‘Eshab-i kiram’ olarak etiketlenmiş yazılar

Çağ-Çağ barajı (kış mevsimi)

Ebû Eyyûb-i Ensari (Radiyallah-u anhu)- 9

Hazret-i Ebû Eyyûb –i Ensari (r.a.) sağlığında görmediği o fethi vefatından sonra kabrinden temaşa etmek istedi. Bu bakımdan İstanbul’un manevi fatihi olarak kabul edilen Ebû Eyyûb-i Ensari (r.a.), bu toprakları asırlardır şereflendirmiş ve nurlandırmıştır.

O’nun defnedilmesinden sonra ordu Kumandanı Yezid, mezarına bir zarar gelmemesi için, Bizans kayserine bir elçi gönderdi. Orada yatanın Peygamber Mihmandari olduğunu ve O’na gelecek en küçük bir zararın, İslam dünyasında bulunan bütün kiliselerin yıkılıp yerle bir olmasına sebep olacağını ihtar etti.

Gerek bu tehdid, gerekse Hazret-i Peygamber Efendimiz (s.a.v.) in büyük Sahabisi olması sebebiyle, hiristiyanlar onun mezarına zarar vermemiş, hatta müslümanlar gibi onun mezarını ziyaret ederek manevi yardımını dilemişlerdir.

Zamanla o mezarda yatan zatın hüviyeti Bizanslılarca unutulmuş, fakat manevi havası sonraki asırlarda de devam etmiştir.

Bundan sonra İstanbul üzerine daha pek çok sefer tertip edilmiştir. Ancak her defasında muhkem kalelerle korunan şehir fethedilmemiş, bu şeref Osmanlı Padişahı Fatih Sulhan Muhammed Han ve askerlerine nasip olmuştur.

Osmanlı Sultanı Fatih Sultan Muhammed Han (1451-1481) İstanbul’un fethini gerçekleştirdikten sonra devrin büyük âlim be gönül Sultanlarından Akşemseddin (k.s.) hazretlerine;

-“Ey benim muhterem hocam! Tarih kitablarının yazdığına göre, Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) in Mihmandari Ebû Eyyûb-i Ensari (r.a.) mübarek kabri, burada (İstanbul) kalenin yakın bir yerindeymiş. Himmetinizle kabri şerifin yerini bulmak ve bilmek arzusundayım.” Buyurunca

Akşemseddin (k.s.) Sultan’a hitaben;

-“Sultanım ben geceleri şu semtte bir yere nur inmekte olduğuınu görüyorum. Zan ederim ki, o nurun indiği yerde, O mubareğin kabri şerifi olsa gerektir.” Buyurdu.

Beraber bugünkü türbenin bulunduğu yere geldiler.

Akşemseddin hazretleri (k.s.) bir müddet teveccühte bulunduktan sonra;

-“Evet, Hazret-i Ebû Eyyûb-i Ensari (r.a.) nin ruhu şerifi ile şimdi mülakat ettim. İstanbul’un fethini tebrik edip,

(-“Beni zulmet-i küfürden kurtardın.” Buyurarak ferah ve sürurunu belirtti. Buyurunca.

Fatih Sultan Muhammed han ve Akşemsettin hazretleri (k.s.) ile maiyeti hep beraber, işaret edilen yere geldiler.

Sultan Fatih, Akşemseddin hazretleri (k.s.) ne;

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Eyyûb-i Ensari (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Abbas bin abdulmuttalib (r.a.) nın kabirleri (Osmanlılar zamanındaki Cennet-ül Baki’ mezarlığı)

Abbas bin Abdulmuttalib (Radiyallah-u Anhu);

Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem), en çok sevdiği amcalardan. Abdulmuttalib’in en küçük oğludur. Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) den üç yaş büyüktür.

Bedir savaşında düşman askeri arasında idi. Müslümanların eline esir düştü. Kendisi için ve kardeşlerinin oğulları Ukayl ve Nefvel bin Haris için para verip kurtuldular. O yıl İman etti. En son hicret eden budur.

Mekke ve Huneyn gazâlarında Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) ın yanında bulundu. 32 (M. 652) de 88 yaşında vefat etti. Baki’de medfundur.

Uzun boylu, beyaz ve güzel idi. Abbası Halifeleri Hazret-i Abbas (r.a.) ın soyundandır.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem), annesinin vefatından sonra dedesinin yanına yerleştiğinde Hazret-i Abbas (r.a.) ile çocukluktan itibaren beraber büyümüşlerdir.

Böyle olmakla beraber peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem), Hazret-i Abbas (r.a.) a atası gibi davrandı ve o’nu babasının yarısı olarak kabul etti.

Çocukluğunda bir defa kayıbolmuştu. Bunun üzerine, bulunması halinde, Allah-u Teâlâ’ya şükür olarak, annesi Kabe-i muazzama örtüsünü değiştirmeyi nezretmişti. Bulununca da adağını annesinin yerine getirdiği çocukluğuna ait bilinen tek Vak’adır.

Hazret-i Abbas (r.a.), gençlik devresinde, ticaretle uğraştı ve çok zengin oldu. Kardeşlerinin içinde en zengini oydu. Ticaret icabı yaptığı seyahetlerin birisinde, yemen’e giderken beraberinde Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) i götürdüğü rivayet edilmiştir.

Kureyşin ileri gelenlerinden ve reislerinden idi. Mescid-i Haram’ın tamiratı ve gelen hacılara su dağıtmak (Sıkaye) vezifesini yürütürdü. Müslüman olduktan sonra da bu vazifeyi devam ettirdi.

Hazret-i Abbas (r.a.) ve kardeşleri hac mevsiminde ‘zemzem’ kuyusu önünde dururlar. İsteyenlere kuyudan su çekip verirlerdi.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) İslamiyeti anlatmaya başlayınca, Hazret-i Abbas (r.a.) muhalefet etmeyip, akrabalık şefkatıinden dolayı Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) e yardımda bulundu ve destek oldu.

Medine’den Müslüman olmak için gelenler, Akabe’de Peygamberimizle buluştular. Hazret-i Abbas (r.a.) ‘Akabe’ biatında Müslüman olmadığı halde, Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) in yanında bulunup, orada bulunanların Müslüman olmalarını teşvik edici, tesirli konuşmalar yaptı.

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Abbas bin Abdulmuttalib (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

DSC08639  Fuad Yusufoğlu Abbas bin Abdulmuttalib (r.a.) nın kabri şerifleri (Cennet-ül Baki' mezarlığı)

Abbas bin Abdulmuttalib (r.a.) nın şimdiki haliyle kabirleri (Başka bir açıdan görünüşü)

Abbas bin Abdulmuttalib (Radiyallah-u Anhu)- 2

Hazret-i Abbas (r.a.), biat etmek için gelen bu topluluğa şöyle hitab etti;

-“Ey Medineliler! Bu kardeşimin oğludur. İnsanların içinde en çok sevdiğim O’dur. Eğer, O’nu tasdik edip, Allah’tan getirdiklerine inaniyor ve beraberinizde alıp götürmek istiyorsanız, beni tatmin edecek sağlam bir söz vermeniz lazımdır. Bildiğiniz gibi, Muhammed (Sallallahu aleyhi ve selem) bizdendir. Biz, O’nu O’na inanmıyan kimselerden koruduk. O bizim aramızda izzet ve şerefiyle korunmuş olarak yaşamaktadır. O bütün bunlara rağmen, herkesten, yüz çevirmiş, size katılıp, sizinle beraber gitmeğe karar vermiş bulunmaktadır. Eğer siz, bütün Arab kabilelerinin birleşip üzerinize hucum ettiğinde, onlara karşı koyacak kadar savaş gücüne sahipseniz bu işe karar veriniz. Bu hususu aranızda iyice görüşüp konuşunuz, sonradan ayrılığa düşmeyiniz. Siz verdiğiniz sözde durup, O’nu düşmanlarından koruyabilecek misiniz? Bunu layıkıyla yapabilir seniz ne âlâ. Yok Mekke’den çıktıktan sonra O’nu yalnız bırakacaksanız, şimdiden bu işten vazgeçiniz ki, yurdunda şerefiyle korunmuş halde yaşasın.” Dedi.

Medine’liler ise;

-“Biz, Resulullah (sallallahu aleyhi ve selem) i malımız ve canımız pahasına koruyacağız. Biz, bu sözümüzde sadıkız.” Dediler ve Biat ettiler.

Sonra Hazret-i Abbas (r.a.);

-“Allahım! Sen onların yeğenim hakkında verdikleri sözü yerine getirip onu korumak için ettikleri yemini işiten ve görensin. Kardeşimin oğlunu sana emanet ediyorum Yâ Rabbi” diyerek duâ etti.

Bedir savaşı sonunda Hazret-i Abbas (r.a.), esirlerle beraber Medine’ye getirilince,

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) ona;

-“Ey Abbas, kendin, kardeşinin oğlu Ukayl bin Ebû Talib, Nefvel bin Haris için kurtulmalık akçesi ödeyiniz. Çünkü sen zenginsin.” Buyurdu.

Hazret-i Abbas (r.a.) da;

-“Ya Resulallah, ben müslümanım, kureyşliler beni zorla Bedir’e getirdiler.” Dedi.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem);

-“Senin Müslümanlığın Allah-u Teâlâ bilir. Doğru söyliyorsan Allah sana elbette onun ecrini verir. Fakat senin işin görünüş itibariyle aleyhimizdedir. Sen kurtulmalık akçeni ödemen lazımdır.” Buyurdu.

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Abbas bin Abdulmuttalib (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

DSC08640  Fuad Yusufoğlu Abbas bin Abdulmuttalib (r.a.) nın kabri şerifelri (Cennet-ül Baki' mezarlığı)

Abbas bin Abdulmuttalib (r.a.) nın şimdiki haliyle kabirleri (Başka açıdan görünüşü)

Abbas bin Abdulmuttalib (Radiyallah-u Anhu)- 3

Hazret-i Abbas (r.a.);

-“Ya Resulallah, yanımda ganimet olarak aldığınız 800 dirhemden başka servetim yok.” Deyince,

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Yâ Abbas! Ya o altınları niçin söylemiyorsun?” buyurunca

Hazret-i Abbas (r.a.);

-“Hangi altınları” Dedi.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Hani sen Mekke’den çıkacağın gün, hanımın Haris’in kızı Ümmül Fadl’a verdiğin altınlar! Onları verirken yanınızda sizden başka kimse yoktu. Sen, Ümmül Fadl’a (-“Bu seferde başıma ne geleceğini bilmiyorum. Eğer bir felakate düçar olup da dönemezsem şu kadarı senindir, şu kadarı Fadl içindir, şu kadarı Abdullah için, şu kadarı Kusem içindir.”) dediğin altınlar.” Buyurunca;

Hazret-i Abbas (r.a.) şaşırdı ve;

-“Yemin ederim ki ben bu altınları hanımıma verirken yanımızda kimse yoktu. Bunu nereden biliyorsunuz?” dedi

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Allah-u Teâlâ haber verdi.” Buyurduğunda

Hazret-i Abbas (r.a.);

-“Senin Allah-u Teâlâ’nın Resulü olduğuna ve döğru söylediğine şehadet ederim.” Deyip kelime-i şehadet getirdi. Müslüman oldu.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) Hazret-i Abbas (r.a.) ı Mekke’de vazifelendirdi.

Hazret-i Abbas (r.a.) Müslüman olduğunu hiç kimseye söylemedi. Mekke’den müşriklere ait haberleri Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) e bildirip, Mekke’de bulunan Müslümanlara yardımcı olurdu.

Bir mektubunda Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in yanına gelmek istediğini bildirdiğinde;

Resulullah Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) on’a;

-“Senin bulunduğun yerdeki cihadın daha güzel ve faydalıdır.” Buyurdular.

7. (M. 628) senesinde Peygamber Efendimiz Hayber Yahudilerine karşı savaş ilan eti ve bu savaşın neticesinde Müslümanlar gelip geldiler.

Hayber Zafer’inden sonra, Hazret-i Haccac bin Ilâtüssülem (r.a.), Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in huzuruna gelip;

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Abbas bin Abdulmuttalib (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

DSC00093  Fuad Yusufogğlu Hazreti Abbas bin Abdulmuttalib radiyallahu anhu'nun mezarları (Baki' mezarlığı)

Abbas bin Abdulmuttalib (r.a.) nın mubarek mezarları (şimdiki son haliyle)

Abbas bin Abdulmuttalib (Radiyallah-u Anhu)- 4

Hayber Zafer’inden sonra, Hazret-i Haccac bin Ilâtüssülem (r.a.), Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in huzuruna gelip;

-“Yâ Resulallah! Benim Mekke’de bazı kimselerde ve hanımımda mallarım var. Bunları alıp size getirmek istiyorum. Mekke’ye gidersem, Müslüman olduğumu da bilmemeleri lazım, yoksa vermezler. Bir de sizin hakkınızda uygun olmayan sözler söylemek icap edecektir. Uygun görüyor musunuz?” deyince,

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) izin verdiler. Hazret-i Haccac (r.a.) doğruca Mekke’ye gelmiş müşriklere;

-“Ey Arab kabileleri! Toplanın size mühim haberlerim var. Muhammed’in Eshabı (s.a.v.), bir benzerini işitmediğiniz bir yenilgiye uğradı. Muhammed (s.a.v.) i de esir ettiler.”

Ve dediler ki;

-“Muhammed (s.a.v.) i biz öldürmeyelim, Mekke’ye gönderelim de Mekke’liler öldürsün.” Dedi.

Bunu işiten Mekkeliler çok sevindiler ve Haccac (r.a.) a alacaklarını hemen fazlasıyla verdiler.

Mekke’de bulunan Hazret-i Abbas (r.a.) bu haberi işitince bayıldı. Evine zor taşıdılar. Ayıldığında, kapının açık tutulmasını emredip üzüntüsünü kafirlere belli etmemeğe çalıştı.

Kapısı önünde biriken Müslümanların da çiğerleri paralandı. Mahzun oldular.

Hazret-i Abbas (r.a.) kölesine;

-“Haccac’a git. Acele bize gelsin.” Diye emreti.

Hazret-i Haccac (r.a.), Hazret-i Abbas (r.a.) ın evine gelip;

-“Müjde Ey Ebûl Fadl, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) Hayber’de Zafere kavuştu. Ondan izin alarak buraya mallarımı almaya geldim. Bunu şimdilik kimseye söyleme. Ben Mekke’den çıktıktan üç gün sonra istediğine söyleyebilirsin.” Deyince

Hazret-i Abbas (r.a.) sevincinden Hazret-i Haccac (r.a.) in alnından öpüp, on köle azâd etti.

Hazreti Haccac (r.a.) Mekke’den çıktıktan üç gün sonra Hazret-i Abbas (r.a.) müşriklerin toplandığı yere varıp Hazret-i Haccac (r.a.) ın yaptığı hileyi söyledi.

Ve;

-“Kardeşimin oğlu Hayber’i fetheti. İçinde ganimet mallarını da Eshab (r.anhüm) ına paylaştırdı. Yahudilerin elebaşlarının boynunu vurdurdu.” Deyince, Müşrikler şaşkına döndüler. Müslümanlar da tasalı ve kaygılı halden çıkıp, sevince kavuştular.

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Abbas bin Abdulmuttalib (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

 

Hazret-i Abbas bin Abdulmuttalip (r.a.) nın Osmanlılar zamanındaki mezarı

Abbas bin Abdulmuttalib (Radiyallah-u Anhu)- 5

Hazret-i Abbas (r.a.) Mekke’nin fethine dair yapılan hazırlıkların son safhada olduğunu haber alınca, artık Mekke’de kalmasını lüzumlu bulmayıp, fetihden az bir zaman önce Medine’ye hicret etti. Mekke’nin fethinde Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in yanında bulundu.

Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in;

-“Fetihten sonra Hicret yoktur.”

Hadis-i Şerifi ile, en son hicret eden sahabi Hazret-i Abbas (r.a.) olup Ebû Süfyanı, hazret-i Peygamber efendimiz (Sallallahu alayhi ve sellem) in yanına getirip Müslüman olmasına da sebep oldu.

Mekke’nin kan dökülmeden fethedilmesi için çalıştı. Fethin öncesinde ve fetih sırasında üstün gayretleriyle başarıya ulaştı.

Hazret-i Abbas (r.a.), Mekke’nin fethinden sonra yapılan huneyn gazâsında da Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem)in yanından ayrılmadı.

İslâm ordusu, sabah gün ışımadan çukur ve geniş bir vadiden aşağıya iniyorlardı. Ancak düşman ordusu, daha önceden oraya gelmişti ve vadinin her iki yanında gizlenip pusu kurmuşlardı.

Müslümanlar tam oraya geldiklerinde, düşman etraftan saldırmaya başladılar. Müslümanlar ne olduğunu anlıyamadılar. Bir an için karışıklık oldu.

Eshab-i Kiram (r.anhüm) ın çoğu dağıldığında yalnız Hazret-i Abbas, Hazret-i Ebû Bekir (r.anhüm) ve birkaç kahraman ölmeyi göze alıp; Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın yanından ayrılmayıp geri dönmediler.

O zaman, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) katırını düşmanın üzerine sürmek istedi. Hazret-i Abbas (r.a.), katırın dizginini, Hazret-i Süfyan bir Haris (r.a.) de üzengisini tutup hızını kesmeğe ve Resulullah (s.a.v.) ın Hevazin kabilesinin arasına dalmasına mani olmaya çalıştılar.

Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem), Allah-u teâlâ’nın yok olacağına üzüldüğünden;

-“Ya Abbas! Sen onlara; “Ey Medineliler Ey Sümere ağacının altında biat eden sahabiler!” diyerek seslen.” Buyurdu.

Hazret-i Abbas (r.a.) iri yapılı ve heybetli idi. Bağırdığı zaman sesi çok uzaklardan duyulduğu için;

O da;

-“Ey Medineliler! Ey Sümere ağacının altında Peygamberimiz (s.a.v.) e söz veren Eshab! Buraya toplanınız. Dağılmayınız.” Diye bütün gücüyle bağırdı.

Bunu işiten Eshab-i Kiram (r.anhüm) geri dönmek istedilerse de binek hayvanları öyle ürkmüşlerdi ki, bazı Eshab hayvanlarını geri döndüremediler. Zırhını, kılncını ve mızrağını alıp, binek hayvanlarından kendilerini atmak zorunda kaldılar.

Müslümanlar toparlandılar ve şiddetli bir muharebeden sonra, düşman askerlerinin çoğu öldürüldü. Bir kısmı da esir alındı.

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Abbas bin Abdulmuttalib (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

 

 

 

Hazret-i Abbas bin Abdülmuttalip (r.a.) mezarı (yani resim) Cennet-ül Baki’

Abbas bin Abdulmuttalib (Radiyallah-u Anhu)- 6

10. (M. 632) senesinde Resulullah efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) eshabiyle Vedâ haccına gittiler. Peygamber efendimiz (s.a.v.), vedâ hutbelerinde Hazret-i Abbas (r.a) dan bahsettiler… Faizin yask olduğunu, ilk kaldırdığı faizin, amcası Hazret-i Abbas (r.a.) ın faizi olduğunu bildirdiler.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem), vefat edince Eshab-i Kiram (Aleyhimürrıdvan) ın aklı başından gitti. Mescide ağlaşmaya başladılar. Hiç kimsenin inanası gelmiyordu.

Hazret-i Ömer (r.a.), Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) in mübarek vucudu şeriflerinin huzuruna gelip, mübarek yüzüne bakıp;

-“Rsulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) bayılmış, fakat baygınlığı çok ağır.” Deyip mübarek yüzünü örterek

dışarı çıkıp;

-“Her kim, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) öldü derse kılıcımla boynunu vururum.” Dedi.

Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) ve Hazret-i Abbas (r.a.) bu konuda Eshab-i Kiram (r.anhüm) la konuştular.

Hazret-i Abbas (r.a.) mescide gidip;

-“Ey İnsanlar Resulullah (sallallahu aleyhi ve selem) ın (-“Ben vefat etmiyeceğim.”) diye bir sözünü duydunuz mu?” dedi.

Eshab-i Kiram (r.anhüm);

-“Hayır duymadık.” Dediler.

Hazret-i Abbas (r.a.), Hazret-i Ömer (r.a.) e dönerek;

-“Yâ Ömer, bu hususta senin bildiğin bir şey var mıdır?” deyince,

Hazret-i Ömer (r.a.);

-“Yok.” Dedi.

Bunun üzerine Hazret-i Abbas (r.a.);

-“Hiç bir kimse, Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) in ölmeyeceğini söyleyemez. Allah-u teâlâ’ya yemin ederim ki, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ölümü tadmış bulunmaktadır. Allah-u Teâlâ O’na şöyle buyurdu;(-“Muhakkak, sen de öleceksin, onlar da öleceklerdir. Sonra hiç şüphesiz, hepiniz Rabbinizin huzurunda muhakemeye duruşacaksınız”) –Zümer suresi ayet 30-31 – Ey İnsanlar! Şunu iyi bilin ki, Resulullah; (Sallallahu aleyhi ve sellem) vefat etti. O, İslamiyetin bütün hükümlerini tamamladıktan sonra aramızdan ayrıldı. Defin işlerini bir an önce yapalım. Onu kabri şerifine koymamıza da engel olmayınız. Kardeşim Ömer (r.a.) in dediği doğruysa, Allah-u Teâlâ kabrinin üzerindeki toprağı gidererek yanımıza tekrar göndermekten aciz değildir. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) vefat etmiştir. Nihayet o da bizler gibi insandır.”dedi.

Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) buna benzer bir konuşma yaptı Ehl-i beyt ve Eshab-i Kiram (r.anhüm), Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) in vefat ettiğine kanaat getirdiler.

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Abbas bin Abdulmuttalib (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Girnavas şelalesi (Nusaybin)

Abbas bin Abdulmuttalib (Radiyallah-u Anhu)- 7

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in mübarek cenazelerini yıkamak üzere Hazret-i Ali, Hazret-i Abbas, Hazret-i Abbas’ın oğulları Fadl ve Kusem, Hazret-i Usame bin Zeyd ve Hazret-i Salih (r.anhüm) odaya girip kapıyı kapadılar.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) i gömleği üzerinde olduğu halde yıkamağa başladılar. Hazret-i Abbas ve oğulları (r.anhüm) su döküp, Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) sağa sola döndürdüler.

Hazret-i Ali (r.a.) de yıkadı. Yıkadıkça evin içine misk kokusu ve benzerini daha görmedikleri çok güzel bir koku yayıldı. Sonra üç parça kefen ile kefenledikten sonra, vefat ettiği yere kabri şerifi kazılıp, lahd şekline getirildi. Hazret-i Abbas (r.a.) da kabre girerek, Resulullah Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) i kabri şerifine koydular.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) bir gün Hazret-i Abbas (r.a.) a;

-“Ey Abbas sana bir ihsanda bulunayım mı? Sana akrabalık hakkını ödeyip faydalı alayım mı?” buyrdular.

Hazret-i Abbas (r.a);

-“Evet Yâ Resulallah” deyince

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Ben sana bir şey öğreteyim ki, onu işlediğin zaman, Allah-u Teâlâ, senin günahının evvelini ve ahirini yenisini ve eskisini, kasıtlısını ve kasıtsızını, küçüğünü, büyüğünü, gizlisini ve açığını bağışlasın. Dört rekat namaz kılarsın. Her rek’atda Fatiha’dan sonra bir sure okuyup ayakta iken onbeş defa (Sübhanallahi velhamdulillahi vela ilahe illallahü vallahü ekber) dersin. Rüküye eğilince bunu on defa söylersin. Rüküden ayağa kalktığında, ayakta olduğun halde, bunu on defa söylersin sonra secdeye varır, orada on defa söylersin. Secdeden kalkıp oturduğunda on defa söylersin. Tekrar secdeye vardığında on defa söylersin. Sonra secdeden başını kaldırıp oturduğun halde on defa daha söylersin. Sonra ikinci rek’ata kalkarsın. Birinci rek’attaki gibi dört rekatı da kılarsın. Bu her rek’atta yetmişbeş, dört rek’atte üçyüz eder. Artık senin günahlarının ‘Alic’in’ (yürümekle dört gecede katedilen kumluk bir yer.) kumlarının sayısı kadar da olsa, Allah-u Teâlâ seni bağışlar. Bunu hergün bir defa kılmağa gücün yeterse kıl.” Buyurdu.

Hazret-i Abbas (r.a.);

-Ya Resulallah (Sallallahu aleyhi ve sellem), bunu hergün yapmağa kimin gücü yeter?” deyince

Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) de;

-“Her gün kılmağa gücün yetmezse, her Cuma bir defa kıl, her Cuma kılmazsan, ayda bir defa kıl. Ayda bir defa kılmazsan senede bir defa kıl. Senede bir defa kılamazsan ömründe bir defa olsun kıl.” Buyurdu.

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Abbas bin Abdulmuttalib (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Girnavas şelalesi (Başka bir açı) Nusaybin

Abbas bin Abdulmuttalib (Radiyallah-u Anhu)- 8

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem), bir gün Hazret-i Abbas (r.a.) a;

-“Yarın sabah (ki pazartesi günüdür) sen ve çocukların bana gelin, size dua edeceğim.” Buyurdu.

Sabah olunca beraberce Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) ın huzuruna gittik. Kendisinin hususi yakınları olduğumuza ve hepimizin bir kişi gibi olduğumuza, Allah-u teâlâ’nın da rahmetini üzerimize eşit miktardaki yaymasına işaret olarak, kendi abâsını üzerimize örttü.

Sonra;

-“Ey Allahım! Abbas’ı ve oğullarını mağfiret eyle ve bağışla, öyleki hiç günahları kalmasın… Yâ Rabbi onu, oğullarını meydana gelecek âfet ve balâlerden koru.” Duâ etti.

Bir muharebede Hazret-i Ömer (r.a.), askeri idare etmek, ordunun başında bulunmak için cepheye gitmek istemişti.

Hazret-i Abbas (r.a.), Hazret-i Ömer (r.a.) in Medine’de kalmasının daha yerinde olduğu, kumandan olarak başka birinin gitmesinin daha uygun olacağı şeklindeki fikrini beyan etmiş, Hazret-i Ömer (r.a.) da bu fikri kabul etmişti.

Diğer Eshab-i Kiram (r.anhüm) da yapılacak işlerde kendisiyle istişare ederlerdi. Medine’de kuraklık olunca.

Hazreti Ömer (r.a.), Hazreti Abbas (r.a.) ın duâ etmesini istedi. Hazret-i Abbas (r.a.) duâ edip, duası bereketiyle yağmur yağdı ve toprak yeşilendi.

Bundan sonra Hazret-i Ömer (r.a.);

-“Hazret-i Abbas (r.a.), Allah-u Teâlâ ile bizim aramızda vesiledir.” Buyurdu.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) e yakınlığı ve faziletlerinin çokluğundan dolayı herkes tarafından sevilir, sayılır hürmet edilir bir zat idi.

Herkes kendisine imrenirdi. Hazret-i Abbas (r.a.) gelince, Hazret-i Ömer (r.a.), Hazret-i Osman (r.a.) gibi büyük zatlar, hürmetlerinden ve tevazularından ayağa kalkarlardı.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) den sonra, sakin ve sade bir hayat yaşadı.

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Abbas bin Abdulmuttalib (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Girnavas şelalesi Başka bir açıdan görünüşü

Abbas bin Abdulmuttalib (Radiyallah-u Anhu)- 9

Hazret-i Ömer (r.a.), fetihlerden elde edilen ganimetlerden, Hazret-i Abbas (r.a.) a hisse ayırırdı.. Hazret-i Ömer (r.a.), Mescid-i nebevi’nin genişletilmesini istedi. Mescidin hemen yanında Hazret-i Abbas (r.a.) ın evi vardı. Hazret-i Ömer (r.a.) bu evi satın almak istedi. Hazret-i Abbas (r.a.) ise evini hediye olarak verdi.

Çok zengin olan Hazret-i Abbas (r.a.), medine’ye yerleştikten sonra yapılan bütün muharebelerde ve hususen Bizans’a karşı gerçekleştirilen seferde, İslâm ordusunun techizi için çok yardım etti. Çok cömert idi. İkram ve ihsanları çok idi.

Köleleri satın alıp, azâd eder ve böyle yapmayı çok severdi. Yetmiş köle âzâd ettiği meşhurdur. Yakın akrabayı ziyaret etmeği, onların haklarını yerine getirmeğe çok dikkat eder, muhtac olanlara yardım ederdi. Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) onu çok severdi.

Abbas bin Abdulmuttalıb (r.a.) ömrünün sonunda göremez oldu. Hazreti Osman (r.a.) nın şehid edilmesinden iki sene evvel 32 (M. 652) de Medine-i Münevvere’de vefat etti. Cenaza namazını Hazret-i Osman (r.a.) kıldırdı. Baki kabristanına defnedildi.

Hazret-i Abbas (r.a.) Uzun boylu, beyaz benizli güzel bir zat idi. Kızlarından başka on erkek evladı vardı.

Oğulları; Fadl, Abdullah, Ubeydullah, Kusem, Abdurrahman, Ma’bed, Haris, Kesir, Avn ve Temâm (r.anhüm) dır. Bunların içinde Hazret-i Abbas (r.a.), ilimde çok yüksek idi.

Hazret-i Abbas (r.a.) ın kız çocukları içinde Hazret-i Ümmü Gülsüm binti Abbas bazı hadis-i şerifler rivayet etmiştir. Hazret-i Abbas (r.a.) ın Fatma binti Cüneyd bin Amr ve Ümmül Fadl Lübâbet’ül Kübra (r.anha) isimlerinde iki hanımı bilinmektedir.

Rivayet ettiği hadis-i şeriflerden bazıları şunlardır;

-“Rab olarak Allah, Din olarak İslâm, Peygamer olarak da Muhammed (s.a.v.) i kabul eden kimse imanın tadını tatmıştır.”

-“Nisvak kullanın, çünkü misvak, ağzın temiz kalmasına ve Rabbimizin razı olmasına sebebtir.”

-“Allah korkusundan mü’min’in kalbi ürperdiği vakit, ağacın yaprakları düşer gibi günahları dökülür.”

-“Abbas oğullarında melikler olacak, ümmetimin başına geçecekler, Allah-u Teâlâ dini onlarla aziz ve hâkim kılacak.”

-“Bu Abdulmuttalib oğlu Abbas’dır. Kureyş’de en cömert ve akrabalık bağlarına en saygılı olandır.”

-“Abbas bendendir, Ben de Abbas’danım.”

-“Abbas benim vasim ve varisimdir.”

-“Abbas, amcamdır. Beni korumuştur Ona ezâ eden bana ezâ etmiş olur.”

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Abbas bin Abdulmuttalib (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu