‘Ebul Hasan Nuri (r.a.)’ olarak etiketlenmiş yazılar

Arkadaşlık hakkı

12 Temmuz 2008

dsc09133-tem-yolu-uzerindeki-bir-selale-cag-cag-deresi.JPG

Billuri Göleti (Nusaybin)

Bir kimse ile arkadaşlık akdedince, nikah akdi gibi bazı haklar ortaya
çıkar. Peygamber efendimiz (s.a.v.) buyuruyorlar ki:

-”İki kardeş birbirini yıkayan iki el gibidir.”

Burada 10 hak vardır:

1- MAL (para ) HUSUSUNDADIR:

Burada en yüksek derece, arkadaşının hakkını kendi hakkına takdim etmek, bir müslümanı kendine tercih etmektir, arkadaşının ihtiyacını karşılamaktır.

Utbe-tüll Ğulam (r.a.) ın bir arkadaşı vardı..

-”Bana dört bin dirhem gümüş lazımdır” dedi.

Cevabında;

-”Gel iki bin gümüş vereyim” dedi,

Onunla arkadaşlık yapmaktan vazgeçti ve;

-”Allah için sevdiğini söyleyip, dünya işi için isâr yapmamaktan utanmıyor musun” dedi.

Halifenin yanında sufilerden bazısı gammazlık yapıp fena sözler söylediler. Hepsini öldürmek için kılıç getirtti. Ebu’l Hasan Nuri (r.a.)onların arasında idi, en önce kendisini öldürmesi için öne atıldı.

Halife;

-”Niçin böyle yaptın?” dedi.

-”Onlar benim din kardeşlerimdir, canımı onlara feda etmek istedim.”dedi.

Halife;

-Bböyle insanlar öldürülmez” diyip hepsini salıverdi.

Fethi Musuli (r.a.): bir dostunun evine gitti. Arkadaşı evde yoktu.

Cariyesi:

-”Bir kap getirdi stediğin kadar bunlardan al” dedi.

Akşam evine dönünce cariyenin yaptığı işi duyunca onu azad eyledi.

2- HİZMET HUSUSUNDADIR:

Hasan Basri (r.a.) buyuruyor ki:

-”Din kardeşlerimiz bize, ehlimizden ve evladımızdan daha azizdirler, çünkü onlar bize ahireti, çoluk çocuk ise dünyayı hatırlatıyor”

Din büyüklerinden bazıları vardı ki, din kardeşi öldükten sonra kırk sene evinin ve çoluk çocuğunun ihtiyacını arkadaşlık hakkı olarak görürlerdi.

Zahidlerden birisi bir arkadaşına rastladı.

-”Nasılsın”dedi.

Arkadaşı;

-”Nasıl olayım, evimde yiyecek bir şeyi olmayan ve 500 dirhem borcu olan insan nasıl olsun”. dedi.

Arkadaşı hiç konuşmadan oradan ayrılıp koşa koşa eve gitti, evden 1000 dirhem aldı.

Arkadaşına:

-”Al 500 dirhemle evine yiyecek, 500 dirhemle de kendi borcunu öde, ama ben de söz veriyorum, bir daha hiç kimseye nasılsın demiyeceğim” dedi

3- DİL İLE OLAN HAKTIR:

Din kardeşleri hakkında iyi söylemeli, ayıp ve kusurlarını örtmeli,

Devan edecek…

Kimya-yı Saadet (İmam-i Ğazali)
Allahu Teala Hz. (c.c.) bizleri din kardeşliğinin hakkını bilen ve gözeten kullarından eylesin. AMİN…

Fuad Yusufoğlu…

dsc06095-fuadyusufoglu-kasyane-navale.JPG

Kasyane Navale sipi (Nusaybin)

Fakirliğin dereceleri çok çeşitlidir.

Bişr-i Haf-i (r.a.) Buyuruyor ki;

-“Fakirler üç derecedir.”

-“Birincisi: -“İstemezler, verilirse almazlar, böyle fakirler meleklerle beraber illiyyinde bulunurlar.”

-“İkincisi: -”İstemezler, fakat verirlerse alırlar. Bunlar mukarrabalarla Cennet-i Firdevs’te olurlar.”

Üçüncüsü: -“Zaruret olunca isterler, bunlar eshab-i yemindendirler.”

İbrahim-i Edhem (r.a.) Şakik El Belhi (r.a.) ye

-“Şehrinizdeki fakirleri nasıl bıraktın?” diye sorunca

Şakik-i Belh-i (r.a.):

-“En iyi halde bıraktım. Bulurlarsa yerler, bulamazlarsa sabrederler.” Dedi.

İbrahim-i Edhem (r.a.):
,
-“Ben de Belh köpeklerini aynı halde bıraktım.” Dedi.

Şakik-i  Belh-i (r.a.):

-“Sizin Fakirleriniz nasıldırlar?” deyince,

İbrahim-i Edhem (r.a.):

-“Bulmazlarsa Hamd ederler, bulurlarsa başkalarına verirler.” Dedi.

Şakik-i Belhi (r.a.);

-“Hakikat budur.” Deyip, İbrahim bin Edhem (r.a.) in başından öptü.”

Bir kimse, Ebul Hasan Nuri (r.a.) yi elini açmış dilenirken gördü: Kendi kendine hayret etti. Gördüğünü Cüneyt El Bağdadı (r.a.) ya anlatı.

Cüneyd El Bğdadi (r.a.) buyurdu ki;

-“Zanetme ki insanlardan bir şey istemek için elini açmıştır. Belki insanlar için Allah-u Teâla (c.c.) den sevab ve iyilik için elini açmıştır. Onun bu haraketi ona zarar vermez.”

Sonra:

-“Bir terazi getir.”Dedi.

Terazıyı getirdim. Yüz dirhem gümüş tartı, ayrıca bir avuç gümüş daha ilave eti

Ve:

-“Bunu Nuri (r.a.) ye götür.” Buyurdu.

Ne için tartığına şaştım. Nuri (r.a.) ye götürdüm. Terazı istedi, yüz dirhem tartı,

-“Bunu ona ver.” Deyip fazlasını aldı. Ve:

-“Cüneyd (r.a.) hakim bir insandır. İpin her iki ucunu korumak istiyor.” Dedi.

-“Buna daha da şaştım.” Dedim. Cüneyd (r.a.) e götürdüm. Ve gördüklerimi anlattım.

Cüneyd El Bağdadi (r.a.) buyurdu ki:

-“Allah! Allah! kendisi için olanı aldı, bizim için olanı geri gönderdi.”

Ben:

-“Bu nasıl oldu?” dedim.

Cüneyd El Bağdad-i (r.a.) buyurdu ki;

-“O Yüz dirhem ahiret sevabı için idi. Fazlası da Allah (c.c.) rızası için idi. Allah (c.c.) için olanı kabul etti. Kendim için olanı geri gönderdi.”
O Zamanın fakirleri böyle idi.

Elbette kalbleri o kadar saf idi ki, dilleri konuşmadan birbirlerinin kalbinden geçenleri anlarlardı. Böyle olmayan kimse, hiç olmazsa böyle olmayı istesin. Bunu da yapamazsa bari doğruluğunu kabul etsin.

Kimya-yı Saadet (İmam-i Ğazali)

Allah-u Teala Hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Kanaat sahıbı olan Fakirlerin Yüzü suyu hürmetine Afv eylesin.AMİN…

Fuad Yusufoğlu