‘Eshab-i kiram’ olarak etiketlenmiş yazılar

Bab-üs-Selam kapısının görünüşü (Medine-i Münevvere)

Ebû Said-i Hudri (Radiyallahu anhu)- 5

Hazret-i Said’i Hudri (r.a.), 30 kişilik bir seriye kumandanlığına getirildi. Bu seriye Medine’den haraket etti. Yolda Müslüman olmayan bir Bedevi gurubuna rastladılar ve onlara misafir olmak istedilerse de kabul etmediler.

Müslümanlar orada istirahat ederlerken bu Bedevilerin reislerini bir akrep soktu. ORADAKİLER REİSLERİNİ KURTARMAK İÇİN BİR ÇOK ÇARELERE başvurularsa da şifa hasıl olmadı.

Bedevileren bazıları;

-“Şu karşıda istirahat eden kafileye gidip, akrep sokmasına karşı yapılacak tedaviyi soralım. Belki bilen vardır.” Dediler.

Bir kimse Eshab-i Kiram (r.anhüm) a gelip;

-“Ey insanlar! Reisimizi biraz önce akrep soktu. Bildiğimiz çarelere başvurduk, fakat şifa hasıl olmadı. İçinizde bu işi bilen var mı?” dediler.

Ebû Said’i Hudri (r.a.);

-“Evet ben bu işi haledebilirim. Fakat önce siz bizim talebimizi red ettiniz, bizi misafir kabul etmediniz. Buna karşılık sizden bir sürü koyun alırız.” Dedi.

Reisin yanına vardılar. Ebû Said’i Hudri (r.a.) reisin yarasına yedi defa FATİHA SURESİNİ okudu. Okuma biter bitmez, reis hemen ayağa kalkıp ileri-geri yürümeğe başladı. Artık üzerinde hiçbir hastalık eseri kalmadı.

Bedeviler, Eshab-i Kiram (r.anhüm) a anlaştıkları sürüyü verdiler. Sonra da sürüyü aramızda paylaşalım diyen Eshab-i Kiram (r.anhüm) a ;

Hazret-i Said’i Hudri (r.a.);

-“Hayır Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) e bu hadiseyi anlatırız, koyunları da kendilerine arz ederiz, Nasıl emir buyururlarsa öyle haraket ederiz.” Dedi.

Sefer dönüşünde bu hadiseyi Resulullah (s.a.v.) a anlatılar.

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Fatiha’nın bu kadar tesirli bir duâ olduğunu sana kim öğetti?” buyurarak taltif ettiler. Sonra iyi haraket ettiklerini açıkladılar.

Hazret-i Said’i Hudri (r.a.) bu gazâlardan başka Hudeybiye, Hayber, Mekke, Huneyn, Tebük gazâlarına da iştirak etti.

Peygamberimiz Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) le birlikte 12 (Oniki) gazâ’ya katılmakla şereflendiği açıklanmıştı.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Said-i Hudri (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Mescid-i Nebevvi (s.a.v.) Babüs-Selam kapısının görünüşü

Ebû Said-i Hudri (Radiyallahu anhu)- 6

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) in ahrete irtihalınden sonra Ebû Said’i Hudri (r.a.) Hazret-i Ebû Bekir, Hazret-i Ömer, Hazret-i Osman (r.anhüm) ın halifelikleri zamanlarında Medine’de Fetva ile meşgül oldu. 36 (M. 656) senesi Hazret-i Ali (r.a.) nin zamanında her türlü fitneden uzak olmaya çalıştıysa da bozuk fırkalardan Haricilerle yapılan ‘Nehrevan’ harbine katıldı.

Bu savaşta sonra Sevgili Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) ile beraber olduğu günlerdeki bir hadise’yi hatırladı.

Bir gün, Peygamberimiz (s.a.v.) Eshabın (r.a.) a bir şeyler taksim ediyorlardı,

Bir adam gelip;

-“Ya Resulallah ! Adalet üzere haraket et..” dedi.

Peygamberimiz Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) de;

-“Ben Adalet etmezsem kim eder?” buyurdu.

Bu hadise esnasında Hzret-i Ömer (r.a.) de orada idi. Bu adama çok kızdı ve Resulullah (s.a.v.) a dönerek;

-“Ya Resulallah! Musade buyurursanız, şu adamın kellesini uçurayım.” Dedi.

Resul-i Ekrem (Sallallah-u Aleyhi ve sellem) ona dönerek;

-“Hayır, bırak. Onun bir takım arkadaşları olacak ki onlar sizin namazlarınızı, oruçlarınızı beğenmiyecek. Fakat onlar, bir ok yayından nasıl çıkarsa, diden öyle çıkacaklardır. Bunların içinde öyle bir adam bulunacak ki, memelerinden biri kadın memesi gibidir. Bunlar insanlar fetret devrinde iken zuhur edeceklerdir..” meydana çıkacaklardır)

Buyurdukları sırada;

-“İnsanlar içinde öyleleleri vardır ki, sen sadakatı dağıtırken seni kaşla gözle muhafeze ederler.” Ayeti kerimesi nazıl oldu.

Hazret-i Ebû said’i Hudri (r.a.);

-“Ben peygamberimiz (s.a.v.) in işaret buyurduğu bu adamı, Hazret-i Ali (r.a.) nin öldürdüğünü gördüm. Bu adam aynen Peygamber imiz (s.a.v.) in tarif ettiği gibiydi.” Buyurdu.

Bir rivayete göre;

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Said-i Hudri (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Mescid-i Nebevvi (s.a.v.) uvlusu (Medine-i Münevvere)

Ebû Said-i Hudri (Radiyallahu anhu)- 7

Bir rivayete göre; Hazret-i Ebû Said’i Hudri (r.a.), İstanbul’un fethi için gelen asker arasında idi. Düşmanlarla çarpışırken Edirne kapı çivarında şehid oldu.

Kabrini, Fatih Sultam Mehmet Han’ın hocası Akşemseddin hazretleri (r.a.) keşfetti. Kabri eskiden kilise olup, camiye çevrilen Kariye Camiinin bahçesindedir.

Bir diğer rivayete göre de 74 (M. 693) senesinde bir Cuma günü vefat etti. Medine’de Baki’ kabristanına defnedildi.

Hazret-i Said’i Hudri (r.a.) Hadis-i şerif ve fıkıh ilimlerinde çok üstün derecelere sahipti. 1170 adet Hadis-i Şerif rivayet etmiştir.

Hazret-i Said’i Hudri (r.a.) ders verirken çevresinde büyük bir kalabalık hasıl olur, sorulan bütün sorulara cevap verirdi.

Talebelerinden Kuz’a (r.a.) şöyle anlatır;

-“Hocamın huzuruna gitmiştim. Çok kalabalıktı, herkesin dağılmasını bekledim.”

Sonra huzuruna yaklaştım.

-“Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) nasıl namaz kılardı.” Diye sordum.

Buyurdular ki;

-“Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) öğle namazına durdukları zaman birimiz kalkar evine gelir, abdestini tazeledikten sonra mescide döner, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) i daha birinci rek’ate bulurdu.”

Hak ve hakikati müdafaa etmek hakkında duymuş olduğu bir hadis-i Şerif-i hemen her yerde rivayet ederdi.

Fakat;

-“Hak ve hakikate hizmette kusur ederim.” endişesiyle ağlardı.

Rivayet ettiği, herkes tarafından tanınmış olan bir Hadis-i şerif de Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdular ki;

-“İçinizden biri, bir münkeri (yasak edileni) görürse ve ona eliyle mani olabilirse, hemen ona mani olsun. Eliyle mani olamazsa diliyle, dili ile de mani olamazsa onu kalbiyle yapsın. Bu da iman’ın en zayıfıdır.”

Ebû Said’i Hudri (r.a.), doğru bildiği bir hususu söylemekten çekinmezdi. Çok cesur, fedakar ve sabırlı bir zat idi. Temiz ve sade bir yaşayışı vardı. BÖYLE OLMAYI SEVERDİ. Muhtaç olanlara yardım eder, onları evine alıp terbiye ederdi

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Said-i Hudri (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Mescid-i Nebevvi avlusu (Bab-üs Selam kapısı)

Ebû Said-i Hudri (Radiyallahu anhu)- 8

Ebû said’i Hudri (r.a.) Buyurdular ki;

Hazret-i Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) e bir kimse geldi;

-“Kardeşim ishal oldu. Ne yapayım?” diye sordu.

Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Bal şerbeti içir.” Buyurdu.

Soran kimse gidip, kardeşine bal şerbeti içirdiğini ama ishalinin artığını söyledi.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) yine;

-“Git ve ona bal şerbeti içir.” Buyurdu.

O kimse gitti ve ertesi gün tekrar gelip, kardeşine bal şerbeti içirdiğini ve ishalinin daha da artığını söyleyince;

Bu defa Peygamberimiz Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Allah-u Teâlâ’nın kelaminde yanlışlık olmaz. Kusur kardeşinin karnındadır. Git ve ona bal şerbeti içir.” Buyurdu.

O kimse bu defa da bal şerbetini içirince kardeşi iyi oldu.

Hazret-i Ebû Said’i Hudri (r.a.) rivayet ettiği Hadis-i Şeriflerden bazıları;

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdular ki;

-“Yatağına girdiğinde üç kere (Estağfirullah’el azim, ellezi la ilahe illa hüvel-hayye’l Kayyum ve etubü ileyhi) diyen kimsenin günahları DENİZ KÖPÜKLERİ VEYA TEMİM DİYARININ KUMLARI VEYA AĞAÇ YAPRAKLARININ SAYISI VEYA DÜNYANIN GÜNLERİ KADAR ÇOK OLSA DA, Allah-u teâlâ onun günahlarını bağışlar.”

Yine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdular ki;

-“İnsanları yaptıklarını yazan meleklerden başka melekler de vardır. Yolarda, sokak başlarında dolaşırlar. Allah-u Teâlâ’yı ZİKREDENLERİ ARARLAR.

Zikredenleri bulunca birbirlerine seslenirler;

(“Buraya geliniz, buraya geliniz.”) derler.

(-“Kanadları ile, onları sararlar. O kadar çokturlar ki, göke varırlar.”)

Kullarının her işini bilici olan Allah-u Teâlâ meleklere sorarak;

(-“Kullarımı nasıl buldunuz.”) buyurur.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Said-i Hudri (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Bab-üs Selam kapısı (Mescid-i Nebevvi)

Ebû Said-i Hudri (Radiyallahu anhu)- 9

Melekler;

(-“Ya Rabbi! Sana Hamd ve senâ ediyorlar ve senin büyüklüğünü söyliyorlar.”) derler.

Allah (c.c.);

(-“Onlar beni gördüler mi?” buyurur.

Melekler;

(-“Hayır görmediler) derler.

Allah (c.c.);

(-“Görseler nasıl olurlardı?”) buyurur.

Melekler

(-“Daha çok hamd ederlerdi ve daha çok tesbih ederlerdi ve daha çok tekbir söylerlerdi.) derler.

Allah (c.c.);

(-“Onlar benden ne istiyorlar?) buyurur.

Melekler;

(-“Ya Rabbi! Cennetini istiyorlar.”) derler.

Allah (c.c.);

(-“Onlar cenneti gördüler mi?”) buyurur.

Melekler;

(-“Görmediler.”) derler.

Allah (c.c.);

(-“Görselerdi nasıl olurlardı?) buyurur.

Melekler;

(-“Daha çok yalvarırlardı, daha çok isterlerdi. Ya Rbbi! Bu Kulların Cehennemden korkuyorlar. Sana sığınıyorlar.”) derler.

Allah-u Teâlâ;

(-“Onlar Chennemi gördüler mi?”) buyurur.

Melekler;

(-“Hayır görmediler.”) derler.

Allah (c.c.);

(-“Görselerdi nasıl olurlardı?”) buyurur.

Melekler;

(-“Görselerdi, daha çok yalvarırlardı ve ondan kurtulmak yolunda daha çok sarılırlardı.”) derler.

Allah-u Teâlâ, meleklere;

(-“Şahid olunuz ki onların hepsini affeyledim.”) buyurur.

Melekler;

(-“Ya Rabbi o zikredenlerin yanında, filan kimseler zikir etmek için gelmemişti. Dünya çıkarı için gelmişti.”) derler.

Allah (c.c.);

(-“Onlar benim misafirlerimdir. Beni zikredenlerle beraberim. Onların yanında bulunanlarda, zarar etmezler.) buyurur.”

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Said-i Hudri (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Bab-üs-Selam kapısı (Mescid-i Nebevvi)

Ebû Said-i Hudri (Radiyallahu anhu)- 10

Yine Ebû Said-i Hudri (Radiyallahu anhu) rivayetinde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdular ki;

-“Sünnete uygun olarak ezan okuyan müezzinin sesini duyan, insan ve cinler, taşlar, tuğlalar, kıyamet günü o Müezzin için şehadet ederler.”

Ebû Said-i Hudri (Radiyallahu anhu) rivayetinde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdular ki;

-“Bir kimse, hoşlandığı bir ruya görürse, o, Allah’tandır! Allah’a Hamdetsin. Onu sevdiği kimseye anlatsın. Sevmediği bir ruya görürse, o da şeytandandır!. Şeytanın şerrinden Allah’a sığınsın. Bu ruyasını da hiç kimseye anlatmasın. Böyle yaparsa, görmüş olduğu KÖTÜ RUYA KENDİSİNE ZARAR VERMEZ.”

Ebû Said-i Hudri (Radiyallahu anhu) rivayetinde Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki;

-“Sizden evvelkiler içinde bir adam vardı. DOKSAN DOKUZ KİŞİ ÖLDÜRMÜŞTÜ.

Sonra;

-“Dünyanın en büyük âlimi kimdir?”

Diye soruşturdu.

-“O’na bir rahip gösterildi.”

Bunun üzerine rahibin yanına gitti.

-“Doksan dokuz adam öldürdüm, tevbe etsem kabul olur mu?” Diye sodu.

Rahip;

-“Tevben kabul olunmaz.”

Dedi.

-“Bunun üzerine o adam, rahibi de öldürdü. O’nunla yüzü doldurdu. Sonra yeryüzünün halkının en büyük âlimini sorup soruşturdu.”

O’na;

-“Âlim bir kimseyi tavsiye ettiler.”

Âlim’e sordu;

-“Yüz adam öldürdüm. Tevbe etsem kabul olur mu?”

Âlim;

-“Evet, seninle tevbe arasına kim engel olabilir? Filan yere git, Orada Allah-u Teâlâ’ya ibadetle meşgül olan insanlar vardır. Onlarla beraber Allah-u Teâlâ’ya ibadet et. Memlekitine dönme. Zira orası fena bir yerdir.” Dedi.

Bunun üzerine adam yola çıktı.

-“Yarı yola vardığında öldü. Rahmet melekleri ile azab melekleri bu adam hakkında münakaşa ettiler.”

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Said-i Hudri (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Ravda-i Muttahhara (Medine-i Munevvere)

Ebû Said-i Hudri (Radiyallahu anhu)- 11

Rahmet melekleri;

-“Bu adam candan tevbe ederek geldi.” Dediler.

Azab melekleri;

-“Bu adam hiçbir iyilik işlememiştir.”

Dediler.

-“Bunun üzerine insan kıyafetinde bir melek bunların yanına geldi.”

Melek şöyle dedi;

-“İki taraftaki mesafeyi mukayese ediniz. Hangi tarafa daha yakın ise adam o tarafındır.”

Mesafeyi ölçtüler.

-“Adamı varacağı yere daha yakın buldular. Bundan dolayı onu RAHMET MELEKLERİ aldılar.”

Ebû Said-i Hudri (Radiyallahu anhu) rivayetinde Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki;

-“Eshabıma dil uzatmayınız. Allah-u Teâlâ’ya yemin ederim ki, sizden biriniz Uhud dağı kadar altın sadaka verse, Eshabımdan birinin bir müd (875 gr.) hatta yarım müd sadakasına yetişemez.”

Ebû Said’i Hudri (r.a.) nin âzâd ettiği bir kimse anlatır;

-“Ben, Ebû Said (r.a.) ve Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) mescide girmiştik. Birisi mescidin ortasında dizlerini karnına yapıştırarak parmaklarını kenetlemiş, mescidin ortasında oturuyordu. Hazret-i Pygamber (s.a.v.) işaret etti ise de o kimse işareti fark etmedi.”

Bunun üzerine Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) Ebû Said (r.a.) e dönerek;

-“Herhangi biriniz, parmaklarını kenetlemesin. Çünkü parmakları kenetlemek şeytanın işidir. Biriniz mescide bulunduğu müdetçe, mescidden çıkıncaya kadar namazda sayılır.” Buyurdu.

Ebû Said-i Hudri (Radiyallahu anhu) rivayetinde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdular ki;

-“Sizden biriniz esnediği zaman, elini ağzına koysun. Çünkü şeytan ağzınıza girer.”

Ebû Said-i Hudri (Radiyallahu anhu) rivayetinde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdular ki;

-“Allah için tevazu edeni Allah’u Teâlâ yükseltir. Kibir edeni de Allah alçaltır. Allah’ı çok zikredeni Allah-u Teâlâ sever.”

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Said-i Hudri (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Mescid-i Nebevvi avlusu (Medine-i Münevvere)

Ebû Said-i Hudri (Radiyallahu anhu)- 12

Yine Ebû Said-i Hudri (Radiyallahu anhu) rivayetinde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdular ki;

-“Mezar, ya Cennet bahçelerinden bir bahçe veya Cehennem çukurlarından bir çıukurdur.”

Ebû Said-i Hudri (Radiyallahu anhu) rivayetinde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdular ki;

-“Giyiniz, yiyiniz, içiniz fakat mideniz’i yarıya kadar doldurunuz. Çünkü, az yemek, nübüvvet’den bir cüzdür.”

Biri, Resulullah Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın ardında namaz kıldı. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) den evvel rükû’a varıyor yine ondan evvel başını kaldırıyordu.

Hazret-i Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) namazdan sonra;

-”Bunu yapan kim idi?” Diye sordular.

O kimse;

-“Benim Ya Resulallah.” Dedi.

Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Namazın noksan olanından sakınınız. İmâm rükûa vardığında rükûa varınız. BAŞINI KALDIRDIĞINDA BAŞINIZI KALDIRINIZ. Buyurdu.

Ebû Said-i Hudri (Radiyallahu anhu) rivayetinde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdular ki;

-“Merhamet etmeyene Merhanet olunmaz.”

Yine Ebû Said-i Hudri (Radiyallahu anhu) rivayetinde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdular ki;

-“İki huy vardır ki, bir mü’minde bulunmazlar. Biri cimrilik, diğer de kötü ahlaktır.”

Ebû Said-i Hudri (Radiyallahu anhu) rivayetinde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdular ki;

-“Hastaları ziyaret ediniz, cenazeleri de takip ediniz. Bu size ahireti hatırlatır.”

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Said-i Hudri (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Mescid-i Nebevvi avlusu (Medine-i Münevvere)

Ebû Said-i Hudri (Radiyallahu anhu)- 13

Ebû Said’i Hudri (r.a.) buyuryor ki;

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem), neşelenip eğlenen bazı insanları görünce Buyurdu ki;

-“Eğer ölümü düşünseydiniz, lezzetler size tatsız gelirdi ve bulunduğunuz şu halden ayrılırdınız.”

Hazret-i Said’i Hudri (r.a.) anlatıyor;

-“Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın huzuruna gittim. Kadife ile örtülmüş idi. Sıtma harareti o kadifeden çıkıp, his olunurdu. Elimizi, mübarek bedenine koyamazdık. Hayret ettik.”

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki;

-“En şiddetli sıkıntı Peygamberlere olur. Ama Peygamberlerin sıkıntılara sevinmesi, sizin ihsanlara sevinmenizden fazladır.”

Ebû Said-i Hudri (Radiyallahu anhu) rivayetinde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdular ki;

-“Bir kul (La ilahe İllallah) ve (Allah-ü Ekber) dediği zaman”

Allah-u Teâlâ (c.c.);

-“Kulum doğru söyliyor. İbadete layık olan ilah ancak benim.” Der.

Kul;

-“La ilahe İllallahü vahdehü la şerike leh. Dediği zaman”

Allah-u teâlâ (c.c.);

-“Kulum doğru söyliyor. BENDEN BAŞKA İLAH YOKTUR. Şerikim, benzerim, dengim yoktur.” Der.

Kul;

-“La İlahe illallah ve la havle ve la kuvvete illa billah dediği zaman.”

Allah-u Teâlâ (c.c.);

-“Kulum doğru söyliyor. Güç ve kuvvet benimdir.” Buyurur.

Bu kelimeleri ölüm anında söyliyen kimseyi CEHENNEM ATEŞİ YAKMAZ.”

Yine Ebû Said-i Hudri (Radiyallahu anhu) rivayetinde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdular ki;

-“İnsanlara TEŞEKKÜR ETMİYEN Allah-u Teâlâ’ya şükretmez.”

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Said-i Hudri (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Bab’üs-Selam kapısının görünüşü (Medine-i Münevvere)

Ammar bin Yâser (Radiyallah-u anh);

Eshab-ı Kiramın büyüklerinden. Ammâr bin Yâser bin Mâlik bin Kinane bin Kays, Miladi 563 yılında Mekke’de doğup, 37 (M. 657) yılında Sıffın savaşında doksandört yaşında iken şehid düştü.

Künyesi Ebû Yekzan’dır. Babası aslen Yemenli olup, Yemen’deki Kâhtani’lerin Mezhic kabilesinin Ana kolundandır.

Hâris ve Mâlik adında iki oğlu ile birlikte üçüncü oğlunu aramak üzere Mekke şehrine geldiklerinde, hürriyetini kayıbederek, Beni Mahzum kabilesinde Ebû Huzeyfe bin Mugire’nin kölesi olmuştur.

Ebû Huzeyfe (r.a.) Yâser’i kendi cariyelerinden Sümeyye bin İtayyat ile evlendirdi. Bu evlilikten Ammâr doğmuştur. Annesi ve babası ile beraber ilk İslâm’a gelenlerdendi.

İlk Müslümanların OTUZUNCUSUDUR.

Ammâr (r.a.) Süheyb (r.a.), Dâr’ül-Erkâm’da aynı vakitte Müslüman olmuşlardır.

O zaman Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) Dar’ül-Erkâm’da bulunuyordu.

Ammâr (r.a.) bunu şöyle anlatıyor;

-“Dâr’ül-Erkâm’ın kapısında Süheyb (r.a.) e rastladım.

Ben;

-“Burada ne yapıyorsun?” dedim.

Süheyb (r.a.) da bana;

-“Sen ne yapıyorsun?” dedi.

Ben de;

-“Hazret-i Muhammed (Sallallahu aleyhi ve sellem) in huzuruna girip, sözlerini dinlemek istiyorum.” Dedim.

Süheyb (r.a.);

-“Ben de bunu istiyorum.” Dedi.

Beraber huzura girdik.

-“Bize İslâmi arzetti. Biz de Müslüman olduk.”

Kendisinin arkasından ailesi de de İslâm ile şereflendi.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ammar bin Yâser (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu