebû Cendel (r.a.) in feryadı Müslümanların yüreğini dağlıyordu.
-“Ya resulallah! Ey Müslümanlar! Siz beni bana eziyet etsinler, işkencelere ağratsınlar diye mi, bunlara teslim ediyorsunuz? Siz benim eziyet çekmeme rıza mı gösteriyorsunuz?” (Sire, 3;333; Tberi, 3;79)
Fakat ne çare Ebû Cendel (r.a.) artık babasının merhametsiz pençesinde bulunuyordu. Acıklı feryadı, İMDAD DİLEMESİ, Müslümanların gözlrini yaşlarla doldurdu. Ama, Hazret-i Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) teslim etti diye seslerini çıkarmiyorlar, yapılan zulmü sinelerine çekiyorlardı.
Hazret-i Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) teslim etmemiş olsaydı Ebû Cendel (r.a.) in bu feryad ve fıganını imkanı yok cevapsız bırakmazlardı. Canları pahasına da olsa O’nu insafsız ellerden kurtarırlardı.
Peygamber efendimiz (s.a.v.), babası tarafında alınan Ebû Cendel (r.a.) e şöyle buyurdu;
-“Biraz daha sabret! Biraz daha maruz kldıklarına göğüs ger! Bunların ecrini mükafatını Allah’tan dile’ Muhakkak Allah, senin ve yanında bulunan kimsesiz Müslümanlar için bir ferahlık, bir çıkar yol yaratır. Onlara vermiş olduğumuz söze vefasızlık emdeyiz.” Buyurdu. (Sire, 3;333)
Ebû Cendel (r.a.), Kureyş müşrikleri tarafından geri alınırken Hazret-i Ömer (r.a.), Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) huzuruna çıktı ve;
-“Ya Resulallah! O’nu Kueyşlilere ne için geri veriyoruz? Dinimiz uğrunda bu hraketi ne diye kabul ediyoruz?” dedi.
Resul-i Ekrem Efendimiz (Sallallahu aleyhi veSellem) şöyle buyurdu;
-“Biz bu iş hakkında anlaşma yapmış bulunuyoruz! Dinimzde ahde vefasızlık yoktur.” (Ensab, 1;221)
Resulullah Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu cevabı alan Hazret-i Ömer (r.a.), bu sefer Ebû Cendel (r.a.) ın yanına sokuldu ve kılıcını O’na doğru yaklştırarak şu teklifi yaptı;
-“Ey Ebû Cendel! Şüphesiz, müşriklerinkanı köpeklerin kanı gibi değersizdir. İnsan Allah yoluna babasını da öldürebilirş. Öldür gitsin şu babanı.”
Ebû Cendel (r.a.);
-“Sen, neden öldürmüyorsun?” diye sordu.
Hazret-i Ömer (r.a.);
-“Resulullah (s.a.v.), O’nu ve başkalarını öldürmeyi bana yasakladı.” Cevabını verince;
Ebû Cendel (r.a.);
-“Ben Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) a itaatte senden geri kalmak istemem.” Dedi. (Megazi, 2;609)
Hudeybiye antlaşmasından sonra Müslüman olarak Medine’ye gelen, fakat Kureyşlilerin isteği üzere iade edilen Ebû Basır (r.a.) ın müşrik muhafızlardan birini öldürerek Kızıldeniz sahilindeki Sifül’bahr’e kaçtığını haber alan Ebû Cendel (r.a.), kendisi gibi hapsedilmiş 70 kadar müslümanla oraya kaçtı. (Türkiye diyanet vakfı İslam ansiklopedisi 10;119)
Sifül’bahr’deki Müslümanların müşrik ticaret kervanları için tehlikeli bir güç haline geldiğini gören Kureyşliler, Müslüman olup Medine’ye gidenlerin iadesini öngören maddeden vazgeçtiklerini, özellikle de Ebû Basır ile Ebû Cendel ve arkadaşlarının (r.anhüm) Medine’ye kabul edilebileceklerini Hazret-i Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) e bildirdiler. Buna karşılık ticaret kervanlarının vurulmasına meydan verilmemesini istediler. (Türkiye diyanet vakfı İslam ansiklopedisi 10;119)
Bunun üzerine Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ebû Basır ve arkadaşlarına bir mektup göndererek Medine’ye gelmelerini emretti. Mektup Sifül’bahre ulaştıktan az sonra Ebû Basır (r.a.) vefat etti. O’nun ölümünden sonra ordaki Müslümanların reisi durumunda olan Ebû Cendel (r.a.) arkadaşlarıyla birlikte Medine’ye geldi. (Türkiye diyanet vakfı İslam ansiklopedisi 10;119)
Kainatın Efendisi (Peygamberimizin Hayatı)
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Biat-i Rıdvan Sahabeleri (Radiyallah-u anhüm) nın şefaatına nail eylesin. Onların yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu