‘Eshab-i kiram’ olarak etiketlenmiş yazılar
Mikdâd bin Esved (Radiyallah-u anh)- 8
02 Temmuz 2009Mescid-i Kuba (Medine-i Münevvere)
Mikdâd bin Esved (Radiyallah-u anh)- 8
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) a tekrar;
-“Ya Resulallah içiniz?” dedim.
Resulullah (s.a.v.) da içti ve kabı bana verdi. Ben de geriye kalan sütü içtim.
Resulullah (s.a.v.) ın içtiği sütün hoş kokulu olduğunu anladıktan sonra, biraz önceki duâ’ya mazhar olduğumu düşünerek, sevincimden yere yatıncaya kadar güldüm. Memnuniyetimin haddi hesabı yoktu.
Resulullah Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana bakarak;
-“Ne oldun, ey Mikdâd?” dedi
Ben de, bütün olanları anlattım.
Bana cevap vererek;
-“Bu hal Cenab-ı Hakkın rahmetidir. Maden ki, Allah-u Teâlâ’nın bu rahmetine nail olduk! Niçin uyuyan arkadaşlarımızı uyandırmak için bana haber vermedin? Onlar da hisselerini alırlardı.” Buyurdu.
Ben de dedim ki;
-“Allah-u Teâlâ’nın rahmetine, sizinle birlikte kavuştuktan sonra geride kalanların ona kavuşup kavuşmamasını düşünemedim.”
Bir gün Hazret-i Mikdâd bin Esved (r.a.), Halife Hazret-i Osman (r.a.) nın yanında bulunuyordu. O’nun yanında birkaç kişi gelerek, Hazret-i Osman (r.a.) ı yüzüne karşı methetmeye, övmeye başladılar.
Hazret-i Mikdâd bin Esved (r.a.), bunların sözlerini dinlerken yerden bir avuç toprak alarak onların yüzüne savurdu.
O’na niçin böyle yaptığını sordukları zaman, şu cevabı vermişti;
-“Resulullah Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdular ki; (-“İnsanı yüzüne karşı övenler türediği zaman, onların yüzünü toprakla bulayınız.”
Hazret-i Mikdâd bin Esved (r.a.), herkesin hakkında son derece ihtiyatlı konuşurdu.
Ancak işlerinin neticesine bakarak hüküm verirdi.
Bu hususta kendisi şöyle bildiriyor;
-“Ben, bir adamın sonunu görmeden O’nun hakkında iyi veya fena bir şey söylemem!”
Çünkü buna dair Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) den bir şey sorulmuştu da
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) şu cevabı vermişti;
-“İnsan kalbı kadar değişen bir şey yoktur!”
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Mikdâd bin Esved (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Ebû Musa’l Eş’ari (Radiyallah-u Anh);
02 Temmuz 2009Mescid-i Kuba Mihrabı (Medine-i Münevvere)
Ebû Musa’l Eş’ari (Radiyallah-u Anh);
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın Vâlilerinden, İsmi Abdullah’tır. Ebû Musa künyesi ile tanınmış olup, babasının adı kays, annesinin adı ise, Tayyıbe binti Vehb bin Ak’tır.
Nesebi; Abdullah bin Kays bin Selim bin Hasar bin Harb bin Amir bin Vâil bin Naciye bin el-Cemahir bin el-Eş’ar’dır.
Bi’setten önce Yemen’in Zebid bölgesinde doğduğu bilinmekteyse de tarihi belli değildir 42 (M. 663) yılında Kufe, diğer bir rivayette Mekke-i Mükerreme’de vefat etti.
Ebû Musa el-Aş’âri (r.a.), Müslüman olmasını, Buhari ve Müslim (r.a.) in ittifakla bildirdiği Hadis-i Şerif’te şöyle anlatılmaktadır;
-“Biz Yemen’de iken Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in ortaya çıkışı haberi bize ulaştı. Ben iki ağabeyim (Ebû Bürde ve Ebû Rûhem olup, ben onlardan küçük idi.) ve Eş’ari kabilesinden 52 veya 53 kişi bir gemiye bindik ve Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ı görmek için yola çıktık.”
-“Ancak gemimiz hava muhalefeti sebebiyle bizi Habeşistan’a çıkardı. Orada Cafer bin Ebi Talib (r.a.) ile buluştuk ve Müslüman olduk.”
Cafer (r.a.);
-“Resulullah bizi, buraya gönderdi. Burada bir müddet oturmamızı emretti. Siz de bizimle burada bir müddet oturunuz.” Dedi.
-“Bunun üzerine bizde orada oturduk. Daha sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın Musadesiyle Habeşistan hükümdarı Necaşi (r.a.) bizi iki gemiye bindirip, Medine’ye gönderdi. Biz Medine’ye geldiğimizde, Resulullah (s.a.v.) hayber fethinde bulunuyordu. Bu savaşta yanında bulunmayanlara hisse vermediği halde biz ganimetten hisse verdi…”
Eş’ariler, Medine’ye gelmekte oldukları sırada Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) eshabına;
-“Yanınıza öyle bir kavim gelecektir ki onlar, İslamiyet için sizden daha yufka yüreklidirler.” Buyurdu.
Bunların arasında Ebû Musa el-Eş’ari (r.a.) de vardı. Eş’ariler Medine’ye yaklaştıkları zaman;
-“Yarın sevgililere, Muhammed (s.a.v.) le Eshabına kavuşacağız.” Diye şiir söyliyorlardı.
Eş’ariler Medine’ye gelince Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) biát ettiler. Müslümanlar arasında ilk defa musafahayı yapanlar onlardı.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Musa’l Eş’ari (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Ebû Musa’l Eş’ari (Radiyallah-u Anh)- 2
02 Temmuz 2009Mescid-i Kuba (Medine-i Münevvere)
Ebû Musa’l Eş’ari (Radiyallah-u Anh)- 2
Müslümanlar arasında ilk defa Musfahayı yapanlar onlardı.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) onları Medine’de Botham meydanlığı’na yerleştirdi.
Ve Onlara buyurdu ki;
-“Sizin hicretini iki defadır. Biri Necaşi’nin ülkesine, ikincisi de yurduma yapılan hicrettir.”
Eş’ariler yatsıdan geç vakitlere kadar ibadet ettiklerinden, Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın yanına giderler ve O (s.a.v.) onların yanına gelirdi.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) Eş’ariler’e namaz kıldırdıktan sonra;
-“Allahın size olan nimetlerindendir ki, insanlardan bu saatte başka bir kimse namaz kılıyor değildir. Bu namazı sizden başka kılan kimse yoktur!” buyurur, onları takdir ve teşvik ederdi.
Ebû Musa el-Eş’ari (r.a.) bu iltifatlardan çok memnun olur, Allah’ın Resulune (s.a.v.) ve Müslümanlara sevgisi kat kat artardı.
Kur’an-i Kerim’im Maide suresi ellidördüncü (54) ayet-i Kerimesindeki;
-“Allah’ın onları seveceği ve onların da Allah’ı seveceği bir kavim getirir.” Buyurduğu hakkında
Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem);
-“Onlar işte budur! Yani Ebû Muse’l Eşâri’nin kavmidir.”
Yine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);
-“Seferlerde yoldaşlık eden Eş’ari cemaatının gece vakti evlerine girdikleri zaman okudukları Kur’an-i, seslerinden çok iyi tanırım. Sefer halinde, geceleyin onların kondukları yerleri de gündüz görmemiş olsam bile Kur’an seslerinden anlarım. Buyurdu.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın mübarek hanımlarından Aişe-i Sıddıka (r.anha) ile bir gece bir yere gidiyorlardı.
Ebû Müs’el-Eş’ari (r.a.) nin evinin hizasına gelince durdular.
O kur’an-İ Kerim okuyordu. Okumasını bitirinceye kadar beklediler.
Hazret-i Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem), o’nu gündüz görünce akşam ki hadiseyi anlatıp, Eshabına;
-“Buna muhakkak Davud’un güzel seslerinden bir ses verilmiş.” Buyurarak meth etti.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Musa’l Eş’ari (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Ebû Musa’l Eş’ari (Radiyallah-u Anh)- 3
02 Temmuz 2009Mescid-i Kuba (Medine-i Münevvere)
Ebû Musa’l Eş’ari (Radiyallah-u Anh)- 3
Ehl-i Sünnet itikadındeki iki mezhep İmâmlarından biri olan Ebû’l-Hasan-i Eşari hazretleri (r.a.) Eş’ari kavmindendir. Ebû Musa el-Eş’ari (r.a.) nin amcası Ebû Amir (r.a.) de, Rsulullah (s.a.v.) ın kumandanlarındandı.
Mekke-i Mükereme’nin fethinden sonraki Huneyn gazâsındaki harbe amcasıyla katıldı. Ebû Amir (r.a.) İslâm ordusu’nun Evtas’taki birlik kumandanıydı, bu harbde yaralandı.
Ebû Mus’ei Eşari (r.a.) amcasını yaralayanı öldürdü. Amcası Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) a selam, istiğfar etmesi vasiyetiyle, Onu mücahitlerin kumandanı tayin ettikten sonra şehadet şerbetini içti.
Evtasi’de zafer kazanan Ebû Mus’el Eşari (r.a.) Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın yanına dönüp, durumu arz edip, amcasının vasiyetini de söyledi.
Bundan sonrası Ebû Mus’el Eşari (r.a.) şöyle anlatır;
(Bunun üzerine Resulullah (s.a.v.) abdest suyu istedi ve abdest aldı.) Sonra ellerini kaldırıp;
-“Allahım! Kulcağızın Abû Amir’i afv eyle!” Diye dua etti.
Dua ederken
-“(Ellerini o kadar kaldırmıştı ki) ben iki koltuğunun beyazlığını gördüm.”
Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);
-“Allahım, kıyamet gününde Ebû Amir kulunu şu yarattığın insanlardan çoğunun üstünde âli bir makama kıl.” Niyazında bulundu.
Bunun üzerine;
-“Ya Resulullah, benim için de mağfiret dile!” diye dua istedim.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) benim için de;
-“Rabbim, Abdullah ibni Kays’ın günahını afv eyle! Kıyamet gününde O’nu en yüksek ve güzel makama koy!” diye duâ buyurdu.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) zamanında Zebid, Aden ve yemen valiliklerinde bulundu.
Resulullah (Sallallahu aleyhi vesellem) Muaz bin Cebel ile birlikte Yemen’e vali gönderirken ikisine şöyle buyurdu;
-“Yemen’e vardığınızda halka kolaylık gösteriniz ve güçlük göstermeyiniz! Sevindirin de nefret ettirmeyiniz. Muhabbet ediniz de ayrılmayınız.”
Hazret-i Muhammed (s.a.v.) ile Zatür-Rika gazasında, Mekke’nin fethinde, Huneyn gazâsında bulundu.
Hazret-i Ömer (r.a.) in hilafetinde Kufe, Basra valiliklerine tayın olundu. Burada Vâli iken Ehvaz, İsfahan ve Nusaybin fethedildi.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Musa’l Eş’ari (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Ebû Musa’l Eş’ari (Radiyallah-u Anh)- 4
03 Temmuz 2009Mescid-i Kuba (Medine-i Münevvere)
Ebû Musa’l Eş’ari (Radiyallah-u Anh)- 4
Hazret-i Ömer (r.a.) in hilafetinde Kufe, Basra valiliklerine tayın olundu. Burada Vâli iken Ehvaz, İsfahan ve Nusaybin fethedildi.
Hazret-i Osman (r.a.) ın Halifeliği esnasında önce Basra daha sonra da Kufe valiliğine tayin edildi.
Hazret-i Ali (r.a.) zamanında da Küfe valiliğine devam etti. Cemel vak’asına katılmadı. Sıffın muharebesinden sonra, sulh için Hazret-i Ali (r.a.) nin vekili oldu. Hazret-i Muaviye (r.a.) nin hilafeti zamanında vefat etti.
Ebû Musa el-Eş’ari (r.a.), Kur’an-i kerim’in bütün surelerini ezbere bilirdi. Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) in hilafetinde Kur’an-i Kerim’i toplayan heyetteydi.
Safvan bin Süleyman (r.a.) diyor ki;
-“Resul-i Ekrem Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) zamanında Hazret-i Ömer (r.a.) ile Hazret-i Ali (r.a.) den ve Muaz (r.a.) ile Ebû mûs’el-Eşâri (r.a.) den başkaları fetva vermezdi.”
İslam takvimini yazılarında ilk defa O kullandı. Haya sahibi olup, çok edebliydi.
Kendini Kur’an-i Kerim’in Meryem suresi seksendördüncü ayetindeki;
-“Biz onların ecel günlerini sayıyoruz (Bu muayyen bir müddettir.)” Mealindeki hal üzerinde bulunurdu. Her an son nefesini düşünürdü.
Dünyaya hiç değer vermezdi. Her halinde ve davranışıda Allah-u tâlâ’dan çok korktuğunu ifade eder, son nefesi imanla teslim etmekten başka bir şey düşünmezdi.
Bu haline akrabaları;
-“Kendine biraz acısan”
diye tavsiyede bulunduklarında;
-“Atlar koştuğu vakit, son noktaya gelince nasıl bütün imkanlarını kullanırsa, ben de son noktaya geldiğimde bütün imkanlarımı kullanmak mecburiyetindeyim.” Buyururudu.
Böyle yaşayıp bu hal üzerine vefat etti.
Hanımına;
-“Azığını hazırla, Cehennemin üzerinden geçilecek bir vasıta yoktur.” Buyururdu.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Musa’l Eş’ari (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Ebû Musa’l Eş’ari (Radiyallah-u Anh)- 5
03 Temmuz 2009Mescid-i Kube Mezarlığı (Medine-i Münevvere)
Ebû Musa’l Eş’ari (Radiyallah-u Anh)- 5
Ebû Musa el-Eşâri (r.a.) çok güzel Kur’an-ı Kerim okuması müfessir, müctehid olması ve peygamberimiz (s.a.v.) in iltifatlarına mazhar olması sebebiyle şöhreti vaazı çok kalabalık olurdu.
Ebû Musa el-Eşâri (r.a.) buyurdu ki;
-“Kur’an-i Kerim’e ta’zimle çok hürmet ediniz. Zira bu Kur’an-i Kerim şizin için ecirdir. Kur’an-i Kerim’e uyun. O’NU KENDİNİZE UYDURMAYINIZ. Kim Kur’an-i Kerim’e uyarsa, Kur’an-i Kerim O’nu cennet bahçelerine götürecektir. Kim Kur’an-i Kerim’i KENDİNE UYDURURSA (anladığı ve hesabına geldiği gibi kabullenmek, mânâ vermek) CEHENNEMİN ALT KATLARINA BAŞ AŞAĞI DÜŞECEKLERDİR.”
Ebû Musa el-Eşâri (r.a.) buyurdu ki;
-“Âdem oğlu iki dere dolu altını olsa yine de tamam, yeter demez. Üçüncü bir dereyi doldurmaya çalışır. Adem oğlunun karnını birazcık topraktan başka bir şey doldurmaz.”
Yine Ebû Musa el-Eşâri (r.a.) buyurdu ki;
-“İnsan dünyalık için acele ederse ahretten uzaklaşır.”
Ebû Musa el-Eşâri (r.a.) buyurdu ki;
-“İnsanların çoğu para kazanmak hırsıyla helak oldular.”
Yine Ebû Musa el-Eşâri (r.a.) buyurdu ki;
-“Kıyamet günü güneş, insanların tepesinde olacak ve iyi ameller de gölge edecek.”
Ebû Musa el-Eşâri (r.a.), üçyüzaltmış hadis-i şerif rivayet etti. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın kendisine Hazret-i Osman (r.a.) ın başına felaket geleceğini ve Cennete gireceğini haber verdiğini rivayet etti.
Güneş tutulunca Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) mescid-i şerife gelip, namaz kıldıktan sonra;
-“Allah-u Teâlâ’nın irsal ettiği bu ayetler hiçbir kimsenin ne ölmesinden ne de hayatından dolayıdır. Lakin Allah-u Teâlâ bu ayetlerle kullarını tahvif eder (korkutur). Bu kabilden, (tabii) bir hadise gördüğünüzde Allah’a niyaza, Allah’a karşı istiğfara (koyulup) itlice ediniz (dönünüz)
Kıyamet günü, ibadet ehli müminlerin Allah-u Teâlâ’nın Cemâl-ini göreceği hususunda;
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) gökyüzündeki ay’a bakıp;
-“Şu ay’ı nasıl hiçbiriniz mahrum olmaksızın görüyorsanız, Rabbinizi de öyle göreceksiniz Artık güneşin tulû’unda da, gurûbundan da evvelki namazların hiç birinden alıkonmamak elinizden gelirse (ona) çalışınız.” Rivayetinde bulundu.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Musa’l Eş’ari (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Ebû Said-i Hudri (Radiyallahu anhu);
03 Temmuz 2009Resulullah (s.a.v.) dişleri şehid olduğu zaman kaldığı mağara (Uhud dağı)
Ebû Said-i Hudri (Radiyallahu anhu);
Eshab-i Kiramdan. İsmi Sa’d, nesebi Sa’d bin Mâlik bin Sinan bin Uneyd bin Sa’lebe bin Elcebr bin afv bin Haris bin Hazrec’dir. Kendisi ve babası sahabendir. Babası Uhud gazâsında şehid oldu.
Uhud savaşında onüç yaşında idi. Diğer gazâlarda bulundu. 64 (M. 683) de vefat etti. Kabrinin İstanbul’da Kariye Cami yanında olduğu bildirilmektedir.
Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in hicretinden on sene önce doğdu. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Medine’ye hicret edince annesi Hazret-i Enise (r.anha) ve babası Hazret-i Mâlik bin Sinan Müslüman oldular.
Ebû Sid’i Hudri (r.a.) Müslüman anne ve baba’nın bulunduğu bir evde büyüdü. Bu sebeple islmiyet’i çocukluğundan itibaren kabul etmiş, İslam terbiyesiyle yetişti.
Ebû Said’i Hudri (r.a.) peygamberimiz (s.a.v.) in hicretinden sonra yapılan medine’de Mescid-i Nebevi’nin inşasında çalışmıştı. Yaşı küçük olması sebebiyle Bedir ve Uhud gazalarına katılmadı.
Bedir gazâsına bası Mâlik bin Sinan (r.a.) katıldı. Şehid olmak için ön saflarda kahramanca çarpıştı.
Ebû Said’i Hudri (r.a.) Uhud harbine katılmak için babasıyla Peygamber Efndimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) e muracaat ettiler.
Bu hadiseyi Ebû Said (r.a.) şöyle anlattı;
-“Uhud günü Peygamberimiz Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) e arz olunduğum zaman onüç yaşında idim.”
Babam beni Resulullah (s.a.v.) ın yanına götürüp;
-“Ya Resulallah! Bu yavrumun yaşı her ne kadar küçükse de iri kemiklidir. Vucudu gelişkindir. İzin verirseniz, bizimle gelsin.” Dedi.
Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) beni yukardan aşağıya kadar süzdükten sonra;
-“O’nu geri çeviriniz.” Buyurdular.
Benim gibi yaşı küçük olanlar
-“Medine’de kadınları ve çocukları korumakta vazifelendirdiler.”
Babası Hazret-i Mâlik bin Sinan (r.a.) Uhud gazâsında, Resulullah Efendimiz (s.a.v.) yaralanınca mübarek yanaklarından akan kanı emmekle şereflenmişir.
Bunun üzerine Pygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) Hazret-i Mâlik için;
-“Kanım kanına dokunan, karışan kişiye Cehennem ateşi dokunmaz.” Buyurdu.
Babası Mâlik bin Sinan (r.a.) bu Gazâda şehid oldu.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Said-i Hudri (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Ebû Said-i Hudri (Radiyallahu anhu)- 2
04 Temmuz 2009Resulullah (s.a.v.) ın mübarek dişleri sehid olunca kaldığı mağara (Medine)
Ebû Said-i Hudri (Radiyallahu anhu)- 2
Uhud gazâsından dönüşte Peygamberimiz (s.a.v.) i nasıl karşıladıklarını Ebû Said’i Hudri (r.a.) şöyle anlatmıştır;
-“Annem ile birlikte peygamber efendimiz (s.a.v.) i karşılamağa, O’nun mübarek cemâlini görmeğe gittiğimizde, babamın şehid olmakla şereflendiğini öğrenmiştik.”
Peygamberimize bakarken O da bizi gördü.
Rsulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) bana buyurdu ki;
-“Sen, Sa’d bin Mâlik misin?”
Ben de;
-“Evet babam, anam sana feda olsun Ya Resulallah.” Dedim.
Resulullah (s.a.v.) at üzerinde idi yanına yaklaştım, mübarek dizlerinden öpmekle şereflendim.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) bana;
-“Allah-u Teâlâ, babana ecrini versin.” Buyurdular
Babasının şehadetiyle evin bütün yükü Hazret-i Ebû Said (r.a.) in omuzlarına yüklendi. Evin geçimini sağlayacak kimse olmadığı için, ailesi bir haylı sıkıntıya düştü.
Annesi ile çok sabırlı olduklarından dertlerini sıkıntılarını kimseye söylemezlerdi. Aç kaldıkları zaman karınlarına taş bağlayarak, açlıklarını gidermeye çalışırlardı.
Bir gün annesi dayanamamış;
-“Evladım, Resullah Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) kendisine başvuranları hiç geri çevirmiyor, onlara yiyecek bir şey bulup veriyor. Sen de git, balki hakkımızda hayırlı olur” diyerek
Ebû Said (r.a.) i Resulullah (s.a.v.) a gönderdi.
Resulullah (s.a.v.) ı eshabına nasıhat verirken buldu. Oturup dinlemeğe başladı.
Bir ara Resulallah (Sallallahu aleyhi ve sellem);
-“Kim Allah-u Teâlâ’dan başka her şeyden yüz çevirir ve her şeyi Allah-u Teâlâ’dan beklerse, Allah-u Teâlâ onu, ganî eyler, zengin kılar. Sabırdan üstün bir rızık yoktur. Eğer sabra razı değilseniz isteyiniz vereyim.” Buyurdu.
Bu mübarek sözleri işiten Hazret-i Ebû Said’i Hudri (r.a.), Pygamberimiz Efendimiz (s.a.v.) den bir şey isteyemedi.
Eve gelip durumu annesine olduğu gibi anlattı. Ebû Said’i Hudri (r.a.) bu haraketinden sonra işleri yolunda gitti. Medine’nin en zenginlerinden oldular.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Said-i Hudri (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Ebû Said-i Hudri (Radiyallahu anhu)- 3
04 Temmuz 2009Henek (Medine-i Münevvere)
Ebû Said-i Hudri (Radiyallahu anhu)- 3
Ebû Said’i Hudri (r.a.) beni mustalak gazasına, sonra da Hendek gazâsına katılıp, gösterdiği kahramanlıkları Peygamberimiz (s.a.v.) pek beğenmişti.
Ebû Said’i Hudri (r.a.) Hendek savaşının hafiflediği bir öğle üzeri, Resulullah Efendimiz (s.a.v.) den evine kadar gitmek için izin istedi.
Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) izin verip buyurdu ki;
-“Yanına silahını al. Beni Kureyza Yahudilerinin sana zarar vermelerinden korkarım.” Buyurdu.
Hazret-i Ebû Said’i Hudri (r.a.) de emir gereğince silahını alarak evine gitti. Hanımı kapıda duruyordu. Kıskançlık gayretiyle hanımının içeride durması gerekirken niçin dışarıda beklediğini sorunca;
Hanımı;
-“Niçin bana kızıyorsun? İçeriye gir de gör.” Dedi.
Eve girdiklerinde yatağın üzerinde kocaman siyah bir yılan yatıyor gördüler.
Ebû Said’i Hudri (r.a.) mızrağını çekip yılana batırdı. Sonra yılanı yataktan kaldırınca, yatak üzerinde yılanın yerine bir gencin yatmakta olduğu görüldü.
Mızrağın ucundaki yılanı bahçeye çıkarıp astılar. Yılan titreyerek öldü. İçerde yataktaki genç de can çekişerek öldü. Yılanın mı, yoksa o gencin mi önce öldüğünü tesbit edemediler.
Hazret-i Said’i Hudri (r.a.) hemen gelip, peygamber Efendimiz (s.a.v.) e hadiseyi bildirdi.
Ve;
-“Ya Resulallah onun dirilmesi için Allah-u Teâlâ’ya yalvarır mısıniz?” dedi.
Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) de;
-“O medine’deki Müslüman cinnilerindendir. Onlardan bir şey görürseniz, onlara oradan gitmesi için üç gün musade ediniz. Bundan sonra, size tekrar görünecek olursa, onu öldürünüz. Çünkü, o, şeytandır.” Buyurdu.
Hendek gazâsında müşrikler çok şiddetli saldırıyorlardı. Hazret-i Said’i Hudri (r.a.) bir ara Peygamberimiz (Sallallahu alyhi ve sellem) e yaklaşarak;
-“Ya Resulallah, yüreğimiz ağzımıza gelmiş bulunuyor, okyacağımız bir duâ ver mıdır?” dedi.
Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem);
-“Evet! Var. Ey Allah’ım, açık ve korkulu yerlerimizi kapa, bizi, bütün korktuklarımızdan emin eyle, diyerek duâ ediniz.” Buyurdular.
Hepimiz duâ ettik, yalvardık.
Çok geçmeden şiddetli bir fırtına esdi, düşman karargahını alt üst ederek düşman hezimete uğradı, dağılıp gitti.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Said-i Hudri (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Ebû Said-i Hudri (Radiyallahu anhu)- 4
04 Temmuz 2009Okçular tepesinden bir başka görünüş (Medine-i Münevvere)
Ebû Said-i Hudri (Radiyallahu anhu)- 4
Ebû Said-i Hudri (r.a.) 9 (M. 630) senesinde Aklama bin Muhrez (r.a.) in emri altında küçük bir sefere çıktılar.
Bu seferi Hazret-i Ebû Said’i Hudri (r.a.) şöyle anlattı;
-“Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) Aklama (r.a.) yı bir sefere göndermişti. Ben de seferde bulundum. Hedefe yaklaştığımız sırada, kumandanımız askeri ikiye ayırdı. Bir kısmını Abdullah bin Huzafe (r.a.) ye verdi. Ben de onunla birlikte idim.”
-“Abdullah bin Huzafe (r.a.) Bedir gazâsına katılmış kahramanlardan olup, ÇOK ŞAKACI BİR KİMSEYDİ. Yolda bir yerde, dinlenme molası verildi. Ateş yakıldı. Kimimiz ateşle ısınıyor, kimimiz de ateşte bazı işlerimizi görüyorduk.”
Bir ara Hazret-i Abdullah bin Huzafe (r.a.) askerlere dedi ki;
-“Sizler bana itaât etmekle vazifelisiniz, öyle değil mi?”
Onlar da;
-“Evet.” Dediler.
Hazret-i Abdullah (r.a.);
-“Öyleyse her dediğimi yapmalısınız.” Deyince,
Onlar da;
-“Elbette yaparız.” Dediler.
Hazret-i Abdullah bin Huzafe (r.a.);
-“Şimdi size emrediyorum. Hepiniz bu yanan ateşe giriniz.”
Bunun üzerine, askerlerin çoğu hemen yerlerinden kalkıp ateşe atılmaya hazırlandılar.
Hazret-i Abdullah (r.a.), yerlerinden kalkan bu askerlerin emre itaatteki gayretlerini görüp çok sevindi.
Ve buyurdu;
-“Durunuz! Ben sizin itaatınızı denemek için böyle söyledim.” Dedi.
Bu seferden dönüşte, bu ateş hadisesini Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) e anlattık.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdular ki;
-“Size bir günahı emredene itaât etmeyiniz.”
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Said-i Hudri (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu